Süt banyosu yapmak tutuklama gerekçesi olabilir mi, yasal dayanağı var mı? Kanunlar ne diyor?

Konya'da bir süt toplama merkezinde süt banyosu yapan işçi ile görüntüleri yayınlayan işçi, TCK'nın 185. maddesinden işlem yapılarak tutuklandı. Avukat Melike Polat, tutuklamanın hukuka uygun olmadığı görüşünde

Fotoğraf: TikTok

Konya'da Benefit Süt Toplama Merkezi'nde çalışan bir işçinin süt banyosu yaptığı anların görüntüleri tepkilere yol açtı. 

Görüntülerin yayılmasının ardından gözaltına alınan banyo yapan ve o anları kamerayla kaydeden iki işçi tutuklandı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


İki işçi hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 185. maddesinden işlem yapıldı.

TCK'nın 185. maddesi şöyle:

İçilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir

Sosyal medyada infial yaratınca tutuklandılar

Son dönemde sosyal medyada tepki çeken olayların ardından hızla alınan tutuklama kararının bir örneği de iki işçinin hapse girmesiyle yaşandı.

İş akitleri de fesih edilen işçiler hakkında yapılan işlem hukuka uygun mu? İşledikleri iddia edilen suçla, gerçekte yaşanan arasında ilişki var mı?

Bu soruların yanıtlarını ceza hukukçusu avukat Melike Polat verdi. 

"Çirkin bir eylem ama suçun unsurları oluşmadı"

TCK'nın 185. maddesinde muğlak ifade edilen bir husus olmadığını ve oldukça açık bir düzenleme olduğunu belirterek söz başlayan Polat, "Bu maddede suçun oluşabilmesi, suya ya da besinlere zehir katılması veya bozulması suretiyle kişilerin hayatının ve sağlığının tehlikeye düşürülmesi koşuluna bağlanmıştır. Sözkonusu olayda işçinin halkın tüketimine sunulacak sütte banyo yapması çirkin bir eylem olmakla birlikte suçun unsurlarının oluştuğunu söylemek mümkün değil" dedi.

"Tutuklama kararı infial yarattığı için verildi"

Süt toplama merkezinde süt banyosu yapan işçilere tüketiciyi koruyan mevzuat hükümleri çerçevesinde yaptırım uygulanabilecekken TCK'nın 185. maddesinin geniş yorumlanarak suçun oluştuğunu söylemenin mümkün olmadığını ifade eden avukat Polat, şunları da söyledi:

İşçinin sütte banyo yapması sütün bozulmasına sebep olacak bir eylem midir? Bu eylem neticesinde halk sağlığı tehlikeye düşmüş müdür? Bu sorulara "evet" cevabını verebiliyorsak suçun oluştuğunu söyleyebiliriz. Ancak basından takip edebildiğimiz kadarıyla böyle bir sonuç ortaya çıkmamış. Tutuklama kararının, görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasının ardından ortaya çıkan infial nedeniyle verildiğini düşünüyorum. 

"Yasal dayanağı yok"

2004 yılında değiştirilen Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nu (CMUK) hatırlatan Polat, "Mülga CMUK'un tutuklamayı düzenleyen 104. Maddesinde 'suçun toplumda infial uyandırması' bir tutuklama koşulu olarak düzenlenmekteydi. Ancak 2004'te yürürlüğe giren mevcut CMK'da tutuklama koşulları arasında sayılmadı, kanunda yer almıyor. Dolayısıyla bu konuda sırf infial oluştuğu için tutuklama kararı verilemez, yasal dayanağı yok" diye konuştu. 

"Toplumda infial yaratması" maddesi kaldırıldı

Avukat Polat'ın hatırlattığı eski CMUK'un 104. maddesinde, bir olayın toplumda infial yaratması, tutuklama gerekçesi olarak sayılıyordu.

CMUK'un 104. maddesinde, tutuklama tedbiri için aranan koşullar şöyle:

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler aşağıdaki hallerde tutuklanabilir.
1 – Kaçma şüphesini uyandıracak vakıalar bulunması.
2 – Delillerin yok edilmesi, değiştirilmesi, gizlenmesi, şeriklerin uydurma beyana veya tanıkların yalan tanıklığa veya tanıklıktan kaçmaya sevk edildiğini, bilirkişilerin etki altına alınmasına çalışıldığını gösteren hal ve davranışların bulunması.
Soruşturma konusu olan suçun, kanunda öngörülen cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektirmesi veya sanığın ikametgahı veya meskeninin bulunmaması veya kim olduğunu ispat edememesi durumunda yukarıda bir ve iki numaralı bentlerdeki haller var sayılabilir.
Altı aya kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda sanık ancak, suçun toplumda infial uyandırması veya ikametgahı veya meskeninin bulunmaması veya kim olduğunu ispat edememesi halinde tutuklanabilir.

Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde içeriği ve ismi değiştirilen Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda (CMK) ise, bir olayın toplumda infial yaratmasının tutuklama gerekçesi olması kaldırıldı.

Şu an yürürlükte olan CMK'ya göre tutuklama tedbirinin uygulanması için, şu şartların oluşmasının gerektiği belirtiliyor:

Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.
İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni var sayılabilir:

Soykırım ve insanlığa karşı suçlar
Kasten öldürme     
Silahla işlenmiş kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama 
İşkence 
Cinsel saldırı 
Çocukların cinsel istismarı 
Hırsızlık ve yağma 
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma 
Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU