İçişleri Bakanı Soylu’dan soruşturma açıklaması: Kanunlarımızda idarenin bütünlüğü ilkesi var

Soylu, bağlandığı canlı yayında İBB’ye başlatılan soruşturma hakkında açıklamada bulundu

Ekran alıntısı: YouTube

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Fatih Altaylı’nın Habertürk’te yayınlanan Teke Tek programına telefon bağlantısı ile bağlanarak açıklamalarda bulundu.

İBB'nin Kanal İstanbul aleyhine bastırdığı afişlerle ilgili başlatılan inceleme hakkında konuşan Soylu, “Kanunlar var, kurallar var. Kanunlarımızda idarenin bütünlüğü ilkesi var” dedi.

Soylu incelemenin kendi onayıyla devreye girdiğini ifade ederek, “Bugün sabah, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Akşener, bir televizyon programında söylemiş. Ben dinlemedim ama arkadaşlarım ilettiler. İşte Ya Kanal Ya İstanbul konusunda bölücülük diye kendisine ait böyle bir soruşturma açıldığı... Şimdi Siyasal stratejisitler, siyasal yorumcular farklı düşünebilirler. Şöyle mi olsaydı, böyle mi olsaydı. Bu siyaset alanında olur. Bu bir tercihtir çünkü…  Ama biz devlet idare ediyoruz. Kurallarla idare ediyoruz. Bizim şöyle bir hakkımız yok; görmeme, savurma, sinme böyle bir hakka sahip değiliz. Kanunlar var, kurallar var. Kanunlarımızda idarenin bütünlüğü ilkesi var. Devlet proje ile çıkmış…” dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Altaylı’nın “Hükümetin getirdiği bir proje ‘devlet projesi’ mi demektir? Kanal İstanbul niye devlet projesi? Devlet projesi ne manaya geliyor?” sorusu üzerine Soylu şunları kaydetti:

Sadece düşünce değil bunlarla ilgili eyleme de geçildi. Karar verici mekanizma kararını verir, devlet yatırımına döner. Buradaki karar verilmiş.

Altaylı bunun üzerine “Kamu yönetimi ile devlet yönetimi arasındaki farklı şeyler mi?” diye sordu.

Soylu şöyle devam etti:

Onu da anlatırım ama uzun tutmamak için… Buradaki mesele şu; elbette bir belediye başkanı kendi bulunduğu bir alanla ilgili, bu projeyi beğenmiyorsa bununla ilgili değerlendirmelerini ve eleştirilerini ortaya koyabilir. Ancak belediyenin kendi imkanlarını kullanarak, belki çizgi çekilmesi gereken alan burası.  Buna kaynak ayıramaz. Bu benim kuralım değil. Biz demokratik bir ülkede yaşıyoruz. TBMM’den birçok kanun çıkıyor. Kamu kaynakları, siyasi tartışmaların ana konusu haline gelir ki bu bir tehlikedir. Benim yasama gücüm yok. Dersiniz ki; bütün belediyeler, başka kamu kaynaklı kuruluşlar bunlar ilgili devlet de yapabilir tersini. Bir belediyenin projesini billboardlara pankartlara... Bu devlet olmaktan çıkar, idarenin bütünlüğü olmaktan çıkar. Burada yapılan araştırma ve incelemedir, olay nedir diye. Soruşturma safhası yine bana gelecek, benden çıkacaktır. Ben oradaki arkadaşlarım kadar rahat değilim.

Altylı’nın “Eğer Ekrem İmamoğlu, bu kaynakları, “Kanal İstanbul mutlaka yapılmalı, Kanal İstanbul’u alkışlıyoruz, helal olsun” diye harcasaydı yine suçlama yöneltecek miydiniz?” sorusuna ise Soylu, “Aynen yöneltilirdi” yanıtını verdi.

Ne olmuştu?

İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın İBB’nin kurumsal kimliği kullanılarak Kanal İstanbul Projesi aleyhine afişler bastırılması ve şehrin değişik yerlerine asılması üzerine 17 Ağustos 2020 tarihli onay ile konunun araştırılması, gerekiyorsa sorumlular hakkında ön inceleme yapılması amacıyla mülkiye müfettişi görevlendirildiği bildirilmişti.

"Devlet projesi olarak uygulamaya konulan Kanal İstanbul Projesi aleyhine İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kurumsal kimliği kullanılarak afişler bastırılması ve şehrin değişik yerlerine astırılması üzerine 17.08.2020 tarihli onay ile konunun araştırılması, gerekiyorsa sorumlular hakkında ön inceleme yapılması amacıyla Mülkiye Müfettişi görevlendirilmiştir" ifadesine yer verilen açıklamada, onaya tabi konulara bakıldığında, belediyelerin, Anayasa'da ifadesini bulan "İdarenin bütünlüğü ilkesi" çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ve bu çerçevede idari vesayet denetimine tabi oldukları, Belediye Kanunu gereğince Belediye başkanının görevleri arasında bulunan "Beldenin ve Belediyenin Hak ve Menfaatlerini Koruma" görevinin belediyeye verilen görevlerle sınırlı olduğu, "Ya Kanal Ya İstanbul" şeklinde bir afişle uluslararası hukuk boyutu bulunan, siyasi alana taalluk eden ve "Devletin Egemenlik Yetkisi"ne ilişkin bulunan bir konuya kamu kaynağı kullanılarak karşı çıkmanın idarenin bütünlüğü ilkesine ve hukuka aykırı olduğu belirtilerek sorumlular hakkında araştırma, gerek görülmesi halinde ön inceleme yapılması hususlarının yer aldığı belirtilmişti.

Açıklamada, şunlar kaydedilmişti:

Onayın hiçbir yerinde Kanal İstanbul Projesi'ne, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın kişisel olarak karşı çıkması sorgulanmamış, kurumsal olarak ve kamu kaynağı kullanılarak bu afişlerin bastırılmış olması araştırma/ön incelemeye dahil edilmiştir.  İddia edildiği gibi onayın hiçbir yerinde bölücülük suçlaması da bulunmamaktadır. Bütün soruşturmalarda olduğu gibi, 17 Ağustos 2020 tarihli onaya dayalı araştırma/ön incelemede de Mülkiye Müfettişimiz tarafından 9 Kasım 2020 tarihli yazı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'ndan ifade talebinde bulunulmuş, talep yazısında onayda yer alan konular tekrarlanarak, kendisinden 7 gün içinde yazılı ifadesini vermesi istenmiştir. İfade talep yazısında Sayın Ekrem İmamoğlu'nun Kanal İstanbul Projesi'ne kişisel olarak karşı çıkması sorgulanmadığı gibi bölücülük suçlaması da bulunmamaktadır.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU