Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta spor dünyasına damgasını vurmuş 10 kardeşi tanıyacağız.
Spor, bireysel yeteneklerin ve takım ruhunun ötesinde, kimi zaman aile bağlarının da sahnesi. Aynı evde büyüyen, aynı tutkuyu paylaşan, aynı hedefe göz diken kardeşlerin hikayeleri, spor dünyasının en unutulmaz öykülerinden bazılarını oluşturuyor. Kimi zaman birbirlerinin en büyük destekçileri, kimi zamansa en zorlu rakipleri oluyorlar.
Venus & Serena Williams
Venus Ebony Starr Williams (1980) ve Serena Jameka Williams (1981), babaları Richard Williams'ın öngörüsü ve disiplini sayesinde tenisle tanıştı. O dönemde beyazların egemen olduğu bu spora, düşük gelirli bir mahalleden gelen iki siyah kızın damga vuracağına kimse ihtimal vermiyordu. Ancak Richard'ın hazırladığı antrenman planları, kızlarını sadece fiziksel değil zihinsel olarak da dünya zirvesine taşıyacak bir temel oluşturdu.
Venus, profesyonel olarak 1994'te kortlara adım attı ve birkaç yıl içinde güçlü servisleriyle dikkat çekti. 2000'de Wimbledon'ı ve Sidney Olimpiyatları'nda altın madalyaları kazanarak, "yeni bir çağın habercisi" olarak anılmaya başladı. Serena ise 1999'da ABD Açık şampiyonluğuyla patlama yaptı. Yıllar içinde, güç, hız ve kararlılığıyla kadın tenisinin sınırlarını yeniden tanımladı.
Serena kariyerinde 23 Grand Slam tekler şampiyonluğu kazanarak Açık Dönem'in en başarılı tenisçisi oldu. Venus ise 7 Grand Slam zaferiyle tarihe geçti. Birlikte oynadıkları çiftlerde 14 Grand Slam ve 3 Olimpiyat altını elde ettiler. Kortta rakip olsalar da her zaman birbirlerinin en büyük destekçileri oldular.
Michael & Ralf Schumacher
Almanya'nın Kerpen kasabasında küçük bir karting pistinde başlayan bir hikaye, dünya motor sporlarının en parlak dönemlerinden birine dönüştü. Michael Schumacher (1969), çocuk yaşta zekası ve hırsıyla öne çıktı. Babası kart pistinde, annesiyse pistin kafesinde çalışıyordu. Michael, direksiyon başına ilk kez 4 yaşında geçti.
Formula 1'e 1991'de Jordan takımıyla adım attı, ardından Benetton'a geçerek 1994 ve 1995 sezonlarında art arda iki şampiyonluk kazandı. 1996'da Ferrari'ye transferi, hem kariyerini hem F1 tarihini değiştirdi. Takımıyla birlikte yıllarca süren teknik gelişim sürecinin ardından, 2000'le 2004 arasında 5 kez üst üste dünya şampiyonluğu kazanarak sporda bir imparatorluk kurdu.
Küçük kardeşi Ralf Schumacher da (1975) aynı pistte büyümüş, ağabeyinin izinden gitmişti. 1997'de Formula 1'e katıldı, Williams ve Toyota takımlarında yarıştı. 2001'de ilk galibiyetini Imola'da elde etti. Schumacher kardeşler, F1 tarihinde aynı sezonda yarış kazanan ilk kardeşler olarak tarihe geçti.
Michael'ın kariyerini 91 Grand Prix zaferi ve 7 dünya şampiyonluğu süslerken, Ralf 6 yarış galibiyeti elde etti. Kardeş rekabeti, pistte profesyonellik sınırlarını hiç aşmadan, spora örnek bir saygı içinde yaşandı.
Marc & Alex Marquez
İspanya'nın Cervera kasabasından çıkan Marquez kardeşler, motor sporlarında yeni bir çağ başlattı. Marc Marquez (1993), çocuk yaşta yarış pistlerinde kendini göstermeye başladı. Cesur, hatta kimi zaman çılgın sürüş tarzı onu kısa sürede MotoGP'nin yıldızı haline getirdi. 2013'te, yalnızca 20 yaşındayken, MotoGP tarihinin en genç dünya şampiyonu oldu.
Kardeşi Alex Marquez (1996), onun gölgesinde büyüse de kendi yeteneğini kanıtlamakta gecikmedi. 2014'te Moto3, 2019'da Moto2 dünya şampiyonlukları kazandı. 2020'de MotoGP'ye adım atarak ağabeyiyle aynı seviyede yarışma fırsatı buldu. İkili, aynı yıl Repsol Honda takımında tarih yazdı: MotoGP tarihinde ilk kez bir takım iki kardeşi aynı anda yarıştırdı.
Marc, agresif viraj girişleri ve dengesiyle modern MotoGP'nin simgesi olurken, Alex istikrarı ve taktik zekasıyla dikkat çekti. Her iki kardeş de İspanya'nın motosiklet tutkusunu küresel arenaya taşımayı başardı.
Alistair & Jonny Brownlee
İngiltere doğumlu Alistair (1988) ve Jonny Brownlee (1990), triatlonun fiziksel olduğu kadar zihinsel dayanıklılık gerektirdiğini genç yaşta keşfetti. Üç disiplini (yüzme, bisiklet ve koşu) aynı yarışta birleştiren bu zorlu sporda, birlikte büyüyüp birlikte antrenman yaptılar.
Alistair, 2009'da dünya şampiyonluğunu kazandığında henüz 21 yaşındaydı. 2012 Londra Olimpiyatları'nda altın madalya kazanarak İngiltere'ye tarihi bir zafer getirdi; Jonny ise bronz madalya aldı. 4 yıl sonra Rio 2016'da Alistair bir kez daha altın, Jonny ise gümüş kazandı. Fakat ikilinin en unutulmaz anı, 2016 Dünya Serisi Meksika ayağında yaşandı: Jonny bitişe birkaç yüz metre kala tükenince, Alistair kardeşini kolundan tutup birlikte çizgiyi geçti. O an, olimpik ruhun sembollerinden biri haline geldi.
Brownlee kardeşler, sporun en zorlu branşlarından birinde dayanışmanın gücünü gösterdi.
Pau & Marc Gasol
İspanya'nın Barselona kenti yakınlarında doğan Pau Gasol (1980) ve Marc Gasol (1985), basketbola çok erken yaşta yöneldi. Tıp eğitimi almak isteyen Pau, gençliğinde basketbolu bırakmayı düşünse de yeteneği onu farklı bir yola sürükledi. 2001'de NBA'e adım atarak Memphis Grizzlies formasıyla tarihe geçti. Marc, o dönem henüz İspanya ligindeydi; abisiyle takas sonucunda Memphis'e katıldığında, iki kardeşin hikayesi NBA tarihine kazınmıştı.
Pau, 2009 ve 2010'da Los Angeles Lakers'la arka arkaya iki şampiyonluk kazandı. Marc ise 2019'da Toronto Raptors formasıyla şampiyon oldu. Böylece iki kardeş de NBA şampiyonluğu yaşamış ilk kardeşler unvanını kazandı.
Saha dışında da örnek kişilikleriyle tanınan Gasol kardeşler, İspanya Milli Takımı ile Avrupa ve dünya şampiyonlukları yaşadı. Pau, 2023'te Lakers formasıyla emekliye ayrıldı; numarası takım tarafından emekli edilerek efsaneler arasına girdi.
Maia & Alex Shibutani
Amerikalı kardeşler Maia (1994) ve Alex Shibutani (1991), "Shib Sibs" lakabıyla buz dansının simgelerinden biri haline geldi. Japon kökenli ailelerinden aldıkları disiplin duygusu, kariyerlerinin temel taşını oluşturdu. 2003'te birlikte çalışmaya başladılar ve kısa sürede ulusal şampiyonalarda üst sıralara yükseldiler.
2011'de ABD Şampiyonası'nda birinci oldular, ardından 2016'da Dünya Şampiyonası bronz madalyasını kazandılar. 2018 PyeongChang Kış Olimpiyatları'nda sergiledikleri zarif, duygusal performans onlara iki bronz madalya getirdi. Kardeşlerin buz üzerindeki uyumu, sadece teknik değil, duygusal bir bağın da ürünüydü.
Shibutani'ler, spora sanatsal bir yorum kazandırarak buz dansını genç kitleler arasında yeniden popülerleştirdiler.
Vitali & Wladimir Klitschko
Ukrayna doğumlu Klitschko kardeşler, yalnızca ringde değil, ülke tarihinde de iz bıraktılar. Vitali Klitschko (1971) çocuk yaşta kick boksla spora başladı, Wladimir Klitschko (1976) ise amatör boksa yöneldi. 1990'ların ortasında profesyonel arenaya geçtiklerinde, ağırsıklet boksunu uzun yıllar boyunca domine edecek bir dönemi başlatacaklarını kimse tahmin etmiyordu.
Vitali 2004'e kadar WBC ve WBO kemerlerini kazandı, Wladimir ise 2015'e dek toplam 69 maçta 64 galibiyet alarak uzun süre WBA, IBF, WBO kemerlerini elinde tuttu. 2011'de Guinness Dünya Rekorları, "en fazla ağırsıklet dünya unvanı maçına çıkan kardeşler" olarak onları tescilledi.
Kardeşler asla birbirlerine karşı dövüşmeme sözü verdi. Wladimir, "Birimiz kazansa bile diğerimiz kaybederdi" sözleriyle bu kararı özetledi. Ring dışında da aktif rol üstlendiler; Vitali siyasete girerek Kiev Belediye Başkanı oldu.
Stephen & Seth Curry
NBA'in en tanınan soyadlarından biri: Curry. Babaları Dell Curry de bir dönem NBA'in önde gelen şutörlerindendi. Bu genetik miras, kardeşler Stephen (1988) ve Seth Curry (1990) için mükemmel bir temel oluşturdu.
Stephen, Davidson College'daki olağanüstü performansıyla dikkat çekti ve 2009'da Golden State Warriors tarafından draft edildi. NBA tarihinin üç sayı çizgisi dışından en etkili oyuncusu haline geldi; 4 şampiyonluk, iki MVP ödülü ve sayısız rekorla adını tarihe yazdırdı.
Seth ise kariyerine daha mütevazı bir başlangıç yapsa da üçlük yüzdesiyle ligin en verimli şutörlerinden biri oldu. Farklı takımlarda forma giydikten sonra 2025'te Steph'in takımı Warriors'a katılarak bir aile buluşması yaşadı.
Curry kardeşler, profesyonel sporun acımasız rekabetine rağmen aile bağlarını koruyarak örnek bir profil çizdi.
Henrik & Daniel Sedin
İsveçli ikizler Henrik ve Daniel Sedin (1980), çocukluklarından itibaren ayrılmaz bir ikiliydi. Öylesine uyumlu oynuyorlardı ki birçok gözlemci onların telepatik bir bağa sahip olduklarını söylerdi. 1999'da NHL'e birlikte seçildiler ve kariyerlerinin tamamını Vancouver Canucks formasıyla geçirdiler.
Henrik, pas yeteneğiyle takımın beyni olurken, Daniel bitiriciliğiyle sayı yükünü taşıdı. 2010'da Henrik, NHL'in en değerli oyuncusu seçildi. Ertesi yıl Daniel ligin en skorer oyuncusu oldu. Canucks'ı 2011 Stanley Cup finaline taşıdılar.
2018'de birlikte emekli oldular ve takımlarının formaları yan yana asılarak ölümsüzleştirildi. Sedin'ler, takım oyunu, sadakat ve kardeşlik üzerine kurulmuş bir kariyerin en güzel örneklerinden birini sundular.
Peyton & Eli Manning
NFL tarihinin en saygın soyadlarından biri: Manning. Baba Archie Manning'in ardından sahneye çıkan oğullar Peyton (1976) ve Eli Manning (1981), oyun kurucu (quarterback) pozisyonunda oynayarak Amerikan futbolunun stratejik dahileri olarak tanındılar.
Peyton, 1998'de Indianapolis Colts tarafından draft edildi ve 18 sezonluk kariyerinde rekorlar kırdı. 2 Super Bowl şampiyonluğu, 5 MVP ödülü ve binlerce pasla NFL tarihinin en üretken oyuncularından biri oldu. Oyunu okuma becerisi ve soğukkanlılığı, birçok uzman tarafından "saha üzerindeki koç" diye nitelendirildi.
Eli, New York Giants formasıyla sahne aldı ve iki kez Super Bowl kazanarak her iki finalde de MVP seçildi. 2007 ve 2011'deki şampiyonluklar, özellikle favori Patriots karşısında kazandığı unutulmaz zaferlerle hafızalara kazındı.
Manning kardeşler, rakip takımlarda oynamalarına rağmen birbirlerinin en büyük destekçileri oldular.
© The Independentturkish
