Filistinlilerin kaybolduğu gece

Dünya Filistinlilerin kaybolmalarını istiyor

Fotoğraf: Abed Zagout/AA

İsrail'de o sabah Meryem'siz doğdu.

Meryem, karanlık sabahlarının onu sabahın 3'ünde başlayan uzun bir güne sürüklediği Filistinli bir işçidir.

Evinden herkesin uykuda olduğu bir saatte çıkar. O ve gece aynı renktedir.

Onları Şimon çiftliğine götüren araç kontrol noktasına vardığında diğerleriyle birlikte sessizce oturup bekler.

Kontrol noktasındaki askerler de uykusuzdur. Onları uzun süre bekletirler.

Camın arkasından askerleri izleyerek birinin eliyle onlara geçmeleri için işaret vermesini beklerler.

Kaderleri bir askerin tek bir el hareketine, hatta parmağı ile vereceği bir işarete bağlıdır.

Kontrol noktasını aşıp bir Filistin'den diğer Filistin'e geçerler.

Çiftliğe vardıklarında Meryem yüzünü ve vücudunu çiçek denizine gömer.

Sırtı sanki onun değilmiş gibi eğilip kalkarken çiçekleri toplar.

Beyaz başlığının ucu ile yüzünü örtmesi kimyasal maddeleri solumasını engellemez.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

O sabah Meryem işe gelmemişti.

Yeşil Hat'ta yaşayan binlerce Filistinlinin hiçbiri işe gitmemişti.

Kamyon şoförleri, garsonlar, inşaatçılar ve hatta hapishanelerdeki mahkumlar bile ortadan kaybolmuşlardı.

Orada bulunan tüm Araplar, daha doğrusu işgal altındaki topraklarda direnenlerin hepsi ortadan kaybolmuştu.

İsrailliler paniğe kapılmışlardı;

"Bu kesin bir komplo olmalıydı.

Bir yerde saklanıyorlardı ve bir anda Yahudilere saldıracaklardı."

ky.jpg

Filistinli yazar İbtisam Azem'in "el-Cemel" Yayınları tarafından yayımlanan "Kayboluşun Yolculuğu" adlı romanı bu fikir etrafında dönüyor.

Roman Yafa'da geçiyor ve Filistinli Ala ile aynı binadaki komşusu Yahudi Ariel ardışık bir şekilde hadiseleri anlatıyorlar.  

Yafa, yazarın doğduğu belde olan Taybe'ye yakın kadim bir şehir.  

Ala'nın büyükannesi, şehirden ayrılanlarla birlikte gitmeyi reddediyor.

Sokakların ve yerinden edilen ailelerin evlerinin orijinal isimlerini hâlâ unutmayan büyükanne, Yafa'yı hafızasına kaydettikten sonra denize bakan bir bankta otururken ölüyor.

Gidiyor ve yaşananları anlatmayı torununa bırakıyor.

İsveç'te Uppsala Edebiyat Festivali'nde düzenlenen sempozyumda İbtisam Azem, Naci el-Ali'nin karikatürlerindeki ünlü çocuk Hanzala'dan bahsetmişti.

Tüm karikatürlerde Hanzala'nın sırtı hep dönüktür.

Nedeni sorulduğunda karikatürist, Filistinli çocukların gözlerine kimsenin bakmak istemediği anlamında bir cevap vermişti.

Ibtisam'ın romanının kıvılcımını ateşleyen de Hanzala mıydı?

Roman'da Ala ortadan kaybolduğunda Ariel dairesine bakmaya gider.

Her biri diğerine dairesinin yedek anahtarını vermiştir.

Ariel dairede Ala'nın büyükannesinin anlattıklarını kaydettiği bir defter bulur.

Büyükannesi kefenini ölümünden on yıl önce almıştır.

Defterde şu cümleleri okur:

Filistin'de yürürken sanki cesetlerin üzerinde yürüyorum. Bütün bu üzüntüyle ne yapacağız? Filistin konusunda ne yapacağız? Yorgunum ama her uyandığımda seni hatırlayıp gülümsüyorum ve 'Allah kolaylık versin' diyorum.
 


Ariel Arapça öğrenmiş ve büyük bir Amerikan gazetesinde muhabir olarak çalışmaktadır.

Gazeteye şöyle bir haber gönderir:

Bekleme hali, bağımsızlık savaşından bu yana türünün en tehlikelisi gibi görünen bir meydan okuma ile Tel Aviv'in üzerine çökmüş. Şehrin sokakları bir bekleyiş  ve beklenti içinde. Kimse neler olduğunu bilmiyor.

Hükümet sözcüsü iki basın toplantısı düzenledi ve İsrailliler ile dünyanın geri kalanına hâlâ güvende ve hayatta olduğumuza dair güvence vermek istedi.

Peki bu mantıklı mı? Filistinlilerin arkalarında tek bir damla kan dahi bırakmadan ortadan kaybolduğuna inanmamız mümkün mü?


"Kayboluşun Yolculuğu" çok güzel, önemli ve sorularla yüklü bir roman.

İbtisam Azem, tarihlerini kaybeden ve onları terk etmeyen sakinlerinin ve onlardan sonra çocukları ile torunlarının hissettiği bir yarılma yaşayan Filistin şehirlerinin dönüşümlerini gözlemleyerek yazıyor.

Roman, Yahudileri dehşete düşüren fantastik bir olay ile yetinmeyip, aynı zamanda mekanın yaşadığı çözülmeyi  hisseden, kendisini bir arada tutabilmek için Filistinli "öcüye" ihtiyaç duyan ırkçı bir toplumda yaşayan vatandaşlar olarak Arapların acılarını da ele alan bir metin.

Roman 10 yıl önce yayımlandı ve geçerliliğini kaybetmedi. Dünya Filistinlilerin kaybolmalarını istiyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU