Denizde ve sınır kapısında yarım kalmış hayatlar: Aileleri sınır kapısında, kendileri dışarıda kaldı

Kimi mülteciler Yunanistan’a kara yolu üzerinden giriş sağlamak için Edirne’de sınır kapılarına giderken, kimi mülteciler de Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinden deniz yoluyla Yunan adalarına geçiş yapmaya çalışıyor

Sınır kapılarının açılmasıyla birlikte mülteciler hem deniz, hem kara yoluyla Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyor.

Deniz yoluyla Yunan adalarına ulaşmak isteyen mültecilerin hayalleri bir lastik botta yarım kalıyor, kara yoluyla Yunanistan’a geçiş yapmak isteyen mülteciler ise Edirne Pazarkule Sınır Kapısı’nın geçişe kapanması nedeniyle ailelerine ulaşamıyor.
 

pazarkule1.jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe


Türkiye’nin sınır kapılarını açtığını duyurmasıyla birlikte mültecilerin Avrupa’ya “umut yolculuğu” başladı. 

Kimi mülteciler Yunanistan’a kara yolu üzerinden giriş sağlamak için Edirne’de sınır kapılarına giderken, kimi mülteciler de Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinden deniz yoluyla Yunan adalarına geçiş yapmaya çalışıyor. 
 

Göç yolculuğundaki mülteciler (Ayvacık).jpeg
Çanakkale Ayvacık'ta göç yolculuğundaki mülteciler / Fotoğraf: Independent Türkçe


Mültecilerin deniz yoluyla Yunan adalarına geçiş yapmak için toplandığı bölgelerden biri Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde bulunan Behramkale (Assos) bölgesi.
 

1.jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe


Bir Yunan adası olan Midilli’ye deniz yoluyla 20 dakika mesafede bulunan Behramkale bölgesinde yüzlerce mülteci, insan kaçakçılarının kendilerine temin ettiği lastik botlarla göç etmeye çalışıyor.

Bazı mülteciler “hayallerini” gerçekleştirerek Midilli’ye ulaşmayı başarıyor, bazıları ise umut olarak gördükleri o lastik botlarla yolculuğunu tamamlayamıyor.
 

Ahmet Navidaz.jpeg
Ahmet Navidaz / Fotoğraf: Independent Türkçe


Yolculuğunu tamamlayamayan mültecilerden biri Ahmet Navidaz.

Navidaz, eşi ve 8 çocuğuyla birlikte Yunanistan’a gitmek için Ege sularına geldi.

Kendisinden önce yola çıkan mültecilerin lastik botu su aldı, mülteciler Sahil Güvenlik ekipleri tarafından kurtarıldı.

Navidaz ve ailesinin umut yolculuğu da böylece yarım kaldı.

“Burada akrabamız, hiçbir şeyimiz yok”

Navidaz, “Biz 2 yıl önce eşim ve 8 çocuğumla birlikte Türkiye’ye geldik. Burada iş yok, akrabalarım Yunanistan’da. Bu yüzden Yunanistan’a gitmek istiyorum. Ailemle birlikte gidecektik. Şu anda ne olduğunu, bizden önce çıkan ekibin neden Yunanistan’a gidemediğini bilmiyorum” dedi.
 

Ahmet Navidaz ile Zehra Navidaz1.jpeg
Ahmet Navidaz ile kızı Zehra Navidaz / Fotoğraf: Independent Türkçe


Ahmet Navidaz’ın 10 yaşındaki çocuğu Zehra Navidaz da, su alan lastik bottan kurtarılan mültecileri izledi.

Zehra Navidaz, sınırı geçip Yunanistan'a geçme isteğini şu sözlerle anlattı:

Yunanistan’a gitmek istiyorum. Ağabeyim, anneannem, teyzem, halam, dayım hepsi orada… Biz de oraya gitmek istiyoruz. Burada akrabamız, hiçbir şeyimiz yok… Biz geç geldiğimiz için bota binemedik, bana öyle söylediler.


Aileleri sınır kapısında, kendileri dışarıda kaldı

Kara yoluyla Yunanistan’a gitmek isteyen mülteciler ise Edirne’de sınır kapılarında toplanıyor.

Edirne’nin Yunanistan’a açılan Pazarkule Sınır Kapısı’nı dolduran mülteciler, soğuk altında bekleyişlerini sürdürüyor. 
 

Edirne Pazarkule Sınır Kapısı.jpeg
Mülteciler, Edirne Pazarkule Sınır Kapısı'nda bekleyişlerini sürdürüyor / Fotoğraf: Independent Türkçe


Sınır kapısına ulaşmak isteyen mültecilerin bir kısmı otobüslerle, bir kısmı tarlalardan yürüyerek, bir kısmı ise Meriç Nehri’ni geçerek buraya geliyor.

Pazarkule Sınır Kapısı’nda bulunan mülteci sayısının fazla olması nedeniyle gruplar İpsala Sınır Kapısı’na yönlendiriliyor. 

Mültecilerin hayatları da tam bu noktada parçalanıyor.
 

Edirne Pazarkule Sınır Kapısından alınmayan mülteciler.jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe


33 yaşındaki İsmail Kahren, Afganistan vatandaşı.

3 yıl önce ülkesinde yaşanan savaş nedeniyle eşi ve 2 çocuğuyla birlikte kaçarak Türkiye’ye geldi.

Sınır kapılarının açıldığını duyduğunda ailesi ile birlikte Sinop’tan Edirne’ye geldi.
 

İsmail Kahren.jpg
İsmail Kahren / Fotoğraf: Independent Türkçe


Akrabaları Pazarkule Sınır Kapısı’na girmeyi başardı ancak Kahren ve 2 çocuğu kapının dışarısında kaldı.

Kahren, 1,5 ve 5 yaşındaki çocuğuyla suyun içerisinden geçerek bölgeye geldiğini anlattı:

Buraya gelmek için 3 gün boyunca yoldaydım. Sudan geçtim, tarladan geçtim, sınır kapısına geldim. Cumhurbaşkanı sınır kapılarını açık bıraktı. Benim bütün akrabalarım sınır kapısından geçti, orada kaldı. Şimdi biz onların yanına gidemiyoruz.

Bize öteki sınıra gidin diyorlar. O sınıra kaç tane Afgan gitti; paraları çalındı. O kadar insan gördüm, biri sadece şortuyla buraya geldi, ayakkabısı bile yoktu.

Yunan polisi onları dövmüş, paralarını almış, her şeyi yapmışlar. Biz şimdi çoluk çocuk, ailelerimizle birlikte oraya nasıl gidelim?

Ben buraya 1 ve 5 yaşındaki çocuğumla boynumuza kadar su içerisinde geçerek geldim. Geri nasıl döneyim?


“Bizden geçti, çocuklarımız için yaşıyoruz”

İsmail Kahren, neden Yunanistan’a gitmek istediğini sorduğumuzda ise şu cevabı veriyor:

Burada hiçbir şey yok. Afganları Türkiye’de istemiyorlar. Sigorta yok, hiçbir şey yok. Hayat çok zor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sağolsun bütün sınırları açık bıraktı. Neden o zaman bizi göndermiyorlar?

Akrabalarımın hepsi orada duruyor. Neden bizi onların yanına almıyorlar? Bizi Yunanistan nereye gönderirse oraya gideriz. Biz artık kendimiz için yaşamıyoruz, bizden geçti, biz çocuklar için yaşıyoruz.


Annesi, babası ve eşi Afganistan’da öldü, 6 çocuğuyla sınır kapısında bekliyor

35 yaşındaki Şirin Heyri’nin annesi, babası ve eşi, Afganistan’da yaşanan savaşta hayatını kaybetti.
 

Şirin Heyri.jpeg
Şirin Heyri / Fotoğraf: Independent Türkçe 


6 çocuğuyla birlikte hayatına devam etmeye çalışan Heyri,  2 yıl önce çocuklarıyla birlikte Türkiye’ye kaçtı.

Sınır kapılarının açıldığını duyunca Yunanistan’a geçmek için Konya’dan Edirne’ye gelen Şirin Heyri de Pazarkule Sınır Kapısı’nın girişinde kaldı. 
 

Şirin Heyri ve çocukları.jpeg
Şirin Heyri ve çocukları sınır kapısındaki bekleyişini sürdürüyor / Fotoğraf: Independent Türkçe


Heyri, çaresizliğini şu sözlerle anlatıyor:

Kocam öldükten sonra herkesten yardım istedim, buraya geldim. Annem babam yok, eşim Afganistan’da savaşta öldü, şehit oldu. Burada iş yok, hiçbir şey yok. Bana kimlik vermediler, ‘devlet seni istemiyor, hadi git’ dediler. Benim çocuklarım okula gitmiyor, ne yapacağım? Ne istiyorlar, ne yapacağım?

 

Göç yolculuğundaki mülteciler (Ayvacık)1.jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe​​​​​​​


“Annem burada, ben nereye gideyim abla?”

Göç dalgasının en masum yanı çocuklar…

Ailesiyle birlikte Afganistan’dan Türkiye’ye gelen 12 yaşındaki Şuayip’in annesi, akrabalarıyla birlikte Pazarkule Sınır Kapısı’na girdi ancak Şuayip ve babası içeri alınmadı. 

12 yaşındaki Şuayip’in büyük bir şok ve acı içerisinde ağzından şu sözler dökülüyor:

Abla annem burada. Polis dedi ki ‘siz gidin’. Abla annem burada, ben nereye gideceğim? Benim babam burada ama annem yok. Polis git dedi, ben nereye gideyim abla? Benim evim yok. Annem burada, ben nereye gideyim abla? 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU