Ermenistan'da din ve devlet işleri "birbirine girdi": Paşinyan - Kilise savaşı ne anlama geliyor?

Kilise lideri Başpiskopos Bagrat'ın da aralarında olduğu 14 kişi tutuklandı; hükümet, "kriminal ve oligarşik ruhban çevreler" tarafından planlanan darbe girişimini engellediğini açıkladı

Fotoğraf: Photolur

Ermenistan'da siyaset gergin. Ermenistan Apostolik Kilisesi'nden (AAK), aralarında Başpiskopos Bagrat'ın (Vazgen Galstanyan) da olduğu 14 kişi tutuklandı.

AAK Yüksek Ruhani Meclisi, Başpiskopos Bagrat Galstanyan ve destekçilerine yönelik tutuklamaların "güven vermediğini" açıkladı. 

Kilise ayrıca, sürecin en başından itibaren Başbakan ve iktidar partisinin temsilcilerinin çeşitli yayınlar aracılığıyla kolluk kuvvetlerini yönlendirmeye çalıştıkları iddia edildi. 

Bagrat, ülkemizde bu tutuklamalarla gündeme geldi ancak kendisi aynı zamanda siyasi bir figür.

Geçen sene ülke genelinde düzenlenen kitlesel miting ve yürüyüşler düzenleyen, "Kutsal Hareket" isimli bir muhalefet örgütüne liderlik ediyor.


"Kriminal, oligarşik, ruhban çevreler"

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "kriminal, oligarşik, ruhban çevrelerin" Ermenistan'da istikrarsızlık yaratma ve iktidarı ele geçirme planlarının kolluk kuvvetlerince engellendiğini iddia etti. 

Başpiskopos Bagrat ise avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada, "Yalan ve sahtekarlık iktidarı başka bir şey yapamaz, sadece yalan ve sahtekarlık yayar. Ama daha önce de söylediğim gibi, yalanın sonu yakındır. Her şey güzel olacak" dedi. 

Ayrıca, Bagrat'ın savunma ekibi tutuklama kararına itiraz etmeye hazırlanıyor.


Bagrat neyle suçlanıyor?

Ermenistan Soruşturma Komitesi, 25 Haziran'da yayımladığı açıklamada Bagrat'ı esas olarak anayasa dışı yollardan iktidarı ele geçirmeye çalışmakla suçladı.

Bagrat'ın geçen sene önderlik ettiği eylemlerin hatırlatıldığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası'nın izin verdiği yollarla bu hareketin amacı olan iktidarı ele geçirme hedefine ulaşamayınca, 2024 yılı Kasım ayından itibaren bu amaca anayasanın izin vermediği yollarla ulaşmayı hedeflemiş ve bu amaç doğrultusunda hareketin bazı katılımcılarıyla önceden mutabakata vararak bir grup oluşturmuş; terör eylemleri gerçekleştirmek ve iktidarı ele geçirmek için gerekli araç ve gereçleri temin etmiş, ayrıca iktidarı gasp etmeye yönelik başka koşulları da kasten yaratmıştır. Böylelikle, iktidarı gasp etmeye yönelik hazırlık yapmıştır.


Komite, Bagrat'ın önderlik ettiğini iddia ettiği darbe girişimine dair oldukça ciddi suçlamalarda bulunuyor.


Silahlı saldırı grupları, şiddet planları

Soruşturmacılara göre Bagrat ve ekibi, çoğunluğu eski asker ve polislerden oluşan, her biri 25 kişilik ve toplamda 200-250 saldırı grubu kurmuş, birbirinden haberdar olmayacak şekilde organize edilen her gruba belirli görevler vermiş.

İddialara göre Bagrat ve ekibi, hükümet binası önünde protesto çağrısı yaptıktan sonra, daha önce görevlendirilen ve mitinglere katılmayacak silahlı grupların düzenleyeceği saldırılarla 24 ila 36 saat içinde ülke genelinde kaos yaratılacak ve iktidar ele geçirilecekti.

Soruşturma ekibine göre ayrıca, Bagrat'ın önderlik ettiği gruplar başkent Erivan başta olmak üzere çeşitli şehirlerde sabotaj eylemleri düzenleyecek, ana caddelerde planlı trafik kazaları meydana getirecek, kundaklamalarla ulaşımı felç edecek, şehirlerde bombalar patlatacak, elektrik ve internet hattını kesecek, trafik lambalarını bozacak ve kamu hizmeti veren tesisleri yakacaktı. 

Bütün bu planın işlemesi için, polis birimlerinin çıkış noktaları engellenecek, hükümet ve diğer kurumların internet sitelerine siber saldırılar düzenlenecek, yetkililer istifaya zorlanacaktı. 


"Harita üzerinde belirlediler" iddiası

Soruşturma ekibine göre, Bagrat söz konusu planları için Ocak 2025'ten itibaren binden fazla kişi toplamış, patlayıcı madde ve silah edinmiş, yol kapanları satın almış ve üye toplama faaliyetlerine devam etmiş. 


Baskınlar ve aramalar

Bagrat ve ekibine karşı harekete geçen güvenlik güçleri, "Kutsal Mücadele" üyelerine yönelik 90'dan fazla arama gerçekleştirdi, 16 kişi hakkında ceza davası açıldı, 14 kişi gözaltına alındı.

Mahkeme ise, davanın tüm sanıklarının tutuklanmasına karar verdi.

Güvenlik güçleri ayrıca, 17 Haziranda "Tashir" şirketler grubu başkanı, milyarder Samvel Karapetyan'ın evinde arama yaptı ve Karapetyan ertesi gün tutuklandı.

Kendisine yöneltilen suçlama, kamuoyu önünde iktidarı ele geçirme çağrısıydı.

Ermeni medyasına göre bu dava, iş insanının Ermeni Apostolik Kilisesi'ni desteklemesi ve Paşinyan'ı eleştirmesiyle bağlantılıydı. 

Karapetyan ayrıca, Ermenistan elektrik şebekesinin de sahibi.

Paşinyan, daha önce yaptığı bir açıklamada bu şirketin millileştirileceğini söylemişti.

Bu arada Karapetyan'ın Rusya vatandaşı olduğunu ve 3,2 milyar dolarlık servetiyle Rusya'nın en zenginleri listesinde 44'üncü sırada yer aldığını not etmekte fayda var.


Çatışma neden çıktı?

Paşinyan ile Bagrat arasındaki çatışma aslında geçen sene başladı. 

Bagrat'ın geçen sene kurduğu "Vatan için Tavuş" hareketi ("Տավուշ հանուն Հայրենիքի" - Tavuş hanun hayreniki), daha sonra "Kutsal Hareket" adını alarak çok sayıda destekçi topladı. 

Tavuş adı, Ermenistan'ın kuzeydoğusunda bulunan aynı isimdeki idari bölgeden alıyor.

Bu bölgeyi önemli kılan şey ise, Azerbaycan sınırına yakın bir konumda bulunması. 

Paşinyan hükümeti ile Azerbaycan arasında 2024 yılında sınır belirleme (delimitasyon) çalışmaları kapsamında, Tavuş'taki 4 köyün Azerbaycan'a devredilmesi gündeme gelmiş ve bu bölgede büyük bir halk tepkisi oluşmuştu.

Hareketin amacı, Tavuş bölgesindeki köylerin Azerbaycan'a verilmesine karşı çıkmak ve bunun bir "vatan meselesi" olduğunu vurgulamaktı. 

Aslında bütün mesele, Karabağ'ı kaybeden Paşinyan'a yönelen milliyetçi öfke. 

Nisan 2024'te Bagrat'ın öncülüğünde bölge halkı bu duruma karşı bir yürüyüş başlatmış, başkent Erivan'a ulaştıklarında Paşinyan'ın istifası talebiyle geniş katılımlı bir miting düzenlenmişti.


Kilise neden Paşinyan'ın karşısında yer aldı?

AAK liderliği, uzun süredir başbakanın politikalarını eleştiriyor.

Örneğin, 2020 yılının Aralık ayında Ermenistan'ın ikinci Karabağ savaşında yenilgiye uğramasının ardından, tüm Ermenilerin Katolikos'u II. Garegin, Paşinyan'ı istifaya çağıranlar arasında yer almıştı.

Paşinyan ile Kilise arasındaki gerilim, başbakanın geçen sene yaptığı açıklamayla iyice yükselmişti:

Yaşayın, yiyin, mum dikin, gerisini biz hallederiz. Yerel yönetim, parlamento, hükümete ne gerek var size?


Paşinyan ayrıca, kiliselerin "işe yaramaz eşyalarla doldurulduğunu", Katolikos II. Garegin'in "bekarlık yeminini bozarak çocuk yaptığını" iddia etmişti.

Başbakan, İsviçre'deki Ermeni topluluğuna da AAK'nin özellikle ekonomik faaliyetler konusunda "şeffaf davranmadığını" söylemişti. 

Paşinyan ile Kilise arasındaki gerilim, başbakanın Türkiye ziyaretine de yansıdı.

Agos'tan Vartan Estukyan'a göre, Paşinyan'ın Türkiye Ermenileriyle ilk kez bir araya geldiği görüşmeye Türkiye Ermeni Patrikliği'nden hiçbir temsilci katılmadı.

Paşinyan'ın kiliseye bu şekilde savaş açması hem kritik, hem tehlikeli. 


Kilisenin gücü

AAK, Ermenistan'ın resmî ve en büyük kilisesi, aynı zamanda dünyanın en eski kiliselerinden biri.

Ermenistan da, Hristiyanlığı devlet dini olarak kabul eden ilk ülke olarak biliniyor.

Apostolik, "elçi" ya da "havari" anlamına gelen Yunanca kökenli "apostolos" kelimesinden geliyor.

Hristiyanlıkta bu terim, İsa'nın 12 havarisi için kullanılır.

Dolayısıyla, "Apostolik Kilise", kökenini doğrudan 12 havariye dayandıran kilise anlamına geliyor.

Ermenistan Anayasası'na göre devlet, AAK'nın "Ermeni halkının ruhani yaşamında, ulusal kültürünün gelişiminde ve ulusal kimliğinin korunmasındaki özel misyonunu" tanısa da, kilisenin devletten ayrı olduğu da yasayla garanti altına alınmış durumda. 

Kilise, özellikle savaş sonrası dönemde Paşinyan hükümetine yönelik milliyetçi eleştirileriyle öne çıktı.

Bu durum, halk arasında Paşinyan'dan rahatsızlık duyan, bir kısmı Rusya'ya yakın milliyetçi kesimlerin kiliseyi "alternatif otorite" olarak görmesine yol açtı. 

Kilisenin diasporada 100'den fazla piskoposluğu ve yüzlerce kilisesi var ve en büyük mali destekçisi diaspora kiliseleri. 

Batı'daki AAK kiliseleri, daha "seküler" veya "Batılı" bir çizgi izlese de, merkez otorite Rus Ortodoks Kilisesi ile yakın ilişkilere sahip.

İki kilise de "geleneksel değerleri" vurguluyor ve LGBTİ, Batı liberalizmi ve sekülerizme karşı benzer karşıtlıklar sergiliyor. 


Renkli devrim, Paşinyan, Karabağ

Gerilimin ana nedeni, Paşinyan yönetiminin Karabağ'ı kaybetmesi.

Ancak, Ermenistan'daki siyasi krizin kökeni 2018'e, Paşinyan'ı iktidara taşıyan "renkli devrime" kadar gidiyor. 

Ermenistan'ın konumu, 2018 ilkbaharında yaşanan ve Nikol Paşinyan'ı iktidara götüren "Kadife Devrim"in ardından bir daha eskisi gibi olmamak üzere değişti. 

Klasik bir renkli devrim olan Kadife Devrim'le birlikte Ermenistan, renkli devrim kuşağında bulunan diğer eski Sovyet ülkeleri gibi Batı'yla yakınlaşma kavramıyla, Avrupa Birliği (AB) değerleriyle ve "demokrasiyle" tanıştı.  

Zaferinin ardından "Kadife Devrim kazandı, bu sadece ilk adım" diyen Paşinyan, henüz eylemler döneminde "renkli devrim" benzetmesini reddederek, hareketin yalnızca Ermenistan'ın iç işleriyle ilgili olduğunu ve Ermenistan'ın dış politikasında bir değişikliğe gidilmeyeceğini söylemişti. 

Bölgede 2018 yılından bu yana çok önemli olaylar yaşandı.

2020 Dağlık Karabağ savaşları, Erivan yönetimine karşı düzenlenen kitlesel protestolar, Azerbaycan güçlerinin tanınmayan "Artsah Cumhuriyeti"ne karşı başlattığı operasyon, Hankendi'ye Azerbaycan bayrağının çekilmesi, Paşinyan'ın ülkenin Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyeliğinin dondurulduğunu açıklaması, ülkenin Rusya lideri Vladimir Putin için yakalama kararı çıkaran Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) üyeliğini onaylaması, Savunma Bakanı Suren Papikyan'ın "Hiçbir tabumuz yok" diyerek Avrupa Barış Fonu aracılığıyla Avrupa Birliği'nden askeri yardım talebi, Fransa ile askeri anlaşmalar ve daha fazlası…  

Özetle Ermenistan, uzun süredir "iki sandalyede birden oturduğu" dönemi kapatarak, Rusya'yla bağları tamamen koparmaya meyleden bir siyasi çizgiye oturmuş durumda.  

Aynı şekilde, Ermenistan'ın dönüşümünde vites artırmasının Karabağ'ın "kaybedilmesiyle" de ilgisi var.

Karabağ'ın kaybı, Ermenistan için büyük bir yenilgiydi elbet.

Ancak aynı zamanda, Paşinyan yönetimi için tarihsel bir diğer yükten "kurtulmanın" da adıydı. 

Karabağ'ın Azerbaycan tarafından ele geçirilmesinin Paşinyan yönetiminin işine geldiğini söylemek mümkün.

Karabağ'ın kaybı, Batı kamuoyu nezdinde Ermenistan'ın soykırım anlatısına güncel bir başlık açmasına neden oldu, Erivan'a yeni ittifak kapıları açtı, bölgenin uzun süreli "ağabeyi" Rusya'nın arabuluculuğuna, hakemliğine ya da barış güçlerine artık gerek olmadığı yönünde işlenen tezlerin yayılmasına yol açtı ve Paşinyan'ın politikalarına karşı çıkan, aralarında aşırı sağcı kesimlerin de bulunduğu muhalif kesimlerin tümünün, "Rus yanlısı" sepetine atılabilmesine yol açtı.  

Bütün bu olanlardan rahatsızlık duyan kesimlerin tasfiye edildiği ise uzun süredir dile getiriliyor. 


Bütün bunlar ne anlama geliyor?

Paşinyan, birbirleriyle çeşitli ortak noktaları ve ayrışmaları bulunan Kilise, "Rusya yanlıları", milliyetçiler üçgeniyle uzun süredir savaş halinde. 

Son günlerde yaşananlar, hükümetin "bastırıldığını ilan ettiği" ilk darbe girişimi değil.

Paşinyan yönetimi, geçen sene de "Rusya'da askeri eğitim aldıkları tespit edilen" başka bir grubun darbe planlarının ortaya çıkarıldığını açıklamıştı.

Ancak kitlesel desteği ve kilise gücü göz önünde bulundurulduğunda, Bagrat'ın tutuklanması Paşinyan'ın bu süreçte attığı en cüretkar adım oldu. 

Yargılamalar ne sonuç verirse versin, bütün bu süreçte akıllara ilk olarak, 7 Haziran 2026'da yapılacak parlamento seçimleri geliyor.

Kilise de dahil olmak üzere, bugün Ermenistan'da hiçbir siyasi güç baskın değil.

Paşinyan ve partisinin desteği yüzde 10-15 seviyesinde, muhalefet ise Paşinyan karşısında birlik olma görüntüsünden uzak. 

Dolayısıyla, Paşinyan'ın bu hamlelerinin, yavaş yavaş seçim iklimine giren Ermenistan'da muhalefete karşı bir ön alma operasyonu anlamına geldiğini söylemek mümkün.

Çünkü 2026 seçimleri, hem Ermenistan, hem de Paşinyan için son yılların en önemli seçimi olacak.

Paşinyan bugün yaptığı her şeyi iktidar pozisyonunda yapıyor, gelen tepkiyi ise iktidar gücüyle kriminalize ediyor.

Ancak yeniden seçilemezse, yalnızca eski başbakan değil, Karabağ gibi tarihsel bir davanın iktidardan düşen "kaybedeni" olacak. 

Böyle bir senaryoda, intikam için sırada bekleyenlerin sayısı oldukça fazla…

 

 

Kaynaklar:

https://docs.google.com/document/d/1C3Uuj9a60Aolid4KVyf08EDGQzuPICGy1SpfYnUu4Y0/edit?usp=sharing
https://investigative.am/news/36436 
https://www.agos.com.tr/tr/yazi/34005/pasinyan-ermeni-toplumuyla-bulustu-patrikhane-dersi-ekti 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU