Dağlık Karabağ çatışmalarıyla birlikte İran medyasındaki Türkiye algısı

İran medyasında yer alan haberlerde, Türkiye'nin Dağlık Karabağ savaşında etkin rol alarak ateşe benzin döktüğü iddia edilirken, krizden Cumhurbaşkanı Erdoğan sorumlu tutuldu

Fotoğraf: AP

Azerbaycan ve Ermenistan arasında eylül ayında patlak veren Dağlık Karabağ savaşı, iki ülkeyle de sınır komşusu olan İran tarafından kaygıyla izlenmekte.

İran kamuoyunda Dağlık Karabağ gündemiyle alakalı tartışılan konulardan birisi de devam eden savaştaki Türkiye'nin rolü.

İran medyasında yer alan haberlerde, Türkiye'nin savaşta etkin rol alarak ateşe benzin döktüğü iddia edilirken, krizden Cumhurbaşkanı Erdoğan sorumlu tutuldu. 

"Türkiye ateşe benzinle gitmemeli"

İran lideri Ayetullah Hamaney'in uluslararası ilişkiler danışmanı Ali Ekber Velayeti, radikal duruşuyla öne çıkan Kayhan gazetesine verdiği röportajda, Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği askeri desteği eleştirdi:

Dağlık Karabağ sorunu askeri yollarla değil diplomasiyle çözülmelidir. Türkiye ateşe benzinle gitmemeli.

Nesli İnkılap isimli haftalık gençlik dergisi de Azerbaycan-Ermenistan savaşına dair özel yayınındaki manşette benzer ifadelere yer verdi:

Türkiye ve Siyonistlerin odununu taşıdığı kin ateşi.

"Krizin sorumlusu Erdoğan" 

İran medyasında Dağlık Karabağ savaşına yönelik yapılan değerlendirmelerde krizin sorumlusu olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan işaret edildiği haberler dikkat çekiyor.

Örneğin Rozan gazetesinin manşetten duyurduğu haberde şu ifade yer aldı:

Erdoğan, Dağlık Karabağ krizinin kalbine ateş açtı.

Muhafazakarlara yakın Jahannews isimli web sitede yayımlanan "Erdoğan, Dağlık Karabağ'da neyin peşinde" başlıklı haberde ise, Erdoğan'ın Suriye'de Beşşar Esad rejimine karşı mağlup olduğunu, mevcut durumun ülkede prestij kaybına sebep olduğundan bunun telafisi için Libya'daki savaşa müdahil olan Erdoğan'ın Trablus'ta da mağlup olduğu iddia edildi.

Erdoğan'ın tüm bu krizlerin telafisi için Dağlık Karabağ'daki savaşa müdahil olduğunu iddia eden Jahanmews, Türkiye'nin bu bölgedeki krizde de mağlup olacağını öne sürdü.

"Erdoğan'ın hedeflerinden birisi de İran"

Eqtesadonline isimli web sitede yayımlanan haberde ise Türkiye'nin Dağlık Karabağ üzerinden İran'ı hedef aldığı iddia edildi:

Erdoğan, Vladimir Putin ile Suriye ve Libya'da yaşadığı ihtilafın ardından Kafkasya bölgesindeki tarihi iddiasını canlandırmaya çalışıyor. Hedefi Dağlık Karabağ savaşından yararlanarak Moskova'ya bir mesaj göndermek ve Rusya'nın Kafkasya'daki tarihi etkisini zayıflatmaktır. Erdoğan'ın bu son küstah hamlesinin (Dağlık Karabağ) hedeflerinden birisi de İran.

"İdlib'ten Karabağ'a, Sultan'ın (Erdoğan) hayalleri fiyaskoya dönüşüyor"

İran'da Dağlık Karabağ savaşında Erdoğan'ın rolü olduğuna dair siyasilerden de açıklamalar gelmekte.

Hatemi döneminde hükümet sözcülüğü görevinde bulunan Abdulah Ramazanzade, sosyal medya hesabından yapmış olduğu açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Sultan Erdoğan bizi bir başka bölgesel çatışmaya çekmek istiyor. Dikkatli olalım.

 


İran devlet kanalı Press TV Fransızca'nın konuyla alakalı paylaştığı haber başlığında şu ifade kullanıldı:

İdlib'ten Karabağ'a, Sultan'ın (Erdoğan) hayalleri fiyaskoya dönüşüyor.


İran'da hem medyanın hem de siyasilerin kullandığı dilde Erdoğan'ın "Sultan" olarak nitelenmesi, bölgedeki Türk dış politikasının "neo-Osmanlıcılık" olarak yorumlanması anlamına geliyor.

"Azeriler Erdoğan'ın tuzağına düşmemeli"

Şehit Beheşti Üniversitesi'nden Kafkasya Uzmanı Ali Rıza Mihribani, İran Diplomacy isimli web sitesine verdiği röportajda, Erdoğan'ın İslamcı ve Pantürk düşünceyle yapmış olduğu açıklamalarla Müslüman Azeri Türklerininin Ermeniler tarafından yok edildiği şeklinde algı oluşturup propaganda amaçladığını belirterek, şu şekilde konuştu:

Ülke içindeki Azeriler, Dağlık Karabağ krizi nedeniyle Erdoğan tarafından tuzağa düşürülmemeli.

"Erdoğan; Türklerin Şah Süleymanı ve yabancıların Mussolinisi"

İran'a ait donya-e-eqtesad gazetesinde yayımlanan "Erdoğan; Türklerin Şah Süleymanı ve yabancıların Mussolinisi" başlıklı haberde şu ifadelere yer verildi:

Güney Kafkasya'da uzun süredir devam eden bir çatışmanın açık bir savaşa dönüşmesi üzerine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisini çatışmaya dair adım atan ilk dünya lideri oldu. Görevi ilgili taraflar -Azerbaycan ve Ermenistan- arasındaki gerilimi yatıştırmak değildi.

Bunun yerine, yakın bir müttefik olan Azerbaycan Cumhuriyeti'ne tam destek verdi. Ayrıca Ermenistan'a kuvvetlerini 30 yıl önce işgal ettiği topraklardan çekmeye çağırdı. Türkiye, Azerbaycan kuvvetlerine sadece silah sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda onların eğitiminde de rol oynuyor.

"Türkiye kendisini Kafkasya'da söyleyecek sözü olan bir ülke konumunda göstermeyi hedefliyor"

Türkiye uzmanı Muhammed Ali Destmali'nin Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Tasnim Haber Ajansı'nda yayımlanan görüş yazısında şu ifadelere yer verilmekte: 

Türk yetkili ve siyasetçilerinin Ermenistan ve Dağlık Karabağ'a ilişkin attıkları tweetler ile  verdikleri demeçlerin sayısının Azerbaycan Cumhuriyeti yetkililerinkine oranla daha fazla olduğu söylenebilir.

Sebebi gayet açık. Türkiye, Azerbaycan Cumhuriyeti ile siyasi, ekonomik ve savunma sanayisi açısından ilişkilerini güçlendirmek istiyor. Aynı zamanda sadece Irak'ta, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de ve Afrika'nın bazı bölgelerinde değil, Orta Asya ve Kafkasya'da da kendisini söyleyecek sözü olan bir ülke konumunda göstermeyi hedefliyor.


"Rusya, Türkiye'nin Kafkasya'daki varlığına ve etkisine kayıtsız kalmaz"

İranlı emekli diplomat ve uluslararası ilişkiler uzmanı Muhsin Zahidi Muvahhid, yaşanan gelişmelere dair İran Diplomacy isimli sitede kaleme aldığı yazıda şu ifadelere yer verdi:

Kafkasya bölgesi özellikle Rusya ve İran için çok önemli bir bölge ve bu bölgedeki herhangi bir gelişme, ulusal güvenlik açısından her iki ülkeyi de yakından ilgilendiriyor. Rusya, Türkiye'nin Kafkasya'daki varlığına ve etkisine, özellikle de Dağlık Karabağ'daki savaş ve çatışmaya tam desteğine kayıtsız kalamaz.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU