24 Kasım Öğretmenler Günü… Eğitim camiasının sorunları neler, ücretli öğretmenler neden kadroya alınmıyor?

Yılda bir defa hatırlanan öğretmenler pek çok sorunla boğuşuyor. Eğitimciler, var olan sorunları ve çözüm önerilerini Independent Türkçe'ye anlattı

Ayşenur Alkan, 22 yaşındaydı.

Gaziantep'in Karkamış ilçesindeki Kocatepe İlkokulu'nda öğretmenlik yapıyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öğretmenlik mesleğinin üçüncü ayındaydı.

Suriye tarafından atılan roketler okulun yakınına düşünce öğrencileri sığınaklara götürmek için diğer meslektaşları gibi harekete geçti. 

Öğrencilerini sığına götürmeyi başarmış, son bir defa daha koridorları kontrol etmek için sığınaktan çıktı.

O anda, okulun bahçesine düşen roketten saçılan şarapnel parçaları ile hayatını kaybetti.

Alkan, dar gelirli bir ailenin tek kızıydı. 

Memur olabilmek için hem Kamu Personel Seçme Sınavı'na (KPSS) hazırlanıyordu.

Hem masraflarını karşılayabilmek hem de ailesine katkı sunabilmek için 3 ay önce ücretli öğretmenlik yapmaya başlamıştı. 

 

Ayşenur Alkan
Ayşenur Alkan / Fotoğraf: AA

 

Ayşenur öğretmenin hayatını kaybetmesiyle ücretli öğretmenlik tekrar gündeme geldi. 

Yeni yılda sözleşmeli öğretmen olmayacak

Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) 9 Eylül 2022 verilerine göre, örgün eğitim kapsamında 1 milyon 139 bin 673 öğretmen görev yapıyor.

Öğretmenlerin yaklaşık 93 bini ücretli, 600 bin civarı da sözleşmelilerden oluşuyor.

KPSS ile atanan sözleşmeli öğretmenler, 5 yıl görev yaptıktan sonra kadroya alınıyor.

Ücretliler ise bir yıllığına geçici olarak görevlendiriliyor.

Ücretli öğretmenler, diğer meslektaşlarıyla aynı görevi yapıyor ancak ayın sonunda ellerine asgari ücret civarında bir para geçiyor.

Resmi tatillerde ya da kar tatilinde dersler yapılmadığı için o gün için hesaplarına herhangi bir ücret yatırılmıyor.

 

Ücretli öğretmenler kadro bekliyor
Ücretli öğretmenler kadro bekliyor / Fotoğraf: AA


 

"Tüm öğretmenler kadroya geçirilmeli"

Ücretli öğretmenlerin sorunları şimdiye kadar pek çok defa dile getirildi.

Talepleri yüksek sesle de dillendirildi. Ancak istekleri karşılanmadı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki günkü Meclis grup toplantısında, "Kim öğretmense hepsini kadrolu öğretmen yapacağız. Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık almayacak" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun ifadelerine benzer bir açıklama da Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den geldi.

Bahçeli, "Atanamayan hiçbir öğretmen bırakmayacağız. Ücretli, sözleşmeli veya bir başka alt tanım altında hiçbir öğretmen kalmamalı hepsi kadroya geçirilmelidir" diye konuştu.

İş icraata gelince bir şey yapılmıyor

Daha önce de birçok siyasi benzer açıklamalarda bulundu ama gereğinin yapılması için adım atılmadı.

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Muhtemelen siyasiler bugün de öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu, sorunlarının çözülmesi gerektiği şeklinde açıklama yapacak.

İş icraata gelince ne kadarının yapılacağını kestirmek güç değil. Peki, yıllardır fiilen öğretmenlik yaptıkları halde "ücretli" kategorisindeki eğitimciler neden kadroya alınmıyor?

"Bir an önce kadro tahsisi yapılmalı"

Ücretli Öğretmenler Platformu Başkanı Ali Ekrem Gül'e göre ücretli öğretmen sorununa acile çözüm bulunması gerekiyor.

Gül'ün verdiği bilgiye göre şu an yaklaşık 93 bin 442 ücretli öğretmenin görev yapıyor. Belli bir KPSS puanı alan ve en az 5 yıl görev yapmış ücretli öğretmenlerin kadroya alınması gerekiyor.

Bi yöndeki taleplerini her vesileyle dile getirdiklerini söyleyen Gül, "Ayrıca maaşlarında bir iyileştirme istiyoruz. Hem sigortaları yarım yatıyor hem de sosyal hakları yok. Özellikle eğitim fakültesi mezunu, formasyon yapmış ve en az 5 yıl ücretli öğretmenlik yapmış olanlara kadro tahsisin yapılmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

 

Ali Ekrem Gül
Ali Ekrem Gül / Fotoğraf: Twitter

 

"Eşit işe eşit ücret istiyoruz"

Ücretli öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılara ilişkin şimdiye kadar yetkililerle defalarca kez görüştüklerini aktaran Gül, "Geçen sene bir ücretli öğretmenimizin aldığı net maaş 2 bin 500 liraydı. Şu an aldığı ücret 5 bin 860 TL. O da haftada 30 saat ful derse girerse bu ücreti alıyor. Yani bu ücreti her öğretmenimiz alamıyor. 10, 15 veya 20 saat çalışanlar bu kadar almıyor. Ortalamaya vurulduğunda 3 bin 500 ile 4 bin civarında bir para eline geçiyor" diye konuştu.

Öğretmenlerin çok zor şartlar altında çalıştıklarını kaydeden Gül, "Devletten eşit işe eşit ücret vermesini istiyoruz. Sonuçta ücretli öğretmende sınava giriyor, nöbet tutuyor, rapor yazıyor ve not veriyor. Kadroyla aynı işi yaparken neden daha az ücret alıyor? Bu eşitsizliğin bir an önce giderilmesini istiyoruz" çağrısında bulundu

"Çıkarılan kanunla öğretmenler ayrıştırılıyor"

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Sekreteri İkram Atabay de Gül ile benzer görüşte.

Eğitim camiasında aynı işi yapan ama farklı istihdam biçimlerinde çalıştırılan öğretmenlerin olduğunu hatırlatan Atabay, "Kimisi kadrolu, kimisi sözleşmeli kimisi de asgari ücretin altında bir maaşla çalıştırılıyorlar. Tamamen emek sömürüsü üzerine işletilen bir sistem var ve bu yetmezmiş gibi bir de öğretmenlik meslek kanunu çıkarıldı" dedi.

 

İkram Atabay
İkram Atabay / Fotoğraf: Twitter

 

Atabay'a göre çıkarılan kanun öğretmenleri ayrıştırılıyor, ekonomik özlük hakları bir sınav üzerinden hiyerarşi oluşturularak giderilmeye çalışılıyor: "Eşit işe eşit ücret uygulanmalı, çünkü ayrıştırma anayasaya aykırı bir durum" dedi Atabay.

"24 Kasım'da yine timsah gözyaşları dökülecek"

Ekonomik krizle birlikte ülkede emeği ile geçinen birçok meslek kesiminin geçinemez durumda ve öğretmenlerin de bu gruba dahil olduğuna değinen Atabay, "Ücretli öğretmenlik meselesi de ciddi bir sorun. Eğitimde açık olmasına rağmen kadrolu istihdam sağlanmıyor. Geçen sene 94 bin öğretmen ek ders yani ücret karşılığı ders vermiş ve bunların aldığı para asgari ücretin çok altında. Bu ekonomik krizde öğretmenler nasıl geçinecek, ailelerini nasıl geçindirecek? Bunu düşünen yok" dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

Herhalde bakanlık 'bu işi ne kadar ucuza kapatırsam o kadar iyi' yaklaşımı içerisinde. Bu kabul edilebilecek bir şey değil. 24 Kasım'da yine timsah gözyaşları dökülecek. Kimisi gidecek emekli öğretmenin elini öpecek ama biz şunu çok iyi biliyoruz ki el öpme ile değer verilmiyor. Çünkü öğretmenler çok ciddi sorun yaşıyor. Gerçekten öğretmenleri ve ülkenin geleceği çocukları düşünüyorsanız, öncelikle ekonomik, özlük ve mesleki sorunlarını giderirsiniz."

"Bir ülkenin eğitim sistemi başarıyla orantılıdır"

Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı ve Eğitimci Yazar Turgay Polat da eğitimin bir ülkenin olmazsa olmazı, geleceği, ekmeği ve aşı olduğuna vurgu yaptı.

Ülkenin refahının eğitim sistemindeki başarıyla orantılı olduğunu, bunun dünyanın her tarafında ispatlandığının altını çizen Polat, "Eğitimciler normal yaşamlarında sıkıntı yaşamadan, kafaları rahat bir şekilde eğitim süreçlerini yürütmesi lazım. Türkiye'de öğretmenlerin aldıkları ücretin yaşam standartları açısından çok rahat oldukları söylenemez" dedi.

 

Turgay Polat
Turgay Polat / Fotoğraf: AA

 

"Eğitim yenilenmeli ve dünyayı yakalamalıdır"

Farklı statüde çalıştırılan öğretmenlerin hem kendi içerisinde hem de eğitimin başarısı açısından ciddi sorunlara yol açtığına dikkati çeken Polat, şunları kaydetti:

Hızlı bir şekilde öğretmenlik meslek kanununu da içine alacak şekilde bir düzenleme yapılmalı. Öğretmenlerin tek kategoride hayatlarını sürdürüp eğitime zaman ayırması gerekiyor. Geçmişten bugüne öğretmenlerin yaşam şartlarıyla ilgili çok ciddi problemleri var. Oysa dünyanın yenilenmesi ve değişimi yürütebilecek kapasitede bir yaşam standardına sahip olması lazım. Bugün öğretmenlerin yüzde 8-90'ının yurtdışına çıkmadığı, dil bilmediği ve teknoloji kullanamadığı bir ortamda gelişimle ilgili bir şey söyleyemezsiniz. Eğitim yenilenmeli ve dünyayı yakalamalıdır, aksi takdirde bu ciddi sorunları beraberinde getirecektir."

"Kadroda aslan payı MEB'in"

Eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik ise ücretli ve sözleşmelilerin kadroya alınmamasının devletin imkanlarıyla ilgili bir mesele olduğunu söyledi.

"Şu an Milli Eğitim Bakanı değilim diye farklı konuşacak değilim" diyen Prof. Dr. Çelik, "Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı'nın bütün kamu için tahsis ettiği bir personel sayısı var. Bu sayı bütün kamu kuruluşlarına bölünüyor" dedi.

 

Hüseyin Çelik
Hüseyin Çelik / Fotoğraf: AA

 

Kadro dağıtımında aslan payının MEB'e düştüğünü ifade eden Çelik, "Ancak Sağlık Bakanlığı veya Adalet Bakanlığı gibi diğer bakanlıkların ihtiyaçlarını görmemezlikten gelemezsiniz" şeklinde konuştu.

"Hepsinin kadroya alınması rasyonel değil"

AK Parti, CHP veya başka bir parti olsun iktidara gelen her hükümetin insanları hoşnut etmek istediğini söyleyen Çelik, kadro tahsisinin tamamen devletin imkanlarıyla alakalı bir konu olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:

"Ücretli veya sözleşmeli öğretmenlerin hepsinin kadroya alınması rasyonel değil. Diyelim ki bir öğretmeni bir okula tayin ettiniz. Haftada 2 veya 3 saat resim, müzik, beden eğitimi ya da başka bir dersi var. Bunun için kadrolu bir öğretmenin atanması doğru değil, dünyanın her yerinde bu böyledir. Ama ücreti doyurucu veya tatminkar olmalı. Diğer türlüsü doğru değil. Şu an muhalefetteki partiler belki farklı konuşuyorlar ama iktidara geldikleri zaman onlarda söylediklerime benzer ifadeler kullanacaktır."

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU