Kadınlar Suriye barış müzakerelerinin dışında tutulmamalı

Mouna Ghanem The Independent için yazdı

Kadın Danışma Kurulu üyeleri 22 Mart 2016'da Cenevre'deki bir basın toplantısında konuşuyor 

 

Fotoğraf: Fabrice Coffrini/AFP.

Nüfusun yarısını süreçlerden dışlarsanız, bir ülkenin sorunlarına yönelik kalıcı bir çözüme ulaşamazsınız. Kanıtların ağırlığı bunun doğru olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar, 1989-2011 yılları arasındaki 42 silahlı çatışma süreci içinde gerçekleştirilen 82 barış anlaşması üzerine çalıştı. Bilim insanları, kadınların müzakereci, arabulucu ve imzacı olarak katıldığı süreçlerde barış ihtimalinin daha yüksek olduğu ve barışın sürmesinin daha muhtemel olduğunu belirledi.

Bunlar diğer Suriyeli kadın demokratlarla katıldığımız Cenevre'deki barış görüşmelerine giderken yanımda götürdüğüm argümanlardı. Görüşmelere davet edilmedik, resmi katılımcı değildik. Neredeyse tüm Suriyeli kadınlar gibi, kaderimizi belirleme amaçlı bir etkinlikte sadece seyirciydik. Müzakere masasında yerimizi almak yerine, kuliste bulunmakla yetinmek zorunda kaldık.

O dönemde eylemciler, BM Suriye Özel Elçisi Lakhdar Brahimi’yi protesto etmişti. Birçok diplomat ve politikacı, kadınların barış görüşmelerine katılması konusunda olumlu kelimelerle konuşuyor. Elbette, onlar bizim derdimizi görüyor, tabii ki prensip olarak bize yüzde yüz katılıyorlar. Buna karşılık, Brahimi’nin tutumu bu konuda soğuktu. Kadınların Suriye barış sürecinin bir parçası olması gerektiği söylendiğinde şöyle yanıt verdi: Neden bana söylüyorsunuz? Neden kendi insanlarınıza söylemiyorsunuz?

Barış görüşmelerinin kapıları, her türlü katılımcıya, radikallere, silahlı gruplara açıkken, bize ve daha pek çok demokratik harekete kapalıydı. Cenevre görüşmelerinin sonuna gelmiştik ki Brahimi’nin tepkisi bizlerin gururunu kırdı. Savaş devam etti. Bizler Brahimi’nin halefinin atanmasını bir fırsat olarak gördük.

İsveçli diplomat Staffan de Mistura, kadınların katılımının öneminden içtenlikle bahsetti ve kadınlara süreç içinde bir platform sağlamaya hazırdı - ya da en azından öyle görünüyordu. 11 kişiyle birlikte, Kadın Danışma Kurulu’na atandım. Esasında bizim rolümüz, rejim ve muhalefetin müzakere ekipleri içindeki kadın eksikliğini telafi etmek ve daha da önemlisi, Suriyeli kadınların dikkatini çeken konuları gündeme getirmekti.

İşte o zaman önemli bir adımın atıldığını hissettim, ama neredeyse o dakikadan itibaren endişelerim arttı. Alenen siyasi bir geçmişe sahip olduğum için grup içinde adeta yalnız kaldım. Grup kasıtlı olarak siyasetsizleştirildi mi? Kadın hakları mücadelesiyle geçirdiğim bir hayat nedeniyle kurula dahil olmama izin verildi fakat bu ayrıcalık için yüksek bedel ödedim. Kurul kendisini ciddi bir siyasi ses olarak etkisiz hale getirerek kendisi de bedel ödedi.

Daha ciddi yarıklar açığa çıktı. Kurulun, barış sürecinde eksik olan toplumsal bir cinsiyet perspektifi sunması gerekiyordu. Ancak üyeler arasında hala evrensel insan hakları ilkelerini ve kadın hakları ile eşitliği konusundaki uluslararası sözleşmeleri tamamen reddedenler vardı. Savaşan tarafları bir kenara koyun, biz aramızda herhangi bir anlaşmaya nasıl varacaktık?

Kurul içindeki tutarsızlıkları ve sorunları ele alma çabaları daha fazla soruna yol açtı ve üyeliği dönüşümlü olarak çalıştırma kararı ise sadece rekabet duygusu uyandırdı. Bu, zaten güç durumda olan kadın hareketini daha da parçaladı. Batılı hükümetler, kurulun faaliyetlerini finanse etmek için her zaman cömertçe davrandı. Belki de günün sonunda hiçbir sonuç alamadıkları kadın katılımını yapılacaklar listesinden çıkarabildikleri için memnun oldular.

Sonunda politik kabiliyetim ayarındaki diplomatlarla görüştükten sonra yönetim kurulundan istifa etmem istendi. Kendimi barış sürecine dahil etme cüretine sahip olduğum için benden barış sürecinden ayrılmamı beklediler.

Lakhdar Brahimi’nin Cenevre’deki yanıtını beğenmemiş olabilirim ama o dönemde dahi bu konuda tartışamamıştım. Politik bir sürece anlamlı bir şekilde katılmak için, seçmenleri temsil edebilmeniz gerekir. Kadın Danışma Kurulu'na hiçbir zaman kendi seçmenleriyle çalışma şansı verilmedi. Kadınları halk düzeyinde birleştiremedik ki politik süreci etkileyebilecek kritik bir kitle haline gelebilsinler.

Üyelerini siyasi olarak güçlendirme konusunda başarısız olmasının yanı sıra Kadın Danışma Kurulu başından beri arızalıydı çünkü kadın katılımını sağlama konusunda göstermelik olmanın da biraz ötesindeydi.  

Yemen'deki sürece ilişkin benzer bir kurulun ilan edilmesi üzerine, tüm katılımcılara aynı hataları tekrar etmemelerini, özellikle de masada olmanın konuşmaya dahil olmak anlamına gelmediğini tavsiye ederim.

 

*Mouna Ghanem, BM Suriye Özel Elçisi Kadın Danışma Kurulu eski üyesi

 

**Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Kırkpınar

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU