Babası işkencede öldürülen Altan Tan: Ülke demokratikleştiğinde kırgınlık ve kızgınlığımız sona erer

40 adlı programa katılan Altan Tan, milletvekili yeminin bir dayatma olduğunu savundu ve yemini etmeden önce "Allah beni affetsin" dediğini ifade etti

Eski Diyarbakır Milletvekili ve Independent Türkçe yazarı Altan Tan, Haber Global televizyonunda Jülide Ateş'in hazırlayıp sunduğu 40 adlı programa konuk oldu.

Tan, Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde gördüğü işkence sonucunda hayatını kaybeden babası Bedii Tan'ın ölümü nedeniyle devlet içindeki çetelere kırgın ve kızgın olduğunu söyledi ve "Bu ülke demokratikleştiği zaman kırgınlık ve kızgınlığımız sona erer" dedi.

Programda milletvekili yemininin bir dayatma olduğunu ifade eden Tan, bu yemini etmenin ahlaki olmadığını belirtti ve "Yemini etmeden önce Allah beni affetsin dedim" diye konuştu. Tan, yemin metninin değiştirilmemesinin AK Parti iktidarının en büyük ayıplarından biri olduğunu da savundu.

Soru: Babanızın intikamını almak için mi siyasete girdiniz?

Tan, babası Bedii Tan'ın intikamını almak için mi siyasete girdiğine yönelik soruya şu yanıtı verdi:

"Babam Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde işkenceyle öldürüldüğünde ben 24 yaşındaydım. Üniversiteyi yeni bitirmiştim. Ama benim siyasi örgütlere girişim 1971'deydi. Ailemdeki büyüklerimin hepsi bir yere mensuptu, dolayısıyla iş öyle başladı. Babamın vefatına kadar geçen sürede, siyasi bilincim oluşmuştu. Babam çok liberal ve demokrat bir müslümandı. İnançlıydı ama çok anlayışlı, çok sevgi doluydu. Bir tek tokadını yemedim. Bizim kuşakta yüzde 1 hatta binde 1'dir bu. Gece 1'lere, 2'lere kadar tartışırdık, yerel gazetelerde yazı yazardı."

"Devleti bozan çetelere kırgın ve kızgınım"

Devlet meselesine gelince... İnsanın babası öldürülmüş, işkence görmüş. Bir parantez açalım. Diyarbakır'da işkence herkese yapıldı. Sadece babama değil. Yani babam, ömrü vefa etmeyen ve ölenlerden. Babamdan çok daha ağır işkenceler görenler oldu. Kim yaptı? O dönemin siyasi rejimi. Devlet soyut bir kavramdır. Devleti bozan içindeki çetelerdir, ben o çetelere kırgın ve kızgınım. Bu da çok farklı farklı anlatılıyor, manipule ediliyor. 2016'da bir darbe oldu, devletin içindeki generaller, hakimler, savcılar halka karşı, yani sivillere karşı bir eylem içinde oldular. Bizim kırgınlığımız ve kızgınlığımız onlaradır. Bu ülke demokratikleştiğinde bizim kırgınılığımız ve kızgınlığımız biter.

Soru: Milletvekili yemininize sadık kaldınız mı?

Tan, programda kendisine yöneltilen "Milletvekili yemininize sadık kaldınız mı?" sorusunu ise şu ifadeleri kullanarak yanıtladı:

Ben bu yeminin başından beri sorunlu olduğunu ve bir dayatma olduğunu düşünenlerdenim. Bu sadece Kürtlük açısından değil, inançlı bir müslüman açısından da, inançlı bir sosyalist açısından da sorunlu. Bizim sol/sosyalist arkadaşlar bizi hep Atatürk'le vurmaya çalışıyorlar, Kemalizm'le. Kendilerine soralım; bu metinden bir rahatsızlık duymuyorlar mı?

"Bu yemin sadece Kürtleri, müslümanları değil gerçek anlamda Marksistleri de rahatsız eder"

Bu metnin ana ilkelerinin 5 tanesinde sorun yok. 2 hususunda sorun var. Bütün toplumu, sorunlu Türk modernleşmesini kabule zorluyor. Mehmet Ali Aybar da buna inanmıyordu, Necmettin Erbakan da buna inanmıyordu, bir başkası da inanmıyordu. Bu sadece Kürtlerle, müslümanlarla alakalı değil. Gerçek anlamda Marksistlerin tamamını rahatsız eder. 

"Ahlaki değil, Allah beni affetsin dedim"

Büyük Türk milleti önünde... Bu büyük bir tartışmadır. Türkiye'den, Türk miletinden kast edilen nedir? Kürt, Çerkes bunların hepsine Türk mü demek lazım, başka bir ibare mi kullanmak lazım. AK Parti iktidarının en büyük ayıplarından birisi budur. 20 seneye yakındır bu yemini değiştirmemesi en büyük ayıplarından birisidir. Bütün toplumu rencide etmeyecek bir metin hazırlama mecburiyetleri vardı, bugüne kadar yapmadılar. İnsanların inanmadan bu yemini etmeleri ahlaki değil. Kendi açımdan da öyle. Ben ilk vekil seçildiğimde Allah beni affetsin dedim.

 

 

Independent Türkçe, Haber Global

DAHA FAZLA HABER OKU