Sudan'ın doğusundaki jeopolitik kabileler

Bugün Sudan’ın doğusundaki siyasi çıkmaz, şehirdeki kabile oluşumlarının, siyasetin manasını anlamaya yönelik siyasi farkındalıklara sahip olmamasından ziyade kabilelere dayalı siyasi farkındalığa sahip olmasından kaynaklanıyor

Hartum’daki Sudanlı eylemciler / Fotoğraf: AFP

Özgürlük ve Adalet için Birleşik Halk Cephesi lideri ve Devrimci Cephe Başkan Yardımcısı Emin Davud’un ​geçtiğimiz Pazartesi günü Port Sudan’a ziyareti sonrasında şehirde tansiyon yükseldi. Davud'u karşılama töreni sırasında karşıt kabileler arasında (Beni Amir ve Hadendova kabileleri) çıkan çatışmalarda ölen ve yaralananlar olmuştu. Durum, siyasi boşluğun niteliğini ve bundan kaynaklanabilecek ciddi tepkileri yansıttı. Bu iki mesele, bu gazeteye geçen hafta yazdığımız “Sudan’ın doğusundaki siyasi çıkmaz” başlıklı makalemizde de dikkati çektiğimiz sonuçlardı. Çatışma, bir kabile çatışması olarak tasvir ediliyor, ancak aslında kabilelerin, kötü bir siyasi gelenek aracılığıyla baskı kartı olarak kullanıldığı siyasi bir çatışmadan başkası değil.

Bugün Sudan’ın doğusundaki siyasi çıkmaz, şehirdeki kabile oluşumlarının, siyasetin manasını anlamaya yönelik siyasi farkındalıklara sahip olmamasından ziyade kabilelere dayalı siyasi farkındalığa sahip olmasından kaynaklanıyor. Siyasi politikalara ilişkin böyle bir farkındalık, bir manada, ülkenin bölünmesine izin verilmeyecek siyasi faaliyetlerin yürütüldüğü evhamına kapılmaktır. Bu durumun ciddiyeti ise kabile kimliğinin zemindeki dengesinden kaynaklanmaktadır. Doğal olarak çıkmaza yönelik bu farkındalığın etkisi, şehirde bulunan halkın mevcut barışını da etkileyecektir. Çünkü zeminde yaşananlar, kabileler için dengeli bir vatan oluştuğu anlamına gelecek, buna bağlı olarak da şehir halkının, diğer oluşumların sudan bahaneleri altında sürülmesine ve dışlanmasına yönelik ciddi hazırlıklara sebebiyet verecektir.

Geçen hafta yaşananlar Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesine karşı beklenen tepkinin bir parçası olmasına rağmen, bununla birlikte devrim boyunca ortaya çıkan siyasi açılım, hem özgürlük hem de kaos olasılıklarını da yansıyacaktır. Bu duruma eğitime, entegrasyona duyulan ihtiyaç ve kabile dokusunun tutuculuğunu da eklersek, siyasi çatışmadan kabile çatışmasına kayma riski son derece artacaktır.

Yaşanan anlaşmazlığı çözme girişimlerinin önemli bir parçası olarak Başbakan Abdullah Hamduk ve bazı bakanların 21 Kasım perşembe günkü Port Sudan ziyareti aracılığıyla, Özgürlük ve Değişim Güçleri ile geçici hükümet tarafından şehirdeki kaosu ortadan kaldırmaya yönelik girişimler ortaya koyuldu. Ancak sivil toplulukların geçici siyasi eylemleri çemberinde şehirdeki oluşumlar arasındaki siyasal ve toplumsal unsurlar tarafından bu tehlike ele alınmadıkça, aynı arka planda anlaşmazlığın tekrar etme olasılığı, mevcut olmaya ve partilere kabilelerin ortaya koyduğu politikaları yüklemeye devam edecektir. İktidar koalisyonu olarak Özgürlük ve Değişim Güçlerinin, politikayı, Sudan’ın doğusundaki kabileleri siyasallaştıran yozlaşmış yerel ajanlardan geri alabileceğinin mümkün olduğuna inanıyoruz.

Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin kamusal alanda ve anlaşmazlığı çözme girişimlerinin üretiminde rolünü etkin şekilde oynayıp şehirdeki kabile çatışmasını sakinleştirmek için olağanüstü ve etkili çabalar yürütme isteksizliğinin bir yansıması olarak şehirde, diğer oluşumları etkileyebilecek idari bir durgunluk yaşanıyor. Bu durum, Port Sudan’daki Özgürlük ve Değişim Güçleri, direniş komiteleri, sivil toplum örgütleri ve parti güçleri açısından bir kazanım olacaktır.

Aynı şekilde Özgürlük ve Değişim Güçleri, direniş komiteleri ve sivil güçler, (şehrin iki oluşumu arasındaki iç çatışmayı devrim faaliyetinin mutlak bir önceliği olarak yok etme görevini üstlenen) ortak bir söylem benimseyerek, iç çatışmaların tepkileri karşısında sağlam şekilde durmak zorundadır. Bu çerçevede ilk olarak, “konferans, seminer ve toplantılar düzenleyerek siyasi açıdan bölünmüşlük ve ana sorunlar ele alınmalı ve ikinci olarak da siyasi bir eylemden ziyade kabile oluşumlarını hedef almak amacıyla bu siyasi çatışmayı daha da körüklemeye çalışan kabile mensuplarının zihinlerindeki siyaset değiştirilmelidir.

Kurtarma sisteminin sevimsiz olan mirası, kabileleri siyasallaştırmaya dayanırken, bu çarpık kabile sisteminin devrimden sonra siyasi eylemde devam etmesi ve rejimin devrilmesiyle beklenen güvenlik gelişmeleri, elbette ki rejimin çökmesiyle sonlanmayacaktı. Durum, karşımıza, bu çatışmadaki Beşir rejimi savunucuları için organik bir ilişki çıkaraktı. Çünkü bu savunucular, devrimin etkisiz hale getirdiği nüfuzlarını ve ayrıcalıklarını yeniden kazanmak için kabilelerdeki politikacıların yolsuzluğunu geçiştirmek üzere kabileleri öfkelendirmeye daha istekli olacaklardır. Öyle ki kabilelere dokunma sloganı, yozlaşmış politikacıların fitneyi körüklerken başvurdukları bir korkutma aracı oldu.

Geçiş hükümetinin ve siyasi dayanağı olan Özgürlük ve Değişim Güçlerinin, Meslek Odaları Birliğinin, sivil kuruluşların, Port Sudan’daki direniş komitelerinin konferanslar, seminerler, medya, kamuya açık alanlar ve gazeteler aracılığıyla cesur bir şekilde siyaseti, kabilelerin pençelerinden kurtarmak için yoğun bir çaba sarf etmesi gerekiyor. Bu taraflar, ilk olarak resmi düzeylerde güvenlik açığını sıkı şekilde kontrol altına almak amacıyla kuvvetlerini yoğun şekilde konuşlandırmalı, devletin güvenlik komitelerinde eski rejime mensup unsurları değiştirmelidir.

İkinci olarak ise, kurtarma sisteminin bir parçası olarak fitne savunucularını ve açık siyasi kazançlar elde etmek için kabile söyleminin arkasına saklananları açığa çıkarmalı, ayrıca bu bozgunculuğa dahil oldukları kesinleştikten sonra da bu unsurlara karşı yasaları uygulamaya koymalıdır. Sudan’ın doğusundaki herkes, tüm dünyanın tanık olduğu bu Sudan devriminin, halk, eşit haklar, adalet, özgürlük ve barış için gerçekleştiğini hatırlamak zorundadır. Bu mecburiyet, öncelikle de hayatlarını kindar kabilecilikle zehirleyen rejimi devirmek için sokaklara çıkan devrimciler arasında en ön safta yer alan Port Sudan şehri vatandaşları için geçerlidir.

Bu güzel şehrin vatandaşlarının; Özgürlük ve Değişim Güçlerinin, siyasi ve sivil güçlerin, direniş komitelerinin bu jeopolitik kabileleri engelleme amaçlı aktif eylemlerden aciz kalması, Allah korusun, büyük bir kaosa yol açacak ciddi bir jeopolitik müdahalelere karşı şehrin hazır olması anlamına gelmektedir.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin

https://www.independentarabia.com/node/73911

DAHA FAZLA HABER OKU