Bilim insanları uzay bakterisine karşı uyardı: Potansiyel bir biyogüvenlik riski

Meteorlardaki amino asitlerle savaşmak Dünya'dakilere göre daha zor

NASA, uzaylı yaşamının Dünya'yı kirletmemesini temin etmek için yakın zaman önce bir sözleşme imzaladı (Pixabay)

Adam Smith - Harry Cockburn

H.G. Wells'in Dünyalar Savaşı romanındaki Marslıların nihayetinde Dünya'daki "hastalık yapan bakteriler" tarafından öldürülmesi gibi, bilim insanları da şimdi insanların ve diğer memeli hayvanların diğer gezegenlerin mikroplarıyla savaşmakta zorlanabileceğini ileri sürüyor.

Uygun koşullar ve unsurlar bir araya geldiğinde, bakteri ve virüs gibi mikroorganizmaların Dünya'nın ötesinde de var olabileceğini düşünmek mümkün. Satürn ve Jüpiter'in bazı uydularıyla Mars'ta mikroorganizmalara dair izlerin aranmasına hakkında planlar da bulunuyor.

Teorik olarak, yabancı yaşam formları Dünya'da aşina olduğumuzdakilerden farklı amino asitlerden müteşekkil olabilir.

Amino asitler, bildiğimiz tüm yaşamın dayanağını teşkil eden ve azot, karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan temel organik bileşenlerdir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Aberdeen ve Exeter üniversitelerinden bilim insanları, memeli bağışıklık sistemi hücrelerinin Dünya'da ender ancak meteorlarda sık rastlanan iki amino asidi içeren peptitlere verdiği tepkiyi inceledi.

İnsanlarınkilere benzer bağışıklık sistemlerine sahip farelere "α-aminoizobutirik asit" ve "izovalin" amino asitleri verildi.

Bu farelerin bağışıklık sistemlerinin "uzaylı" peptitlere, bu gezegendeki mikroplara kıyasla "daha az etkili" yanıt verdiğini tespit ettiler.

Araştırma ekibi, normalde patojenik organizmaları öldürmek için çalışan ve istilacı hastalıklara karşı mücadele amacıyla diğer hücreleri de desteğe çağırabilen, memelilerdeki T hücrelerini inceledi.

Ancak bilim adamları meteorlarda bulunan amino asitleri takdim ettiğinde, T hücrelerinin yanıtı daha az etkili oldu. Bütünüyle Dünya'daki yaygın amino asitlerden yapılmış peptitlere maruz kalındığında gösterilen yüzde 82 ve 91'lik aktivasyon seviyelerine kıyasla, "uzaylı" amino asitlere karşı aktivasyon seviyesi yüzde 15 ve 61'de kaldı.

Exeter Üniversitesi'nden Dr. Katja Schaefer, baş yazarı olduğu araştırmayla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Dünya'daki yaşam 22 asli amino aside dayanıyor.
Araştırmamız, bu dış-peptitlerin hâlâ işlendiğini ve T hücrelerinin hâlâ aktif olduğunu ancak bu yanıtların 'sıradan' Dünya peptitlerine kıyasla daha az etkili olduğunu gösterdi.
Bu nedenle Dünya dışı mikroorganizmalarla temasın, Güneş dışı gezegenler ve uydulardan organizma toplamayı hedefleyen uzay görevleri açısından immünolojik risk oluşturabileceğini düşünüyoruz.

Exeter Üniversitesi Rektör Yardımcısı Vekili Profesör Neil Gow, “Dünya yepyeni patojenlerin ortaya çıktığı bağışıklık sorununun artık gayet farkında” dedi.

Araştırma, Microorganisms isimli bilimsel yayında "Sentetik dış-peptitlere verilen zayıf bağışıklık tepkisi, dışarıdaki mikroorganizmaların toplanmasında potansiyel bir biyogüvenlik riski öngörüyor" başlığıyla yayımlanacak.

Güneş sisteminin çeşitli yerlerinde sıvı halde su bulunması, mikrobiyal yaşamın Dünya dışında da evrimleşerek yanlışlıkla Dünya ekosistemine dahil olabilmesi olasılığını artırıyor.

Diğer gezegenlere yönelik görevler daha yaygınlaştıkça, uzaylı mikroplar konusu da daha öncelikli hale geliyor.

Birleşik Arap Emirlikleri yakın zamanda yolculuğu 7 ay sürmesi planlanan Umut Sondası'nı Japonya'dan fırlatarak ilk Mars görevini başlattı.

Çin de "Cennete Sorular" isimli uzay aracını 90 günlük bir keşif için Kızıl Gezegen'e yolladı.

NASA'ysa uzaylı yaşamının Dünya'yı kirletmemesini temin etmek için yakın zaman önce Seti Enstitüsü'yle bir sözleşme imzaladı.

Sözleşme, Jüpiter'in uydusuna araç gönderecek Europa Clipper ve Mars 2020 görevlerini kapsıyor.

Araştırmacılar galaksimizde 30'dan fazla uzaylı medeniyetin olabileceğini ifade ediyor. Bu tahmin, Dünya'da olduğu gibi diğer gezegenlerde de yaşamın gelişebileceği varsayımından geliyor.

Bilim insanları Dünya'daki koşulları benzer geçmişe sahip olabilecek diğer gezegenlere uyarladı.

Nottingham Üniversitesi'nden Christopher Conselice, "Fikir evrime kozmik ölçekte bakmak üzerine kurulu. Bu hesaba Astrobiyolojik Kopernik Limiti diyoruz" demişti.

 

 

* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/life-style/gadgets-and-tech

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU