Brezilya'da yeniden Lula devri ve son durum üzerine düşünceler

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Dünyanın en kalabalık altıncı ülkesi olan Brezilya'da yeniden Lula da Silva dönemi resmen başlamak üzere.

Zira, Brezilya Yüksek Seçim Mahkemesi'nin açıkladığı resmi sandık sonuçlarına göre Lula da Silva yüzde 50,83; rakibi Devlet Başkanı Jair Bolsonaro yüzde 49,17 oranında oy aldı.

Nihayetinde daha evvel 2003-2010 arası Brezilya'yı yöneten eski Başkan Lula, yüzde 2'den az farkla yine ipi göğüslemeyi başardı.

Lula Da Silva, 1 Ocak 2023 tarihinde Brezilya devlet başkanlığını Bolsonaro'dan resmen devralacak.

Peki, Lula'nın anka kuşu misali küllerinden yeniden doğuşunu nasıl okumalıyız?

Öncelikle onun politik kariyerine bir göz atmak gerekiyor.
 

Reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters

 

77 yaşında ve oldukça tecrübeli bir siyasetçi olan Lula, dünya kamuoyunda çok sık görmeye alışmadığımız türden bir sosyal demokrat lider.

Sol siyaset ile tanışması 1960'lı yıllara dayanıyor. 1969 yılında Metal İşçileri Sendikası'nın bölge başkanı seçilerek, genç ve karizmatik bir işçi önderi olarak öne çıkmayı başardı.

Lula, en önemli politik başarısını ise 1975 yılında 100 bin işçinin üye olduğu Metal İşçileri Sendikası başkanı seçilerek (yüzde 92 oy oranıyla) elde etti.

Sonrasında Lula'nın durdurulamaz yükselişi başladı. Sendika başkanıyken ülke genelinde büyük çaplı grevler düzenlediği için tutuklanması Lula için bir dönüm noktası oldu.

Bir aylık tutukluluk sonrası, 10 Şubat 1980'de İşçi Partisi'ni kurdu. Kurmuş olduğu bu parti çok kısa sürede geniş kitlelere yayıldı ve yarım milyonu aşkın üyeye ulaştı.

1986 yılında Brezilya kongresine seçildi. 1989 seçimlerinde partisi adına devlet başkanlığına aday oldu ancak kaybetti.

Bu yenilgisi daha sonraki başkanlık seçimlerinde de tekrarlandı. Ancak 2002 yılındaki seçimler onun zaferini getirdi.

Neticede Lula da Silva, Brezilya tarihinde işçi sınıfı içerisinden çıkan ilk devlet başkanı oldu.
 

İşçi Partisi adayı Lula da Silva, yeni Brezilya Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Sao Paulo'da halka seslenerek birlik mesajı verdi (AFP).jpg
İşçi Partisi adayı Lula da Silva, yeni Brezilya Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Sao Paulo'da halka seslenerek birlik mesajı verdi / Fotoğraf: AFP

 

Lula'nın iki dönem süren başkanlığı dünyada sermayenin akışının hızlı ve yaşamın kısmen ucuz olduğu bir dönemdi. Dolayısıyla ekonomide belli bir kalkınma başarısı sağlandı.

Brezilya'nın kırsal ağırlıklı kuzeydoğu bölgesinde yoksul ailelere gıda vb. desteği sağlamak, eğitim imkanlarını artırmak açısından somut uygulamalar gerçekleştirildi.

Ancak buna karşın ülkenin merkez ve batı bölgelerinde Lula'nın vadettiği yapısal reformlar gerçekleşmedi.

Özellikle de Lula'nın başkanlığının ikinci döneminde, Brezilya'nın en büyük sermaye gruplarından Petrobras ve Odebrecht tarafından fon desteği aldığı ve çevresindeki bazı isimlerin rüşvet aldığı iddiaları ortaya atıldı.

Nihayetinde 2010 yılında yerine Dilma Rousseff'i aday gösterdi. 


12 Temmuz 2017'de eski cumhurbaşkanı Lula da Silva, yolsuzluk nedeniyle hakim Sérgio Moro tarafından 9 yıl 6 ay hapse mahkum edildi.

Ayrıca savcılar, Lula'nın 3,7 milyon real (yaklaşık 1,2 milyon dolar) değerinde rüşvet aldığını öne sürdü. Lula, kesinleşen 12 yıl 1 aylık hapis cezası sonrasında 2018 yılının Nisan ayında cezaevine girdi ve yaklaşık 2 yıl hapis yattıktan sonra, 8 Kasım 2019'da tahliye oldu.

Nihayetinde geçtiğimiz yaz haziran ayında, Brezilya 10. Bölge Federal Mahkemesi, Lula da Silva'nın suçsuz olduğuna hükmetti. Böylece Lula toplum nezdinde de beraat etmiş oldu.
 

Lula da Silva, pasif yolsuzluk ve kara para aklama suçlarından mahkum olmuş, 7 Nisan 2018'de tutuklanarak ceza evine gönderilmiş ve 580 gün hapiste kaldıktan sonra 8 Kasım 2019'da tahliye olmuştu.jpg
7 Nisan 2018'de tutuklanarak ceza evine gönderilen Lula da Silva, 580 gün hapiste kaldıktan sonra 8 Kasım 2019'da tahliye olduğunda, taraftarlarının alkışlarıyla karşılanmıştı

 

Seçim sonuçları açıklandıktan sonra yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

Bıraktığım yerden, ulaştığım yere, her zaman Tanrı'nın bana karşı çok cömert olduğunu düşündüm. 1 Ocak 2023'ten itibaren sadece bana oy verenleri değil, 215 milyon Brezilyalıyı yöneteceğim. Biz tek ülke, tek bir halk ve büyük bir milletiz. Brezilya siyasetinde bir diriliş süreci yaşadığımı düşünüyorum. Beni diri diri gömmeye çalıştılar ama şimdi ülkeyi yönetmek için buradayım.

Çok zor bir durumun içindeyiz ama eminim ki halkın yardımıyla bir çıkış yolu bulacağız ve barışı yeniden tesis edeceğiz. Birbirine zıt iki ülke planını karşı karşıya getiren bir seçimdi ve bugünün tek ve büyük bir kazananı var, Brezilya halkı. Bu ne benim ne İşçi Partisi'nin ne de seçim kampanyasında beni destekleyen partilerin zaferidir. Bu, demokrasinin zafere ulaşması için siyasi partilerin, kişisel çıkarların ve ideolojilerin üzerinde kurulmuş muazzam bir demokratik hareketin zaferidir.

Brezilya halkı bugün, hayatlarını kimin yöneteceğini seçme hakkını kullanmaktan daha fazlasını istediğini gösterdi, halk devlet kararlarında aktif rol almak istiyor. Brezilya halkı iyi bir iş, her zaman enflasyonun üzerinde bir maaş, kaliteli bir halk sağlığı ve eğitime sahip olmak istiyor. Silah yerine kitap istiyor. Brezilya halkı umudunu yeniden kazanmak istiyor.

Bu ülkenin barışa ve birliğe ihtiyacı var. Halk artık savaşmak istemiyor. Asla kullanılmaması gereken silahları bırakmanın zamanı geldi. Silahlar öldürür ve biz hayatı seçiyoruz. Ülkeyi tüm boyutlarıyla yeniden inşa etmek gerekiyor. En acil halletmemiz gereken şey açlığı sona erdirmek. Bu ülkede milyonlarca erkek, kadın ve çocuğun yiyecek hiçbir şeyinin olmamasını veya ihtiyaçlarından daha az tüketmelerini normal kabul edemeyiz.


Lula'nın bu ifadelerinden anlaşılması gereken temel çıkarım, artık net ve istikrarlı bir çizgide oturmuş olan klasik Latin Amerika sol geleneğinin, bu seçim sonuçları neticesinde, Güney Amerika kıtasının politik hakimi olduğunu ilan etmesidir.

Zira, Meksika'da solcu Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador'un 2018'deki zaferi bir dönüm noktasıydı. Bunu Arjantin'de Peronist aday Alberto Fernandez'in zaferi izledi.

Bolivya'da 2019'daki darbe sonrasında iktidara gelen aşırı sağcılar, 2020 seçimlerinde solcu aday Luis Arce karşısında kaybetti.

Peru'da geçtiğimiz nisan ayındaki seçimleri sendikacı Pedro Castillo kazandı. Ayrıca Honduras'ta 2009'da askeri darbeyle devrilen eski Devlet Başkanı Manuel Zelaya'nın eşi Xiomara Castro sandıktan zaferle çıktı.

Şili'de ise 35 yaşındaki eski öğrenci hareketi lideri Gabriel Boric, devlet başkanlığı seçimini açık ara farkla kazandı.
 

AP.jpg
Fotoğraf: AP​​​​​

 

Bugün net olarak görülüyor ki, kıta genelinde yaşanılan ciddi ekonomik sıkıntılar, gittikçe artan sosyal eşitsizlikler ve Kovid-19 pandemisinin kötü yönetilmesi, Latin Amerika halklarını merkez sağ siyasetten kopardı.

Son olarak Brezilya'da, Lula'nın küllerinden doğmayı başarması da bu durumun net bir göstergesi oldu.

Peki, 1 Ocak 2023'te resmen başkanlık koltuğuna oturacak Lula'yı neler bekliyor?

Bol kaynaklara ve güçlü bir ekonomiye sahip büyük bir ülke olmasına rağmen, Brezilya'da halen yoksulluk sınırının altında yaşayan 22 milyon civarında insan bulunuyor.

Düzenli hiçbir geliri olmadan yaşam savaşı verenler de hesaba katılırsa bu rakam 54 milyondan civarında insana karşılık geliyor.

Lula'nın zafer konuşmasına bakılırsa, o ve ekibi genel tablonun gayet farkında. Zaten Lula daha önce, sekiz senelik başkanlığı sırasında, küresel sermayenin hızlı aktığı ve temel ihtiyaçlara kısmen ucuz ulaşılabilen bir sürece denk geldiği için, Brezilya ekonomisinde istikrarlı bir kalkınma başarısına ulaşmıştı.

Ayrıca Brezilya'nın kırsal ağırlıklı kuzeydoğu bölgesinde yoksul ailelere nakit ödeme şeklinde gıda, barınma ve ısınma desteği sağlaması sayesinde ciddi atılımlar da gerçekleştirebilmişti.

Fakat tüm bu başarılarına rağmen ülkenin merkezinde vadettiği yapısal reformları gerçekleştirememesi ve rüşvet iddiaları Lula'nın epey başını ağrıtmıştı. 
 

AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

Lula'nın geçmişindeki artılar ve eksiler yukarıda ifade ettiğim şekilde özetlenebilir. Brezilya seçmeninin tekrar ona yönelmesinde kuşkusuz selefi Bolsonaro'nun hatalarının da payı oldu.

Zira, Bolsonaro'nun siyahilere ve Kızılderililere yönelik nefret dolu söylemleri, iklim krizine ve Kovid-19 salgınına inanmaması, Rusya'ya yönelik yaptırımları desteklemediğini söylemesi, Brezilya seçmeninin büyük bir kısmının ona karşı cephe almasına neden oldu.

İlaveten dört yıllık iktidarı döneminde yoksullara yönelik sosyal ve ekonomik politikalara gerekli önemi vermedi. Nihayetinde rakibi Lula'ya seçimi kaybetmesi sürpriz olmadı.

Ancak, Brezilya seçim sonuçlarında asıl sürpriz, oyların coğrafi dağılımı oldu. Kuzeydoğu Brezilya'sının yoksul ve verimsiz topraklarında Lula ezici üstünlük sağlarken, ABD ve Avrupa kültürü etkisindeki güney eyaletlerinde, Bolsonaro sandıktan birinci çıkmayı başardı.

Unutmadan ekleyelim; Brezilya nüfusunun yüzde 23'ünü oluşturan Protestan mezhebine mensup seçmenler de büyük ölçüde Bolsonaro'yu destekledi. Dolayısıyla Lula'nın oldukça zorlu bir maratonu aştığını kabul etmemiz gerekiyor. 


Yukarıda ifade ettiğim şartlarda Lula da Silva Brezilya'yı geçmiş başkanlık döneminden ve selefi Bolsonaro'dan daha başarılı yönetebilir mi?

İkinci bir soru, 77 yaşındaki Lula, 2026 ‘da (81 yaşındayken) tekrar aday olabilecek mi?

Bu soruların cevabı aslında önümüzdeki dört yıllık dönemde belli olacak. Artık dört yıllık, "ikinci ve muhtemelen son kez Lula devri" başlıyor.

Lula'nın bu yeni dönemin zorluklarını aşabilmesi ise yeni bir ekonomi politikasını doğru konfigüre edebilmesine bağlı.

Zira onun yeniden seçen Brezilya halkı, ülkede alım gücü azalan orta sınıfa ve yoksullukla savaşan kitlelere yeni bir düzen kurabilmesi için şans vermiş durumda. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU