Libyalı siyasetçilerin Türkiye ziyaretleri ve taraflar arasındaki anlaşmazlıklar

Memet Aksakal Independent Türkçe için yazdı

Libyalı siyasetçilerin Türkiye ziyaretleri ve taraflar arasında devam eden anlaşmazlıklar / Fotoğraf: Twitter

Libya'da Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdülhamid Dibeybe'nin üzerindeki istifa baskıları artarken, önce Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Saleh, ardından Libya Yüksek Devlet Konseyi Başkanı Halil Mişri Türkiye'de temaslarda bulundu.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un davetlisi olarak ağustosun başında Ankara'ya gelen Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Saleh, TBMM Başkanı Şentop ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştü.

Saleh, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, Ankara ile ilişkileri bir üst seviyeye taşımak istediklerini belirtti. Saleh, "Türk şirketlerinin Libya'nın gelişiminde önemli rol oynadığını, bunların ülkenin yeniden inşasına katkıda bulunabilmeleri için önce eski sözleşmelerini tamamlamaları için işbirliği yapmamız gerekir" dedi.

Saleh, devamında şunları ifade etti: 

"Bu görüşme sırasında Libya'daki son durumu çok net bir şekilde Sayın Erdoğan'a anlattık. En önemli şeyin Libya'nın birliğini ve toprak bütünlüğünü korumak olduğunu kendisine ilettik. Cumhurbaşkanı, Libya'nın istikrarı ve refahı için gerekli tüm çabayı göstereceklerini söyledi."

Saleh, Libya'ya döndükten sonra 15 Ağustos'ta Kahire’ye gidip orada Libya Yüksek Devlet Konseyi Başkanı Halid Mişri ile bir görüşme yaptı.

Görüşmeden sızan bilgilere göre, Halid Mişri, Saleh'e Libya'da sık sık gerginliğe ve çatışmalara neden olan iki hükümetli mevcut duruma son verip, bir an önce seçime gitmek için, Libya yasal hükümeti olduğunu iddia eden iki hükümetin de istifa etmesi ve ülkeyi seçime götürmek için 10 bakanlı bir seçim hükümeti kurulması teklifini götürdü. 

Libya'da Müslüman Kardeşlerin lideri olarak kabul edilen Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halit Mişri, ne Abdülhamid Dibeybe ne de Meclisin Başbakan atadığı Fethi Başağa hükümetinden memnun.

Mişri, bu hükümetlerden biri ile seçime gidilmesini istemiyor çünkü bu iki hükümette de kendi adamları yok. Bu iki hükümetten biri yerine içinde kendi adamlarının da olduğu üçüncü bir hükümetle seçime gitmek istiyor. Fakat bu fikir kendisi dışında hiç kimse tarafından desteklenmiyor. 

Libya Temsilciler Meclisi üyesi Hadi El Seğir, Meclis Başkanı Akila Saleh ile Halid Mişri arasındaki seçim kanunu ve bu konuda anayasaya konulacak maddeler konusundaki görüşmelerde büyük oranda anlaşma sağlandığını ama görüşmelerin askerlerin ve çifte vatandaşlığı olanların seçimlerde aday olup olmaması konusunda tıkandığını söyledi.

El Seğir, Fathi Başağa başkanlığındaki parlamento tarafından atanmış Libya hükümetinin asla geri adım atmayacağını bu konuda Devlet Yüksek Konseyi veya başkalarıyla herhangi bir görüşme olmadığını belirtti.

Fethi Başağa hiçbir şekilde kendisinin Libya'nın yasal hükümeti olduğu konusunda geri adım atmıyor. Meclis Başkanı Akila Saleh de Başağa'yı destekliyor.

Libya Yüksek Devlet Konseyi ve Libya Başkanlık Konseyi, Abdülhamit Dibeybe hükümetine açıkça desteklemese de yasal başbakan olarak Dibeybe'yi muhatap alıyorlar. Dibeybe, sık sık seçim olmadan görevi kimseye devretmeyeceğini açıklasa da devlet başkanı görevi yapan Libya Başkanlık Konseyi'nin Dibeybe'yi görevden alma yetkisi var. 

Meclis Başkanı Akila Saleh, çifte vatandaşlığı olanlar ile askerlerin de seçimde aday olmasını destekliyor ama Halid Mişri, bunun hem asker hem de ABD ve Libya vatandaşlığı bulunan General Halife Hafter'in devlet başkanlığına aday olmasının önünü açacağı endişesi ile askerler ve çifte vatandaşlığı olanların seçimlerde aday olmaması gerektiğini savunuyor. 

Tarhuna katliamları ve Hafter'in rolü 

Önce Trablus Hükümeti'ne bağlı olan sonra Hafter'in tarafına geçen El Kani (Kaniyat) milisleri, 2016-2020 yılları arasında Trablus'un güneyinde bulunan Tarhuna'da yüzlerce kişiyi infaz etmekle suçlanıyor. Kaniyat milislerinin Trahuna'dan çekilmesinden sonra bölgede çok sayıda toplu mezar bulunmuştu. 

Libya genel savcısı Sıddık El-Sur, çarşamba günü yaptığı bir basın toplantısında, şu ana kadar Tarhuna ve çevresinde 82 toplu mezardan 259 cesedin çıkarıldığını açıkladı.

El-Sur, bu konuda 20 sanık hakkında cinayet, işkence, adam kaçırma, zorla kaybetme, silahlı soygun ve hırsızlık suçlamalarının bulunduğunu ve 10 davanın mahkemelere sevk edildiğini kaydetti.

 

Tarhuna’da bulunan bir toplu mezar. Fotoğraf: Twitter
Tarhuna’da bulunan bir toplu mezar. Fotoğraf: Twitter

 

Kaniyat milisleri lideri Muhammed El-Kani, geçen yıl temmuzda, Bingazi'de gözaltına alınmak isterken çıkan çatışmada öldürülmüştü. 

Kaniyat milisleri 2019'da kadar Trablus'taki Feyyaz Serrac hükümetine bağlıyken, 2019'da taraf değiştirerek Hafter tarafına geçmişti.

Kaniyat milisleri Tarhuna'daki katliamların çoğunu Trablus hükümetine bağlı oldukları 2016-2019 döneminde yaptığı halde, Hafter karşıtları, Tarhuna'daki katliamlardan Hafter'i sorumlu tutuyor.

Bazı kurbanların ailelerinin şikayeti ile ABD vatandaşlığı da bulunan General Halife Hafter hakkında Libya'daki iç savaşta sivil katliamı yaptığı iddiası ile ABD’de açılmış davalar bulunuyor. Hafter suçlu bulunursa olay uluslararası savaş suçları mahkemesine kadar gidebilir. 

Hafter bu konuda kendisini korumak için seçimlerde devlet başkanlığına aday olmak istiyor. Libya'nın batısında, iç savaşta birçok sivilin ölmesinden Hafter'in sorumlu görülüyor. Buna rağmen Hafter, devlet başkanlığına aday olursa kazanma şansı yüksek adaylardan biri olarak görülüyor.

Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El Sisi tarafından da desteklenen Hafter'in, devlet başkanı seçilmesi halinde Libya'da Müslüman Kardeşler yanlılarının üzerinde baskı kuracağı, hatta onları siyaset dışına iteceği belirtiliyor. Bu yüzden, Türk hükümeti tarafından da desteklenen Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Mişri, ne olursa olsun Hafter'in adaylığını engellemek istiyor. Mişri'nin bu tutumu, Libya'da geçen yıl 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimlerin yapılmaması ve yeni bir seçim tarihinde bir türlü anlaşma sağlanamamasının da en önemli sebebi. 

Akila Saleh ve Halid Mişri'nin Kahire'deki görüşmesinden sonra Halid Mişri, Türkiye'ye gelerek Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmelerde bulundu.

 

Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı Twitter hesabı
Fotoğraf: Twitter

 

Trablus'ta milis gruplar arasında devam eden gerginlik ve Suriyeli paralı askerlerin durumu 

Fethi Başağa'nın birkaç gün içinde Trablus'a geleceği söylentileri üzerine, çarşamba günü, Abdülhamit Dibeybe'ye bağlı milis güçleri Trablus havaalanının çevresine ve kentin belli bölgelerine konuşlandırıldı.

Geçen ayın sonlarında, Trablus'ta milis güçleri arasında çıkan çatışmalarda 16 kişi ölmüş 52 kişi de yaralanmıştı.

Libya basınına göre yaralananların arasında 11 Suriyeli paralı asker de bulunuyordu.

Suriyeli paralı askerler, Abdülhamit Dibeybe'ye bağlı milis grupları ile birlikte hareket ediyor.

Trablus'un batı bölgesinin şeyh ve ileri gelenleri, 10 Ağustos'ta Türkiye'nin, Libya'da bulundurduğu Suriyeli paralı askerler için kışlaya çevrilen Sidi Bilal Limanı'ndaki yerin balıkçıların kullandığı ticari yer olduğu ve Suriyelilerin bu bölgeden çıkarılması için bölgedeki komutanlığa başvurdu. Suriyelilere limandan çıkmaları için 20 gün süre tanındı.

https://lywitness.com/44887/ليبيا-أعيان-المنطقة-الغربية-20-يوماً-مه

Bu konuda bölge ileri gelenlerinden yapılan açıklama şöyle:

"Balık ticaretinin ve balıkçılık mesleğinin Libya kıyıları boyunca tüm bölgeyi besleyen Sidi Bilal Limanı, batıdaki balıkçılar için en önemli stratejik bir yerdir. Son zamanlarda Sidi Bilal Limanı, Suriye paralı askerlerinin kampı ve ikametgahı olarak istismar edilmiş ve burası ticarethaneyken çok sayıda Suriyeli paralı askerin bulunduğu askeri kışlaya dönüştürmüş, balıkçıların faaliyetlerini aksatmış ve çalışmalarını durdurmuştur.

Bölge için stratejik Denizcilik Araştırmaları Akademisi ve Batı Trablus Buhar Santrali'ne ve diğer hayati tesislere yakınlığından bahsetmeye gerek yok. Burası yerleşim ve yoğun nüfuslu bir alan olarak biliniyor. Bu kampın yerleşim yerlerinin ve yaşam alanlarının dışında başka bir yere taşınmasını ve limanın bölgedeki balıkçılar birliğine teslim edilmesini rica ediyoruz."

BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams görev süresi sone erdi

31 Temmuz itibari ile görev süresi sona eren BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams'ın yerine henüz bir isim atanmadı. 

BM Libya Destek Misyonu'nda görevli Senegalli diplomat ve eski Bakan Abdoulaye Bathily'in adı yeni danışman olarak geçiyor. Bathily'nin bu göreve atanması konusunda BM'den henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Görev süresi sona eren ve ülkesine dönen Stephanie Williams, Libya'daki siyasilerin bir çözüm bulunması konusunda yeterince çaba harcamadığı, başka ülkelere gidip kırmızı halı ile karşılaşmaktan hoşlandıklarını söyledi.

Williams, basına verdiği demeçte, Libya Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konsey'in görev sürelerinin uzun zaman önce sona erdiğini ve bu iki kurumun Libya'da yeni bir seçim yapılması için bir an önce anlaşması gerektiğini de belirti.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU