Müzik öğretmeni Emre Dayıoğlu unutulmaya namzet eserlerin peşinde Anadolu'yu geziyor

Elinde üç telli sazı, heybesinde türkülerle Anadolu'da yüzlerce köy gezen Dayıoğlu, çok sayıda eseri kayda alarak Türkiye'nin kültür mirasına kazandırdı

31 yaşındaki müzik öğretmeni Emre Dayıoğlu, farklı kesimler için bir ortak payda oluşturmuş: müzik.

Kendi imkanlarıyla karış karış gezdiği Anadolu’nun dört bir yanında yöresel ezgilere eşlik ediyor; unutulmaya başlamış geleneksel ağıtlar ve türküler onun sazıyla hayat buluyor.

Kazandan defe farklı aletleri çalan kişilerle bir araya geliyor. Yeri geliyor bir tarlada çalışanlarla oturuyor, yeri geliyor bir kır kahvesine konuk oluyor.

Dayıoğlu'nun hedefi, eserlerin gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlayıp bu ülkeye borcunu ödeyebilmek.

 

 

Haftasonları köy köy Anadolu’yu dolaşma fikri ne zaman oluştu? 

Saz çaldığım için, Türkiye'de halk müziklerini kaynak kişilerinden öğrenmeyi ve onların müzik yolunda ilerlemeyi daha ortaokul yıllarımda hedef koymuştum.

İlk gittiğiniz yerler nerelerdi? Hangi bölgelere, kaç köye gittiniz? Kaç türkü, ağıt kaydettiniz?

2012 yılından günümüze başta kendi memleketim Teke Yöresi olmak üzere Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgesinde yüzlerce köye gittim.

Bu gittiğim köylerde sayısız sanatçıyla karşılaştım, yerel ezgi kaydettim. Her biri benim için en az 400 sayfalık roman niteliği taşıyor.

Umarım ileride Türkiye'nin tüm bölgelerindeki köylere gidebilirim.

 

 

İnsanların tepkisi nasıl? Nasıl karşılıyorlar sizi?

İlk başta şaşırıyorlar ama ben onlara kendimi çabucak tanıtıyorum ve müziğin ışığıyla kendimi rahatça kabullendirebiliyorum. Hangi köye gitsem sanki o köyün bir çocuğuymuşum gibi karşılanıyorum desem çok doğru olur.

En hoşunuza giden türkü, ağıt ya da müzik aleti ne oldu?

Köylerde kayda aldığım tüm müzikler ve yerel çalgılar beni derinden etkiliyor. Ayrım yapamasam da kendim de üç telli çalmayı ustalardan öğrendiğimden, üçtelli saz en hoşuma giden diyebilirim.

Halk müziği halkın tüm özelliklerini yansıtıyor köylerde. Bu nedenle kolay kolay halk müziğimizin yerel türlerini ya da halk çalgılarımızı ayırt etmiyor, hepsini ayrı ayrı seviyorum.   

       

Siz hangi aletleri çalıyorsunuz?

Bağlama ailesinin tümünü kendi çapımda çalıyorum. Fakat dediğim gibi son süreçte daha çok üç telli saz ile ilgileniyorum.

Benim için üç telli saz, yeni doğmuş bebek gibi. Onu çaldıkça çalasım, sevdikçe sevesim geliyor.

 

  


Sizi en çok şaşırtan ya da hoşunuza giden anılar neler?

Bir gün Afyon ilinin Göçerli köyünde arabayla ilerliyordum. Sol tarafımda tarlada çapa yapan 3 teyzeyi görünce hemen durdum. Selam verdim, kendimi tanıttım ve onlara sordum: "Siz def çalıyor musunuz?". 

Cevap vermeden önce birbirlerine bakıp gülüştüler ve sonra "Evet çalıyoruz ama deflerimiz evde, evimiz de uzakta" dediler.

Ben de hemen kenarda duran teyzelerin yemek yedikleri tepsiyi işaret ederek, "Tepsiyle çalsanız olmaz mı?" diye sordum. "Tamam" dediler.

Açtım kamerayı ve kaydettim. Bunun gibi sayısız ilginç ve bir o kadar da manevi anlam yüklü anılar biriktiriyorum köy köy gezerken.

 

 

 

 

Duygularınıza hakim olamayıp gözyaşlarınızı tutamadığınız bir olay oldu mu?

Özellikle köylerde teyzeler ağıt yakarken çok duygulanıyorum. Onlar yaşadıkları herşeyi o 2 dakikalık ağıtlarına döküyorlar.

Hissetmeyip duygulanmamak mümkün değil. Aslında halk müziğimizin en derin yanı acılar, ayrılıklar, hasretler taşıması olsa gerek. Seslerinde taşıdıkları duyguları heybeme dolduran tüm teyze ve amcalara minnettarım.

“Binlerce yıllık ezgileri, tellere sığdıran adam” benzetmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Halk müziğimizin yaşaması ve özellikle genç kuşaklara aktarılabilmesi adına bu benzetmeye layık olabiliyorsam ne mutlu bana.

Umarım Türkiye'de gidilmedik köy, kaydedilmedik müzik bırakmam da, böylelikle suyunu içtiğim, ekmeğini yediğim bu eşsiz coğrafyaya olan gönül borcumu öderim.

Size bu yolculuğa çıkışta ilham veren biri (müzik öğretmeniniz, yakınınız vs) oldu mu?

Çocuk yaşlarda kasetlerden dinlediğim Teke yöresinin halk sanatçıları oldu diyebilirim.

O müziklerdeki ses ve söz unsurları beni derinden etkiledi ve öğretmen olduktan sonra köy köy gezip bu müzikleri kaynaklarından öğrenmeyi, çocukluk zamanlarımda hedef koymuştum.

Öğrencilerinizin yaklaşımı nasıl?

Özellikle sosyal medyaya koyduğum videolar ve paylaşımlar konusunda öğrencilerimin yoğun tavsiyelerini alıyorum. Çünkü onlar sosyal medyada ne olup bittiğini benden çok daha iyi fark edebiliyorlar.

Ayrıca müzik derslerimizin konuları kapsamında köylerde kaydettiğim bazı halk müziklerinin ve çalgılarının videolarını onlara izletiyorum. Böylelikle öğrencilerimin birçoğu halk müziği çalgılarına ilgi duyuyor.

Hatta öğrencilerimden heveslenip üçtelli saz öğrenmeye başlayanlar bile var.

 

 

Sosyal medyadaki geri dönüşler nasıl?

Çok yoğun bir ilgi var. Açıkçası hiç böyle bir beklentim ve düşüncem yoktu. Kaybolmaya yüz tutmuş müziklerimizi ve çalgılarımızı bir çok insanın da özleyeceğini, ilgi duyacağını tahmin etmemiştim.

Çok mutlu oluyorum. Bu yüzden de köyde kaydettiğim müzikleri sosyal medyada insanlara ulaştırmaktan büyük zevk alıyor, onur duyuyorum.

Müzisyenlerden ya da başka kişilerden destek görüyor musunuz?

Özellikle son dönemde toplumun bir çok kesiminden çalışmalarıma karşı yoğun ilgi var. Her kesimden insana çalışmalarım sosyal medya sayesinde ulaşabiliyor.

Zaman zaman ünlüler de paylaşıyor. Bu paylaşımların, Türkiye'de halk müziğine yeni bir bakış açısı kazandırdığını düşünmekteyim.

Unutulmaya yüz tutmuş eserleri kayıt altına alarak Türkiye’nin müzik mirasına katkı sağlıyorsunuz. Ne hissediyorsunuz? 

Halk müziğimizin ve çalgılarımızın geleceğe aktarılabilmesi için ufak bir katkım olabiliyorsa, bu benim için tarif edilemez bir mutluluk. Önümüzdeki süreçte artık çok daha umutlu olacağım.

Toplumun her kesiminden çalışmalarıma ilgi gösterilmesi bana güç veriyor. Bu durum bana daha özverili ve daha fazla çalışabilme olanağı sağlıyor.  Bu nedenle manevi desteklerini esirgemeyen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.

 

 

Geleceğe dair projeleriniz, hedefleriniz neler?

Hedefim, Türkiye'de 81 ilde gidilmedik köy, kaydedilmedik yerel müzik bırakmamak... Her yere gitmek, kayıtlar yapabilmek...

Ayrıca 2 bireysel müzik albümü çalışmam var, beklemede duruyor. Fırsat ve imkanlarım el verirse albümlerimi çıkarıp toplumun her kesimine fayda sağlayan bir müzik öğretmeni ve sanatçı olmak istiyorum.

Kendisini "müzik sevdalısı" olarak tanımlayan Dayıoğlu, çıktığı müzik yolculuğunu sosyal medya hesabından paylaşıyor.

 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU