Numan Kurtulmuş'tan, anadil ve ayrımcılıkla mücadele vurgusu: AK Parti, Türkiye'de jüristokrasi devrini sona erdirdi

İki günlük Güneydoğu gezisi gerçekleştiren Kurtulmuş, anadil vurgusu yaparken Diyarbakır Cezaevi örneğini verdi ve "Dili olsa da konuşsa" dedi

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Diyarbakır İl Örgütü'nün düzenlediği "Kuruluşundan Bugüne Vefa Buluşması" kapsamında iki günlük Güneydoğu ziyareti gerçekleştirdi.

En son geçen yıl temmuz ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir dizi açılışı gerçekleştirmek için Diyarbakır'a gelen Kurtulmuş'un ilk durağı Batman'dı.

Batman'da düzenlenen "Türkiye'yi Yarınlara Taşımak" konulu konferansa katılan Kurtulmuş, daha sonra STK başkanları ile bir araya geldi. 

Batman'dan karayolu ile yola koyulan Kurtulmuş'un bir sonraki durağı Diyarbakır'dı.

Kurtulmuş, Diyarbakır'da AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, AK Parti Batman Milletvekili Ziver Özdemir, AK Parti MKYK Üyesi Alaattin Parlak ve AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammet Şerif Aydın ile birlikte önce yol güzergahındaki Bismil ilçesine bağlı Arıkgöl Mahallesi'nde vatandaşlarla bir araya geldi. Kurtulmuş'un gündeminde birlik ve beraberlik vurgusu vardı. 

Bu buluşma sonrası Diyarbakır kent merkezine geçen Kurtulmuş, Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu ziyaretinin ardından bölge gezisindeki en önemli mesajları AK Parti Diyarbakır İl Örgütü'nün düzenlediği "Kuruluşundan Bugüne Vefa Buluşması"nda verdi. 


"Vefa buluşmalarını daha sık yapalım"

AK Parti'de daha önce seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe başkanlarının da katıldığı toplantıda, vefanın; dayanışma, yardımlaşmanın ve insani değerlerin ötesinde siyasette derin anlamları olduğunu ifade eden Kurtulmuş, partililere bu tür toplantıların daha sık yapılmasını istedi. 

Kurtulmuş, "Aynı mücadelenin içerisinden geçmiş, zor zamanları birlikte atlatmış ve önündeki zor süreçlerde de birlikte mücadele etmeye ahdetmiş insanların bir araya gelerek ahitlerini yerine getirme toplantısı olarak görüyorum bu buluşmayı. Bu toplantıları çoğaltmamız lazım. Sadece siyasi sonuç almak bakımından değil. Azmimizi, kararlılığımızı artırmak bakımından da insanların zaman zaman dostlarını, kardeşlerini görmeye ihtiyacı vardır" dedi.
 

 


"Terör geride kaldı, Diyarbakır küllerinden yeniden doğdu"

AK Parti'nin sıradan bir parti olmadığını, 20 yıllık iktidarı sürecinde büyük bir medeniyet mücadelesi verdiğini ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:  

Bu anlamda geçtiğimiz 20 yıllık süre içerisinde fevkalade önemli başarılar elde etmiş, bu iddiayı sürdürebilmek için aziz milletimize büyük kazanımlar elde ettirmiştir. Çok büyük hizmetler yapıldı. Her ne kadar bazı muhalefet mahfirleri yapılan hizmetleri bir şekilde anlamak istemese de Türkiye her alanda eğitimde, sağlıkta, ulaşımda büyük bir mesafe kaydetti. 

Ayrıca, özellikle son yıllarda Diyarbakır'ın, Sur'un nasıl yakılıp yıkıldığını, nasıl yok edilmek istendiğini biliyoruz. Terör geride bırakıldı ve çok şükür Diyarbakır, küllerinden yeniden doğdu.


"Yol yaparsınız, köprü yaparsınız, havaalanı yaparsınız, üniversiteler yaparsınız ama en önemlisi zihinleri değiştirebilmektir" şeklinde konuşan Numan Kurtulmuş, "Bu anlamda AK Parti'nin Türkiye'ye kazandırmış olduğu en büyük şey zihniyet devrimidir. Özellikle zihniyet devriminin içerisinde bundan çok çekmiş illerimizin başında gelen Diyarbakır bu mirasa sahiptir. Bunların içerisinde vesayet odakları ile mücadele, vesayet odaklarının bu ülkenin insanlarını birbirinden ayırmak için ortaya koyduğu ayrımcılıkla mücadele, bazı etnik kimlikler üzerinden mücadele yapan ve halkı ayırmak isteyenlerin görüşlerine karşı mücadele fevkalade başarılı olmuştur" dedi.


"Anadil anne sütü kadar helaldir"

Halkı birinci ve ikinci sınıf vatandaş olarak ayıran zihniyetin AK Parti döneminde sona erdiğini ifade eden Kurtulmuş, şunları söyledi: 

En önemli meselelerden birisi insanların anadilinde konuşmasının önündeki engellerdi. İnsanlar bir seçim kampanyasında mesela Kürtçe, Arapça vs. başka lisanda konuşsa hemen hakkında bir fezleke tutulur ve takibat yapılırdı. Bütün bunları geride bırakarak vatandaşlarımızın anadilinde konuşmalarını mümkün kılan bir zihniyet değişimine ihtiyaç vardı ve bunu ortaya koyan da siz ve sizin siyasi hareketiniz oldu. Biz insanlarının anadillerinin anne sütü kadar helal olduğuna inanan bir siyasi hareketiz. 
 

Kurtulmuş, "Türkçe ya da Kürtçe konuşmak herhangi birimizde nasıl ayrıcalık sağlamazsa herhangi bir kimseye de bir ayrımcılık vesilesi olarak kullanılamaz. Eski Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa da konuşsa. O insanlara anadillerinde konuşuyor diye nasıl haksızlıkların yapıldığını hepimiz biliyoruz. Bunu ortadan kaldırmak sizlere nasip olmuştur" ifadelerini kullandı.


"Generaller artık kendi işini yapıyor"

Askeri vesayetle mücadelenin en önemli ayaklarından birinin de 15 Temmuz darbesi sonrası tüm kolluk güçlerinin İçişleri Bakanlığı'na bağlanması olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti: 

Ayrıca bu bölgede çok yaşadık. Bu vesayet odaklarının içerisinde kendisini halkın, siyasetin, sivillerin üzerinde gören, ellerine geçirdikleri milletin topuyla, tankıyla milleti hizaya sokmak isteyen nice çevrelerin olduğunu biliyoruz. Bu anlamda vesayetlerini sistematik olarak ortadan kaldırmak AK Parti'ye nasip oldu.

Örneğin, Türkiye'de 15 Temmuz'da ortaya konulan direnişten sonra artık kimsenin darbe yapma imkanı, niyeti ve takati kalmamıştır. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri'nde kuvvet komutanlıklarının bakanlığa bağlanması, yani elinde silah olanın sivil iradeye bağlanması Türkiye'deki en sistematik değişimlerden biridir. 

 

 


"Jüristokrasi devri geride kaldı"

"Vesayetle mücadelede eskiyi hatırlayalım. Yüksek rütbeli falanca generalden alınan bilgiye göre diye Türkiye'nin çok satan gazeteleri manşetler atardı. Öyle mi? Şimdi artık herkes kendi işini yapıyor" diyen Kurtulmuş, sözlerine şunları ekledi:

Türkiye Cumhuriyeti'nin generali Türkiye'nin siyasi işleriyle değil Türkiye'nin savunmasıyla ilgilidir. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Yüksek Yargı kendi görevini yapıyor. Bir zamanlar Jüristokrasi diye eleştirdiğimiz yargıçlar demokrasisi devri geride kalmıştır. Yargıç, siyaset, sanatçı, öğretim görevlisi kendi işini yapıyor; aklına gelen bir bildiri yayınlayarak siyasete ayar ve nizam vermeye kalkamıyor.
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU