Bozkırın 14 Mayıs seçimi: Bozlaklara bahar değecek mi, sarı altın para edecek mi?

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik seçimi yaklaşırken, Millet İttifakı, Kırşehir, Kırıkkale ve Konya’da da halkla bir araya geldi. Peki bozkırın insanlarının talepleri neler? Yıllardır kendini tekrar eden vaatler, bu sefer gerçeğe dönüşecek mi?

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kırşehir ve Kırıkkale mitinglerine çok yüksek katılım vardı / Fotoğraf: CHP Basın Birimi

"Özü gülmeyenin yüzü güler mi, gurban olduğum?"

Kırşehir’de bir pankartın üzerindeydi Neşet Ertaş’ın “Gel Sevelim” türküsünün bu dizesi. 

“Sevgisiz suratlar gülmüyor canım” der türküde Neşet baba. “Özü gülmeyenin yüzü güler mi?” diye sorduğu kısım ise şöyle devam eder: 
 

Sevgisiz muhabbet Hakk'a değer mi?
Seven insan kaşlarını eğer mi?
Zorunan güzellik olmuyor canım… 


“Zorunan” gelmedikleri her hallerinden belli yüzlerce insan vardı o gün Kırşehir Cacabey Meydanı’nda. 

2018 seçimlerinde AK Parti’ye yüzde 40, Recep Tayyip Erdoğan’a yüzde 55 oy çıkan bu şehir, Kemal Kılıçdaroğlu’nu bekliyordu heyecanla. 

Kalabalık ve sahne önündeki demirler arasında sıkışmış 87 yaşındaki Osman bey, bir saat önceden gelmişti meydana.

“Türkiye’nin bataklıktan çıkması için destekliyorum Kılıçdaroğlu’nu” diyordu Osman amca ve şunları söylüyordu: “1950’lerden beri Halk Partiliyim, Halk Partili olarak öleceğim”. 

Ve ilk kez oy kullanacak olan Furkan… 21 yaşında bir hemşirelik öğrencisi. 
 


Ona göre dört cumhurbaşkanı adayı içerisinde gençlere güven veren tek aday Kılıçdaroğlu. 

Millet İttifakı adayının gençlere ulaşabildiğini söyleyen Furkan’ı o kalabalığa sokan umudun nedeni ise yurtdışına daha kolay çıkabilmek, gezebilmek, ekonomik sıkıntı içerisinde yaşamamak. 

245 bin kişinin yaşadığı bir kent Kırşehir. 

2019 yerel seçimlerinde 145 binden fazla kişi oy kullanmıştı. 14 Mayıs’taki seçimlerde 13 bin 380 genç ilk kez oy kullanacak.

Kırşehir'de kayıtlı işsizlerin yüzde 60’a yakını kadın

7 Mayıs’taki Kırşehir mitingine 10 dakika gecikmeyle gelen Kılıçdaroğlu, Neşet Ertaş ile babası ve üstadı Muharrem Ertaş’ın mezarlarını ziyaret ettikten sonra çıkmıştı o sahneye. 

Ekonomik krizin Türkiye’de herkesi etkilediği gerçeği bir yana, Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının odağına “hayat pahalılığını” koymasının Kırşehir özelinde de nedenleri vardı. 

Nüfusunun yüzde 23’ünü 15-29 yaş arası gençler oluşturuyor Kırşehir’in. 65 yaş ve üstü nüfusun oranı ise yüzde 13. 

İŞKUR verilerine göre 18-24 yaş arası genç işsizlik oranı, yüzde 30’a yakın. Kayıtlı işsizlerin yüzde 60’a yakınını kadınlar oluşturuyor.

İç Anadolu Gelişmişlik Endeksi’nde Ankara, Eskişehir, Kayseri ve Konya’dan sonra hayli gerilerde olan Kırşehir’de gayrisafi hasılaya en çok katkı sağlayan sektör, artık tarım değil, “hizmetler sektörü”. 
 


"Bir yerde yoksul varsa, o yoksulluk devleti yönetenlerin ayıbıdır"

6'lı Masa’nın Ortak Mutabakat Metni’nde de yer alan “Aile Destekleri Sigortası”ndan bahsetti uzun uzun Kemal Kılıçdaroğlu. 

“Bugünkü hayat pahalılığı içinde en büyük sorunu yaşayan kadındır” diyen CHP lideri, her ailenin en az asgari ücret düzeyinde geliri olacağı ve bu gelirin kadınların banka hesabına yatacağı sözünü yineledi. 

“Kadın bankaya gidecek, fakir ailedeki yoksul kadın bankaya gidecek, her ay düzenli bankadan parasını çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Onun fakir olduğunu, onun yoksul olduğunu sosyal devletten başka kimse bilmeyecek” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti açıklamasına: 
 

Sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek. Öyle fakir ailelerde çocukları getir, sıraya diz, yardım yap, bütün televizyonlar onu seyretsin, senin vicdanın rahatlasın. Hayır efendim. Bunu kabul etmiyorum. 

Yoksulluğu afişe etmeyeceksin. Bir yerde yoksul varsa, o yoksulluk devleti yönetenlerin ayıbıdır. Yoksul olanın değil. 


Kılıçdaroğlu’nun vaatlerine göre hiçbir yoksul aile, elektrik, su, doğalgaz kesintisi de yaşamayacak, tarım işçisi kadın ve gençlerin sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek ve bütün köy okulları yeniden açılacak.
 

KemalKılıçdaroğlu_NeşetErtaş.jpg
Kemal Kılıçdaroğlu, Neşet Ertaş ve Muharrem Ertaş'ın mezarlarını ziyaret etti/ Fotoğraf: CHP Basın Birimi


Kırşehir için yıllardır devam eden vaat: Hızlı tren

Kılıçdaroğlu’nun Kırşehir’e verdiği sözlerden biri de “hızlı tren” projesiydi.

Bu proje, esasında yıllardır her seçimin vaadi. Kemal Kılıçdaroğlu da bu konuya “Her seçim öncesi gelip söz veriyorlar. Seçim bitiyor, sizler oylarınızı veriyorsunuz, sonra onlar unutuyorlar. Bay Kemal unutmaz” diyerek değindi. 

Kırşehir’den geçecek hızlı tren, Karadeniz’i Akdeniz ve Çukurova bölgelerine bağlayacak olan Samsun-Çorum-Yerköy-Kırşehir-Aksaray-Ulukışla arası hızlı tren demir yolu projesinin bir parçası. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın verilerine göre 268 km uzunluğundaki Kırıkkale(Delice)-Kırşehir-Aksaray-Niğde (Ulukışla) hızlı tren hattı üç kesim halinde projelendirildi. 

Mersin ve Samsun limanlarını birbirine bağlayacak demiyoryolunun uygulama projesi için 26 Mayıs 2011 tarihinde ihale yapılmıştı. 

2015 yılında Aksaray’da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yerköy-Kırşehir-Aksaray-Ulukışla” hattının 2020’de açılacağını söylemişti. Proje için verilen yeni tarih ise  2026 ve 2035 arası. 
 

Kırşehir mitingi
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kırşehir mitinginden/ Fotoğraf: CHP Basın Birimi

 

"Anadolu'yu Mersin ve İskenderun limanına ve Karadeniz’e bağlayacağız”

“Hızlı trenin ötesini düşünüyorum ben” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, “Bakın Anadolu’nun içi boşaldı. Anadolu’da insanlar büyük kentlerin varoşlarına gidiyorlar, acaba oralarda asgari ücretle iş bulabilir miyiz diye. Allah nasip eder Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığımda göreceksiniz; biz, orta Anadolu’yu, demiryollarıyla Mersin ve İskenderun limanına ve Karadeniz’e bağlayacağız” sözünü verdi. 

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına göre fabrikaların artık yalnızca Mersin ve Adana’da değil Kırşehir’de, Kayseri’de veya Aksaray’da kurulması cazip olacak. 

Kırıkkale'den Erdoğan'a yüzde 65 oy çıkmıştı

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kırşehir’den sonraki durağı ise Kırıkkale’ydi. 

2018 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’a yüzde 65 oranında oy çıkan bu kentte katılımın daha az veya heyecanın daha düşük tempoda olmasını bekliyordum. 

Ancak durum tam tersiydi. Mitingin gerçekleştiği Cumhuriyet Meydanı’ndan taşan insanlar, ara sokakları doldurmuştu. 

Yaşları 15 ile 20 yaş arası değişen, boğazları yırtılana kadar “Kemal dede” diye bağıran gençler en öndeydi. 

277 bin nüfuslu bu kentte seçmen sayısı 200 binden fazla. İlk kez oy kullanacak gençler, toplam seçimenin yüzde 8’ini oluşturuyor. 
 

Kemal Kılıçdaroğlu Millet İttifakı
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kırıkkale mitingi/ Fotoğraf: CHP Basın Birimi


Nüfusun yüzde 55’i lise altı eğitim seviyesine sahip. Üniversite ve üzeri eğitim kurumlarından mezunların oranı ise sadece yüzde 16. 

Demografik dağılım aşağı yukarı Kırşehir gibi. Yüzde 23,2’lik bir paya sahip, 15 ile 29 yaş arası gençler. 

"Şirketleşen" Makina ve Kimya Endüstrisi, "devletleşir" mi?

Kılıçdaroğlu Kırşehir’de söze nasıl “hayat pahalılığı” ile başladıysa Kırıkkale’de de konuşmanın ana konusu sanayiydi. 

Zira Kırıkkale, bilinenin aksine faal nüfusunun yüzde 60’tan fazlasının sanayide çalıştığı bir bölge. 

Bunun temel nedeni ise Cumhuriyetin ilanından sonra kurulan silâh ve mühimmat fabrikaları. 
 

MKEK AA
Fotoğraf: AA


Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumuna bağlı Silah Sanayi Müessesesi Mühimmat Fabrikası, Silah ve Tüfek Fabrikası, Çelik Fabrikası, Çelik Çekme Boru Fabrikası, Barut Fabrikası, Pirinç Fabrikası ve Elektrik Makinaları Fabrikası, bu şehirde. 

Diğer önemli sanayi kuruluşu da  Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş’ye bağlı Orta Anadolu Rafinerisi. 

Ulaşımda 43 ilin geçiş noktasında yer alan ve "kilit kavşak" olarak adlandırılan kent hatta "Kırıkkale 7,65" adlı tabancaya da ismini veren il. 

Kemal Kılıçdaroğlu da konuşmasında 1925-1936 arası kurulan fabrikaları hatırlattı. 

“Kırıkkale, entegre savunma sanayinin merkezi olarak inşa edildi. Makine Kimya Endüstrisi burada kuruldu” diyen CHP lideri, şunları söyledi: 
 

Silah yapılıyor, top yapılıyor, mermi yapılıyor, ne gerekiyorsa burada yapılıyor. Kırıkkale’nin entegre savunma sanayi sistemi olarak inşasında hangi partinin imzası var? 

Burası küçük bir köydü. Yapan CHP değil miydi? Burası Anadolu'nun merkezi. Küçük bir köy ama buranın Türkiye Cumhuriyetinin bekası için bir savunma sanayine, entegre bir savunma sanayine ihtiyacı vardı ve bu yapıldı. 

Kılıçdaroğlu’na göre eğer Makine Kimya Endüstri (MKE) Kurumu’na gerekli yatırımlar yapılsaydı, gerekli destekler verilseydi bugün Kırıkkale, Ankara’dan sonra en büyük kentlerden birisi olacaktı, üreten kentlerden birisi olacaktı. 


MKE’de pek çok işçinin işine son verildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Taşeron işçileri var mı aramızda bilmiyorum? Taşeron işçileri var. Benim size sözüm var; devlet taşeron çalıştırmaz, bütün taşeron işçilerin tamamını kadroya alacağım göreceksiniz. Devlet taşeron işçi çalıştırır mı Allah aşkına? Devlet kadrolu işçi çalıştırır” dedi. 

Makine Kimya Endüstrisi KİT'ten A.Ş.'ye dönüştü

MKE’yi bir kamu iktisadi teşebbüsünden anonim şirkete dönüşmesini öngören kanun teklifi, Haziran 2021’de meclis komisyonundan geçmişti. 

MKE'nin “şirketleşmesi” için getirilen düzenleme özelleştirme eleştirilerine neden olunca, AK Parti teklife, kesinlikle özelleştirme yapılmayacağını içeren bir ekleme yapmıştı. 

Teklifin 8. maddesine, “Şirket, şirketin hisseleri ve bağlı ortaklıkları; satış, kiralama, işletme hakkının devri ve/veya sair başka tasarruflar yoluyla yerli ve yabancı özel hukuk gerçek ve tüzel kişilerine devre konu edilemez” cümlesi eklendi. Bu maddeyle birlikte teklif, 30 Haziran’da TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi ve Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla yasalaştı. 
 

neşet ertaş kemal kılıçdaroğlu
Kırşehir mitingindeki Neşet Ertaş pankartı/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer


Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası’nın yüzde 49 hissesinin Katar’a satılması konusunda zaten öfkeli olan muhalefet, MKE ile ilgili yasaya da “özelleştirileceği” gerekçesiyle karşı çıkmıştı. 

AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, 29 Haziran 2021’de yaptığı açıklamada Makina ve Kimya Endüstrisi (MKE) Kurumu'nun, istihdamın artmasına paralel olarak 1980'li yıllarda zirve yaptığını ancak emek yoğun modernize edilemediği için günümüzde ciddi istihdam kaybına uğradığını söylemişti. 

Düzenlemeyi istismar eden açıklamalar yapıldığını ifade eden Can, MKE’nin hâlihazırda özelleştirme kapsamında ve her an özelleştirilebilecek bir durumda olduğunu söylemişti. 

“Buna bir kanun çıkarmaya da gerek yok” diyen Ramazan Can, şöyle devam etmişti: 
 

Ama 'MKE, stratejik bir kurumdur. Dünya silah devleriyle rekabet edebilecek bir seviyeye kavuşturmamız lazım. Devletin bütün imtiyazları devam etsin ama KİT olması hasebiyle kısıtlarından, prangalarından da kurtulsun, özel teşebbüs mantığıyla da çalışsın. Özelleştirilemesin ancak özel sektör mantığıyla bir anonim şirket şeklinde rahat, elastiki imkanlara kavuşabilsin.' diye bu kanun teklifi getirildi.


277 bin nüfuslu kentin 60 bini emekli

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 Mayıs’taki Kırıkkale mitinginde vurgu yaptığı konulardan biri de kentin 60 bine yaklaşan emekli nüfusu. 

“‘Emeklilere, Ramazan ve Kurban Bayramında birer maaş asgari ücret kadar ikramiye verin’ diye defalarca söyledim” diyen Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, şöyle devam etti:  
 

“Önce ‘Para yok’ dediler, ‘Vermeyiz’ dediler. Sonra vermek mecburiyetinde kaldılar. Şimdi seçimler geliyor, bin lirayı 2 bin liraya çıkardılar. Ben ne diyorum? Asgari ücret kadar vereceksin. 

Şimdi benim sözüm, 60 bin emekliye ve onların ailelerine ve çocuklarına sözüm; Kurban Bayramı’nda gideceksiniz, paranızı çekeceksiniz, hesabınızda 15 bin lira ikramiye olduğunu göreceksiniz. 

Şimdi bana diyorlar ki, ‘Sen parayı nereden bulacaksın?’ Ben paranın nerede olduğunu biliyorum. Ben 27,5 yıl devlette çalıştım. 27,5 yıl bu devletin bütçesini yaptım. Tasarruf nerede yapılır onu iyi bilirim. Sosyal devletin de ne olduğunu, fakirin, fukaralığın da ne olduğunu çok iyi bilirim. 


2019’da 1000 lira olan en düşük emekli maaşı, Ocak 2023 itibariyle 5 bin 500 liraya yükselmiş durumda. 

İki Konya iki gündem

Millet İttifakı, 12 Mayıs’taki büyük Ankara mitingine hazırlanırken, bozkırın kritik şehirlerinden bir diğeri ise Konya. 

Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Mart’ta, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ise 8 Mayıs’ta bu şehri ziyaret etti. 

Ve her iki halk buluşmasının atmosferi birbirinden tamamen farklıydı. 

Ereğli Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen halk buluşmasında konuşan Kılıçdaroğlu’nun gündeminde Konya’nın en önemli sorunu tarım vardı. 

Ve hemen hemen her siyasinin dilinde olan “Hollanda, Konya kadar” karşılaştırması da konu başlıklarından biriydi. 

2021’de Hollanda’nın 114 milyar dolar, Türkiye’nin ise toplam 24 milyar liralık tarım ürünü ihraç ettiğini hatırlatan CHP lideri, “Sadece Konya’da 18 milyon 700 bin dekar tarım arazisi var. 2004 ile 2022 yılları arasında 7.5 milyon dekar tarım alanı sistemin dışına çıktı. Yani köylü ekmiyor, ekemiyor. Çünkü zarar ediyor” demiş ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan kredi faizi borçlarının tamamen silineceği sözü vermişti. 

"Düşmanlık tohumu ekmek kolaydır, kendine oy almak için her şeyi yapmak kolaydır"

Ekrem İmamoğlu’nun gündeminde ise Erzurum mitinginde karşı karşıya kaldığı taşlı saldırı vardı. 

İmamoğlu’nun Erzurum’dan hemen sonraki gün gerçekleşen Konya mitingi için endişe yüksekti. 
 


2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüzde 74 oy çıkan Konya’nın Anıt Meydanı’nda planlanmıştı İmamoğlu mitingi. Ancak Valilik izin vermeyince Stad Sokak’a taşındı. 

Gerginliğe sebep olabilecek üç ayrı girişimin engellendiği mitingi beklenenin çok üzerinde bir kalabalık izledi. 

“Taş atanlar değil, kalp yapanlar kazanacak” pankartlarının açıldığı mitingde İmamoğlu, “Bana taş atılmadı, millete taş atıldı. Demokrasiye taş atıldı” dedi Erzurum’daki saldırı için. 

“Düşmanlık tohumu ekmek kolaydır, kendine oy almak için her şeyi yapmak kolaydır. Bir avuç insan, millet kavga etsin istiyor, çünkü millet kavga etmezse, bu iktidarın iktidar kalma şansı yok.” diyen İBB Başkanı, “Bizim terbiyemizde Hz. Mevlana var, Hacı Bektaş-ı Veli var. Bizim terbiyemizde Mustafa Kemal Atatürk var. Atatürk var, Atatürk!” ifadelerini kullandı. 

Kalabalık mitingler bir gösterge mi?

Seçim süreçlerinde kamuoyunun baktığı iki yer var. Birincisi anketler, diğeri ise miting alanlarının ne kadar dolu ya da boş olduğu.  

Ancak ikisinin de yanılma payı var. 

“Bu pazar seçim olsa kime/hangi partiye oy verirsiniz?” sorusunu yönelten anket şirketleri, yanılma paylarını da hesaba katıyorlar. 

KONDA Araştırma’nın eski Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın da Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde dediği gibi “Seçimi kim kazanır?” sorusunun cevabını vermek “falcılığa girer”. 

“Bizim yaptığımız ölçüm” diyen Ağırdır, “Ancak şunu söylemek mümkün: Ama ekonomik ama siyasi ama ülkenin yönetim düzeni ama hukuk, ama yoksulluk, ama yolsuzluk gibi parametrelere baktığımızda karşımızdaki tablo, toplumun yüzde 60’ının, hatta daha fazlasının gidişattan rahatsız olduğu, gelecekten umutsuz olduğu, 30 yaş altının çaresiz, hayalsiz olduğu, ülkenin sorunlarının kavga kıyamet olmadan çözülebileceğine yönelik umudun olmadığı bir siyasi tablo var” ifadelerini kullandı. 

Ağırdır, Oksijen’e verdiği röportajda ise seçmenin yüzde 80’inin oy tercihinin artık belli olduğunu, kalan yüzde 20’nin ne kadarının sandığa gidip gitmeyeceğinin önem kazandığını söyledi. 

Miting alanlarındaki kalabalığa baktığımızda ise aynı kalabalıkların 2018 seçimlerinde de olduğunu görüyoruz. 

Geçtiğimiz günlerde bir meslektaşımın da dediği gibi: “2018'de Muharrem İnce'nin İstanbul mitingine bakan, 'Yarın CHP iktidarına uyanacağım' diye düşünebilirdi”.
 


Benzer durum İnce’nin 2018 tarihli Kırşehir ve Kırıkkale mitingleri için de geçerliydi. Aynı meydanlar, o dönem de tıkabasa doluydu. 

3 Haziran 2018’de Kağıthane’de konuşan İnce, elinde seçimlere dair anketler olduğunu belirtip "Şu kadarını söyleyeyim. Erdoğan'ın uykularını kaçırır" diye konuşmuştu. 

Seçim sonrası dönemde bozkırın insanının istediği, Türkiye’nin geri kalanından çok da ayrışmıyor. 

Ülkenin en büyük banknotuyla bir kalıp peynirin satın alınabildiği, kazanılan maaşın günden güne erimediği, “seyahat özgürlüğünün” bilhassa gençler için bir lükse dönüşmediği bir Türkiye… 

Seçime kadar kalan dört günde ise istenen şey huzur. 

Sadece Erzurum mitingindeki değil, bugüne kadar Yeşil Sol’un da AK Parti’nin de CHP’nin de İYİ Parti’nin de seçim büroları ya da standlarında kendini gösteren öfkenin büyümemesi. 

“Kalp nedir?” sorusuna “Taşa toprağa gerek kalmadan insanın gömüldüğü yerdir” der Neşet Ertaş.

Ve ancak bu yerde sevgisi olanın "içinde yanar ışıklar, kaybolur karanlık"… 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU