Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Pakistan'ın Ankara Büyükelçiliği’nde düzenlenen Keşmir Günü programına katıldı. Arıkan, burada yaptığı konuşmada, Pakistan ile Türkiye arasında herkesi kıskandıracak derin bir kardeşlik bağı olduğuna dikkati çekti. Pakistan ile Türkiye arasında ne zaman birinin başı sıkışsa yardımına ilk koşanın diğer ülkenin olduğunu ifade eden Arıkan, “Kurtuluş Savaşı’nda, ilk yardıma koşan, parmağındaki alyansı bozduran Pakistanlı kadınlar olmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildiğinde tereddütsüz ilk tanıyan ülke Pakistan olmuştur. Necmettin Erbakan, D-8’leri kurma kararı verdiğinde yine tereddütsüz evet diyenlerden birisi Pakistan Hükümeti olmuştur. Depremde, selde, her türlü doğal felakette birbirinin yardımına en hızlı koşan iki ülke varsa, bunlar Türkiye ile Pakistan’dır” ifadelerini kullandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Keşmir’de hayatını kaybeden Müslüman sayısı 90 binin üzerindedir"
Türkiye'nin her zaman Keşmir’in mazlum halkının yanında olduğunu belirten Arıkan, şunları söyledi:
Pakistanlı kardeşlerimizin hiçbir endişesi olmasın ki, Türkiye bundan sonra da ilelebet Keşmir’in ve Keşmirlilerin yanında olacaktır. Keşmir’in tarihine bakalım. Gazze’nin tarihine bakalım. İşgalin, vahşetin nasıl aynı olduğunu görürüz. Keşmir, Gazze, Arakan, işgal altındaki bütün İslam toprakları, özgürlüğüne kavuşana kadar, bu mücadele devam edecektir. İşgal sürecinde Keşmir’de hayatını kaybeden Müslüman sayısı 90 binin üzerindedir. 138 bin kişi tutuklanmış, bunlardan 7 binin üzerinde insan tutukluluk sırasında hayatını kaybetmiştir. Yetim kalan çocuk sayısı, 100 binin üzerindedir. 10 binin üzerinde masum sivil tecavüze uğramıştır. Yaşadıkları baskı, şiddet, taciz ve tecavüz ve katliam nedeniyle maalesef binlerce Keşmirli evini yurdunu terk etmek zorunda kalmıştır.
"Keşmir söz konusu olunca; gözleri kör, kulakları sağır"
Peki soruyorum. Bu tablo karşısında nerede insan hakları örgütleri? Nerede evrensel değerler? Nerede hak? Nerede hukuk? Nerede batılı sivil toplum kuruluşları. Çok net söylüyorum. Keşmir, Hindistan ile Pakistan arasında sıradan bir anlaşmazlık meselesi değil, tıpkı Gazze gibi, bütün insanlık için bir turnusol kağıdıdır. Her fırsatta insan haklarından dem vuran ama Gazze, Keşmir söz konusu olunca; gözleri kör, kulakları sağır, kalpleri taş kesilenler tarih önünde de insanlık vicdanında da kaybedenler olacaktır.
"İşkencelerin temel nedeni Keşmir halkının Müslüman olmasıdır"
Bugün yaşadıklarımızı anlamak için elbette Keşmir’in neden bu kadar önemli olduğunu bilmemiz lazım. Yüksek dağların üzerinde kurulu olan Keşmir, bölgedeki en önemli kontrol merkezlerinden biridir. Sahip olduğu bu stratejik önem nedeniyle sadece bugün değil tarih boyunca dikkat çekmiş ve önemini korumuştur. Birçok tarihi kaynakta ‘cennetin vadisi’ olarak tarif edilen Keşmir, seyyahların övgülerine, şairlerin şiirlerine konu olmuştur. Yine Keşmir altın, zümrüt ve yakut madenleri bakımından dünyanın en önemli bölgelerinin başında gelmektedir. Ama bizim inancımızda bunların hiçbirinin önemi yoktur. Çünkü biz Müslümanız. Bizim için; hiçbir yakut, hiçbir zümrüt, hiçbir elmas bir masumun bir damla kanından daha değerli değildir. Şimdi ben; bu iki maddeye, bir üçüncüsünü eklemek istiyorum! Bizce en önemli gerekçelerden birisi; Keşmir halkının Müslüman olmasıdır. Tıpkı Arakan'da olduğu gibi tıpkı Gazze’de olduğu gibi Keşmir halkına uygulanan kuşatmaların, ambargoların, katliamların, işkencelerin temel nedeni de Keşmir halkının Müslüman olmasıdır. Her yerde Müslümanlar hedeftir. Çünkü bugünkü mevcut sömürgeci düzeni değiştirebilecek tek güç Müslümanlardır. Müslümanların birlik ve beraberliğidir.
"İslam birliği mutlaka kurulacak"
Bugün Keşmir’de 9-10 milyon arası Müslüman yaşıyor. Pakistan’da 230 milyondan fazla Müslüman yaşıyor. Bangladeş’te 150 milyon Müslüman yaşıyor. Hindistan’da 220 milyondan fazla Müslüman yaşıyor. Afganistan’da 49 milyon Müslüman yaşıyor. Bu rakamları topladığınız zaman neredeyse 650 milyondan daha fazla Müslüman ediyor. Peki bu güç birleşse ne olur? Güçlerini birbirlerini yok etmek için değil birbirlerini desteklemek için kullansa ne olur? Emin olun, dünyanın gidişatı değişir. İslam birliği mutlaka kurulacak. Dünyanın bugünkü gidişatı karşısında, bu bir tercih değil zorunluluktur.
ANKA