Son yıllarda cinsiyet tercihli kürtajlar yoluyla Arnavutluk’ta binlerce kız çocuğunun doğumu engellendi. Balkanlar’daki diğer ülkelerde de benzer durum yaşanıyor. Bu durum, erkek egemen değerlerin hakim olduğu bir bölgede, kız çocuklarının doğurulmasının istenmediği anlamına geliyor.
Gerçek adını söylemek istemeyen, takma ad kullanan “Lina”, “Kocam dördüncü çocuğumuzun kız olacağını öğrendiğinde neredeyse beni öldürüyordu” diyerek “Bu çocuğun dünyaya gelmemesi için hayatını riske atmaya hazır olduğunu ve dördüncü çocuğunu hiç doğuramadığını” söyledi.
Kürtaj olmak için gerekli ay geçmişti. Buna rağmen, Lina özel bir kliniğe gitti ve kötü sağlık koşulları altında kürtaj yaptırdı. Lina, ağlayarak ve titreyen bir sesle “Üç yıldır üreme sistemimde sorunlar yaşıyorum ve bu durum bana psikolojik problemler de yaşatıyor” dedi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) Tiran Temsilcisi Manuela Bello, AFP'ye “Arnavutluk’un son on yılda 21 bin kız çocuğunu kaybettiğini” açıkladı. Bello, "Ebeveynler fetüsün kız olduğunu öğrendiklerinde, çeşitli nedenlerden dolayı onu doğurtmak yerine aldırmayı tercih ediyorlar" diyerek sözlerine devam etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Tiran’daki BM uzmnalarına göre, ilk çocuğu kız olan ailelerde, kız fetüs kürtaj oranı dörtte bire kadar ulaşmakta.
2000 ve 2020 yılları arasında, Arnavutluk, kız ve erkek doğumları arasındaki fark açısından dünyada dördüncü sırada yer aldı. Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre, Arnavutluk’ta ortalama olarak her 100 kız çocuğuna karşılık 111 erkek çocuk doğuyor.
Ancak bilinçlendirme kampanyaları sayesinde bu fark azaldı. Arnavutluk İstatistik Enstitüsü'nün yayınladığı "Erkekler ve Kadınlar 2023" raporuna göre, 2022’de, 24.688 doğum arasında, 100 kız çocuğuna oranla 107 erkek çocuğu doğdu.
Cinsiyet tercihli kürtaj modeli olan Hindistan'da bu oran, 2021'de 100'e karşın 108 oldu.
Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu Demografi Bölümü’nden Prof. Dr. Arjan Gjonça, rakamların hala “Her 100 kız çocuğuna karşılık yaklaşık 105 erkek çocuğun doğduğu biyolojik ortalamanın üzerinde" olduğunu belirtti.
Toplumun dayattığı bir seçim
Arnavutluk'ta kürtaj, 1990'ların başında komünizmin çöküşünün arifesinde yasallaştırıldı. Kürtaja, hamileliğin on ikinci haftasına kadar izin veriliyor. Bundan sonraki aylarda ise, kürtajın tedavi amaçlı olması halinde, genellikle sadece fetal anormallik veya anne için riskin olması gibi durumlarda, üç doktorun imzaladığı raporun sunulmasıyla veriliyor.
2002'den beri yasa doğum öncesi seçimi yasaklıyor. Ancak, Tiran'daki kadın doğum uzmanı ve jinekolog Dr. Rubina Musiu, "fetüsün cinsiyetinin keşfedilmesini kolaylaştıran yeni teknolojilerin yaygınlaşması, fetüsün kız olması nedeniyle kürtaja başvurulduğunu kanıtlamayı zorlaştırdı" diyor.
Gebeliğin yedinci haftasında yüzde 90'a varan güvenirliğe sahip basit bir kan testi, fetüsün cinsiyeti hakkında fikir vermek için yeterli olsa da doktorlar, bu testi reçetesiz yapan özel laboratuvarlara sıkı kontroller getirilmesini talep ediyor.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Arnavutluk'taki Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Ofisi, yetkililerin yanı sıra halkın da dikkatini çekmek amacıyla aylar önce bir bilinçlendirme kampanyası başlatmıştı. Bölgedeki uzmanlar, bazı Balkan ülkelerinde fetüsün cinsiyetine dayalı kürtajın toplumsal olarak dayatılan bir tercih olduğu konusunda hemfikir.
Tiran’da yaşayan araştırmacı, gazeteci ve kadın hakları aktivisti Anela Hoxha'ya göre, bunun birinci nedeni, erkeği “ailenin direği” olarak gören ve kız çocuğunu “saldırgan toplum karşısında yük ya da zayıf cinsiyet” olarak gören geleneksel zihniyettir.
AFP’nin Tiran'daki UNFPA ofisinde, röportaj yaptığı (adını değiştiren) Maria: “Kayınvalidem ve kocamın akrabaları, üçüncü çocuğumun da kız olacağını öğrenince çok üzüldüler. Kayınvalidem beni özel bir evde kürtaja götürmeyi bile teklif etti.”
Ancak Maria en sonunda kızını doğurmaya karar verdi ve bu kararından dolayı her gün mutlu hissediyor.
Başka bir Balkan ülkesi olan Karadağ’ın başkenti Podgoritsa’daki Kadın Hakları Merkezi'nin Başkanı Maja Raiceviç, “Eril sosyal normlar ile erkek çocukların kız çocuklarına tercih edilmesi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu” söyledi. Eşitsizliğin unsurları listesine “Kadının ailedeki ikincil rolü ve ekonomik olarak kocalarına tamamen bağımlı olması, miras alanında mülkiyette paylarının olmaması” gibi etkenleri ekledi.
Merkez, 2017 yılında “İstenmeyen” anlamına gelen #Nezeljena adlı bir kampanya başlattı. Bu kampanya, toplumu "bir cinsiyeti istenir hale getiren ve diğerinin doğma hakkına bile sahip olmayan, dayatılan değerleri düşünmeye" teşvik etmeyi amaçlıyor.
Balkan bölgesi bilinçlendirme kampanyalarının sonuçlarını görmeye başladı. Merkez, “Fakat bu olay devam ederse ve hızlı bir şekilde yasal önlemler alınmazsa (...) Yakın gelecekte sosyal dengelerin bozulmasına yol açabilir”.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.