Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul’da düzenlenen Serçeşme Hünkar Hacı Bektaş Veli Festivali’nde yaptığı konuşmada Alevi toplumuna, Kürtlere ve demokrasi mücadelesi veren tüm kesimlere eşitlik sözü verdi. Özel konuşmasına, “Her çağın Kerbelası’nda mazlumun yanında oldunuz. Mağdur oldunuz ama asla zalim olmadınız. Bugün de zalimin karşısında, mazlumun yanında dimdik duruyorsunuz” sözleriyle başladı.
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Horasan yıldızları memleketi aydınlatıyor"
Her çağın Kerbela'sında mazlumun yanında oldunuz. Mağdur oldunuz ama asla zalim olmadınız. Bugün de zalimin karşısında mazlumun yanında dimdik duruyorsunuz. Dimdik duran canlara yürekten teşekkür ediyorum. Anadolu'nun her karış toprağını iyilikle sulayan Horasan Erenleri tarihte olduğu gibi bugün de bu toprakların birliğine, beraberliğine hizmet için gönlünü birleştirmiştir. Horasan'dan gelen yıldızlar hala bu memleketi aydınlatmaktadır. Mustafa Kemal Paşa'ya omuz verdiniz. Kurtuluşta da kuruluşta da siz vardınız. Karbeladan Çorum'a, Maraş'tan Madımak'a, Sivas'tan Gezi'ye acıyı içinize gömü, kini değil sevgiyi büyüttünüz. Çocuklara geçmişin feryadını değil geleceğin umudunu bıraktınız.
"İktidara yürüyoruz"
Değişlerinizle nefeslerinizle bu toprakları zenginleştirdiniz, zenginleştirmeye devam ediyorsunuz. Bir gün bile bize borçlusunuz demediniz, size olan borcumuzu hatırlatmadınız. Ama biz biliyoruz bu ülkenin size borcu çok. Aynı vergiyi verip aynı hakkı alamamak, aynı hizmeti alamamak. Cami ibadethane ise cemevi de ibadethanedir diyemeyenlerin egemenliğini bugüne kadar kıramamak.
Aleviliği inanç değil bir kültür olarak tanımlayanları, değil bir kültür olarak tanımlayanları semahın ibadet değil müzik olduğunu sananları ve yapılanmaları buna göre kuranları görüyoruz. Bu borçları hepsini birden ve bir an önce ödemek için Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisiyle iktidara yürüyoruz.
"İyilik makamı vicdan terazisindedir"
Aleviler devlet bana eşit davranmıyor diyorsa devletin eşitsin demesinin hiçbir önemi yoktur. Eşitliği herkes kalbinde hissetmelidir. Daha önce de grup toplantılarımızda vurguladım. Türkiye'de eşitsizlik hissediyorum, ayrımcılık hissediyorum diyen bir tek Kürt kalmayana kadar Kürt sorunu vardır.
Ayrımcılığa uğruyorum, eşitsiz davranılıyor diyen bir Alevi kalmayana kadar bu haksızlıkla mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün Türkiye'de mahkeme adaleti yoktur. Gelir adaleti yoktur. Ne yazık ki sosyal adalet yoktur. Bizim mücadelemiz gelin canlılar bir olalım sözündeki hikmetle bu toprakların birliği ve beraberliği içindir.
Biz biliriz ki iyilik makamı siyasetin değil vicdanın terazisindedir. Eğer bu ülke kurtulacaksa bu ülke kötülüklerden arınacaksa kalp gözüyle bakanlarla nefis karanlığını marifet ışığıyla aydınlatanlarla kendine ağır geleni başkasına yapma diyenlerle kurtulacak. Bu ülke bir olalım, iri olalım, diri olalım sözünü laf olsun diye tekerleme gibi söyleyenlerle değil, bunun gereğini yapanlarla kurtulacak. dönen dönsün, ben dönmezim yolumdan. Siz döner misiniz? Biz döner miyiz? Bizler bu yoldan dönmeyeceğiz. Hangi saldırıyla karşı karşıya olursak olalım bu yoldan dönmeyeceğiz. Hep beraber yürüyeceğiz. Hep beraber başaracağız.
"Çok çalışmamız gerekiyor"
Sevgili canlar geçen ay Nevşehir'de Hacı Bektaş'ta değerli başkanımın konuğuyduk, misafiriydik. Çıkıp da Hacı Bektaş kalacak yer, yaşayacak bir yer aramak için yola çıkarken mürşidinin eline verdiği asa, bunu at, nereye saplanırsa oraya kur dergahını dedikleri yerde elindeki sopayı atıp da Neyşehir'de Hacı Bektaş'ta Balımsultan Türbesi'nin yanı başına saplanan o asadan büyümüş bir dut ağacı. O dut ağacın kökleri asırlara uzanıyor. Yanında dergah var.
Ve o kara dut ağacından asırlardır kimse bir tane dut koparmamış. Herkes nasibim olgunlaşsın düşsün ondan sonra yerim demiş. Yüzyıllardır olduğu gibi bugün de o ağacın meyvesini kimse dalından koparmıyor. Canlar tutup olgunlaşıp kendi rızasıyla düşmesini bekliyorlar. Çünkü biliyorlar ki hak edilmiş lokma ancak sabırla beklenir. Bu bekleyiş aynı zamanda Alevi Bektaşi toplumunu yüzyıllardır adalet, eşitlik ve barış için sabırla bekleyişini simgeliyor. Artık o bekleyişin meyveleri görülüyor. İşte o meyvelere hepimizin birden ermesi için hepimizin hem çok sabretmesi gerektiği hem çok çalışmamız gerekiyor. Ama bugün yanımızda olamayanlar Resul Emrah Şahan, Mahir Polat ve tüm canlar o sabrın en kıymetli ve ümit ederim en son demlerini hepimiz adına yaşıyorlar.
"Yeni Alevi açılımdan söz ediyorlar"
Bugün yeni bir Alevi açılımından bahsediliyor. Buradan söylüyorum. Kimse Alevilerin sorunlarını, acılarını zaman zaman konjonktürel olarak gündeme getirecek bir siyasi alan olarak görmemelidir. Aleviler için yapılacak şey bir lütuf değil. Aleviler için yapılacak şey bir lütuf değil, on yıllardır acılı bir bekleyişin olgunlaşmış meyvesine bizzat kendi sabırlarıyla kavuşmalarıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi elbette her zaman olduğu gibi bugün de yarın da Alevilerin ve taleplerinin yanındadır. İlk olarak cemevlerine ibadethane statüsü verilmelidir. İlk olarak cevaplarına ibadethane statüsü verilmelidir. Bu konuda Sayın Ekrem İmamoğlu'nun geçen yıl attığı ve Türkiye'nin en önemli kamu kurumlarından, kamu hizmetlerinden birini veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin attığı adım son derece değerlidir. Çok sayıda milletvekilimiz bu konuda meclise kanun teklifleri verdi. Komisyonlar da bekliyor. Ümit ediyoruz burada açılımdan bahsedenlerin meclis açıldığında komisyon gündemine yeniden getireceğimiz genel kurulda oylatacağımız önergelerimize, kanun tekliflerimize bu kez birlikte hayır oyu vermezler ve önemli bir eşik aşılmış, önemli bir ayıp bertaraf edilmiş olur. Cem Evi sorununun yanında ÇEDES programı adı altında eşit eğitimin örselendiği, Kültür Bakanlığına bağlı Alevi Bektaşı Kültür ve Cem Evi Başkanlığı adıyla Alevilerin kabul etmediği bir kurumun işleyişinin kurulduğu, Madımak utancıyla devletin hâlâ yüzleşmediği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu anlayışı değiştirmek için biz samimi adımlarımızı bir Ekim'den itibaren sıklaştıracağız ve herkesin bugünkü söylemlerinin ne kadar samimi olduğunu o gün göreceğiz.
"Arkadaşlarımız masumdur"
Sevgili canlar bu güzel festivali bizlerle buluşturan ve geleneksel hale getiren Ekrem İmamoğlu kendisi kendisini serçeşmeden bir kez daha özlemle anarken 19 Mart'ta aramızdan ayrıldığından beri bugün 178. gece ve buradan bir şeyi her çarşamba akşamı İstanbul'da tekrarladığımız, her hafta sonra en az bir şehirde tekrarladığımız bir şeyi daha ifade etmek isterim. diyordu ki bekleyin bir ayı bulmaz. Birbirlerinin yüzüne bakamayacak, ailelerinin gözünün içine bakamayacak hale gelecekler. Onu söylediğinde de bir dakika tereddüt etmedik. Bir kelime yutkunmadık ve dedik ki Ekrem İmamoğlu masumdur, arkadaşlarımız masumdur. Bu bir darbe girişimidir. Bu kumpastır, iftiradır. 178 gün sonra iftiranın sahipleri yeni iftiralar atmaya uğraşıyorlar ama o günkü söylenen her şeyi yaladılar, yuttular.
"Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak"
Ben buradan canların gözünün içine baka baka bir kez daha diyorum ki arkadaşlarımız masumdur, atılan iftiradır, davalar siyasidir. Alevilere de Kürtlere de eşitliği getirecek, hepimizin eşit bir şekilde yarınlara yürüyeceğimiz, kısa çöpün uzun çöpten hakkını alacağı, yarınlara yürüyeceğimiz, hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı kadar büyük bir farkla geriden başlayamayacağı, babaların, anaların çocuklarına yoksulluğu miras bırakmayacakları, eşit doğulacak, eşit büyünecek, eşit yaşanılacak hem ekmek mücadelesinde eşitliğin olacağı birlikte üreteceğimiz birlikte kazanacağımız birlikte eşit paylaşacağımız yarınların teminatı Cumhurbaşkanı adayımızın iktidara gelmesine ve bu hizmetleri İstanbul'da olduğu gibi tüm Türkiye'de yapmasına hiçbir kötülük asla ve asla başaramayacak çünkü biz iyi insanlarla, iyi yüreklerle ve iyi niyetle yola çıktık. Diğer yandan bugün Bayrampaşa Belediye Başkanımız Hasan Mutlu'ya bir sabah baskını yapıldı.
Beykoz ve GOP'u anlattı
Biraz önce çok değerli başkanım Cumhuriyet Halk Partili belediyelere yapılan saldırıların ne kadar anlamsız olduğunu ifade ederken buradan şunu söyleyelim. Cumhuriyet Halk Partisi'yle AK Parti arasında beş belediye başkan, belediye meclis üyesi ittifakla Cumhur İttifakı'nda var. Iki de bağımsız var. Sekiz belediye meclis üyemizi gözaltına alıyorlar.
Niyet yine Gazi Osman Paşa'da olduğu gibi kaybettikleri bir belediyeyi, kazanamadıkları bir belediyeyi yargı eliyle almak. Bir savcı düşünün ki bir belediyeye operasyon yaparken Cumhuriyet Halk Partisi'yle AK Parti arasındaki belediye meclis üyesi farkını gözet vekilini partisine devşirmeye çalışırken ses kayıtlarından bahsediyor. Oysa bilmiyor ki o ses kayıtlarından bahsettiği ses kayıtlarından birisi Cumhuriyet Halk Partisi'nden istifa eden belediye meclis üyesi, diğer konuşan da içeride Ekrem İmamoğlu'na iftiralar atan birisi. Yani saflar ayrışmış, kötüler yine o kötülük Tayyip Erdoğan'ı bulmuş ve mağdurlara zalimlik yapan birisi hedef gösterirken ayağına dolaştı.
Bugün sabah Cumhuriyet Gazetesi'ni açtım. Gazetenin iç sayfasında eteğinde bir haber. Gazi Osman Paşa'da bir kasada para bulunmuş. Daha doğrusu bir kasa çalınmış, polise gidilmiş ve hırsızı bulunmuş. Öyle olunca da kasadaki paranın menşeği sorgulanmış, açıklanamamış ve bir istifa ile sonuçlanmış. Ayaklarına dolaşacak ya, yaptıkları kötülük kendilerini vuracak ya, temiz namuslu insanlara atılan iftiralar dönüp onları bulacak ya. Belediye Başkanımız Hakan Bahçetepe'nin belediyedeki kasasının bulunduğu söylenip TRT'den dolarlar, eurolar boşaltılırken ki görüntüler servis edilip görüntü yoluyla iftirayı itirazımız sonucunda TRT stok görüntü kullandık. Boş kasa görüntüsü yoktu o aramanın görüntüsü. Elde bu görüntüler vardı diyerek kendini savuruyordu. O kasadan belediyenin mührü çıktı. Bir de Hakan Bahçetepe'nin nasıl namuslu bir insan olduğu çıktı.
Ama bugün Gaziosmanpaşa’daki bir kasadan çıkanlar bambaşka. Gaziosmanpaşa AK Parti ilçe başkanının evine hırsız giriyor, kasadan para çalınıyor. Para çalınınca şikâyetçi oluyor. Polis hırsızı buluyor, hırsızın kendi oğlu olduğu ortaya çıkıyor. Öyle olunca paranın kaynağı araştırılıyor, izah edemediği için bugün AK Parti’den istifa etmek zorunda kalıyor. İşte Gaziosmanpaşa üzerinden; CHP’nin kasasından çıkan namus, AK Parti’nin kasasından çıkan gerçeklerdir.
O yüzden tam da bugün, güne böyle uyanmışken Bayrampaşa’da ne yapmaya çalıştıklarını, Beykoz’daki kumpasın hangi tarafında yer aldıklarını ve geçen aylarda attıkları iftiranın nasıl vicdanlarda kabul görmediğini, eninde sonunda da ayaklarına dolaştığını hep birlikte gördük. Bu açıdan, bu süreçlerde yaptığımız tüm eylemlerde canını dişine takan, koşan, gelen Ekrem Başkan’a, Türkiye’nin yarın umudu olan belediye başkanlarımıza, bürokratlarımıza ve sahip çıkan bütün canlara teşekkür ediyorum.
"Biz haklıyız"
Biz haklıyız, biz güçlüyüz, biz doğru taraftayız ve biz kazanacağız. Yürüdüğümüz yolu Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin, Pir Sultan Abdal’ın, Abdal Musa’nın, Mevlana’nın, Yunus Emre’nin ve nice eren ve evliyanın öğretileriyle tutacağız ama yolumuzdan asla dönmeyeceğiz. Zalimlere, kibrin esiri olanlara, adaleti değil menfaati baş tacı edenlere karşı duracağız.
İncitiliyoruz, haksızlığa uğruyoruz ama “incinsen de incitme” diye söz vermişiz. Dünün mağdurları, bugünün nefsine yenilip zalim oldular. Ama biz yarın iktidar olduğumuzda zalim olmayacağız. Hiç kimse endişe etmesin. Buradan partisi, inancı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’ndeki herkese sesleniyorum: İktidar değişecek.
Bu sefer “onların devri gelecek, onlar da gelip bizi ezecek” diye kimse düşünmesin. Hele hele açlığa, yoksulluğa, işsizliğe rağmen, her türlü baskıya rağmen korku salarak kendilerine oy verilmesini isteyenlere karşı söylüyoruz: Bizim kimseyle bir derdimiz yok. Bizim tek derdimiz, bugünün zalimlerinin bağımsız yargı önünde hesap vermesidir.
Ama Türkiye’nin yarınlarını; Alevi’siyle, Sünni’siyle, Kürdüyle, Türküyle, etnik kökeni, inancı, mezhebi ne olursa olsun; bu ülkenin bütün namuslu insanlarıyla, geçmişte hangi partiye oy vermiş olursa olsun, hep birlikte kuracağız. Hacı Bektaş Veli’nin hikmetiyle, Pir Sultan’ın direnciyle, Hazreti Hüseyin’in Hüseynî kıyam diye bilinen dik duruşuyla insanlığa, barışa ve kardeşliğe hizmet etmeye söz veriyoruz. Bu mücadele, kötülüğe karşı iyiliğin mücadelesidir. İyiliğin yanında olanlara selam olsun. Gecenin en karanlık anı, şafak sökmeye en yakın andır. Şafağı bekleyen tüm canlara selam olsun.
Independent Türkçe