Arıkan: İktidarımızda, bu topraklarda yeniden adalet hüküm sürecek, hakikat yükselecek

Arıkan, "Bu düzen bozuk bir düzendir ve bozuk tezgahtan sağlam ürün çıkmaz. Bizim mücadelemiz bu bozuk sistemi değiştirmektir, Allah’ın izniyle bu sistemi biz değiştireceğiz" dedi

Fotoğraf: ANKA

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin Gebze İlçe Kongresi için gittiği Kocaeli’de, önce Dilovası’ndaki parfüm fabrikası yangınında hayatını kaybeden işçilerin ailelerini, ardından Gebze’de çöken binada yaşamını yitiren yurttaşların yakınlarını ziyaret ederek taziye dileklerini iletti.

Arıkan, ziyaretlerin ardından, partisinin 7. Olağan Gebze İlçe Kongresi’ne katıldı. Salondaki katılımcıları selamlayarak sözlerine başlayan Arıkan, “Maalesef Gebze’mizde, daha çok yakın bir zamanda yanan bir parfüm fabrikasında hayatlarının baharında gencecik kardeşlerimizi kaybettik. Bu trajik olay sadece Gebze’mizin değil bütün Türkiye’nin yüreğini yaktı. Yine, sanayinin kalbi olduğu kadar; refahın, kalkınmanın, huzurun kenti olmasını istediğimiz Gebze  maalesef çöken binalarla, yanan fabrikalarla ülkemizin gündeminde yer aldı. İşte biz bu yüzden ‘Yaşanabilir Bir Türkiye’ diyoruz. Emeğin sömürülmediği, gencecik fidanların sigortasız çalıştırılırken yaşamını kaybetmediği bir Türkiye istiyoruz. İnsanının alnının teri, evinin ekmeği için mücadele ederken çöken binaların altında can vermediği bir Türkiye istiyoruz” dedi.

"Ülkenin en az üçte ikisi için ‘ekonomik tablo’ artık bir ‘yangın yeri’dir"

Arıkan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Bu ülkedeki mücadele iktidar ile muhalefet kavgası değildir. Sağcı ile solcu, laik ile dindar mücadelesi değildir. Bu ülkedeki mücadele; parfüm fabrikalarında emeği sömürenlerle, bu emeğin üzerinde rant devşirenler arasındadır. Hak yiyenlerle hakkı yenenler arasındadır. Yüksek yerlerde torpili olduğu için üç yere beş yere birden atananlarla, mülakatta elenip bir türlü atanamayanlar arasındadır. Türkiye, bu ülkenin asli sahibi olan aziz milletimiz için gün geçtikçe daha yakıcı bir kabusa dönüşüyor. Açlık sınırının 30 bin TL’ye, yoksulluk sınırının 90 bin TL’ye fırladığı bir ülkede, ay sonunu getirmek için çırpınan milyonlarca insanımıza bakınca fotoğrafın ne kadar karanlık olduğunu görüyorsunuz. Ülkenin en az üçte ikisi için ‘ekonomik tablo’ artık bir ‘yangın yeri’dir.

Bu ülkenin sefasını süren elbette birileri var. Peki, kim onlar? Onlar; döviz kurunun yüksekliği sayesinde ülkeyi fırsat gibi gören yabancılardır! Onlar; bu toprakları kendi avantajlı oyun alanına dönüştürerek ucuza ev, arsa, işyeri kapatanlardır. Onlar; yüksek faizlerle, manipülatif fon hareketleriyle ülkenin kaynaklarını sömürenlerdir. Yerli-yabancı mafya ve çetelerdir. Sanalıyla gerçeğiyle kumar organizatörleridir. Uyuşturucu baronlarıdır. Onlar için Türkiye gerçekten bir cennet. Çünkü kuralsızlığın oluşturduğu boşlukta en hızlı onlar koşuyor, en çok onlar kazanıyor, en az onlar denetleniyor. Bu ülke; kanunun, ahlakın ve emeğin dışına taşanlar için adeta bir fırsatlar ülkesiyken, alın teriyle yaşayan milyonlar için giderek daralan bir hapishaneye dönüşüyor.

Tıpkı dünyanın olduğu gibi Türkiye’nin de yeni bir başlangıca ihtiyacı vardır. Geçmişte herkesin hataları olmuştur. Önemli olan bu hatalara takılıp kalmak değil, bu hatalardan ders çıkarıp el birliği ile mutlu ve müreffeh bir gelecek oluşturmaktır. Şimdi ben ‘Yeni Nesil Siyasetimizin’ ışığında buradan bütün partilere sesleniyorum; gelin, yaşanabilir bir Türkiye ve yeniden büyük Türkiye için yeni bir toplumsal mutabakat sağlayalım. Gelin, ülkemizi ‘bir rövanş cumhuriyeti’ olmaktan kurtaralım. İhtilaflarımızın, hırslarımızın kör karanlığında kaybolmak yerine ittifaklarımız üzerinden yeni bir toplumsal sözleşme imzalayalım. Hep birlikte ‘yeni bir gelecek’ inşa edelim. Bu gelecekte çatışma değil, diyalog olsun, çifte standart değil adalet olsun, üstünlük ve kibir değil, eşitlik ve tevazu olsun, sömürü değil, işbirliği olsun, baskı ve tahakküm değil, insan hakları ve özgürlükler olsun. Biz Saadet Partisi olarak milletimizin tüm farklılıklarıyla beraber etrafında buluşabileceği yeni bir siyaset, yeni nesil bir siyaset, yeni bir toplumsal sözleşme teklif ediyoruz.

Türkiye; ırkı, dini, dili, meşrebi üzerinden, kendi evlatları arasında milletin enerjisini tüketen tartışmalı yılları geride bırakmalıdır. Devletin vazifesi parti dayatmak, kimlik dayatmak değil; var olan kimliklerin devlet şemsiyesi altında huzur ve barış içerisinde varlıklarını sürdürme ve geliştirme imkânlarını sağlamaktır. Saadet Partisi, dinin siyaset tarafından bir araç olarak kullanılmasına da laiklik adı altında dini özgürlüklerin yok edilmesine de karşıdır.

"Yasin Börü, Eren Bülbül, Berkin Elvan bizim. Acı bizim, sevinç bizim, hüzün bizim"

Bu yüzden diyoruz ki, bu memleket bizim. Karacaoğlan bizim, Dadaloğlu bizim, Yunus Emre bizim. Ahmet Yesevi, Pir Sultan, Hacı Bektaş, Mevlana bizim. ‘Kürdü, Türkü ve Çerkez’i Hep Adem'in oğlu kızı Beraberce şehit gazi’ diyen Aşık Veysel bizim. Semah bizim, halay bizim, horon bizimdir. Munzur bizim, Fırat bizim, Kaz Dağları bizimdir. Madımak bizim, Roboski bizim, Başbağlar bizimdir… Gebze parfüm fabrikasında kaybettiğimiz kızlarımız 16 yaşındaki Cansu, 17 yaşındaki Nisa bizimdir. Yasin Börü, Eren Bülbül, Berkin Elvan bizim. Acı bizim, sevinç bizim, hüzün bizim.

"Bilin ki bizim iktidarımızda bu topraklarda yeniden adalet hüküm sürecek"

Biz iktidara geldiğimizde ilk 100 günde değişimi hissedeceksiniz. Saadet iktidarının ilk 100 gününde ne olacak size açıklayayım. İlk 100 günde sadece bir iktidar değişimi değil, bir ahlâk devrimi olacak. Siyaset, bürokrasi ve mafya arasındaki kirli ilişkiler kökten çözülecek. Türkiye’nin sokakları çetelerin gölgesinden, bıçakların işgalinden kurtarılacak. Çete yapılanmalarını besleyen uyuşturucu, silah ve kumar ağları kökten çökertilecek. Bizim iktidarımız temiz ellerin tertemiz başlangıcı olacak. Uyuşturucu ve sanal kumar çetelerinin hepsi kökten temizlenecek. Bizim iktidarımızda kirli propaganda düzeni sona erecek. Hiçbir medya kuruluşu değerlerimizi istismar eden yayın yapamayacak. Trol ordularının saltanatı sona erecek. Aile kurumunu hedef alan televizyon dizilerine karşı Temiz Medya Reformu başlatılacak. Gündüz kuşağı programlarında ekranları kirleten ahlaksız içerikler yayından kaldırılacak. RTÜK arpalık olmaktan çıkartılacak, sadece ceza veren bir kurum değil dijital çağın vicdanı olacak.

Ve bilin ki bizim iktidarımızda bu topraklarda yeniden adalet hüküm sürecek, hakikat yükselecek, ahlâk ve maneviyat yeniden dirilecek. Bu düzen bozuk bir düzendir ve bozuk tezgahtan sağlam ürün çıkmaz. Bizim mücadelemiz bu bozuk sistemi değiştirmektir, Allah’ın izniyle bu sistemi biz değiştireceğiz.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU