Barış ağabey 80 yaşında!

Çocukların Barış ağabeyi, Türkçe pop müziğin özgün isimlerinden biriydi... Sadece sahnelerdeki haliyle, albümleriyle değil televizyon programlarıyla da hafızalarda yer etti. Gideli neredeyse çeyrek asır oldu. 1 Yüz 1 İnsan, doğum gününde Manço'yu anıyor

Barış Manço gideli 24 yıl oldu, yaşasaydı bugün 80. yaş gününü kutlayacaktı / Fotoğraf: Hey Dergisi

"Dünya küçük, insanlar kardeş, her yeni doğan bebek yeni bir dünya demek" diyen insandı Barış Manço.

II. Dünya Savaşı'nın kanlı günlerinde merhaba dedi hayata.

Ailesi o yüzden "Barış" koydu adını...

"İsmiyle müsemma" yaşadı...

56 yıllık kısa yaşamına pek çok sıfat sığdırdı.

Şarkıcıydı, besteciydi, söz yazarıydı, memleketin kültür elçisiydi.

En çok bilinen, çocukların marşı haline gelen "Arkadaşım Eşşek" şarkısının altında ise eşi Lale Manço'nun imzası vardı. 

1981 Kasım ayında yayınlanan "Sözüm Meclisten Dışarı" albümünün en tanınmış, "Gülpembe" ile birlikte Türkiye'ye mal olmuş şarkılarından biriydi. 

Çocuksu ve masalsı şarkıyı herkesin diline dolayan insandı Barış Manço.

Çocukların barış ağabeyi, yalnız geçen bayram sabahlarının unutulmaz sesiydi.

"Ben şarkıcı değil kitle iletişimciyim" diyordu Manço.

7'den 77'nin yüzü, televizyonların en samimi çehresiydi.

Birden çok kuşağa sesleniyordu. 

Büyükler kadar çocukları da ekrana çivi gibi çakıyordu. 

Programın en ilgi çekici kısımlarından biri "Adam Olacak Çocuk" idi. 

Çocuklar marifetlerini yarışma beceri içinde sergiliyor, kürsüden hepsi 10'ar puanla ayrılıyordu. 

Özünde eşitlikçiydi Manço. 

Ve kimilerine göre aynı zamanda iyi bir öğretmendi. 

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol'un 1990'da bir okul ziyareti sırasındaki törende çocukların şarkı ve şiire dair yeteneklerini fark edince "Burada bir de Barış

Manço olmalıydı" demesi boşuna değildi. 

Sadece Türkiye'nin  değil Japonya'nın da tutkusu haline gelendi. 

Evliya Çelebi'ye göndermeyle "Barış Çelebi" lakabını alması belki de bu yüzdendi. 

"Dere Tepe Türkiye" başlığı altında memleketi memleket insanlarına tanıtıyor, "Komşu Kapısı" başlığında ise dünya gezileri yapıyor, halktan insanlarla bir araya geliyor, onlarla gülüyor, sosyal hayatla ilgili röportajlar yapıyor, kültürlerini tanıyor, Türkiye'nin kültüründen bahsediyordu.

Evet, Manço belki kimini gözünde salt milliyetçiydi lakin aynı zamanda evrensel bakabilenlerdendi. 

Dört kıtada 32 ülke, bu ülkelerde 66 kent ve 28 vilayet gezdi. 

Sadece türkülerin, pop müziğin değil saykodelik rock'ın da hakkını verenlerdendi.

1968 tarihli "Trip" şarkısı dönemin azınlıkta kalmış nadide eserlerindendi. 
 


Henüz lisedeyken kurduğu grubu Kafadarlar'dan buraya kadar ulaşacağını o yaşlarda kuşkusuz tahmin edemezdi.

1963'te yüksek öğrenim için Belçika'ya gitmişti Manço.

Grafik eğitimi aldığı okulunu birincilikle bitirmişk,1965’te meşhur Olimpia'nın sahnesinde belirmişti.

Sadece sesi ve mizacıyla değil uzun saçlarıyla da kazındı hafızalara Barış Manço.

İmajı ona 1967'de Hollanda yollarında geçirdiği bir trafik kazasından mirastı aslında.

Suratı boydan boya kesilmiş, dudağında yarık izi kalmıştı.

Önce meşhur bıyığını bıraktı o izleri örtmek için, aşağı sarkan bıyıklarını uzun saçlarıyla tamamlamıştı.

1984'ta Gökhan Akçura'ya verdiği röportajda çocukların bu haliyle kendisini daha çok Tarzan, Red Kit gibi resimli roman kahramanlarına benzettiğini söylüyordu.

"Dış görünüşüm, kıyafetlerim, takılarım ve de onların çok anlayacağı bir dille şarkı söylemem onlara cazip geliyor. Büyük kısmının gözünde Tarzan'dan farkım yok. Karşı karşıya geldiğimizde çok şaşkınlık içinde bakıyorlar bana. Ama ben özellikle çocuklar için şarkı yazmıyorum. 'Arkadaşım Eşşek'i çocuklar için yazmadım. Fakat çocukların çok iyi aldığını görünce olayın biraz daha üzerine gidip bir çocuk programında bu şarkıyı söylemeyi yeğ tuttum" diyordu Barış Manço. 

Aynı şarkıyla ilgili gülümseten anektodlardan biri de Manço ile Ümit Besen arasında yaşanandı. 

Besen'in "Nikah Masası" şarkısının aynı dönemde meşhur olması üzerine Manço arkadaşını arayıp "Yahu Ümit, senin masan var, benim eşeğim var. Benim eşeği senin masaya bağlayalım da bir resim çektirelim" demişti. 

Latifeyi seven adamdı Barış Manço. 

Sanatın dışına çıkmak istediği de oldu.

1994 yerel seçimlerinde çok sevdiği Kadıköy'ü yönetmek istedi.

Eski başbakan Tansu Çiller'in Doğru Yol Partisi'nden aday oldu. 

Rahatsızlığı gerekçe gösterileerek seçim öncesi adaylıktan çekildi.

Sadece gözü kulağı olanlar dinlemedi Barış Manço'yu.

O, işitme engellilere de hitap etti.

Meşhur el kol hareketleri, aslında sağır ve dilsiz alfabesiydi.

Ve parmaklarındaki onlarca yüzük gerçekten de süsten ibaretti.

Birçok hayali gerçek oldu Manço'nun... 

Biri hariç...

80 yaşında elinde bastonu, kolunda oğluyla sahneye çıkamadı mesela.

TRT röportajında dillendirdiği o dileğine sekte vuran kalbi oldu.

Karaciğer ve meme kanserini altüst etti ama.

1 Şubat 1999'da kalp krizine yenildi.

Hayatını yitirdiğinde ardında 7'den 77'ye milyonlarca hayranı, kalpler ile zihinlere pusula yüzlerce şarkı bıraktı.

Malum, bugün Barış Manço'nun doğum günü.

Yaşasaydı 80 yaşında olacaktı...

200’den fazla parçaya imza attı Manço.

On iki altın ve bir platin albüm kazandı.

Sekiz dilde yorumlandı şarkıları.

Akıllarda hoş sadanın çok ötesinde bir kişilik, komple bir sanatçı olarak kaldı. 

Sevecen 1 yüz, üretken ama çok üretken 1 insandı. 

O, hep "Moda, 81300 İstanbul" diyen adamdı... 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU