Ukrayna savaşı sıfır emisyon sürecini engelliyor

NOPEC yasası, Avrupa'nın Rus petrolüne ambargosu ışığında, küresel ekonominin ve enerjinin güvenliğini her zamankinden daha fazla tehdit ediyor

Fotoğraf: AFP

Neredeyse 3 aydır Ukrayna savaşının neye yol açacağı konusunda dünyanın kafası karışık.

Bu savaş, 20'nci yüzyılda Avrupa savaşlarının yol açtığı gibi, bir üçüncü dünya savaşının başlangıcı mı?

Büyük ülkelerdeki üst düzey yetkililerin belirttiği gibi, çatışma nükleer silah kullanımına yol açabilir mi?

Yoksa Batı ve Doğu kampları arasında birbirlerini zayıflatmaya (NATO'nun Rusya'nın batı sınırlarına doğru genişlemesini durdurmak veya Rus petrol endüstrisini marjinalleştirmeye çalışmak ve ardından Moskova'yı en önemli ihracat kalemlerinden birinden mahrum bırakmak) yönelik yeni bir soğuk savaşın başlangıcı mı?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

24 Şubat'tan bu yana devam eden savaşın nedenleri veya sonuçları ne olursa olsun, enerji sektörü ile gıda fiyatlarının yükselişini veya küresel bir enflasyonist durgunluğu önlemek için yeterli tarımsal mahsulün sağlanması alanında somutlaşan iki küresel ekonomik krizi daha da kötüleştirdiği artık açık ve net.

Uluslararası Enerji Ajansı'nın petrol üretimine veya petrol sektörü için gerekli rafineri ve altyapı inşaatlarına yönelik yatırımların hızını düşürme çağrılarıyla somutlaşan enerji sorunu yıllar önce başladı.

Petrol yatırımlarının azaltılması için yapılan bu çağrı, şirketleri petrol enerjisi yerine sürdürülebilir enerjilere yatırım yapmaya teşvik etmek içindi ama küresel petrol talebinin yıllık yaklaşık yüzde 5 artarak yaklaşık 100 milyon varile çıktığı bir anda yapıldı.

Pandemi sürecinde petrol talebindeki düşüşe rağmen daha sonra küresel talep yeniden yükseldi, pandeminin zirve döneminde günde 80 milyon varile kadar gerileyen seviyesinden tekrar günde 100 milyon varile çıktı.


OPEC üst düzey yetkilileri ve üye ülkelerin enerji bakanları o dönemde ek petrol üretim kapasitesinin, ham petrol ve petrol ürünleri fiyatlarının rekor oranlara yükselmesine neden olabilecek tehlikeli bir düzeye düşmesini önlemek için, petrol sektörüne yapılan yatırımları azaltmanın tehlikeleri konusunda uyarılarda bulundular ve halen de bulunuyorlar.

Ancak Uluslararası Enerji Ajansı bu yaklaşan tehlikeye sırtını döndü. Enerji dönüşümünün bu hassas aşamasında piyasalara ve fiyatlara yönelik risklere gereken önemi vermeden dikkatinin çoğunu sıfır emisyon yol haritasına odakladı.


Yakın zamanda şikayetler ve sesler yükseldi, örneğin bir ABD Senatosu komitesi, petrol piyasalarını tekelleştirdiği için OPEC’i cezalandırmak amacıyla NOPEC Yasası’nı geçirmeye karar verdi.

Yasa, ABD’de galon başına 4,50 doların üzerine çıkan yüksek benzin fiyatları için yabancı bir tarafı suçlayarak önümüzdeki Kasım ayında yapılacak ara seçimler öncesinde Amerikan iç arenasına dönük popülist bir girişim teşkil ediyor.

Son 20 yılda OPEC'i tekel ile suçlayan benzer birkaç yasa, Kongre'ye sunuldu, ancak hepsi sonuçsuz kaldı. Hepsinin de popülist yönü ağır basıyordu. ABD yönetimi resmi sözcülerinin bu kez NOPEC yasası ve bunun bizzat ABD enerji endüstrisi ile küresel enerji güvenliği üzerindeki potansiyel riskleri konusunda uyardığını belirtmekte fayda var.

OPEC örgütünün ve ulusal petrol şirketlerinin egemen dokunulmazlığını ortadan kaldırmaya yönelik yasayı hazırlayan Senato komitesi, OPEC'in pandemi patlak verip vaka sayısı tavan yaptığında küresel talep yaklaşık yüzde 20 oranında azaldığı zaman üretimini azaltmasını hiçe saydı.

Nitekim örgüt, vaka sayısının azaldığı geçen yazdan itibaren aylık üretimi günde yaklaşık 400 bin varil artırma girişiminde bulundu ve son zamanlarda Çin ile ABD’de pandeminin geri dönüşüne rağmen bunu sürdürüyor.


NOPEC yasa tasarısının medyadaki yankısına rağmen, kendisi türünün ilk örneği değil. ABD son 30 yılda benzer baskılar uygulamaya çalıştı ve sonuç alamadı.

Gerçek şu ki, mevcut dönemde bu yasa, Avrupa'nın Rus petrolüne ambargosu ışığında, küresel ekonominin ve enerjinin güvenliğini her zamankinden daha fazla tehdit ediyor.

ABD ve Avrupa Ortak Pazarı, Ukrayna savaşında Rusya ile mücadelede en etkili politikanın Rus petrol sektörünü küçültmek olduğuna karar verdi. Ancak bu politika bazı önemli gerçekleri gözden kaçırdı; ABD'nin Rus petrolü ithalatı çok sınırlı.

Miktarı, bu anlaşmazlıkta her iki taraf için de önemli bir faktör teşkil etmiyor. En büyük sorun Avrupa'nın kendisinde. Avrupa pazarı, Rus ham petrol ve petrol ürünleri ithalatını (günlük yaklaşık 7 milyon varil) bu yılın sonuna kadar kademeli olarak azaltma kararı aldı.

Rusya'nın boykot edilmesi amaçlanan doğalgaz arzını telafi etmek için yeterli miktarda doğalgaz sağlamak veya yakın gelecekte yeni boru hatları ve LNG tankerleri için limanlar gibi altyapı tesislerini tamamlamak lojistik nedenlerle çok zor.

Rus petrolünün telafi edilmesine gelince, o süreç de çok kolay değil. Fazla üretim kapasitesi iki büyük ülkede mevcut; günde yaklaşık 1 milyon varil ile Suudi Arabistan ve günde yaklaşık 800 bin varil ile BAE.
 


Öte yandan dünya, bu dönemde başka bir krizle daha karşı karşıya; yüksek gıda ürünleri fiyatları ve açlık vakalarındaki artış. Bunun nedeni, Ukrayna'dan gelen buğday başta olmak üzere tarımsal ihracatın daralması, Rus bankalarıyla finansal işlemleri yasaklayan yasalar nedeniyle Rus tarım ürünlerini satın almanın zorluğu.

Bir de korona salgını sırasında başlayan ve Avrupa savaşıyla daha da şiddetlenen küresel ürün teslim zincirindeki gecikmelerin temsil ettiği yeni ekonomik sıkıntı var.

Etkilerinin birkaç yıl sürmesi beklenen bu iki kriz, genellikle toplumsal huzursuzluklarla sonuçlanan stagflasyon olgusunun ortaya çıkmasına neden olacak.

Bahsi geçen iki kriz de ülkelerin ve şirketlerin kamu bütçeleri üzerinde baskı oluşturacak. Bu ise 2050 yılına kadar sıfır emisyona geçiş şeklinde belirlenmiş zaman çizelgesinde aynı hızda ilerlemek için gereken mali imkânları azaltacak.

Zira Hindistan gibi bir ülke, elektrik ihtiyacının yüzde 80'ini üretmek için kömüre güveniyor. Ayrıca, üçüncü dünya ülkeleri arasında, 2050 yılına kadar sıfır emisyon hedefine ulaşmak için gereken projelerin inşasına henüz başlamamış düzinelerce ülke var.

Dahası hükümeti gerekli çevre yasalarını çıkarmaya başlayan ve sürdürülebilir enerjilerin geliştirilmesinde uzman dev şirketleri olan Hindistan'ın dahi istenen hedeflere ulaşmak için milyarlarca dolara ihtiyacı olacak, hem de mevcut zor küresel mali durumda.

Diğer üçüncü dünya ülkelerine gelince, çoğu büyük Hint şirketlerinin uzmanlığından yoksunlar, ayrıca, büyük finansal yardımlar olmadan sürdürülebilir enerjiler çağına geçmek için fonları da yok.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU