Rusya, Batı ve BM Güvenlik Konseyi'ndeki çatışma

Daha sonra da göreceğimiz gibi uluslararası sistemi ihlal eden ilk kişiler, bu sistemin garantörleridir!

Fotoğraf: AP

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) oturumlar için olağan başkanlık sırası 3 Nisan'da Rusya'daydı.

Rusya, Konsey oturumlarının tartışması ile istişaresine 'BM Sözleşmesi İlkelerini Savunmak İçin Etkili Bir Çoğulculuk Adına' başlığını seçti.

Bu, Güvenlik Konseyi'ndeki diğer daimî Batılı üyelerde (Fransa, İngiltere ve ABD) sert tepkiler denemese de bir rahatsızlık uyandırdı.

Nitekim AB Büyükelçisi Olof Skoog şöyle dedi:

Rusya, açtığı bu tartışmayla kendisini BM Sözleşmesi'nin ve çok taraflılığın savunucusu olarak takdim ediyor… Bu son derece gülünç.


BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Konsey oturumuna başkanlık eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un karşısında şunları söyledi:

Rusya'nın, BM Sözleşmesi ile uluslararası hukuku ihlal eden Ukrayna işgali, Kovid-19 salgınının sebep olduğu küresel ekonomik sıkıntılara ek olarak, bu ülke ve halkı için büyük acılara ve yıkıma sebep oluyor. Çok taraflı sistem, BM kurulduğundan bu yana görülmemiş bir gerilime maruz kalıyor. Büyük güçler arasındaki gerginlik, had safhada.


Rusya, öncesinde üye devletlere Konsey oturumu hakkında bir not göndererek "Soğuk Savaş'ın ardından kök salan ve BM sisteminin etkinlik ve istikrarını tehdit eden tek kutuplu dünya düzenini" kınadı ve şu ifadeleri kullandı:

Bugün başka bir sistemsel dönüşüm söz konusu: Tek kutuplu dünya sistemi. Doğal olarak sınırına varıp hızlı bir şekilde gerilerken çok kutuplu yeni bir sistem ortaya çıkıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ukrayna krizi, başkanlık sırası gelen Rusya'nın Güvenlik Konseyi başkanlığına gölge düşürdü.

Bu oturumda tek kutuplu bir esasa dayalı olmayan yeni ve çok kutuplu bir küresel sistemin kurulması gerektiği, Güvenlik Konseyi'nin genişletilip yeniden yapılandırılması, daimî üyelerin veto hakkını aşırı kullanması ve bu durumla nasıl başa çıkılacağı, Güvenlik Konseyi'nde veto kullanımından ötürü karar almanın zorlaştığı acil meselelerin Genel Kurul tarafından ne ölçüde ele alınabileceği, bazı Güvenlik Konseyi taraflarının BM Sözleşmesi ile uluslararası hukukun kural ve ilkelerini anlık çıkarlarına hizmet edecek şekilde yorumlamalarında zıtlık değilse de bir uyumsuzluğun olması gibi eski ve yeni pek çok mesele gündeme getirildi.

Açıkça görüldüğü gibi Güvenlik Konseyi oturumuna Rusya'nın başkanlık etmesinden dolayı aynı anda birçok farklı konu öne sürüldü ve oturumda daimî üye ülkeler kapsamında iki kampın varlığı kendini açıkça gösterdi: Batı kampı ile Rusya-Çin kampı.

Bu oturumda gündeme getirilen ana mesele çok kutupluluktu. BM Güvenlik Konseyi, 24 Nisan Pazartesi günü Lavrov başkanlığında, BM Sözleşmesi'nin ilkelerinin savunulmasında çok kutupluluğun etkinliğine dair açık bir tartışma oturumu düzenledi.

Oturum, Dünya Barış İçin Diplomasi ve Çok Taraflılık Günü ile aynı zamana denk geldi. BM Genel Sekreteri Guterres, Konsey önünde yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

Eşi görülmemiş ve iç içe geçmiş krizlerle karşı karşıyayız. Büyük güçler arasındaki gerginlik ve çatışma riskleri, tarihî bir seviyeye ulaştı. Güvenlik Konseyi üyeleri, özellikle de daimî üyeler, çok taraflılığın ortadan kalkmasına katkıda bulunmak yerine bunun başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesinden sorumludur. Çok taraflı iş birliği, BM'nin atan kalbi, varoluş sebebi ve ona rehberlik eden vizyondur.


Rusya Dışişleri Bakanı toplantının başında, bazı çıkar sahiplerinin "güç, hak sahibi yapar" ilkesini dayatmak suretiyle tek kutuplu dünya sistemini korumaya çalıştığına işaret etti.

Ardından uluslararası arenada Batılı kaideleri güçlendirmenin çoğulculuğu boğduğunu ve başarının anahtarının ortak çaba olduğunu vurgulayarak çifte standartlardan vazgeçmek gerektiğini belirtti.

BM Bülteni'ne göre Lavrov, ABD'yi, "1945'te Japonya'ya atom bombası atılmasındaki sorumluluğu ve bölgeyle ötesinde terörün dizginlerini serbest bırakan Irak müdahalesi gibi" faaliyetlerle BM Sözleşmesi'ni ihlal etmekle suçladı.

Yine BM Bülteni'ne göre ABD'nin BM Büyükelçisi de şunları söyledi:

Rus işgali bugün Ukrayna'yı vurdu. Ancak daha sonra başka bir ülkeye de uğrayabilir. Moskova'nın uluslararası sınırları yeniden çizme girişimi, BM Sözleşmesi'nin ilkelerini ihlal ediyor ve Ukrayna'daki çatışma, üzerinde anlaşmaya varılan ilkelerle uyuşmuyor. Nitekim dünya, bir sonraki vahşet ve savaş suçlarına hazırlanıyor.
 


Çin Temsilcisi ise "dünyanın sadece tek bir sistemi olduğunu" ve BM Sözleşmesi'nin de köşe taşı olarak kabul edildiğini belirtti.

Kendi ifadelerine göre BM Sözleşmesi'nin ilkelerini korumak, sözlerle tutarlı ve kapsamlı bir şekilde uyuşan eylemler gerektiriyor.

Çinli elçinin iki büyük gücün eylemleriyle söylemlerinin ne kadar uyuştuğuna dair dile getirdikleri ışığında şunu hatırlayalım:

17 Mart'ta Uluslararası Ceza Mahkemesi, binlerce çocuğun Rus güçlerinin işgal ettiği Ukrayna topraklarından yasadışı bir şekilde Rusya'ya göç ettirilmesinde doğrudan rolü olması gibi bir savaş suçu işlediği gerekçesiyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında tutuklama kararı çıkardı.

Bu konuda dikkat çekici olan şey, Mahkeme'nin ilk defa bir nükleer ülke başkanına, üstelik ülkesiyle Ukrayna arasında devam eden savaş koşullarında tutuklama kararı yöneltmesidir.

ABD ve İsrail gibi Rusya da Mahkeme'nin yargılama yetkisini asla tanımayan ve Mahkeme'yi kuran Roma Anlaşması'na imza atmayan ülkelerin başında geliyor.

Bu nedenle Rusya'nın BM Elçisi, Mahkeme'nin, Batı'nın elinde bir kukla olduğu için taraflı ve siyasileşmiş olduğunu düşünüyor.

Onun açıklamasına göre tutuklama emri, ironik bir şekilde, ABD'nin Irak'ı yasa dışı olarak işgal etmesinin yirminci yıl dönümünün hemen öncesinde duyuruldu.

Üstelik Uluslararası Ceza Mahkemesi, yargılama yetkisine sahipti, ancak bu işgalden sorumlu failleri adalete teslim etmek için hiçbir şey yapmadı.   


Başkan Trump döneminde ABD'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yönelik tutumuna gelince…

Mike Pompeo, bu mahkemeyi "Amerikalı yetkilileri, kendi yargılama yetkisine boyun eğdirmek için yasa dışı girişimlerde bulunmakla" suçladı.

Daha sonra, Başkan'ın Haziran 2020 başında "Uluslararası Ceza Mahkemesi ile bağlantılı bazı kişilerin mülkiyetlerinin yasaklanması" hakkında çıkardığı bir uygulama emri uyarınca eski Başsavcı Fatou Bensouda ile Savcılık Ofisi Yetki ve İşbirliği Direktörü hakkında yaptırım uygulandığını duyurdu.

Genel Sekreter'in bu karara tepkisi ise bu kararın bilgisini "endişeyle" aldığını söylemekten ibaretti!

Daha sonra da göreceğimiz gibi uluslararası sistemi ihlal eden ilk kişiler, bu sistemin garantörleridir!

Bu konunun devamı var.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat 

DAHA FAZLA HABER OKU