Tahran ile Tel Aviv arasında doğrudan askeri çatışma olasılığı azalırken, aralarındaki gölge savaş, medya kampanyaları ve anonim dijital hesaplar aracılığıyla elektronik cephede yoğunlaşıyor; her iki taraf da kendi anlatılarını dayatmaya ve karşı tarafın anlatısını inkâra çalışıyor.
Söylentiler, sahadaki en üst düzey isim olan Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani'yi bir kez daha hedef aldı.
Tahran’ın doğusunda bir suikast girişimine uğradığına dair haberler yayıldı, ancak İran medyası bu iddiaları hızla yalanladı.
Cuma günü geç saatlerde Tahran'ın doğusunda meydana gelen gizemli yangından saatler sonra, X platformunda Mossad ile bağlantılı hesaplar, Kudüs Gücü Komutanı’nın hedef alındığına dair çelişkili bilgiler yaydı ve komutanın Tahran'ın doğusundaki bir apartman dairesinde hedef alındığını belirtti.
Ancak İran resmi medyası, başkentin doğusundaki Damavand Caddesi'nde çıkan yangını "çöp deposu yangını" olarak duyurdu.
Buna karşılık, DMO'ya bağlı Tesnim ve Fars haber ajansları, dün sabah erken saatlerde Kaani'ye suikast girişiminde bulunulduğu yönündeki haberleri yalanladı. İsimsiz kaynaklara atıfta bulunarak, "Siyonist varlıkla bağlantılı bazı hesapların sosyal medyada Kaani'nin suikastıyla ilgili yaydığı haberlerin tamamen asılsız olduğunu" söylediler.
Bu haberlerin, "doğru bilgi vermekten çok İran'a karşı psikolojik savaşın bir parçası" olduğunu belirttiler.
Anlatı savaşı
Tesnim Haber Ajansı bir haberinde şu ifadelere yer verdi:
Aksa Tufanı Operasyonu’nun başlangıcından bu yana Siyonist varlık, Kaani'nin suikastıyla ilgili onlarca söylenti yaydı... Mossad'a bağlı ‘Terör Alarm’ adlı bir hesap, genellikle internette doğru ve yanlış haberleri karıştırarak yayınlıyor; bunun amacı sadece haber yaymak değil, Mossad projelerine yönelik psikolojik operasyonlar yürütmek.
İran resmî kurumlarının yalanlamasına rağmen, "Mossad Farisi" hesabı X platformunda alaycı bir şekilde şöyle yazdı:
Kaani'ye acil şifalar ve uzun bir ömür diliyoruz, iş birliği için teşekkür ederiz.
Son söylenti dalgası, Aksa Tufanı Operasyonu’nun yıldönümünde Kaani ile yapılan röportajdan yaklaşık 1 hafta sonra ortaya çıktı.
Röportajda Kaani, "İsrail, suikast girişimiyle ilgili yalan haberler yayarak ve arkadaşlarımın benimle iletişime geçme girişimlerini izleyerek yerimi tespit etmeye çalışıyor" dedi.
Geçen yılın ekim ayı başında, Kaani'nin ölümüyle ilgili çelişkili bilgiler ve haberler dolaştı, ancak DMO'ya yakın bir İran gazetesi daha sonra bunu, Kaani'nin hareketlerini gizlemek için bu güçler tarafından yapılan bir "aldatmaca" olarak nitelendirdi.
"Anlaşma seçeneği"
Kaani'ye suikast girişimi haberleri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İsrail tarafından Tel Aviv'in İran ile çatışmaya girmek istemediğini doğrulayan mesajlar aldığını doğrulamasından bir gün sonra geldi.
Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı TASS'tan aktardığına göre, perşembe günü Tacikistan'da düzenlenen Rusya-Orta Asya zirvesinde Putin, ülkesinin İsrail liderliğinden Tel Aviv'in uzlaşma seçeneğine bağlılığını ve her türlü gerilim veya çatışmayı reddettiğini teyit eden mesajlar aldığını ve bu mesajların Tahran'a iletildiğini söyledi.
İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü İbrahim Rızai, perşembe günü yaptığı açıklamada, "Savaş çıkacak ya da çıkmayacak demiyorum, ancak intihar eylemlerine başvurabilecek pervasız bir rejimle karşı karşıyayız… Vatandaşlar günlük yaşamlarına devam etmeli ve toplum sürekli savaş korkusu içinde yaşamamalı" ifadelerini kullandı.
İran medyası, özellikle Kaani ile ilgili söylentilerin yeniden ortaya çıkmasını, Tahran ile Tel Aviv arasındaki gerginliğin artmasına bağladı.
Tesnim Haber Ajansı bu konuda, şunları yazdı:
Aksa Tufanı Operasyonu'nun başlatılmasından bu yana İsrail, İran kamuoyunu etkilemek için Kaani'nin suikastıyla ilgili yalan haberler yayıyor.
Analistlerin sözlerini aktaran ajansın haberinde şu ifadeler yer aldı:
Tekrar eden medya dalgalarının başlatılması, İran kamuoyunun dikkatini dağıtmak ve Tahran'ı İsrail ile devam eden çatışma bağlamında hızlı tepki vermeye zorlamak amacıyla Mossad'ın psikolojik operasyonlarının bir parçasıdır.
İstihbarat savaşı
Bu arada reformist çizgideki ILNA haber ajansına göre, DMO istihbarat servisinin eski başkan yardımcısı Muhammed Hasan Tulai, "Savaştan sonra sızma şüphesiyle gözaltına alınan çok sayıda kişiye danışmanlık verildi ve bunlar hatalarını fark etti" dedi.
Tulai, savaş sırasında sızmaya karşı büyük çaplı bir operasyonun başlatıldığını belirterek, güvenlik güçlerinin "savaştan bu yana ortak operasyonlar başlattığını ve tüm şüphelileri çağırdığını, bunlardan bazılarının gözaltına alındığını" söyledi. Tulai, gözaltına alınanların sayısını belirtmedi.
İran İstihbarat Bakanlığı ve DMO'nun paralel istihbarat teşkilatı da dahil olmak üzere, güvenlik suçlamasıyla insanları gözaltına alan çok sayıda kurum olduğu için, gözaltına alınanların toplam sayısı halen belirsizliğini koruyor.
Geçen ağustos ayında İran polisi, savaş sırasında 21 bin kişinin gözaltına alındığını açıklamıştı.
İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib 20 Temmuz'da, gözaltına alınanların sayısını "ulusal güvenliğe zarar vereceği" gerekçesiyle açıklamayı reddetti.
Hatib, sayının ülkenin koşullarına göre yargı organları tarafından kademeli olarak açıklanacağını söyledi.
Daha sonra Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, savaş sırasında İsrail için casusluk yaptıkları şüphesiyle yaklaşık 2 bin kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
DMO’nun eski komutanlarından Hüseyin Alai cuma günü yaptığı açıklamada, “Dünyanın en güçlü Mossad ağlarının İran içinde faaliyet gösterdiğine inanıyorum. Bu ağlar sadece bireyler aracılığıyla değil, dinleme ve casusluk temelli kapsamlı bir teknolojik sistem aracılığıyla da faaliyet gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Şarku’l Avsat’ın Tabnak haber sitesinden aktardığına göre Alai sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
İsrail, İran'ı izlemek için Amerikan teknolojisini ve gelişmiş uydu ağlarını kullanıyor. Ayrıca açık pazardan satın alınan ekipmanların çoğu İsrail'in kontrolü altında. Bu düzeyde bir sızma, İsrail ile çatışmanın askeri yönle sınırlı olmadığını, devam eden istihbarat ve siber savaşı da içerdiğini teyit ediyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.