Terör operasyonlarının üstlenilmesi… Fırsatçılık ve dikkat çekme çabası

Militanların suç işledikten sonra izlediği karmaşık ve etkileyici uygulamalar

"Pakistan Taliban'ı" hareketine bağlı Mohmand Grubu (Cemaat-i Ahrar), geçen ocak ayında polis karakolu camiini hedef alan intihar saldırısının sorumluluğunu üstlendi / Fotoğraf: AFP

Pakistan'daki terör eylemlerinin sorumluluğunu üstlenme politikası hem karmaşık hem de etkileyici.

Bölgede bazen kimsenin üstlenmediği şiddet olayları meydana gelirken bazen de birden fazla grup bu olayların sorumluluğunu üstlenebiliyor. 

Bunun yanı sıra, terör örgütüne bağlı bir grubun sorumluluğu üstlendiği bir durumda örgüt liderlerinin, saldırıya karıştıklarını inkâr ettiği de oluyor. 

Pakistanlı alim Şeyh İcaz Ahmed, 19 Şubat'ta Peşaver'in banliyösünde öldürüldü ve bu cinayetin sorumluluğunu kimse üstlenmedi. 

Benzer şekilde Pakistan Taliban'ı ile Pakistan hükümeti arasında Kasım 2021'de ve Haziran 2022'den Kasım 2022'ye kadar devam eden kısa süreli ateşkes dönemlerinde yaşanan şiddet olayları ve intihar saldırılarını da geçmişte üstlenen olmadı. 

Örneğin Kasım 2022'de Veziristan'ın güneyinde Güvenlik Cemiyeti üyelerinden biri, el yapımı bir bombayla hedef alındı ve hiçbir grup bu operasyonun sorumluluğunu üstlenmedi. 

Mayıs 2020'de Kabil'de bir hastane, yoğun bir silahlı ve bombalı saldırıya maruz kaldı, ancak bu operasyonu da üstlenen olmadı.

Bununla birlikte ABD ve Afganistan hükümeti, bu saldırıdan "IŞİD/Horasan"ı sorumlu tuttu. 

Ayrıca bir grubun sorumluluğu hem üstlendiği hem reddettiği örnekler de mevcut.

Bu bağlamda Ocak 2023'te Peşaver'de bir karakol camiini hedef alan intihar saldırısı kayda değer.

Şöyle ki Pakistan Taliban'ı hareketine bağlı ve Cemaat-i Ahrar olarak da bilinen Mohmand Grubu, bu saldırının sorumluluğunu üstlendi ve bunu, liderleri Halid Horasani'nin 7 Ağustos 2022'de Afganistan'da öldürülmesine karşılık bir intikam operasyonu olarak nitelendirdi.

Ancak hareketin resmi sözcüsü Muhammed Horasani bunu, hareketin talimatlarına aykırı olarak değerlendirdi ve hareketin, saldırının sorumlusu olduğunu ilan etmekten kaçındı. 

Tek bir saldırının birden fazla terör örgütü tarafından üstlenildiğine dair örnekler de var.

Nitekim Aralık 2020'de Rawalpindi şehrinde meydana gelen bir patlamanın sorumluluğunu Pakistan Taliban'ı hareketi ile Pakistan DEAŞ'ı örgütü üstlendi. 

Aynı şey, 2022'de de tekrarlandı ve iki örgüt, aynı hadisenin sorumluluğunu üstlendi. Ekim 2022'de hem Pakistan Taliban'ı hem de Pakistan IŞİD'i bir açıklama yayınlayarak Karaçi'de öldürülen teröristlerin kendi örgütlerinin mensubu olduklarını iddia etti. 

Terör örgütlerinin, ilk başta operasyonların sorumluluğunu üstlendikleri bir açıklama yayınladıktan sonra geri adım attığına dair örnekler de mevcut.

Mesela Çin'in Pakistan Büyükelçisi Nong Rong, Ketta'dayken 21 Nisan 2021'de Serena Otel'i hedef alan bir intihar saldırısından sağ çıktı.

Pakistan Taliban'ı önce sorumluluğu üstlendiği bir açıklama yaparak bu saldırının hedefinde yabancıların olduğunu belirtti.

Ancak daha sonra, Taliban hareketinin Çin ile yeni bir cephe açması mahiyetinde olan saldırıda ana hedefin Çin Büyükelçisi olduğu netleşince önceki açıklamasını geri çekti. 

Pakistan Taliban'ı, önceki iddialarının sonuçlarını izledikten sonra ve Pakistan ile Çin'in terör operasyonlarına güçlü bir tepki vermesinden korkarak başka bir açıklama daha yayımladı ve Çin Büyükelçisinin saldırının hedefi olmadığını belirtti. 

2014 yılında Pakistan Taliban'ı, Peşaver'deki APS okulunda meydana gelen katliamın sorumluluğunu üstlendi, ancak hareketin hâlihazırdaki lideri Nur Veli Mahsud, hareketin bu saldırıda parmağı olmadığını iddia ederek bu katliama karışanların ortaya çıkarılması için bağımsız bir soruşturma yürütülmesini talep etti. 


Operasyonları üstlenmenin sebepleri

Pakistan ve Afganistan'da "terör operasyonlarını üstlenmeme" politikasının arkasında üç etken var.

Bunlardan en önemlisi, saldırının örgütün stratejik hedefleriyle uyumuna ilişkin. Nitekim saldırı, örgütün hedefleriyle uyuşmuyorsa üstlenilmez.

Örnek vermek gerekirse; Pakistan Taliban'ı, Peşaver'deki polis karakolu camiini hedef alan intihar saldırısını kabullenmedi ve bunu, hareketin talimatlarına aykırı olarak değerlendirdi.

Zira camileri birçok kez hedef alan IŞİD/Horasan'ın aksine Taliban, hedefin önemi ne olursa olsun savaşçılarını camileri hedef almaktan menediyor. 

İkinci etkense terör örgütlerinin hedeflenmeyen bir saldırının sonuçlarından ötürü verilecek tepkiden korkması.

Taliban'ın Ketta'daki Serena Otel'e yönelik saldırı hakkındaki açıklamasını geri çekmesi bu türden bir tavır. 

Terör örgütlerinin, gerçekleştirdikleri operasyonları üstlenmekten kaçınmalarını açıklayan üçüncü ve son etkense bu örgütlerin yapısıyla ilgili. 
 


Terör örgütlerinin yapısı

Pakistan Taliban'ı ya da Afganistan Taliban'ı içindeki savaşçıların, yönetimleriyle ilişkilerini yapısal bir ağ olarak tarif edebiliriz.

Örgütler içindeki her bir grup, hedeflerini merkezî yönetimden bağımsız olarak seçiyor. Gruplar ile merkezî yönetim arasındaki bu iletişim eksikliği de bu meselede rol sahibi olabilir. 

Alt gruplar, örgütsel disipline aykırı hareket ediyor ve kişisel çıkarlarını örgütün stratejik hedefine üstün tutuyor. Bu da onları, suç faaliyetlerine karışan kiralık bir katil haline getiriyor.

Nitekim terör örgütlerine bağlı bazı grupların, merkezî yönetimin iznini almadan ve bu operasyonların sorumluluğunu üstlenmeden para karşılığında adam kaçırma ya da cinayet gibi, örgüt çerçevesi dışındaki operasyonlara karıştığını gösteren örnekler söz konusu. 

Diğer yanda Pakistan Taliban'ı ve IŞİD gibi örgütlerin, belirli bir operasyonun sorumluluğunu fırsatçılık adına üstlendiği de oluyor.

Nitekim bu örgütler, dikkat çekmek uğruna, gerçekleştirmedikleri bir operasyonun sorumlusu olduğunu iddia edebiliyor.  

Bu gibi durumlarda teröristler, kiralık katil gibi birden fazla terör örgütünün yararına faaliyet yürütüyor; bir terör eylemi gerçekleştirdiklerinde de eylemin sorumluluğunu bu gruplar üstleniyor. 

Daha önce bahsettiğimiz Rawalpindi saldırılarını hem Taliban hem de IŞİD'in üstlenmesi ve aynı şekilde Karaçi'de öldürülen teröristlerin kendi gruplarına mensup olduğunu açıklamalarının sebebi, teröristlerin birden fazla gruba bağlı olması olabilir. 

Pakistan ve Afganistan'daki terör operasyonlarını üstlenme politikası, bölgedeki karmaşık tabloya ve açıklanan hedefler uğrunda terör operasyonları gerçekleştirmekle kalmayıp kiralık bir katil gibi suç faaliyetlerine de karışan terör gruplarının daima fırsatçı davranışlarına dair bilgimizi artırıyor. 

Sonuç olarak bu gerçekler, Pakistan Taliban'ı ve Afganistan Taliban'ı gibi büyük bir terör ağı içinde savaşçılar ile üst düzey liderler arasındaki iletişim kopukluğunu gözler önüne seriyor.

İyi araştırmalara konu olması halinde bu, teröre karşı etkin bir strateji geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. 

 

 

*Bu metin, Independent Urdu'nun internet sitesinden tercüme edilmiştir. 

DAHA FAZLA HABER OKU