HDP Sözcüsü Günay: Aradığı rantı bulamayan isimler üzerinden HDP'yi kriminalize edemezsiniz

Günay, "Maruz kaldığımız baskıların binde birine maruz kalan hiçbir parti ayakta kalamazdı. Hele hele AKP ya da MHP gibi rant ve sömürü için kurulan partiler birkaç ayda yerle yeksan olurdu" dedi

Ebru Günay / Fotoğraf: HDP Basın

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

HDP'nin 8’inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin konuşan Günay, bundan 8 yıl önce Türkiye halklarına nefes aldırmayı amaçlayan ve demokratik bir gelecek inşa etmek için HDP'yi kurduklarını söyledi.

"Hakikatı canımız pahasına savunmaya devam edeceğiz"

HDP'nin 8 yıldır Yezidlere karşı direniş geleneğinin temsilcisi olduğunu kaydeden Günay, "Mahirlerin, İboların, Mazlumların direniş ve mücadele ateşini faşizme karşı mücadelede harlandırmak için çalışıyoruz! Hakikat aşkıyla yanıyoruz, hakikati canımız pahasına savunuyoruz. Savunmaya devam edeceğiz" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Son 5 yıldır karşı karşıya kaldıkları amansız baskıya rağmen dimdik ayakta ve faşizme karşı mücadeleyi sürdürdüklerini ifade eden Günay, "Maruz kaldığımız baskıların binde birine maruz kalan hiçbir parti ayakta kalamazdı. Hele hele AKP ya da MHP gibi rant ve sömürü için kurulan partiler birkaç ayda yerle yeksan olurdu. Peki nasıl oluyor da HDP dimdik ayakta? Çünkü HDP, temelleri çok sağlam bir paradigmadır" diye konuştu.

"Tek sağlam bağımız kalkımızla"

Rant arayan ama aradığı rantı bulamayan isimler üzerinden HDP'nin kriminalize edilemeyeceğini belirten Günay, "HDP’nin illa bir yerle bağını arıyorsanız biz söyleyelim, bizim tek ve en sağlam bağımız halkımızladır" değerlendirmesinde bulundu.

Faşizm ve saldırganlıkla mücadele etmenin HDP'nin varlık sebebi olduğunu dile getiren HDP Sözcüsü Günay’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

"Kürtçeyi 'terör propagandası' gerekçesiyle yasaklamak hadsizliktir"

Şimdi kalkmışlar 'Biz Kürtçeye yasak getirmedik' diyorlar. Bu açıklamaların özrü kabahatinden beter. Bir halkın dilini 'terör propagandası' olarak kodlamak en hafif deyimle hadsizliktir. Bunların bal gibi Kürtçe ile Kürdün varlığı ile sorunu olduğunu gayet iyi biliyoruz ve bu aşikardır. Kürtçeye karşı saldırılar sistematik saldırılardır. Bunların Kürtçeye düşmanlığı bununla sınırlı değil.   

"Irkçı saldırılar hukuksuzluğu derinleştiriyor"

İktidarın teşviki ile gerçekleşen bu ırkçı saldırılar ülkeyi yaşanmaz hale getirmeye devam ediyor. Toplumu çürütüyor. Van’daki helikopter atılma vahşetinin üzerinden 1 ayı aşkın zaman geçti. Servet Turgut'u katleden, Osman Şiban'ı komalık eden hiç kimse hakkında tek bir soruşturma açılmadı, tek bir kişi dahi gözaltına alınmadı; aksine Mezopotamya Haber ajansı muhabiri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala tutuklandı. Bu yöntemlerle suçlarını gizlemeye çalışıyorlar ama nafile.

"Yerel mahkeme Anayasa Mahkemesi'ni tanımıyor; bu saray yargısının meydan okumasıdır"

Ülkedeki hukuksuzluklar bununla da bitmiyor. Anayasa Mahkemesi, Milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu ile ilgili 'dokunulmazlığı kaldırılmadan yargılama yapılmamalıydı' diyerek hak ihlali yapıldığına hükmetti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi'nin kararının 'yerindelik denetimi kapsamında kaldığı' gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi'ni tanımadığını ilan etti. Bu karar her şeyden önce yargıya siyasi müdahaledir ve AYM'nin de tespit ettiği gibi yapılan 'hak ihlali'ni devam ettirme ısrarıdır. Yerel mahkemenin AYM kararını tanımaması tek kelimeyle 'saray yargısının' meydan okumasıdır. Yapılan Anayasa’nın ihlali, kanundan doğmayan bir yetkinin kullanılması ve görev suçudur.

"Birbirimizin hukukuna sahip çıkmazsak hiçbirimizin hakkı ve hukuku güvende olmaz"

Bütün bu örnekler bize gösteriyor ki, birbirimizin haklarına sahip çıkmazsak tek tek her birimizin hakkı ve hukuku gasp edilir. Hiçbirimizin hakkı ve hukuku güvende olmaz. Biz HDP olarak; Somalı, Ermenekli maden işçileriyle görüşmemizde de söylediğimiz gibi, başta iş güvenliğinin arttırılması ve kazanılmış hakları için başlattıkları mücadelenin yanındayız ve dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.

"Anti-faşist bloku kurma çalışmalarımız başladı"

Değerli basın emekçileri bütün bunları 10-11 Ekim tarihinde İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz PM toplantısında detaylıca ele aldık. Partimiz yeni bir mücadele programı üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Detaylarını en kısada kamuoyuyla paylaşacağız. 10 Ekim’de hayatını kaybeden canlarımıza adanan PM toplantımızda anti-faşist mücadele blokunu bir kez daha kurma kararımız teyit edilmiştir. Bu konuda çalışmalarımız başlamış durumda ve en kısa sürede de bunun sonuçlandıracağız.  

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU