Ünlü düşünür Nancy Fraser: Tüm kadınları özgürleştirmeyi amaçlayan bir feminizm anti-kapitalist olmak zorunda

Ünlü feminist düşünür Nancy Fraser, Jacobin’e verdiği röportajda feminizmin geleneksel işçi sınıfı taleplerinin ötesine geçilmesinde nasıl yardımcı olabileceğine dair görüşlerini paylaştı

Fraser, feminizme dair fikirlerini Arruzza ve Bhattacharya'yla birlikte %99 İçin Feminizm: Bir Manifesto isimli kitabında derledi (CCCB)

Liberal feminizmin ve onun sosyal adaletle ilgili toplumsal konuları göz ardı etmesinin eleştirisiyle bilinen feminist düşünür Nancy Fraser, Jacobin’den Olimpia Malatesta’nın sorularını yanıtladığı röportajda tüm kadınları özgürleştirmeyi amaçlayan bir feminizmin anti-kapitalist olması gerektiğini belirtti. 

Fraser, tüm ilerici güçlerin finans sektörünün zoruyla uygulamaya konan kemer sıkma politikalarına karşı kamu hizmetlerini savunması gerektiğinin altını çizerek devlet düzeyindeki tasarruf politikalarıyla mücadelenin ancak uluslararası mali düzeni dönüştürmeyi amaçlayan ulusaşırı mücadeleler haline getirilirse başarılı olabileceğini söyledi.

Röportajdan öne çıkan başlıklar şu şekilde:

Mücadele etmeye kararlı sınır ötesi ittifaklar kurmamız gerekiyor: Tüm ilerici güçler gibi feministlerin de yapmak zorunda olduğu şey, finans sektörünün zoruyla uygulamaya konan kemer sıkma politikalarına karşı kamu hizmetlerini savunmak. Tasarruf politikalarına ve kamu hizmetlerinin metalaştırılmasına karşı çıkmamız gerekiyor. Fakat bu yeterli değil. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Finans farklı ülkeleri karşı karşıya getiren küresel bir güç, bu yüzden bir seferde tek bir ülkede mağlup edilemez. Pek çok kişi işlevli bir devlete sahip değil. Başarısız devletler ya da kleptokrasiler altında veya mülteci kamplarında yaşıyorlar. Ve hatta işleyen bir devlet altında yaşayanlar da yatırımcı ve bankacıların titizlikle düzenlediği düşük ücretli ve kötü çalışma koşullarına yakalanıyor. Dolayısıyla özellikle devlet temelli yaklaşımlar çözüm olamaz, bunun yerine küresel bir karşı güce ihtiyacımız var. Kemer sıkma politikalarına karşı mücadele ancak devlet düzeyindeki tasarruf politikalarına karşı verilen mücadelenin uluslararası mali düzeni dönüştürmeyi amaçlayan ulusaşırı mücadeleler haline gelmesiyle başarılı olabilir. Sadece ulusal değil küresel anlamda sosyal haklar için mücadele etmeye kararlı sınır ötesi ittifaklar kurmamız gerekiyor. 

Toplumu sadece feministler olarak değiştiremeyiz: Tüm kadınları özgürleştirmeyi amaçlayan bir feminizm anti-kapitalist olmak zorunda. Liberal, kapitalizm yanlısı feminizmler en iyi ihtimalle yönetsel pozisyondaki küçük, ayrıcalıklı bir kadın toplamını güçlendirebilir. Feministler olarak sayısız ve radikal bir hale gelsek de toplumu kendimiz değiştiremeyiz. İhtiyaç duyduğumuz köklü yapısal bir değişiklik ancak geniş çaplı bir anti-kapitalist ittifakla sağlanabilir. Bu ittifak aynı zamanda radikal hareketleri ve şu ana kadar toplumsal cinsiyete önem vermemiş siyasi partileri de içermeli. Radikal çevrecilerle, ırkçılık karşıtlarıyla, göçmen hakları hareketleriyle, işçi sendikalarıyla ve diğerleriyle birlikte hareket ettikçe onları bu ittifakı kurmaya zorlamalıyız. Bu feminizmi de gerçekten özgürleştirmenin tek yolu. 

 

 

Kriz dönemlerinde pek çok kişi radikalleşir: Eğer tüm kadınların benzer çıkarları paylaşıp paylaşmadığını soruyorsanız, cevabım kesinlikle hayırdır. Bu durumda göçmen işçilerin çıkarlarıyla, onları düşük ücretle haklarından mahrum bırakarak uzun saatler çalıştıran ayrıcalıklı kadınların hakları açık bir biçimde çatışıyor. Bir diğer yandan, çıkarları değişmez olarak algılayan mevcut anlayışa ihtiyacımız yok. Kriz dönemlerinde pek çok kişi radikalleşir ve çıkarlarını farklı biçimde algılamaya başlar. 

Trump’ın yükselişine izin veren “aşamalı neoliberal” proje: Sağ popülistler toplumu en alttaki kesimlere karşı - siyahiler, Latinler, göçmenler, Müslümanlar ya da Araplar- harekete geçiriyor. Sağ popülizm “daha yukarıdaki” ve daha aşağıdaki” düşmanlar tarafından kuşatılmış ortadaki “halkla” ilişki kuruyor. Avantajsız azınlıkları günah keçisi ilan etmekle varlıklı elitlere karşı kızgınlığı bir araya getiriyor. Bu onun sol popülizmden temel farkı. Sağ popülizm nefret edilen elitleri kimlik üzerinden tanımlamaya eğilimliyken sol popülizm onları toplumdaki yapısal pozisyonlarına ya da işlevlerine göre belirler. 

Tehlikeli sağ popülizme bizi liberaller getirdi. Trump’ın yükselişine izin veren onların “aşamalı neoliberal” projesi. Ve eğer onları yeniden iktidara getirirsek daha tehlikeli sağ popülizmler için ortam hazırlayacaklar. 

 

Independent Türkçe için derleyen: Esra Güngör

DAHA FAZLA HABER OKU