Avrupa’nın üç büyük ekonomisi resesyon çemberinde ve Avrupa Merkez Bankası’nın cephanesi tamamen tükendi

Almanya, İtalya ve İngiltere ya resesyonda ya da durgunluğun kıyılarında dolaşıyor. Mevcut tablo Euro Bölgesi için tehlikenin habercisi şeklinde yorumlanıyor

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi ve Almanya Başbakanı Angela Merkel (Reuters) 

Avrupa sanayisinin belkemiği Almanya sendeliyor ve işsizlik rakamları üç ayda ikinci kez artış gösteriyor.

İngiltere ekonomisi üretimin nisan-haziran döneminde yüzde 0,2 düşmesiyle birlikte 2012’den bu yana ilk kez daralma yaşıyor.

İtalya’nın borç krizi ülkedeki siyasi belirsizlik yüzünden daha da kötüleşiyor.

Business Insider’dan Yusuf Khan’ın analizine göre, kıtanın üç büyük ekonomisinin düşüşe geçtiği ve iyileşmeye dair umut verici belirtilerin görülmediği Avrupa muhtemel bir krizle karşı karşıya. Dahası Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ekonomiyi canlandırmak için cephanesi tükenmiş gibi görünüyor. Resme dışarıdan bakıldığında işlerin yolunda gitmediği ortada.

Son zamanlarda neler yaşandı?

Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya yabancı ülkelerle ihracat ilişkisine fazlasıyla bel bağlamış durumda. Hal böyle olunca ABD-Çin ticaret savaşı özelde Almanya’yı genelde de Avrupa’yı mağdur ediyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’le ABD Başkanı Donald Trump arasındaki çatışma nedeniyle küresel ticaretin hız kesmesi, zincirleme etki yaparak Alman sanayisi için ciddi sonuçlar doğurabiliyor.

Sanayi üretiminin haziranda bir önceki aya kıyasla yüzde 1,5 düştüğü gösteren verilerin çarşamba günü açıklamasıyla birlikte Almanya’nın tepesinde dolanan kara bulutların dağılmadığı görülüyor.  

İngiltere merkezli analiz şirketi Oxford Economics’e göre ticarette yaşanan gerilimin etkisi sürerken inşaat dışında tüm başlıca sektörlerde ay boyunca düşüş yaşandı.

Analistler, ikinci çeyrekte sanayi üretiminin bir önceki döneme göre yüzde 1,9 azalmasıyla birlikte “çeyrek bazında 2012’den bu yana en büyük düşüşün” gözlendiğini vurguluyor.

Almanya Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’sına (GSYİH) dair göstergeler Avrupa ekonomisinin amiral gemisinin ikinci çeyrekte daralma yaşadığını işaret ediyor.

Oxford Economics bu sonuçların, fabrika siparişlerinin düşmesiyle birlikte Alman ekonomisinin ticaret savaşının en ağır yükünü çektiğinin emaresi olduğunu ifade ediyor.

Ayrıca tüm bunlar üretimin azalması ve ekonominin daralması halinde gerçek anlamda işten çıkarmaların olacağı sinyalini veriyor.

HSBC'nin başekonomisti Stefan Schilbe geçen ay yaptığı açıklamada, işsizlik oranının son üç ayda ikinci kez arttığını belirtmişti. Schilbe'nin de ifade ettiği gibi yavaşlama, "işgücü piyasasında (mütevazı) bir iz bırakmaya" başlıyor.

İngiltere’nin durumu çok daha parlak değil

İngiliz ekonomisinin bu çeyrekte 2012’den bu yana ilk kez daralma göstermesi, kıtada sancılı bir ayrılık sınavından geçen ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) anlaşmasız çıkışının (Brexit) muhtemel etkilerine dair önemli bir ipucu veriyor.

FXTM’nin üst düzey analisti Lukman Otunuga, Business Insider’a cuma günü yaptığı değerlendirmede “İngiltere ekonomisinin sağlamlığına duyulan güven bu sabah büyük bir darbe aldı” dedi.

İngiltere’de ikinci çeyrekte büyümenin yatay seyretmesine dair beklentilere bakıldığında gözlenen gerileme ülkenin karşısındaki sorunların bir emaresi gibi duruyor.

Bu işte kabahatin çoğu Brexit’e yükleniyor. İngiltere hizmet temelli ekonomiye sahip olduğundan "istikrar" kavramı ülke için daha fazla önem taşıyor. Dolayısıyla son 6 çeyreğin 5’inde iş yatırımının düşmesi İngiltere’de Brexit nedeniyle fazla belirsizlik yaşandığını işaret ediyor.

Londra merkezli Forex şirketi Monex Europe’un kıdemli piyasa analisti Ranko Berich, “İngiliz ekonomisi hükümet ve bireyler tarafından desteklendi. Ancak bu açıkça sürdürülemez bir durum ve Brexit’in daha şimdiden verdiği zarara ışık tutuyor” diye konuştu.

 

 

İtalya şu sıralar kendi çalkantısıyla meşgul

İtalya Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini’nin partisi Lig (Lega), parlamentonun üst kanadı Senato'ya Başbakan Giuseppe Conte ve hükümeti için güvenoyu isteyen önerge sundu. Piyasalarda dalgalanmaya yol açan bu çıkışla birlikte tahvil faizleri 17 baz puan yükselişle yüzde 0,225 arttı.  

Ülkede borcun GSYİH’e oranı yüzde 130. Böylesi olağanüstü yüksek bir orana bakıldığında ufukta ilerleme yaşanacağına dair bir umut belirmiyor.

Londra merkezli danışmanlık kuruluşu Capital Economics ise bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:

İtalya hükümetinin, borç oranının yükselmesini önlemek için yapabileceği çok az şey var. Bilhassa Euro Bölgesi üyeliği göz önünde bulundurulduğunda borç azaltmanın üç yolu -GSYİH’de daha hızlı artış, mali kemer sıkma ve daha yüksek enflasyon- ya kapandı ya da bunlar muhtemelen etkisiz olacak. Bu nedenle İtalya'nın önünde sonunda borçların yeniden yapılandırılmasına ya da doğrudan temerrüde zorlanacağını düşünüyoruz.

ECB’nin bu karışıklığı çözmek için yapabileceği bir şey var mı?

Aslına bakılırsa bu soruya “neredeyse hiçbir şey” yanıtı verilebilir. ECB eylül ayında faiz oranlarını düşürebilir ve politikalarını gevşeterek Avrupa üzerindeki baskıyı hafifletebilir. Ancak yine de bunlar muhtemelen karışıklığı çözmeye yetmeyecek.

ECB’nin cephaneliğinde Avrupa’yı teşvik edecek çok fazla mühimmatı kalmadı. Haliyle ECB Başkanı Mario Draghi bankanın izlediği politikayı eylül ayında gevşetse bile resesyon yaşanması kaçınılmaz gibi duruyor. Sonuç olarak Avrupa içinde bulunduğu çıkmazda mahsur kalmış görünüyor.

Independent Türkçe için derleyen: Elvide Demirkol

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU