Milli Gazete’nin Trabzonlu yazarı Cevahir, Kürt turistlere saldırının ardından yazdı: Susmak ahlaksız bir tavırdır

Milli Gazete yazarı İdris Cevahir Trabzon'da Kürt turistlerin saldırıya uğramasının ardından yazdığı yazıda, "Kavmiyet üzerine konuşmak hassas bir konudur ancak böyle nahoş bir durum olduğunda susmak ise ahlaksız bir tavırdır” dedi

Milli Gazete yazarı İdris Cevahir, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi vatandaşlarının Trabzon’da uğradığı saldırıyı köşesine taşıdı.

Bir Trabzonlu olarak meselenin kendisini rahatsız ettiğini belirten Cevahir, “Bir Trabzonlu olarak halkın böyle bir tepki vermesini ihtimal dâhilinde görsem de yapılanlar ve oluşan süreçler kesinlikle kabul edilemez. Hele hele valiliğin olay sonrası uygulaması akla ziyan bir şeydi. Kavmiyet üzerine konuşmak hassas bir konudur ancak böyle nahoş bir durum olduğunda susmak ise ahlaksız bir tavırdır” ifadelerini kullandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cevahir, “Kürtler bir mesele değil bir millettir” başlıklı yazısında “Kavmiyet meselesi ancak tarihi kökleri olan ve derin bir zemine dayanan kavramları yeniden gözden geçirmek ile konuşulabilir hale gelir” dedi.

Cevahir’in bugün Milli Gazete’de yayınlanan yazısının bir bölümü şöyle:

Irk, dil, renk, soy ve sop tamamı ile insanın iradesi dışında bir gerçekliktir ve hiçbir şekilde as üst ilişkisine sahip değildir. Ne yazık ki insan aklını örten ideolojiler ve yaklaşımlar bu gerçeği çoğu zaman görmemezlikten gelmiştir. Halen insanlık bu sürecin sancılarını yaşamaktadır.

Ulus devlet teorisinin işlenmesi ve neticede bütün devletlerin ulus devlet formuna bürünmesi ırkçılık söylemlerinin hak talebinden devlet talebine doğru evrilmesine neden olmuştur. Anadolu özelinde meseleye baktığımızda bu talepler Türk ve Kürt ırklarının birlikte yaşadığı birlikte vatan bellediği bir coğrafya için kaçınılmaz çatışma alanları ortaya çıkarmaktadır. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında ulus devlet teorisi ile şekillenmiş ve kendinden olmayanın kim olduğuna karar vermiş bir devlet anlayışı bu çatışma alanlarının derinleşmesine ve genişlemesine ivme kazandırmıştır. 

Ulus devlet paradigması dünyanın insan tabiatı için imkânsızı zorlamak anlamını taşır. Her ulusun devletleşmesi gerektiği ilkesi birçok coğrafyada insan yaşamını imkânsız kılmaktadır. Devletlerin oluşması veya devletlerin sınırlarının belirlenmesi insan ırkları üzerinden değil içerisinde ırk fonksiyonunda olduğu kültür, coğrafi şartlar, hayat algılama biçimleri de olmak birçok etkenle ve birazda kader çizgisi ile belirlenir. Bu noktada ırka dayalı bir devletleşme sürecine girmek bölgesel felaketler doğuracaktır. 

Ayrıca ulus devlet yaklaşımı bir an olsun doğru kabul edildiğinde yukarı da ifade edildiği üzere herhangi bir ulusun bu yaklaşımın gerekliliği olan devlet olma talebinden mahrum bırakılması düşünülemez.


Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU