Türkmenistan, vatandaşlarına hayatı zehir etmeyi sürdürüyor!

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: turkmen.news

Bir an için şöyle bir şey hayal edin:

Almanya'da gurbetçi bir Türk'sünüz, yakınlarınızı görmek ve hasret gidermek için bayramda veya yaz tatilinde Türkiye'ye gitmek istiyorsunuz.

Bunun için bulunduğunuz kentteki Türk konsolosluğuna adınızı yazdırmanız gerekiyor.

Bunun için de konsolosluk görevlilerine yüklü bir rüşvet vermek zorundasınız. Zira havayolları, sadece konsolosluğun bildirdiği listede ismi olanlara bilet kesiyor, diğerlerini uçağa almıyor.

Yani, kendi ülkenize gidebilmek için kendi devletinizin resmi görevlilerine rüşvet vermek zorundasınız. 


Türkiye ve Türk insanı için kuru bir hayal ve varsayımdanan ibaret olan bu senaryo, maalesef Türkmenistan vatandaşlarının bir gerçeği.

Yeni İstanbul Havalimanı'nda Türkmenistan Havayolları önünde maç kalabalığını andıran bir yığılma var.

Ülkelerine gitmek isteyen Türkmenler, uçak bileti alabilmek için itiş kakışla kontürlere doğru ilerlerken, polis onları döverek uzaklaştırıyor.

Bazı hasta yolcular, günlerdir havaalanı salonlarındaki banklarda yatıp kalkıyor, umutları Türkmenistan'a giden uçaklardan birinde kendilerine bir bilet bulabilmek. 

Türkmenistan Havayolları ise bunca yığılmaya rağmen, İstanbul ile Aşkabat arasında ayda sadece üç sefer düzenliyor.

Oysa eskiden, özellikle de korona öncesi bavul ticareti dönemlerinde İstanbul'dan Aşkabat'a her gün en azından bir sefer vardı ve yolcular rahatça seyahat edebiliyordu. 

Şimdi de, korova vakalarındaki artıştan dolayı Türkmenistan devletinin 1 Ağustostan itibaren yeniden ülkenin kapılarını kapatacağına dair söylentiler dolaşıyor.

Bu yüzden, Türkiye'de yaşayan on binlerce Türkmenistan vatandaşı, 1 Ağustostan önce ülkelerine dönmeye çalışıyor.

İstanbul'da yaşayan genç bir Türkmen kadın, 10 yıldır ülkesindeki  çocuğunu görmediğini söylüyor:

Oğlumu oradaki yakınlarım büyütüyor, masrafları için ben onlara para gönderiyorum. Oğlum burnumda tütüyor, öncelikle ülkeye gitmek için binlerce dolar rüşvet vermem gerekiyor ki, o para bende yok. Ayrıca gidersem, bir daha yurt dışına çıkamam.

Bu, Türkiye'de en en düşük ücretle en ağır koşullarda çalışan binlerce Türkmen annenin dramı. 

Türkmenistan devleti, yurt içinde insanlar için hayatı zindan ettiği yetmezmiş gibi, yurt dışındaki vatandaşlarını da rahat bırakmıyor.

Mesela Türkmenistan istihbaratı, İstanbul'da pankart açıp gösteri yapan, hakkını arayan Türkmenlerin peşlerine düşüyor, onların adreslerini bulup fiziki saldırı gerçekleştiriyor veya tehdit mektupları gönderiyor.
 

 

Geçtiğimiz yıllarda İstanbul'da böyle gösterilere katılan onlarca Türkmenistan vatandaşı, kimliği belirsiz kişilerce saldırıya maruz kaldı. 

Bu, eski KGB'nin sıkça uyguladığı bir yöntem. 1990'lı yılların ortalarında Moskova'ya kaçan rejim muhalifi bazı Türkmen gazeteciler ve yazarlar, bir sokak başında aniden başlarına inen demir çubuklarla yaralanıp günlerce komda yatmışlar, iyileşir iyileşmez de siyasi mülteci olarak Avrupa'ya kaçmışlardı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dünyanın birçok bölgesinde insanlar savaşlar, ekonomik sıkıntılar ve korona salgını gibi elde olmayan afetlerden dolayı sıkıntı çekerken, Türkmenistan devleti tüm bu sorunlar yetmezmiş gibi kendi vatandaşlarının hayatını daha da zorlaştırmak için yeni yöntemler buluyor. 

Afganistan'da iktidarda olan Taliban gibi ilkel ve karanlık bir örgüt bile eski muhaliflerine kapıları açarken, Türkmenistan devleti, yurt dışında zor koşullar altında ekmeklerini kazanmaya çalışan vatandaşlarını ülkeye sokmamak için bin dereden su getiriyor, kimisini pasaportun eski diye ret ediyor, kimisine pasaport vermiyor, kimisinden de ülkeye giriş için 2-3 bin dolarlık rüşvet istiyor. 

Türkmen halkının sabır kâsesi giderek doluyor. Elbette dolan kâse bir gün taşacaktır, ama o zaman da iş işten geçmiş olacaktır.

Berdimuhammedov ve sülalesi, sonu hüsranla biten pek çok diktatörün acı dolu akıbetinen ders almalıdır.

Hiç olmazsa, ülkesinden kaçmak zorunda kalan Sri Lanka Cumhurbaşkanı'nın veya Kazakistan'ı 30 yıldır demir yumrukla yöneten Nazarbayev'in içine düştüğü durum, bir uyarı olmalıdır.

Halkın öfkesi karşısında kimse duramaz. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU