"Adım adım" müzakereleri, yabancı güçleri Suriye'den çıkaracak mı?

"Pazarlık yapmadan Şam'ın Tahran ve Moskova ile ittifakını bozmak zor"

Gözlemciler, Suriye'nin yabancı güçleri topraklarından çıkarma yeteneğinden şüphe duyuyor / Fotoğraf: AFP

Kahire, Amman ve Cidde'deki uzun vadeli görüşmeler ve toplantılar arasında Suriye, bir taşla iki kuş vurdu. Arap Birliği'ndeki koltuğunu geri aldı ve Cidde'de 12 yıl aradan sonra ilk zirveye katıldı.

Ancak bununla birlikte, bu ülkenin haritası hala çeşitli milletlerden yabancı güçlerle dolu ve farklı yerlere dağılmış durumda.

Gözlemciler, Şam ve müttefiklerinin Arap Birliği'ne dönüş şartlarını, özellikle de en hassas ve zor hüküm olan yabancı güçlerin topraklarından çıkarılmasını uygulama kabiliyetini sorguluyor.

Ülke, 2011'den beri savaş batağına batmış durumda. Yabancı ordu lejyonları ve çeşitli milletlerden milisler, topraklarına akın ediyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Devletler arasında hesaplaşma için uluslararası bir arena ve terörist operasyonlar için verimli bir zemin haline geldi.

Belki de 'adım adım' ilkesine dayalı müzakere fikri yeni değil, çünkü ilk kıvılcım 2021 Aralık ortasında BM elçisi Geir Pedersen tarafından ateşlendi.

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile Şam'da yaptığı görüşmede, "Arap ve Avrupa ülkeleri ve ABD'deki üst düzey yetkililerle yaptığı görüşmeler sonrasında siyasi süreçte ilerleme sağlayacak yeni yaklaşımlar sunma olasılığına" değinmişti. 

O dönemde Pedersen, toplantının oturum aralarında "Biraz güven inşa etme umuduyla çok özel adımlarla adım adım bir yaklaşımı keşfetmeye başlama potansiyeli var" dedi.

Suriye sokakları ise Arap saflarının "mültecilerin dönüşünün hızlanmasıyla eş zamanlı olarak en acil ve beklenen hareket olarak yeniden yapılanma umuduyla" Cidde Zirvesi'nin sonuçlarından biri olarak yeniden bir araya gelmesinden sonraki adımın ne olduğunu soruyor.


Yayılım haritası

Yabancı askeri üslerin Suriye topraklarındaki yayılma haritasına bakıldığında Türkiye, İran, Rusya, ABD ve uluslararası koalisyon güçleri öne çıkıyor.

Özellikle Ukrayna savaşının kızıştığı bu ortamdan, kolay kolay sıyrılamayacağı kesin. Bu basitçe Suriye arenasının, yıllar içinde nüfuz bölgelerinin edinilmesi konusunda Rus-Amerikan çatışmalarının ve kuzeydoğu bölgelerindeki ortak devriyeler arasındaki anlaşmazlıkların olduğu bir ülkeye dönüştüğü anlamına geliyor.

Öte yandan 2019'dan sonra temas hatları aynı kalsa da dış güçler devam etme ve genişleme arzusu gösteriyor.

Savaşan kuvvetlerin ilerlemesi veya geri çekilmesi arasında yeni konuşlandırmada herhangi bir değişiklik veya modifikasyon olmamıştır. Geçen yıl 753'e yükselen yabancı askeri bölge ve üs sayısı, 2021'de 597'ydi. 

Veri analizi için Informagene platformu ile işbirliği çerçevesinde yayınlanan çalışmalara göre 2022 yılının ilk yarısının sonuna kadar savaşan taraflar için puan dağıtımına ilişkin yabancı askeri bölgelerin haritalarının incelenmesi, ABD'ye ait 28, Türkiye'ye ait 124, Rusya'ya ait 132 ve ardından en yüksek çerçevede İran'a ait 469 mevziinin mevcut olduğunu gösterdi. 

Çalışmalarda atıfta bulunulan mevziiler başkent Şam, Tartus ve Lazkiye'ye dağılırken, Halep şehri 121 üs ve nokta ile en fazla askeri tesis ve noktaya sahip olan şehir oldu.


Doğuda galeyan

Çeşitli güvenlik ve askeri roller üstlenen bu çok sayıda yabancı askeri mevziinin karşısında dış politika uzmanı Muhammed Huveydi, bundan sonraki aşamada Suriye'nin doğu ve kuzeydoğu bölgelerinin en belirgin adres olmasını bekliyor. Huveydi, bu mevziilerin sıcak bir plaka üzerinde yaşadığını dile getirdi.

Independent Arabia'ya konuşan Huveydi, "ABD'nin, o bölgedeki Suriye- İran etkisine karşı Özgür Suriye Ordusu'nu kurmaya ve Sanadid güçleriyle birleştirmeye kararlı olduğu da dahil, Rus yetkililerin imzalanan protokolün Washington tarafından ihlal edildiğine dair uyarılarını okuyabilirsiniz" açıklamasında bulundu.

Muhammed Huveydi, "Rusya- Ukrayna savaşı, İpek Yolu ile bağlantısı ve Suriye'nin bu dev için jeopolitik önemi yanında, bölgesel ve uluslararası güçlerin çokluğu nedeniyle yabancı kuvvetlerin sınır dışı edilmesinin oldukça karmaşık bir konu olduğu göz ardı edilemez" dedi. 

Uzman, "ABD güçlerini Suriye'den çıkarmak, ya Umman Sultanlığı tarafından yürütülen müzakereler ya da sahadaki Suriye askeri teçhizatı yoluyla zaman gerektiriyor. Ancak bu, Washington'u askeri varlığını güçlendirmeye sevk etti. Nihayetinde yabancı güçlerin ayrılması büyük bir siyasi pazarlığı gerektiriyor" şeklinde konuştu.

Dış politika uzmanı Muhammed Huveydi, sunduğu karamsar görüşe rağmen, Türkiye ile Suriye arasında Suudi Arabistan arabuluculuğunda, bu ülkede konuşlandırılmış tüm güçlerin çıkışı koşuluyla Ankara güçlerinin çıkışı için bir takvim belirlemede başarılı olunabileceğini belirtti. 

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, ABD güçlerinin, DEAŞ ile savaş amacıyla Suriye'deki var olduğunu açıkladı.

ABD'li yetkili açıklama yaptığı sırada uluslararası koalisyon güçleri de 8 Haziran'da Riyad'da, koalisyona üye ülkelerin dışişleri bakanları da yer alacağı bir toplantı gerçekleştirmek için hazırlık yapıyordu. 


Kara, deniz ve hava

Suriye'deki yabancı varlığı meselesiyle ilgili olarak ise yüzlerce olduğu tahmin edilen İran askeri üslerinin sayısının, İran'ın 2012'de uluslararası sahnedeki erken varlığından ve onlarca asker, uzman ve komutanın akın etmesinden kaynaklandığı görülebilir.

Rus varlığı, 2015 yılında zirveye ulaşıp hava kuvvetleriyle düzenli ordunun desteğiyle başlarken, ardından ülkenin batısındaki Lazkiye kırsalında Akdeniz'e bakan en büyük hava üsleri (Hmeymim) kuruldu.

Bu çerçevede Dış politika uzmanı Muhammed Huveydi, Şam'ın askeri ittifaklarından vazgeçmeyeceğini söyledi.

Huveydi, "Çünkü Suriye'yi İran ve Rusya ile bağlayan ilişki, dünyanın uluslararası haritada tanık olduğu ve çok kutuplu bir uluslararası barışın kurulmasına yönelik gelişmeler ışığında stratejik ve jeopolitiktir" ifadelerini kullandı. 

Öte yandan ABD kuvvetleri, Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) ve liderlerini terör örgütü IŞİD'e karşı savaşlarda destekleyen uluslararası bir koalisyonun parçası olarak 2014 yılında bölgeye geldi.
 


Daha sonra 2018 yılında eski Başkan Donald Trump, hedeflerinin başarısından sonra güçlerinin geri çekildiğini ilan etti.

Ancak ülkesindeki askeri ve siyasi liderlerin muhalefeti üzerine İran ve Rusya lehine bir boşluk bırakma korkusuyla geri adım attı. Bu nedenle bu kuvvetler, sadece Tanf'a ve petrol kuyularının bulunduğu yerlere çekildi.

Türk kuvvetleri, 2016 yılında kendi ulusal güvenliğini tehdit eden Kürt güçleriyle savaşma gerekçesiyle bölgeye gelirken, bu temelde üç askeri operasyon düzenleyerek kuzeydeki geniş alanları kontrol altına aldı.

Suriye muhalefeti ise çeşitli platformlarda bakış açıları arasında köprü kurmaya çalışıyor. Bu bağlamda Müzakere Komitesi'nin Cenevre'de BM'nin Suriye elçisi Geir Pedersen ile yaptığı toplantıda, yabancı güçlerin ve milislerin bölgeden çekilmesi ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması çağrısında bulunuldu.

Cumartesi günü yapılan toplantının ardından yapılan açıklamaya göre, siyasi geçiş ve sivil barışın korunmasını temsil eden 2254 sayılı BM kararının uygulanması vurgulandı.

Tüm bunlara rağmen, gözlemcilere göre Şam, yabancı güçleri bölgeden uzaklaştırmak için uluslararası bir anlaşma olması durumunda tarım ve petrol üretiminin en bol olduğu alanlara hakim olan iki askeri güç olan Türk ve Amerikan kuvvetleri ile işe başlamalıdır.

Rusya ve İran, konumlarını koruyacak veya büyük siyasi uzlaşmalar yoluyla bunu yapmaları istenirse pozisyonlarını azaltacak olsalar da temel kurallarından vazgeçmeyecek ya da liderlerin ve uzmanların varlığıyla yetinerek Akdeniz bölgesinde mutlaka bir dayanak noktası bırakacaktır.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU