Türkiye-Yunanistan sınırında mahsur kalan göçmenler, 16 gündür yaşam mücadelesi veriyor

Türkiye'den Yunanistan'a geçmek isteyen, aralarında 10 çocuğun da bulunduğu 40 düzensiz göçmen, Meriç Nehri'nin Yunanistan tarafında kalan bir adacıkta mahsur kaldı. Göçmenler kurtarılmayı bekliyor

Fotoğraf: Alarm Phone

Ege ve Akdeniz'de Avrupa'ya geçmek isteyen ve zor durumda kalmış düzensiz göçmenlerin durumunu yetkililere bildirmek ve kurtarılmalarını sağlamak amacı ile kurulmuş olan uluslararası "Alarm Phone" adlı STK, 8 Aralık'ta, Türkiye'den Yunanistan'a geçmek isteyen aralarında 10 çocuğun da bulunduğu 40 düzensiz göçmenin Meriç Nehri'nin Yunanistan tarafında kalan bir adacıkta mahsur kaldığını ve kurtarılmayı beklediklerini açıkladı.

Mahsur kalan grubu kurtarmak için Yunan makamlarına ulaşan aktivistler, yetkililerden "Biz oraya gittik, öyle bir grupla karşılaşmadık" cevabını aldı.

Grupta bulunan mültecilerin verdiği bilgiye göre, 15 Aralık Perşembe sabahı bir grup Yunan sınır muhafızı, mültecilerin yanlarına gitmiş ve herkesin üstünü aradı, üzerlerindeki para, telefon ve değerli eşyaları aldı ve gruptan 4 kişiye de alarak gitti.

Grupta bulunan ve adının açıklanmasını istemeyen Suriyeli bir göçmen, kendilerinin Yunan polisi tarafından darp edildiklerini ve Yunan polisinin aralarındaki bazı kişilerin elbiselerinin soyup değerli eşyalarını aldıklarını söyledi.
 

Alarm Phone 2.jpg
Fotoğraf: Alarm Phone

 

Darp edilip, değerli eşyaları alındıktan sonra, 40 kişilik grubu Türkiye'ye geri gitmeleri için Meriç Nehri'nin kıyısına bırakıldıklarını aktaran Suriyeli göçmen, 16 günden beri orada olduklarını anlattı:

Bulunduğumuz yer Yunanistan toprağı, yardım istiyoruz ama Türkiye tarafı da bizi almak istemiyor. Zaten burası Yunan tarafı olduğu için bu tarafa geçemiyorlar. Türkiye tarafına geçsek bizi gözaltına alıp Suriye'ye göndermelerinden korkuyoruz. Hava şartları çok kötü, çok zor durumdayız, yiyecek sıkıntısı çekiyoruz, aramızdaki bazı kişiler hasta, acil yardım istiyoruz.


Kış şartlarına rağmen mültecilerin hayatlarını tehlikeye atıp, Türkiye'den Ege Denizi üzerinden Yunan adaları ve İtalya'ya; kara sınırından da Yunanistan ve Bulgaristan'a geçiş denemeleri devam ediyor.

Yunan sınır muhafızlarının, hem Ege denizinden hem kara sınırından göçmenleri Türkiye'ye geri itmesi yıllardan beri devam ediyor ama son aylarda geri gönderilenin sayısında bir artış var.

Geri gönderilen göçmenler, Yunan polisinin telefon ve değerli eşyalarını aldıklarını söylüyor.

Göçmenler bazen de elbiseleri soyulup çıplak olarak geri itiliyor ve aralarında hayatını kaybedenler de oluyor. 


Türkiye'deki Suriyeliler neden hayatlarını riske atmak pahasına Avrupa'ya gitmek istiyor?

İHH İnsani Yardım Vakfı Mütevelli üyesi Osman Atalay'a göre bu göçün nedeni, batıda iş imkanlarının daha iyi olması, sosyal hakların sağlanması ve sosyal ve siyasi baskının da az yaşanması:

Asya ve Ortadoğu'da Afganistan Pakistan İran, Irak ve Suriyeli göçmenlerin ölüm pahasına Avrupa'ya gitme kararlılığının başlıca sebebi, batıda iş imkanları ve sosyal hakların olması ve mültecilerin üzerinde siyasal ve toplumsal baskının az olmasıdır. Türkiye de ekonomik kriz ve Suriyeliler üzerinden yürütülen yabancı düşmanlığı, bazı siyasilerin Suriyeli karşıtı söylemleri ve Suriyelilere karşı yapılan saldırılar, Suriyelilerin batıya göçün ana sebepleridir.
 

Osman Atalay.jpg
İHH İnsani Yardım Vakfı Mütevelli üyesi Osman Atalay

 

Türkiye'de yaşadığı zorlukları anlatan 36 yaşındaki Suriyeli mülteci Şamil, kendileri için tek çıkar yolun Avrupa'ya gitmek olduğunu söyledi. 

Şamil geçen yıl kendisi gibi mülteci olan Suriyeli kızla imam nikahı ile evlenmiş. Eşi Kahramanmaraş'ta kendisi ise Şanlıurfa'da oturuyor. Resmi nikahları olmadığı için Şamil'in nakli Kahramanmaraş'a yapılmıyor.

Kahramanmaraş Belediyesi, resmi nikah yapmak için Şanlıurfa Göç İdaresi'nden verilen resmi bir evrak istiyor.

Göç İdaresi Şamil'e sadece Kahramanmaraş'a gitmesi için geçici seyahat izni belgesi veriyor fakat Kahramanmaraş Belediyesi "Bu belge ile nikah kıyamayız" diyor. 

Şamil yaşadığı sorunları şu sözlerle dile getirdi:

Eşim yakında doğum yapacak ama biz resmi nikah yapamıyoruz ve yasal olarak birlikte yaşama imkanımız yok. Ben Maraş'a eşimin yanına gidip orada beraber yaşarsak, ben orada yasadışı olarak kalmış olacağım, orada ev kiralayamayacağım ve kendi adıma resmi hiçbir işlem yapamayacağım. Polis beni yakalarsa Şanlıurfa'ya geri gönderir. Hayatımız her gün biraz daha zorlaşıyor, ne yapacağımı bilmiyorum.


Halihazırda çok az maaşla çok zor iş bulduklarını ifade eden Şamil, "Şanlıurfa'da iş yok, ev kiralarını yıllık istiyorlar ve bu, yılda 80 bin TL kira bedeli demek, ben bu kadar kirayı nasıl ödeyebilirim ki? İstanbul'da tanıdıklarım var orada çalışabilirim ama kaydım Şanlıurfa'da olduğu için İstanbul'a gidersem orada kaçak olarak kalacağım ve yakalanırsam Suriye'ye gönderilebilirim" diye konuştu.

Şamil, Suriye'de güvenlik olmadığı için ve Suriye'ye dönmeyi düşünmüyor, Türkiye'de de hayat şartları çok zor olduğu için Avrupa'ya gitmeyi tek seçenek olarak görüyor;

Suriye'ye dönen birçok kişi rejim tarafından tutuklandı, bazıları öldürüldü, muhaliflerin kontrolünde olan bölge de güvenli değil. Suriye'de şu anda hiçbir yer güvenli değil, biz Suriye'ye dönmek istemiyoruz, hayatımızı riske atıp Avrupa'ya gitmeyi deneyeceğiz.


Fransa'ya gitmek için Yunanistan'ın Kos Adası'na gitti, 25 gün sonra cenazesi geldi

Yunanistan'a kaçak geçip oradan batı Avrupa'ya geçmek isteyen sadece Türkiye'deki mülteciler değil.

Türkiye vatandaşları da daha iyi ekonomik şartlar ve daha özgür bir hayat için umuda yolculuğa çıkıyorlar. 

Daha iyi bir hayat umudu ile Fransa'ya gitmek için eylülün sonunda Bodrum'dan Yunanistan'ın Kos Adası'na geçen 30 yaşındaki Barış Büyüksu, Yunanistan'ın Kos Adası'nda 25 gün kadar kaldıktan sonra 22 Ekim'de ailesine cenazesi teslim edildi. 
 

Alarm Phone 3.jpg
Barış Büyüksu'nun, Kos Adası'ndayken çektirdiği bir fotoğraf

 

Yetkililerin aileye verdiği bilgiye göre, Barış Büyüksu Yunan makamları tarafından işkence edildikten sonra içinde 14 Afgan ve Filistinli göçmenin bulunduğu lastik bota konup Türkiye'ye geri itildi.

Bot, bir Türkiye sahil bir güvenlik botu tarafından kurtarıldıktan sonra Barış Büyüksu, bilinci kapalı olarak hastaneye kaldırıldı ama kurtarılamadı.  

Aileye bugüne kadar yetkililer tarafından başka hiçbir bilgi verilmedi. Sadece bottaki göçmenlerin ifadesi aileye anlatıldı.

Göçmenlerin ifadelerine göre, maskeli Yunan polisleri Barış'a elektrikle işkence ettikten sonra onu bota bindirmiş.

Aradan 45 gün geçtiği halde aileye adli tıp raporu henüz verilmedi ve ailenin bu konudaki tüm girişimleri de sonuçsuz kalsı. 

Barış Büyüksu'nun Kos'ta bulunan bir arkadaşı, Barış'ın Kos Adası'nda 25 gün kaldıktan sonra Fransa'ya gitmek üzere 21 Ekim'de Kos'tan Atina'ya giden feribota binmek isterken Yunan resmi polisleri tarafından gözaltına alındığını ve daha sonra siyah bir minibüse konulup götürüldüğünü anlattı.

O güne kadar kendisi ile haberleşen ailesi Barış'a ulaşmak istese de ulaşamadı, ertesi sabah da Bodrum Polis Merkezi'nden aileye cenazelerini almaları için telefon ediliyor.
 

m.JPG
Fotoğraf: Memet Aksakal

 

Anne Saime Büyüksu bu konuda duygularını şu sözlerle dile getirdi:

Kimse bize sahip çıkmıyor, gencecik oğlumu öldürdüler, cenazesi geldi ama bu konuda bize hiçbir bilgi verilmiyor, bu konuda devletten, büyüklerden, herkesten yardım istiyorum, oğlumun katilleri kimse bulunsunlar ve cezalandırılsınlar, bu olay bizim başımıza geldi başka kimsenin başına gelmesin. 


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU