"Bir Başkadır"ın Peri'si, psikoloji camiasının "Üstün'ü"… Başörtülü psikolog ve psikiyatrlar Dökmen'e yanıt verdi

Üstün Dökmen'in başörtülü psikologlarla ilgili sözleri tartışılmaya devam ediyor. Başörtülü psikolog Betül Elveren, Psikiyatr Ayşe Güzin Altunbay ve Türk Psikologlar Derneği'nden tepki var

"Nasıl da güzel. Gencecik, tablo gibi kızın suratı. Ama ben yapamıyorum. Şey yapamıyorum, yani kızı dinliyorum, içimde kaçamadığım, kurtulamadığım bir… öfke! (…) Bu duyguyu engelleyemiyorum. Ne zaman başı kapalı biri gelse, otursa karşıma her seferinde 'saçmalama Peri' diyorum. 'Onca sene okudun, ettin'… 'Bu ne' diyorum; 'bu ayrımcılık. Düpedüz ayrımcılık. Ötekileştirme bu işte. Sen ne yapıyorsun? Sen bunu yaparsan… Delirdin mi yani? Her anlamda yanlış mesleki olarak, tamamen yanlış zaten de insan olarak yanlış ya! 'Ayrımcı, düşüncesiz, empatiden yoksun, korkunç birisisin sen. Yapma bu işi, yapma bari. Çözemiyorsan bu konuyu yapma bu işi, görme, hasta görme.' Öyle değil mi yani? Bırak. Yok, durduramıyorum kendimi Gülbin. Bu düşünceler, çocukluktan beri yerleşmiş benim kafamın içine bir şekilde. Annemle babamın da b.k yemesi tabi. Yaz geldi mi hadi Londra'ya, hadi Paris'e…"

Türkiye, psikiyatr Peri'yi Netflix'te yayınlanan "Bir Başkadır" dizisiyle tanıdı.

Terapi için psikolog Gülbin'e giden Peri, muhafazakar bir aileye sahip olan Gülbin'e bunları anlatıyordu.

Daha sonraki sahnelerde Gülbin, Peri'ye öfke ile nefret arasında bir duygu beslemeye başlayacaktı. Bir Başkadır, "buranın" insanları anlatıyordu.

Sahneler, izleyicinin aklından henüz silinmeden ülkenin tanınmış psikologlarından Prof. Dr. Üstün Dökmen, başörtülülerden psikiyatr ya da psikolog olamayacağını söyledi.

 

 

Dökmen: Milli Eğitim izin verdi öğretmen olabilir, psikolog olamazlar

Özel okul sahibi, çeşitli kamu kurumlarına seminerler veren Dökmen, "Milli Eğitim izin verdiği için" başörtülülerin öğretmen olabileceğini, "alanı olmadığı için" hakim ve savcı olmalarıyla ilgili yorumda bulunmayacağını söylüyor, mimar ya da mühendis olmalarında herhangi bir "mahsur bulmadığını" ifade ediyordu.

Dökmen, sosyal medyanın ilk gündemlerinden biri haline gelen bu sözleri Armağan Çağlayan'ın YouTube kanalında çıktığı programda söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dökmen'e göre psikolog ya da psikiyatrların başörtülü olması meslek etiğine uygun değil.

Onların danışanlarına karşı empati kurmayacağını ve nötr davranamayacağını iddia ediyor.

Her ne kadar Dökmen "olamazlar" dese de Türkiye'de çok sayıda başörtülü psikolog ve psikiyatr var.

Psikolog Elveren: Aksi durum mesleğimle çelişir

Onlardan biri Betül Elveren.

Elveren, meslek hayatı boyunca bu nedenlerden dolayı danışanlarıyla hiçbir sorun yaşamadığını söyledi.

"Karşı tarafı, dini inancı ya da yaşam tarzı nedeniyle nasıl yargılayabilirim?" diye soran Elveren, "Ben onu anlamaya çalışıp ona yardımcı olmak için varım. Aksi zaten mesleğimle çelişir" dedi.

Her psikoloğun ya da bu alanda çalışan uzmanın bir inancı, yaşanmışlığı, benimsediği kültürü ve düşüncesi olduğunu belirten Elveren, "Ama terapi odasında bize ait olan her şeyi kapının dışında bırakırız, çünkü bizim için önemli olan karşı tarafın süreciyle ilgilenmektir. Eğer bir terapistin danışanına karşı bakışı; onun inancı, siyasi görüşü ya da cinsiyetinden ötürü değişiyorsa, bu durum terapötik süreci etkiliyorsa danışanıyla o süreci sonlandırması gerekiyor. Bununla ilgili destek almaya da ihtiyacı olabilir" ifadelerini kullandı.

"Nötr ve empatik olmanın tesettürle ilişkisini çözemedim"

Aynı şekilde danışanın da kılık kıyafet, etnik köken, inanç ya da başka durumlardan dolayı rahatsızlık duyması halinde o uzmanla ilişkisini bitirmesi gerektiğinin altını çizen Elveren, "Nötrlük ve empatik olmanın tesettürle ilişkisini bağdaştıramadım. Bu durum sadece tesettür bazında bakılacak bir mevzu da değil. Kişi, etnik kökeni, ten rengi, kültürü, inancı, siyasi görüşünden dolayı da o ilişkide nötr hissetmeyebilir. Bize meslek etiği derslerinde, bu gibi durumlarda sürece devam edilmemesi öğretilir" şeklinde konuştu.

 

Psikolog Betül Elveren
Psikolog Betül Elveren

 

"Türk, beyaz tenli ve kadın olduğum için de ayrıştırılabilirim"

Elveren, bugün tesettürlü olduğu için kendisinin nötr davranamayacağı düşünülüyorsa başka bir gün de Türk, beyaz tenli ya da kadın olduğu için de ayrıştırılabileceğinin altını çizdi.

Elveren şunları söyledi:

"'Psikologların hiçbir dini inancı, kültürü, siyasi görüşü, düşünce yapısı, hayat tarzı, hatta cinsiyeti ve etnik kökeni de olmamalı' diye mi düşünülüyor? Nasıl böyle bir toplum var olabilir? Bu bakış açısına sahip olanların mesleklerini sürdürmeleriyle ilgili tekrar düşünmeleri gerekiyor.  Zira psikoloji alanı bu ayrıştırmaları kabul etmeyen, önyargısız, empatik olmayı öğreten bir alan ve bu zihniyet psikolojiyle çelişiyor." 

Psikiyatr Altunbay: Başörtülü olmak bir konu olacaktır ama sırma saçlı olmak da konu olabilir

Dökmen'e bir tepki de psikiyatr ve psikoterapist Ayşe Güzin Altunbay'dan geldi.

Altunbay, konuyla ilgili kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Toplumda bazıları tarafından öteki konumunda olmanız terapist olmanıza engel değildir. Ancak ötekiliğinizle sunduğunuz projeksiyon yüzeyinin farkında olmamanız engeldir. Bu mantığa göre sadece kendinizle aynı insanlarla psikoterapist olarak çalışabilirsiniz. Böyle bir kabul de sizin mesleğinizin erişim alanını ve objektiflik potansiyelini daraltmanız demektir" dedi.

 

Altunbay.jpg
Psikiyatr ve Psikoterapist Ayşe Güzin Altunbay / Fotoğraf: Gazete Kadıköy​​​

 

"Farz edelim çocuk sahibi olamayan kadınların tedavi gördüğü bir merkezde, kadınlara psikoterapi desteği veren kadın terapist hamile kaldı. Bu, terapistliğe devam etmesine engel midir" diye soran Altubay, buna cevabı şu sözlerle verdi:

"Elbette hayır. Ancak onun hamileliğinin hastaları için ciddi bir konu olacağı da göz ardı edilemez. Buna projeksiyon yüzeyi diyebiliriz. Terapistin büyüyen karnı çocuk sahibi olamayan hastası için, onun iç çatışmaları, özlemle beklediği çocuğu, başarısız hamilelik denemeleri ve kıskançlık duyguları için önemli bir yansıtma/projeksiyon yüzeyi olacaktır. Meslek etiği gereği kendi terapi süreçlerinden de geçmiş olan terapist bunun farkında olmalı ve bunun terapi seansında konuşulabilmesine özen göstermelidir. Başörtüsü elbette bir konu olacaktır, ancak çok bakımlı, sırma saçlı bir kadın terapistin saçı da duruma göre konu olabilir. Gür saçları olan erkek terapistin, kel hastalarla terapide saçlarının olması ya da onun da kel olması da konu olabilir. Kilolu bir terapist obez hastalara terapi desteği verebilir mi? Ya da engelli bir terapist maraton koşucusuyla psikoterapi ilişkisine girebilir mi? İşte terapist ne olursa olsun illa ki bazı kimlikleri, bazı aidiyetleri, bazı zafiyetleri kendiyle beraber terapi odasına getirecektir. Önemli olan bunların hasta ile ilişkisine potansiyel etkisinin farkında olması ve gerektiğinde bunun dillendirilmesine özen göstermesidir." 

"Ateizmi seçmiş bir gençle yapılan terapide başörtülü olmanın anlamı olmadığını savunmak inkar olur"

"Ailesinden gizlice ateizmi seçmiş ya da Hristiyan olmaya karar vermiş bir genç, benim başörtülü bir Müslüman olduğumu görüp kendini rahatça açabilir mi" diye soran Altunbay, bu durumlarda terapistin başörtülü olmasının hiçbir anlamı olmadığını savunmanın ancak inkar olacağını söyledi:

"Başörtüsünün terapiye engel olduğunu savunmak da en masum ifadeyle basit bir indirgemecilik olur. Bu durumda başörtüsü olmayan terapistlerin de kendini dindar olarak niteleyen hastalarını derhal başörtülü terapistlere yönlendirmeleri gerekir. Bu saçmalık değil de nedir? Meslek etiği hem kendinin hem de kendiyle beraber terapi odasına getirdiği aidiyetlerinin farkında olup, bunun hasta ile terapi ilişkisine zarar vermediğinden emin olmaktır. Yine meslek etiği, terapistin bundan emin olamadığı durumlarda hastayı başkasına yönlendirmeyi gerektirir. Ancak bu etik sadece başörtülü terapistler için değil, başörtüsüz, makyajlı, kilolu, zayıf, uzun, kısa, gözlüklü, engelli, koltuk değnekli, siyahi, ... tüm terapistler için geçerlidir (…) 14 yaşında hiphop yapmak istediği için dindar ailesi ile çatışmaları olan genç kız, üçüncü seansta benim yanımda kendisini annesinin bir arkadaşıyla konuşuyor gibi hissettiği için rahat hissetmediğini söylediğinde, onu bir arkadaşıma yönlendirmem meslek etiği gereğidir. Benim Sayın Üstün Dökmen'e tecrübeli bir meslektaşım olarak meslek etiği adına bir sorum olacak: Türkiye'de 2022 yılında halen bir psikoterapi mevzuatının olmaması meslek etiği adına bir sıkıntı değil midir? Bu konuda tecrübeli psikiyatristler ne tür girişimleri olmuştur? Kendi terapi süreçlerinden geçmemiş psikoterapistlerin meslek etiği farkındalıkları ne kadar olabilir? Türkiye'nin Avrupa'daki psikoterapi standartlarına gelmesi adına atılan adımların (göründüğü kadarıyla) başarısız olmasının sebepleri ne olabilir?"

 

 

Türk Psikologlar Derneği: Psikologlar ayrımcılık yapmamayı en temel etik prensibi olarak şiar edinmiştir

Dökmen'e bir tepki de isim vermeden Türk Psikologlar Derneği'nden geldi.

Derneğin resmi sosyal medya hesaplarından, "Bir YouTube kanalında, meslektaşlarımız başta olmak üzere, birçok meslek mensubunun kılık kıyafet özgürlüğüne ilişkin sarf edilen, bireylerin temel özgürlük alanını ihlal eden ve bilimsel temelden uzak olan söylemlere dair derneğimizin açıklaması" başlığıyla duyurulan metinde şu ifadeler yer aldı:

"Değerli meslektaşlarımız, bilim insanları ve saygıdeğer kamuoyu,

Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği 'İnsan Haklarına Saygı ve Ayrımcılık Yapmama' alt başlığına göre;

'Psikolog hizmet verdiği kişi ve/veya kurumun gizlilik, özgürlük ve seçim haklarına saygı duyar ve bunları korumak için gereken önlemleri alır. Hizmet alanlar ve meslektaşlarının yaş, kimlik, cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim, etnik köken, din, mezhep, sosyo-ekonomik düzeye ve engelli oluşa ilişkin konularda baskı ve ayrımcılık yapmaz' ilkelerini tüm meslektaşlarımıza ve kamuoyuna tekrar hatırlatmak isteriz.

Bu bağlamda psikologlar; her durumda hem hizmet alanların hem de kendi meslektaşlarının insan haklarına ve onuruna saygı göstermeyi ve ayrımcılık yapmamayı en temel etik prensibi olarak şiar edinmiştir."

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU