İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun Diyarbakır’da partisinin Bölge İl Başkanları toplantısına katıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Toplantı öncesi basın açıklamasında bulunan Dervişoğlu şunları kaydetti:
Bugün 23 il başkanımızla Diyarbakır’dayız. Herkesin malumudur ki, Türkiye siyasetinde genelin alışkın olduğu ve beklediği şey, liderlerin bu kadim şehirde ne mesaj verecekleridir. Öncelikle şunu belirteyim, ben bugün buraya gayrı samimi ve büyük sözler etmek için gelmedim. Diyarbakır’ın ne olduğunu ve ne olmadığını gayet iyi biliyorum, Diyarbakır da benim ne olduğumu ve ne olmadığımı bilsin isterim. Doğrudur, bu şehrin her zaman söyleyecek sözleri vardı. El Cezeri’nin, Molla Gürani’nin, Süleyman Nazif’in şehri. İshak Sükuti’nin, Ziya Gökalp’in, Cahit Sıtkı’nın ve elbette Ahmed Arif’in şehri. Bir yanı Anadolu’nun, diğer yanı Mezopotamya’nın bereketli hilaline bakan, tarihten süzülüp gelen sözlerin, fikirlerin şehri burası. Ben bu isimlerin hilafına, bu tarihin hilafına bir söz duymayacağımı biliyorum. Diyarbakır da benden bunların hilafına bir şey duymadı, duyamaz ve duyamayacaktır. Tarih dedim. Yarın yaşayacaklar, bugünleri nasıl kayda alacaklar bilmiyorum ama bir şeyden eminim: Cumhuriyet Türkiye’si, etrafındaki tüm çatışma, kışkırtma ve kaosa rağmen, içinde yaşayan her farklı kimliğin, dilin, inancın her şeye rağmen bir arada, aynı çatı altında yaşamak iradesini büyük bir inanç ve inatla sürdürdüğü yermiş diyecekler.
“Bugün Türkiye, tebessüme hasrettir”
Bugün hepimizin karşısında, Türkiye’yi şantaj siyasetiyle yöneten bir iktidar, Türkiye’yi kayyum idaresiyle yöneten bir rejim var. Bu yüzdendir ki, her gün bu karanlık istibdadın bataklığı derinleşiyor, şartları ağırlaşıyor, zulmü artıyor. Bugün hiçbirimiz, hiçbir insanımız bu kayyum ve şantaj düzeninden muaf değildir. 23 yıllık iktidar, tüm berbat şeceresiyle, tüm kandırılmışlıkları, aldanmaları, aldatmaları ve yalanlarıyla her birimizi adaletsizlikte, yoksullukta ve güvensizlikte birleştirmiştir. Evet bugün tasada biriz, tasalanmakta beraberiz. Neyden yoksun olduğumuz, neye hasret olduğumuzsa apaçık bellidir. Ortak olacağımız sevinçlerin hasretindeyiz. Bugün Türkiye, tebessüme hasrettir. Her bir vatandaşın yüzünde belirecek o tebessüm anının hasretindedir.
“Sevr’i birlikte yırtmış bu milletin evlatlarına, bu ayrı gayrılığı dayatmak nedir”
Bizim kimsenin anasının, atasının diliyle bir alıp veremediğimiz yoktur, olamaz. Bizim derdimiz, kelimelerin menşei değil, kelimelerin taşıdığı anlamlarıdır. Vicdanın konuşmasıdır derdimiz. Dilde birlik de bu demektir. Bizim kimsenin fikirleriyle alıp veremediğimiz de yoktur, olamaz. Bizim derdimiz, fikirler değil, fikirlerin menşeidir. Amacımızsa konuşan Türkiye’dir. Fikirde birlik olmak bu demektir. Bizim bu topraklarda üretenle, ona değer katanla da bir derdimiz yoktur, olamaz. Bizim derdimiz, bu toprakları sömürenle, onu satıp savacak bir mal gibi görenlerledir. Amacımız ise; kalkınan, üreten, adaletle paylaşan Türkiye’dir. İşte birlik olmak da zaten bu demektir. Bize habis duygularla değil, samimi duygularla soranlara seslenmek istiyorum: Siz, barıştan yana mısınız değil misiniz, diyorlar! Siz, analar ağlasın mı istiyorsunuz, diyorlar! Siz, silaha, çatışmaya son verilmesin arzusunda mısınız diye soruyorlar. Cevabı bu yörede kullanılan bir atasözüyle vermek isterim. ‘Eğer bu tuzak değilse, bu değnek, bu ip nedir?’. Kendini sömürge valisi zannedenlerin ağzından konuşmak, yarayı iyileştirmeye değil, kolu bacağı kesmeye çalışmak nedir? Sevr’i birlikte yırtmış bu milletin evlatlarına, bu ayrı gayrılığı dayatmak nedir?
“Gazi Meclisimizin yasa ve denetim yetkilerini yok etmiş bir istibdat rejimi vardır”
Bizim karşımızdaki manzara şudur. Bir tarafta, Türkiye’de siyasetin yollarını, şantajla, kayyumla, haksızlık ve hukuksuzlukla tıkayan, muhalifliği, hainlik olarak ilan eden, ‘Özgürlüğü’, inşa ettikleri mapushanelerde olmamaya indirgeyen bir iktidar vardır. Kendilerinin değiştirip, milli irade gaspı ile geçirdikleri Anayasa’yı bile çiğneyen, Gazi Meclisimizin yasa ve denetim yetkilerini yok etmiş bir istibdat rejimi vardır. Bu zihniyetten ne barış ne demokrasi ne de adalet gelmez. Kendilerinden ve yandaşlarından başkasına hayrı olmayan bu zihniyetten, Türkiye’nin ne doğusuna ne batısına ne Türk’üne ne Kürt’üne ne Alevi’sine ne Sünni’sine hiçbir hayır gelmez. Türkiye’ye de Türk milletine de bir fayda umulmaz. Öte yandan; 50 sene boyunca, bu toprakların insanlarına kan kusturanlar, 50 bin insanımızın canına kastedenler, Kürt’ün sırtından, terör ağalığı yapanlar vardır. 50 sene boyunca, istihbarat örgütlerinin maşalığını yapmış, profesyonel teröristler vardır. Bunlardan da terörsüz Türkiye olmaz. Bunları Kürt’ün temsilcisi varsayarak çözülecek hiçbir sorun yoktur. Bilakis mevcut sorunlar derinleşir, kabuk bağlamış yaralar kanar. Her ne pahasına olursa olsun; iktidarda kalmaya çalışan saray örgütüyle, ayakta kalmaya çalışan terör örgütünün kirli pazarlığında, bu milletin evlatlarının ve İYİ Partimizin de işi olmaz, olamaz.
“Sistemi, tek adam rejimine evirmiş bir iktidar sorunu vardır”
Bugün Türkiye’de bir Anayasa sorunu yoktur. Sistemi, tek adam rejimine evirmiş bir iktidar sorunu vardır. Türkiye’de Anayasa’nın en temel hükümlerini, en temel hak ve hürriyetleri gasp eden bir iktidar sorunu vardır. Bugün Türkiye’de kimlikler üzerinden çözülecek bir problem yoktur. Okyanusun ötesinden talimat alıp, devleti çökerten esaret altında bir iktidar sorunu vardır. Türkiye’de yurttaşını yasalar ve kamu hizmetlerinde eşitlemeyen, eşitlemediği için onu etnik, dini ve mezhepsel parçalara bölen bir iktidar sorunu vardır. Türkiye’de kendi ayrıcalıklarını devam ettirmek için, Türkiye’yi bir etnik cehennemde yakmayı göze alan, gözü dönmüş, aklını, izanını, vicdanını yitirmiş bir kirli ittifak, Cumhur Koalisyonu sorunu vardır.
“Tasamız birse kaderimiz de birdir”
Türkiye, kader birliği etmiş insanların vatanıdır. Kader birliği, tasada ve kıvançta bir olmaktır. Milli takım gol attığında İstanbul’dan Diyarbakır’a milyonlar aynı ayda aynı sevinçle ayağa kalkar. Türkiye’nin hangi alanda hangi branşta olursa olsun başarısı, İzmir’e de Hakkari’ye de gurur yaşatır. Kader birliği tasada da kendini gösterir. Bugün, gençlerimizin yaşadığı umutsuzluk Edirne’de de aynıdır, Van’da da aynıdır. Emeklilerimizin çilesi, Bingöl’de de aynıdır, Bursa’da da aynıdır. Yaşadığımız felaketlere Trabzon ne kadar gözyaşı döküyorsa Bitlis de o kadar gözyaşı döker. Yoksulluk Muşlu’nun da çilesidir Muğlalı’nın da. Tasamız birse kaderimiz de birdir. O yüzden, Türk Milleti’nin kader birliği, kitaplardan okunan bir güzelleme değil, hakikatin ta kendisidir. İşte biz bu hakikatin derdindeyiz. Bu hakikat, bin yıllık kardeşlikten süzülmüştür. Bu bir mayadır ve tutmuştur. Şimdi bu mayayı, başkalarının projeleriyle bulandırmanın, bozmanın manası yoktur. Dünyada örnekleri var. Her şeyin tek bir günde alt üst olduğu örnekler var.
“Bütün tuzakların önüne geçen işte bu kader birliğimizdir”
Yüz yıldır zorladıkları halde, Türkiye’yi alt üst edemediler. Bütün tuzakların önüne geçen işte bu kader birliğimizdir. Biz bunu korumaya çalışıyoruz. Türk’ün, Kürt’ün, Alevi’nin, Sünni’nin kardeşliğini ve birlikte yaşama iradesini sonsuza kadar savunacağız! Türkiye’yi Lübnanlaştırmak, Suriyelileştirmek, Iraklaştırmak isteyen Büyük Ortadoğu Projesi’nin mahdumlarına, Türkiye Cumhuriyeti’ni, devletimizi ve bu büyük milleti mahkûm etmeyeceğiz. Binlerce metre yüksekteki dağlarda, binlerce kilometrelik sınırlarda PKK’ya karşı bu vatanı savunan, bu vatanın ve bu milletin birliğini savunmuş onca korucuya, aşirete PKK teröründen evinden, köyünden, canından olmuş binlerce Kürt’e mücadelemiz zail oldu dedirtmeyeceğiz. Onları, PKK ile ezmelerine müsaade etmeyeceğiz. Bu vatanın çocuklarına yüklediği ezayla, çektirdiği cefayla varaklı sarayında sefa sürenler bilsinler! Bu millet size Cumhuriyeti yıktırmayacak, bu vatanı böldürtmeyecek, şantajlarınıza boyun eğmeyecek! Kimliğini, kişiliğini, şahsiyetini ve karakterini sizin pazarlıklarınızla kirletmeyecek! Hep birlikte mutlu olmayı amaçlayan tek bir millet olarak; Ne Mutlu Türk’üm diyene! Ne Cumhuriyet’ten ne de demokrasiden ne hürriyetinden ne de istiklalinden vazgeçmeyecek tek bir millet olarak, ne Mutlu Türk’üm diyene.
ANKA