Lübnan’da hızla büyüyen protestolar nasıl devrim çağrısına dönüştü

Beyrut’tan Richard Hall ve Hannah Abdel-Massih, Lübnan’da göstericilerin yolsuzluğu ve mezhepçiliği hedef aldığını bildiriyor

Hükümet karşıtı protesto Beyrut şehir merkezinde pazartesi günü devam etti (Reuters)

Lübnan’da geçen hafta hızla yayılan protestolar kendiliğinden gerçekleşen bir öfke patlaması olarak başladı. Fakat birkaç kısa günde protestolar ülkeyi değiştirdi.

Doğu Akdeniz ulusunu 1990’da iç savaşın sona ermesinden bu yana yöneten mezhepçi siyasi düzen, ilk kez onu devirmeyi amaçlayan kitlesel bir hareketle karşı karşıya.

Her şey bir vergi duyurusuyla başladı.

Hükümet perşembe günü popüler mesajlaşma uygulaması WhatsApp’a vergi getirileceğini duyurdu. Çoğu yoksul mahallelerden ve şehirlerden binlerce kişi öfkelerini ifade etmek için sokaklara döküldü.

Ülke genelindeki kasaba ve şehirlerde kalabalıklar gece boyunca sabaha kadar yolları kapattı, ateş yaktı ve polisle çatıştı. Sayıları nispeten azdı fakat protestolar başarısız bir ekonominin tetiklediği zaten için için kaynayan bir öfkenin üstüne denk geldi.

Sokak çatışmaları hızla daha büyük bir harekete dönüştü. Hükümeti veya herhangi bir siyasi lideri hedef almanın yerine göstericiler Lübnan’ın yozlaşmış siyasi zümrenin tamamına meydan okudu. Gösteriler diasporaya yayıldı, sadece birkaçını belirtmek gerekirse Londra, Paris ve New York’ta dayanışma protestoları patlak verdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Her partiden siyasi liderler hakkında art arda aşağılayıcı şarkılar söylediler. “Devrim” ve “Halk rejimin devrilmesini istiyor” sloganları attılar ve bunu yaparak geçmişte çok az protestoda görülen şekilde ülkeyi harekete geçirdiler. Bazı tahminlere göre perşembeden bu yana bir milyondan fazla kişi sokaklara çıktı.

Soyadını vermek istemeyen 24 yaşındaki öğretmen Rami, Beyrut merkezinde pazar günü yapılan protestoda, “Soru, niçin buradayız değil, soru, niçin burada olmayalım” dedi.

Rami, “Bu ülkede bizi evde tutabilecek ve sokağa çıkmamıza engel olacak hiçbir şey yok” diye ekledi. 

Birçok kişinin bu düşünceyi paylaştığı görünüyor. Çocuklu aileler, motosikletli erkekler, genç ve yaşlıların oluşturduğu kalabalıklar ülke genelinde meydanlara ve sokaklara akın etti.

Küçük gösterici grupları arasındaki başlangıçtaki çatışmalar, karnaval atmosferinde yapılan toplu gösterilere dönüştü. Başkentte pazar günü şimdiye kadarki en büyük gösteride yüzbinlerce kişi sokağa çıktı.

Protestoların boyutu hükümeti tamamen gafil avlamış görünüyor. Protestoları bastırma girişiminde bulunan Lübnan Başbakanı Saad Hariri pazartesi reform paketi açıkladı. Paket üst düzey yetkililerin maaşlarının azaltılmasını ve bazı devlet kuruluşlarının lağvedilmesini de içeriyor.

Hariri, “Bugün aldığımız kararlar sizleri tatmin etmeyebilir fakat iki yıldır yapmak istediğim şeyin gerçekleştiğinden eminim” dedi.

 

afp.jpg
Göstericiler 17 Ekim'de Beyrut'ta yapılan son vergi duyurusuna karşı bir protesto sırasında odun ve moloz yakıyor (AFP)

 

Ancak az sayıda gösterici kısmi reformlarla uyumlu bir ruh hali içinde görünüyor. Ağır ekonomik kriz ve onlarca yıldır süren dizginlenemeyen yolsuzluk ülkeyi bu noktaya getirdi.

Yıllardır kötü yönetim nedeniyle Lübnan dünyada borcun GSYH’ye oranı en yüksek ülkelerden biri. İşsizlik yüzde 25’e yakın ve her yıl on binlerce eğitimli genç yetersiz olanaklardan dolayı ülkeden ayrılıyor.

Eşitsizlik de son on yılda keskin bir şekilde arttı. Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı’nın araştırmasına göre, Lübnan’daki en zengin yüzde 1’lik kesim milli gelirin yaklaşık dörtte birini alıyor, bu da Lübnan’ı dünyadaki en fazla eşitsizliğin bulunduğu ülkelerden biri yapıyor.

Kriz halkın günlük yaşamı üzerinde son birkaç aydır dramatik bir etkiye sahip. ABD dolarının kıtlığına yönelik endişe ülke genelinde iş çevrelerinde paniğe neden oldu. Petrol istasyonları protesto esnasında yükselen döviz kuru karşısında kapandı ve fırınlar ayakta kalamayacakları uyarısında bulundu.

Beyrut merkezinde pazar günkü gösteriye katılan Fadwa Hawola isimli 40 yaşındaki kadın, “Ekonomik durum çok kötü. Protesto etmeye geldim çünkü iş yok, eğitim yok. Çocuklarım bir gelecek olmadan büyüyor. Eşim zar zor iş buluyor, bir gün iş bulabilir ama haftanın geri kalanında işi olmuyor” dedi.

Öte yandan ülkenin seçkinleri ve siyasi liderleri daha da zengin hale geldi. Ülkenin mali durumunu düzeltmek için zaten yaşam mücadelesi veren halka sık sık vergi ve harç getirmeye yöneldiler.

Soyadını vermek istemeyen 70 yaşındaki taksi şoförü Adil de Beyrut’un Şehitler Meydanı’ndaki protestoya niçin katıldığını şöyle anlattı:

Onların çözümü benim gibi fakir insanlardan almaktı. Bir taksi şoförü olarak… her şeyden önce ben 70 yaşındayım ve hala direksiyon sallıyorum. Bir gün çalışmazsam, aç kalırım. Yemek yiyebilmek için çalışmak zorundayım. Sosyal hizmet yok, emekli maaşı yok, hiçbir şey yok. Bu nedenle onlara diyoruz ki fakirlerin cebinden almak yerine para çalan zenginlerin cebinden alın.

Ekonomik sıkıntılar ilk kez yaşanmıyor fakat değişen şey, göstericilerin öfkesinin hedefi. Geçmişteki gösteriler hükümetlerin devrilmesini istiyordu fakat bu kez gösteriler dini kimliklere göre oluşturulan liderlik sisteminin tümünün değiştirilmesini istiyor.

Döviz bürosunda yarı zamanlı çalışan 19 yaşındaki Muhammed Amin, “Yozlaşmış hükümeti devirmek için sokaklara çıktık. Bu her şeyle ilgili – elektrik yok, su yok, hiçbir şey yok. Her şeyiyle yozlaşmış bir zümre var” dedi.

 

 

Lübnan’da musluk suyu içilebilir değil ve planlanmış günlük elektrik kesintileri mevcut.

Geçen haftaki gösteriler ülkenin sivil toplum hareketleri arasında kısa birkaç yıl içinde belirgin bir büyümeye işaret ediyor. Ülkede 2015’te on binlerce kişi bir ayı aşan sürede atık krizini protesto etmişti. Bu da yolsuzlukla ilgili daha kapsamlı protestolara dönüşmüştü fakat bilinir hale gelen YouStink hareketi birleşik bir cephe kurmayı başaramadı.

The Independent’a konuşan Beyrut Amerikan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Rima Majed, “2015’te sokağa çıkanlar çoğunlukla eğitimli orta sınıftı. Bu kez protestolar en yoksullarla ve işsizlerle başladı” dedi.

Son birkaç gündeki protestoların “işsiz, yeterli derecede çalıştırılmayan işçi sınıfının ve orta sınıfın egemen oligarşiye karşı yeni bir sınıf temelli ittifakının ortaya çıkmaya başladığını gösterdiğini” ileri süren Dr. Majed, “Bu bir dönüm noktası” dedi.

Ayrıca ülke geneline yayılan protestolarda birçok siyasi liderin kendi tabanlarının egemen olduğunu düşüneceği yerlerde de ciddi bir ağırlık mevcut. 

Beyrut Carnegie Ortadoğu Merkezi Direktörü Maha Yahya, “Burada farklı olan protestoların kendiliğinden başlaması. Bu oluşum tüm siyasi liderliğe karşı, sadece Trablus ve Beyrut’ta değil, ülkenin dört bir yanındaki kasabalarda daböyle.  Rejimin değişmesini isteyen sloganlar duyuyoruz, herkes sorumlu tutuluyor. Bu hayli önemi” dedi.

 Son 5 gündür protestocular tarafından söylenen bir nakarat bu konuyu özlü biçimde açıklıyor. 

“Hepsi, hepsi demek” diyorlar.

 

 

* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east

Independent Türkçe için çeviren: Cenk Korkmazer

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU