Ölüm orucunda ölen Mustafa Koçak: Savcı Kiraz suikastında kullanılan silahı temin ettiği iddiasıyla hüküm giydi; talimatı getiren örgüt mensubundan sonra o da öldü

DHKP-C davalarında yargılananların başlattıkları ölüm oruçları devam ederken Mustafa Koçak da 297. günde hayatını kaybetti. Koçak, Savcı Kiraz suikastında kullanılan silahı temin etmekle suçlandı

31 Mart 2015 Salı günü İstanbul Adliyesi’ndeki çalışma odasında iki DHKP-C üyesi tarafından rehin alındıktan sonra şehit edilen Savcı Mehmet Selim Kiraz suikastı davasında yargılanarak ceza alan Mustafa Koçak cezaevinde girdiği ölüm orucunun 297. gününde geçen cuma günü yaşamını yitirdi.

Daha önce de yine DHKP-C çizgisinde olduğu söylenen Grup Yorum’un üyelerinden Helin Bölek ölüm orucu eylemindeyken hayatını kaybetmişti. 

İbrahim Gökçek, Aytaç Ünsal ve Ebru Timtik ölüm orucuna devam eden isimlerden bazıları.

Yakınları, hayatını kaybeden Koçak’ın “Gizli tanık ifadeleriyle haksız mahkumiyet aldığı” ve “Adil yargılanma istediği” için bu eyleme başladığını söylüyor. 

Koçak’ı önce cezaevine ardından da açlıktan ölüme götüren olaylar silsilesi, 7 Temmuz 2017 günü İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün yaptığı bir operasyonla başladı. 

İstanbul’da bir adrese baskın yapan polis 1 AK-47 marka tüfek, 1 tabanca ve 130 mermi ele geçirdi.

Emniyetten sızan ilk bilgiler B.E isimli şüphelinin sansasyonel bir eylem hazırlığında olduğuna yönelikti.

Operasyonda hem B.E hem de ona yardım eden 3 kişi daha gözaltına alındı.

Bir şüphelli, pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyerek anlatmaya başladı…

Polis, B.E’nin DHKP-C içinde aktif bir rol üstlendiğini düşünüyordu.

Bunu inkar etmeyen şüpheli, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak karşılığında bildiklerini anlatmaya karar verdi. 

Koçak’ı cezaevine götüren süreç de böylece başladı. 

Yaygın bir şekilde iddia edildiği gibi bu ifadeleri bir gizli tanık değil örgütün Silahlı Propoganda Birlikleri’nin içinde haberleşme ve kuryelik görevlerini yürüten ve Karıncalar olarak adlandırılan birimlerden birinin sorumlusu olarak çalışan kişi “Pişmanlık”tan faydalanarak anlatmaya karar vermişti. 

Aslında Mustafa Koçak ilk kez gözaltına alınmıyordu. 

2014’te 3 kez gözaltına alındı, 2015’te tutuklandı

Emniyet kayıtlarına göre 2014 yılının Haziran ayında Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü önünde eylem yapan 4’ü çocuk 16 kişi gözaltına alınmış, 12 şüpheli polis tarafından savcılığa götürülmüş, savcılık ise 10’unu tutuklama istemiyle nöbetçi hakime sevk etmişti. Mahkeme tutuklama yapmamış ve Koçak’ı serbest bırakmıştı.

Kasım 2014’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde, DHKP-C’nin lideri Dursun Karataş’ın resimlerinin taşındığı bir gösteriye müdahale edilmş, gösteri yapanlar gözaltına alınmıştı.

Gösteri yapanlar içinde Mustafa Koçak da vardı. Emniyet, işlemin ardından Koçak’ı serbest bıraktı.

Bir diğer kayıt ise yine 2014’e ait. Aralık ayında “Dev-Genç” pankartıyla Beyazıt meydanında gösteri yapan 24 şüpheli gözaltına alındı. Daha sonra emniyetten serbest bırakılan şüpheliler arasında Mustafa Koçak da vardı.

2014’te birkaç kez gözaltına alınıp bırakılan Koçak 2015 yılında tutuklandı. 

F.A isimli bir çocuğun ailesi çocuklarının zorla alıkonulduğu iddiasıyla polise bavurmuş ve çocuklarının kurtarılmasını istemişti. İddiaya göre çocukları alıkoyarak örgüte kazandırmaya çalışanlar arasında Koçak da vardı. 28 Haziran’da gözaltına alınan Koçak bir gün sonra tutuklandı.

“Örgüt, Koçak hakkında ‘Cezalandırma’ kararı almıştı”

Koçak’ı cezaevine götüren ifadelerin sahibi B.E sadece poliste değil savcılıkta da detaylı ifadeler vermişti. Koçak’la bir süre Silivri L Tipi Cezaevi’nde birlikte yattığını anlatan B.E, “Kendisi benden birkaç ay sonra tahliye oldu. Tahliye olduktan sonra birkaç ay kadar daha Gençlik Federasyonu’na gelerek örgütsel eylemlerine devam etti. Sonrasında kolundan olduğu ameliyatı bahane ederek gelmemeye başladı. Koçak’ın gelmemesi üzerine o dönem örgütün ülkedeki üst düzey yöneticilerinden Hünkar Derya Günüş, Mustafa Koçak ile ilgili yurt dışından cezalandırma talimatının geldiğini ve kolunun- bacağının kırılacağını söyledi” diyecekti.

B.E, Savcı Kiraz suikastının 2 failinden biri Şafak Yayla’ya suikastte kullanılan silahı Mustafa Koçak’ın temin ettiğini de ileri sürdü. İddiaya göre Yayla örgütsel hiyerarşide Koçak’ın üstüydü.  

Yayla’yı, savcı suikastından bir gün önce Gençlik Federasyonu’nda gördüğünü dile getiren B.E, “Ayrılırken herkesle vedalaştı. Ancak ben eylemin olduğunu örgütün hücresel yapısı gereği bilmiyordum. Savcı beyin rehin alındığı sırada Şafak’ın federasyon binasında bıraktığı eşyaları yine kendisinin istediği şahıslara dağıttı. Bu durum bir manevi sembolü ifade eder. Bu kapsamda Mustafa Koçak’a Şafak’ın gömleği verildi. Üzerinden zaman geçti ancak hatırlayabildiğim kadarıyla Mustafa’ya verilen gömlek kırmızı kareli bir gömlekti. Mustafa’nın gömleği saklayıp saklamadığını hatırlamıyorum” dedi.

Şafak Yayla ve Mustafa Koçak aynı karede

Emniyete göre Koçak’ın temin ederek Yayla’ya verdiği silah 793185 seri numaralı ve halk arasında Fransız 10’lusu olarak bilinen bir tabancaydı.

İki isim arasındaki ilişkinin kanıtı ise bir fotoğraf. 

2015’te Dev-Genç Kurultayı adı altında yapılan bir toplantının ardından çekilen fotoğrafta, Yayla ile Koçak aynı karede görülüyor.

Savcı suikastı soruşturmasında, pişmanlık hükümlerinden faydalanan eski DHKP/C’lilerinin yanısıra gizli tanık ifadeleri de var.

Bir gizli tanık ifadesi 2015 tarihli. Söz konusu ifadede DHKP/C’li olmakla suçlanan bazı isimlerin silah tüccarlarından silah satın aldığı iddia edilirken, silah satın alanlardan birinin de Mustafa Koçak olduğu öne sürülüyordu.

Talimatı getiren Berna, bir saldırı esnasında öldürüldü

Dosyadaki tanık ifadesine göre Savcı suikastıyla ilgili talimatı Berna Yılmaz isimli bir örgüt mensubu yurtdışından ağzında sakladığı bir SD kartta getirmişti. 

Berna Yılmaz ismi medya için pek yabancı değil. 2010 yılında o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir toplantıda “Parasız Eğitim İstiyoruz Alacağız! Gençlik Federasyonu” isimli pankart kaldırdıktan sonra tutuklanan iki kişiden biri Berna Yılmaz’dı. 

Bir süre sonra tahliye edilen Yılmaz, Savcı Kiraz suikastından birkaç hafta önce İstanbul’da Çevik Kuvvet minübüsüne yönelik saldırı girişiminde bulundu.

Polislere kaleşnikoflarla ateş eden Yılmaz ve arkadaşı Bayrampaşa’da bir binaya saklansa da polis tarafından tespit edildi. Yılmaz, 2 saat süren çatışmanın ardından öldürüldü.

Yargı ve emniyet birimlerine göre savcıya suikast talimatını yurt dışından getiren Yılmaz’dan sonra, saldırıda kullanılan silahı temin eden Mustafa Koçak da geçen cuma öldü. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU