Tuncer Bakırhan’dan Cumhuriyetin 102. kuruluş yılı mesajı: Cumhuriyeti topluma iade etme zamanı

Cumhuriyetin 102. yılında Tuncer Bakırhan, halkın Cumhuriyeti sahiplenerek demokrasi ile barıştırmasının ve ortak yaşamı güçlendirmenin önemine dikkat çekti

Fotoğraf: AA

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet'in 102. kuruluş yıldönümü dolayısıyla kaleme aldığı yazıda, Türkiye'de Cumhuriyet ve demokrasi arasındaki tarihsel gerilime dikkat çekerek, "Cumhuriyet'in demokratikleştirilmesi" çağrısında bulundu.

Bakırhan, T24'te yayımlanan yazısında, Cumhuriyet'in sadece halk egemenliğine dayanan bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda demokrasiyle iç içe yaşatılması gereken bir olgu olduğunu vurguladı.

Osmanlı'dan bugüne gerilim

Cumhuriyet'in tarihsel yolculuğunu değerlendiren Bakırhan, Osmanlı'nın "utangaç" modernleşmesinden Cumhuriyet'le "radikal" bir dönüşüme geçildiğini, ancak modernleşme farklı biçimler alsa da Cumhuriyet ile demokrasi arasındaki derin gerilimin sürdüğünü belirtti. 1946'da çok partili hayata geçilmesine rağmen gerçek anlamda bir demokrasinin inşa edilemediğini ifade eden Bakırhan, bugünkü toplumsal sorunların aşılması için Cumhuriyet'in demokratikleşmesinin şart olduğunu kaydetti.

"Devlet demokrasiyi 'tedbir' olarak gördü

Bakırhan, temel sorunun, devleti toplumun üstünde tutan bir zihniyetin Osmanlı'dan tevarüs edilerek Cumhuriyet'in kuruluşunda da etkili olmasından kaynaklandığını öne sürdü. Yazısında, "Devlet, kendi bekasını ve kurucu ideolojisini tehdit altında hissettiği her an, demokrasiyi temel bir değer değil, konjonktüre göre askıya alınabilecek bir 'tedbir' olarak gördü. Bu yanlıştı ve bu yanlışın tezahürü en çok Kürt meselesinde hayat buldu" ifadelerini kullandı.

Tarihten demokratik dersler

Bakırhan, Cumhuriyet tarihindeki kırılma anlarına da değinerek, 4 Mart 1925 Takrir-i Sükun, 17 Eylül 1961 idamları, 24 Ocak 1980 kararları, 20 Aralık 1982 başörtüsü yasağı, 1 Mayıs 2007'deki 367 kararı ve 20 Temmuz 2016 OHAL'i gibi dönüm noktalarında demokrasi yerine farklı tercihler yapıldığını savundu. Bu süreçlerin, devlet ile kamuyu özdeşleştiren, yurttaşın önüne engeller koyan bir anlayışın sonucu olduğunu dile getirdi.

Kürt meselesi demokratikleşmenin anahtarı

DEM Partili Bakırhan, 102 yıllık Cumhuriyet serüveninde Kürt meselesinin, Cumhuriyet ile demokrasi arasındaki gerilimin en acı sonucu olduğunu vurguladı. Günümüzde ise "Barış ve Demokratik Toplum Süreci"nin tarihi bir fırsat sunduğunu belirten Bakırhan, "Farklı kesimlerin tanındığı, katı merkeziyetçi ve keyfiyete dayalı düzenin reddedildiği Demokratik Cumhuriyet, devletin bekasının da en güçlü teminatıdır" görüşünü paylaştı.

Tarihsel hafıza ve ortak yaşam

Bakırhan, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1919'da Ahmet İzzet Paşa, Halide Edip ve Cemilpaşazade Kasım Bey'e gönderdiği, Kürtlerin özgür gelişimini ve haklarını destekleyen telgraflarına atıfta bulunarak, bu tarihsel söylemin eşit yurttaşlık için bir imkân olarak değerlendirilmesi gerektiğini yazdı. Cumhuriyet'in demokratikleştirilmesinin aynı zamanda tarihle olan ilişkinin de demokratikleştirilmesi anlamına geldiğini ifade etti.

1 Ekim süreci: Tarihi dönüm noktası
1 Ekim 2024'te başlayan sürecin, Türk-Kürt ilişkilerinin demokratik zeminde yeniden tesis edilmesi için tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Bakırhan, barışın sadece silahların susması değil, eşit yurttaşlığın, demokratik katılımın ve özgürce konuşmanın tesis edilmesi demek olduğunu belirtti.

"Cumhuriyet bir halay gibidir"

Bakırhan, sözlerini Sırrı Süreyya Önder'den bir anekdotla tamamladı: "Cumhuriyeti bir halay gibi ele almalıyız. Herkesin adımını, sesini, rengini katıp, birbirimize ayak uydurarak ve kimseyi dışarıda bırakmadan yan yana olabilmek... İşte ancak böyle bir Cumhuriyet, gerçek bir Demokratik Cumhuriyet olabilir."

Bakırhan, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılındaki en büyük hedefin, demokrasi ile Cumhuriyet'i barıştırmak olduğunu ifade ederek, halkların ortak yaşam sözleşmesini birlikte yazabilecek güce sahip olduğuna olan inancını dile getirdi.

T24

DAHA FAZLA HABER OKU