Vladimir Putin'in Rusya'daki 24 yılı aşkın iktidarı boyunca Batılı liderler onun stratejisini anladıklarına, Moskova'nın uluslararası ortak statüsünü savunduklarına inandı. Ancak Kremlin'in 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgal etmesi tüm bu düşünceleri paramparça etti.
Eski ABD Başkanı George W. Bush, Putin’in ‘ruhuna dokunduğunu’ düşünmüş, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, Rusya Devlet Başkanı'nın şeref masasında bir yeri hak ettiğini söylemişti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, onu Fransız cumhurbaşkanlarının yazlık evinde uzun saatler süren tartışmalara davet etti.
Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaşın ilk aylarında Rus ordusu Ukrayna'nın ana şehirlerini kontrol edemedi. Saldırının 24 Şubat 2022'de yıldırım saldırısı olması gerekiyordu. Ancak Putin, kuvvetlerinin bu yaz Ukrayna'nın karşı saldırısını püskürtebilmesinden dolayı memnun. Diğer yandan ise Moskova'nın 2014'te ilhak ettiği Kırım gibi güney ve doğu Ukrayna'daki geniş topraklar Rusya'nın elinde kalıyor.
Adının açıklanmamasını isteyen üst düzey bir Batılı yetkili, Başkan Putin'in Batı'dan daha uzun süre dayanabileceğine ikna olduğu uyarısında bulundu.
Rusya Devlet Başkanı son zamanlarda iyimserliğini dile getirdi. Örneğin aralık ayında Ukrayna'nın geleceğinin olmadığını söyledi. Geçen hafta muhafazakâr yayıncı Tucker Carlson ile yaptığı röportajda Rusya'yı yenmenin imkansız olduğunu belirtti.
Batılı liderler buna, Ukrayna'da Rusya'yı yenmenin tek olası seçenek olduğunu ileri sürerek yanıt verirken Macron ise Avrupa'nın önceliğinin Rusya'nın kazanmasına izin vermemek olması gerektiğini düşündü.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Analistler, Batı'nın yakında cephanesi tükenecek olan Ukrayna'ya verdiği desteğin durumu değiştirebileceğine inanıyor.
Ancak ABD temsilcilerinin Ukrayna'ya yönelik yeni bir yardım programı konusunda bölünmüş olduğu bir dönemde bu destek garanti edilmiyor. Donald Trump'ın bu yıl ABD seçimlerinde zafer kazanması mümkün görünürken, Ukrayna meselesi ise Avrupa'yı daha da bölüyor.
Washington merkezli Center for a New American Security’den (CNAS) Andrea Kendall-Taylor, bu husustaki açıklamalarında, “Her iki taraf da hücum yeteneklerini yeniden inşa etmek için yarışıyor. Batılı fonlar serbest bırakılmazsa ve Rusya bir şekilde öne çıkarsa, daha fazla ilerleme kaydetme fırsatına sahip olacak” vurgusunda bulundu.
Ukrayna, 2023'te yeniden seçilmesi halinde bu savaşı bir gün içerisinde bitirmek istediğini açıklaması ardından Donald Trump'ın ikinci dönemi kazanma ihtimalinden kaygılı. Rusya'ya karşı daha esnek davranan radikal sağ partilerin ise Fransa ve Almanya'da giderek arttığı görülüyor.
R.Politik’in kurucusu Tatiana Stanovaya’nın aktardığına göre, 2024 yılı, Vladimir Putin'in Batı'nın zayıflıklarından faydalanması için bir fırsat penceresini temsil ediyor. Stanovaya, Telegram kanalında yaptığı açıklamada, “Rusya Devlet Başkanı, bilhassa Batı'nın askeri desteğinin geçici olarak sınırlandırılmasına güveniyor. Mühimmat üretiminin 2025 başından önce hızlanması beklenmiyor. ABD’deki seçim süreci, Amerika'nın Kiev'i destekleme stratejisinin daha az kararlı olmasına yol açabilir. İç anlaşmazlıklar yaşayan Avrupa Birliği'nin (AB) bu desteği tek başına karşılaması pek mümkün görünmüyor” ifadelerini kullandı.
Ancak Batılılar, Rusya'nın iç zayıflıkları hususunda iyimser gözüküyor. Zirâ ekonomisi savaş nedeniyle sıkıntı içerisindeki Rusya’da nüfus azalıyor. Rus kamuoyunda ise savaş yorgunluğunun ilk işaretleri görülmeye başlandı. Batılı kaynaklar, Rus tarafında 350 bin ölü ve yaralı kaydedildiğini tahmin ediyor.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nda araştırmacı Dara Massicot, “İç istikrarın sürdürülmesi Putin'in potansiyelinin büyük bir kısmını tüketiyor” ifadelerini kullandı. Ancak Rus yetkililerin mevcut üslubunda aşırı güven olduğunu düşünen Massicot, Batı'nın kayda değer desteği olmadan Ukraynalıların kendilerini nasıl bir müzakere konumunda bulacağını bilmediğini ifade etti. Aynı zamanda bunun korkunç olabileceğine değindi.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
