Trump'ın "doğum turizmini" önlemek için hamile kadınlara vize vermeme planı yasal mı?

ABD göçü kısıtlama yönünde bir strateji güdüyor ve bu yeni politika da kuşkusuz o stratejinin parçası. Peki bu yasal mı?

Yabancı ülke vatandaşlarının ABD'de doğurdukları bebekler hakkında resmi bir rakam yok ancak Trump yönetimine yakın olan ve göçmen sayısının kısıtılanmasını savunan  Center for Immigration Studies bu rakamın yıllık 33 bin olduğunu öne sürüyor (AP)

Bugün (yazıda kastedilen tarih 24 Ocak -ed.n.) Amerika Birleşik Devletleri, çocuklarının ABD pasaportu almaya hakkı olsun diye "öncelikle doğum yapmak" için ABD'ye gelen kadınlara vize verilmesini kısıtlamayı amaçlayan yeni bir politikayı yürürlüğe koydu. ABD dünyada kendi topraklarında doğan kişilere vatandaşlık hakkı veren nispeten az sayıdaki ülkelerden biri (buna genelde doğuştan vatandaşlık veya jus soli deniyor). Birçok devlet bebeğin vatandaşlığını ebeveynlerinin vatandaşlığıyla ilişkilendirir (jus sanguinis) ya da daha ileriki yaşlarda farklı vatandaşlığa kabul süreçleriyle vatandaşlık verir ki bunlara yatırım yoluyla vatandaşlık da dahildir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Başkan Donald Trump doğuştan vatandaşlığı ve yeni politikanın engellemeyi hedeflediği ilişkili "doğum turizmi" uygulamasını uzun süredir eleştiriyor. Aslında Trump başlangıçta doğuştan vatandaşlığı tamamen kaldırmaya çalıştı ama bu vatandaşlık hakkı ilk olarak 1868'de ABD Anayasası'nın On Dördüncü Ek Maddesi gereğince tanındığı için zorluklarla karşılaştı.

Anayasanın bir hükmünün değiştirilmesi kolay değil ve her bir eyaletin onayını gerektiriyor. Dahası jus soli'nin 1865'te On Üçüncü Ek Madde'yle tasdik edilen köleliğin kaldırılmasıyla ve buna bağlı olarak Afrika kökenli Amerikalı kölelerin çocuklarına vatandaşlık verilmesi zorunluluğuyla bağı düşünülürse doğuştan vatandaşlığın sembolik önemi de ABD'de azımsanabilecek raddede değil.

Öte yandan yukarıda da belirtildiği gibi, dünyada doğum yerine göre vatandaşlık hakkı tanıyan sadece birkaç devlet (toplamda 35) daha var. Küba hariç bütün bu devletlerin ya Amerikan Devletleri Örgütü'nün (Organisation of American States, OAS) ya da İngiliz Milletler Topluluğu'nun üyesi olması da bu noktada önem taşıyor. Jus soli, OAS Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (OAS American Convention of Human Rights, ACHR) 20 (2) Maddesi'nde yer alır ve şunu ifade eder: "Eğer başka bir devletin vatandaşı değilse her insan sınırları içerisinde doğduğu ülkenin vatandaşı olma hakkına sahiptir." ABD dışında jus soli'yi tanıyan tek büyük Batı devleti Kanada ama Kanada her ne kadar ACHR'nin bir tarafı olmasa da hem OAS'ın hem de İngiliz Milletler Topluluğu'nun üyesi. Ayrıca ilginçtir ki Kanada dahil jus soli'yi tanıyan devletler aynı zamanda yatırım programlarıyla da vatandaşlık veriyor. Bu durum, bu ülkelerin insan hareketliliğine ve küresel vatandaşlığı güçlendirmeye açıklığının bir göstergesi. 
 


Donald Trump yönetimi altında ABD göçü kısıtlama yönünde bir strateji güdüyor ve kuşkusuz bu yeni politika da bu stratejinin parçası. Bununla birlikte Başkan Trump'ın doğuştan vatandaşlığı kaldırabilmesi pek mümkün değil. Hele de bunu Başkanlık kararnamesiyle kesinlikle yapamaz. Yine de bu politika kuşkusuz ABD pasaportu elde edebilme amacıyla ABD'de dünyaya getirilen bebek sayısını azaltacaktır. Bununla beraber politikanın nasıl uygulamaya konacağını hep beraber göreceğiz zira artık gümrük görevlilerinin ABD'ye girişte kadınların hamile olup olmadığını değerlendirmesi ve hamilelerse ABD'ye doğum yapmak için gelip gelmediklerine karar vermesi gerekecek. 

 

 

J. Craig Barker, Londra South Bank Üniversitesi Hukuk ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nin Dekanı ve Arton Capital'de Danışma Kurulu üyesidir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU