Kurtulmuş: "Bu Meclis yeni anayasa yapma gücüne sahip değil" demek "sadece asker dipçiğiyle yaparız" demekle eş değer

"Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden geri dönüşün olmayacağı aşikar. Halkımız 3 kez bu sisteme olan güvenini teyit etti. Geri dönüş yok"

Fotoğraf: AA

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, NTV'de katıldığı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı seçiminde "yüzde 50 artı 1" tartışmasına ilişkin Kurtulmuş, "50 artı 1 ve benzeri konuları tek tek münferit olarak ele almak yerine, önce çok kapsamlı bir anayasa değişikliği ortamını oluşturmanın ve bu anayasa değişikliği tartışmaları içerisinde bu ve benzeri konuların bir bütünün parçası olarak tartışılmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim" diye konuştu.

Kurtulmuş şunları kaydetti:

Türkiye'de yapılan referandum ile bir sistem değişikliğine gidildi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili 5 yıllık bir uygulama var. Türkiye'de önce gerçekten çok kapsamlı anayasa değişikliği ortamını oluşturmak. Bu anayasa değişikliği tartışmaları içerisinde bu ve benzeri konuların bir bütün olarak tartışılmasının daha doğru olacağı kanatindeyim. Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden geri dönüşün olmayacağı aşikar. Halkımız 3 kez bu sisteme olan güvenini teyit etti. Geri dönüş yok. Şahsen tercih edeceğim yol, anayasa tartışmalarının içerisinde doğru zeminde doğru yöntemlerle bu konuların tartışılması. Yaptığımız tartışmalar ülkemizin geleceği ile ilgili. Bunun böyle sakın ve bilimsel verilerle bir anaysa tartışma platformu çerçevesinde ele alınacak konu olarak görürüm.

"Yöntem bulunur, önce iklim oluşturulmalı"

Yeni anayasa konusunda nasıl bir yöntem öngörüldüğüne ilişkin soruya ise Kurtulmuş, "Yöntem bulunur, önce iklimin oluşturulması gerekir" karşılığını verdi.

Kurtulmuş, "Mühim olan partiler arasında müzakere edebilme ortamının oluşturulabilmesi. Türkiye'de yeni anayasa tartışması bir fantezi değildir" değerlendirmesinde bulundu.

Bütün siyasi partilerin, 12 Eylül anayasasıyla sorunlarının olduğunu, Türkiye'nin 1982 Anayasası'ndan kurtulması gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, "Türkiye'ye yeni bir anayasa yapmak yakışır, hatta bir zorunluluktur. Yapabilirsek, bu benim başarım değil Meclisin başarısı olur. Bunu, kişisel bir mesele olarak görmüyorum. Kişilerin meselesi olmadığı gibi hiçbir partinin meselesi de değildir" dedi.

TBMM'nin Türkiye'de istediği anayasa değişikliğini yapmaya muktedir bir meclis olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "(Bu Meclis yeni bir anayasa yapma gücüne sahip değildir) demek 'yeni anayasayı sadece askerin dipçiğiyle yaparız' demekle eş değerdir. Varsa birilerinde böyle bir bakış açısı, bunu değiştirmesi lazım" diye konuştu.

"Hiç kimse TBMM'ye bir ödev vermeye kalkmasın"

Türkiye İşçi Partisi Milletvekili, Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay'ın durumuna ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, bu tartışmanın da mevcut Anayasa'dan kaynaklandığını anlattı.

TBMM'nin bu konudaki tavrının belli olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Türkiye'de güçler ayrılığı prensibi anayasal bir zorunluluktur. Her güç, kendi bağımsızlığı içerisinde kendi anayasal yetkilerini kullanmak durumundadır. Ama hiçbir gücün TBMM'ye görev verme hakkı ve salahiyeti yoktur" ifadesini kullandı.

TBMM'nin, tartışmanın bir tarafı haline getirilmemesi için özel bir gayret gösterdiğini anlatan Kurtulmuş, "TBMM, kendi gündemine sahiptir. Hiç kimse TBMM'ye bir ödev vermeye kalkmasın. Yasama, yürütme, yargı birbirinden bağımsızdır, birbirinin işlerine müdahale etmezler ama yasama görevini yüklenmiş olan TBMM, gerektiğinde bütün yasaları ve anayasayı da değiştirecek tek güçtür" düşüncesini dile getirdi.

Özgür Özel'e tepki: Türkiye'de 85 milyon vatandaşımız eşit, özgür yurttaşlardır

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, "Türkiye'de herkes eşittir, fakat Kürtler daha az eşittir" açıklamasının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "Bu söz, Türkiye'deki gerçeği yansıtmıyor. Türkiye'de 85 milyon vatandaşımız eşit, özgür yurttaşlardır. Kürt kardeşlerimizin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Türkiye'de gelemeyeceği hiçbir makam yoktur." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve bazı milletvekillerini örnek gösteren Kurtulmuş, "Türkiye'de 'Bu Kürttür, şu pozisyona getirmeyelim' diye bir tartışma zaten yoktur. Mesele etnik kimlik üzerinden bir ayrıştırma ortaya koymaksa ya da mesele terör örgütüyle bir şekilde dirsek temaslı bir siyaset tarzı içinde bulunmaksa buna hiçbir devlet razı olmaz" dedi.

Ortadoğu'daki ülkelerin iç çatışmalarının körüklendiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Türkiye gibi bölgenin en önemli ülkesi olan bu ülkenin siyasetçilerinin bu anlamda kullandığı dile dikkat etmesi lazım" diye konuştu.

Etnik ve mezhebi konularda bütün siyasetçilerin ve bütün halkın uyanık olması gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Bu konuda yeni tartışmaların fitilini ateşleyecek birtakım konular gündeme getirirsek, zaten elin oğlunun istediği budur, emperyalizmin ekmeğine yağ süreriz" görüşünü paylaştı.

İsrail'in Gazze'ye saldırıları

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları ile ilgili de konuşan Kurtulmuş şunları söyledi:

41 kişiyle birebir bu meseleyi konuştuk. 5 uluslararası toplantıya katıldık. Türkiye olarak üzerimize düşeni yerine getirmeye çalışıyoruz. İnsani olarak sorumluluk. Batışı ülkelerin İsrail'e karşı borçları var. Küvezdeki bebekleri koruyamıyorsa canı çıksın böyle siyasetin.

Geldiğimiz noktada inşallah ateşkes kalıcı olur. Batı ülkelerinin hükümetlerine kalsaydı bu ateşkes olmazdı. Londra'da sokağa çıkan insanları tebrik ediyoruz. Netanyahu savaş suçlusudur. Gereken yapılmalı. İsrail'in içerisinde büyük çatlaklar ortaya çıkmıştır.

Filistin direniş örgütlerini bir sonuç olarak görmemiz lazım. Ortadoğudaki dağınıklığın sonucu olarak İsrail çok ileri adımlar atmıştır. Bu sorunun kalıcı olarak çözüm için 3 temel siyasi mesele çözülmelidir. Tam bağımsız Filistin devleti, yahudi yerleşimcilerin işgal ettikleri yerlerden sökülüp atılması, Müslüman ve Hristiyanlar'ın kutsal mekanlarının korunması. Bu 3 tenel şart sağlanmadığı sürece Filistin meselesi hallolmayacaktır. Barışın anahtarı Filistin'in özgürleşmesidir. 

ABD'nin verdiği siyasi destek son bulmalıdır. Hem Filistşn halkına insanı katliamın durdurulması şarttır. Dünya kendi geleceği için bu yapmak mecburiyetindirdi.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU