EGM'yi kızdıran Emniyet-Sen Başkanı Sezer: Polisin de sendikası olması gerektiğine ilk defa soğukta 12 saat nöbet tutunca karar verdim

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün (EGM) açıklamaları nedeniyle hakkında suç duyurusunda bulunduğu dosyası halen Anayasa Mahkemesi'nde bekleyen Emniyet-Sen Başkanı Faruk Sezer, sendika kurmaya nasıl karar verdiğini anlattı

Dosyası Anayasa Mahkemesi'nde bekleyen Emniyet-Sen'in genel başkanı Faruk Sezer, Independent Türkçe'nin sorularını yanıtladı / Fotoğraf: Independent Türkçe

Emniyet teşkilatı, 330 bine varan mevcudu ile en büyük kamu kuruluşlarının başında geliyor.

Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) gibi emniyet de bir güvenlik kurumu olmanın getirdiği özel kuralların ve sendikal örgütlenmenin bulunmamasının etkisiyle yaşanılan sorunları "kol kırılır, yen içinde kalır" anlayışıyla dışarı yansıtmamaya özen gösteriyor.

Bu durum 2012'de Emniyet Sendikası'nın (Emniyet-Sen) kurulmasıyla değişmeye başladı.

Emekli polis Faruk Sezer'in başkanlık ettiği sendika, polislerin yaşadığı sorunlara ve aksayan yönlere dair peş peşe açıklamalar yaparak kamuoyunun dikkatini çekti.

Hatta devlete ait Anadolu Ajansı'na bile o günlerde sendika başkanı sıfatıyla farklı tarihlerde röportajlar verdi.

Kısa süre sonra polislerin sendika kurmasının yasal olmadığı iddiası gündeme geldi. Durum yargıya taşındı.

Yargıtay'ın böyle bir sendika kurulamayacağı kararı sendika yetkililerince Anayasa Mahkemesi'ne taşındı.

Yaklaşık 4 yıl 1 aydan beri Anayasa Mahkemesi'nin kararı bekleniyor. Sezer, 'Dosyası Anayasa Mahkemesi'nde bekleyen Emniyet-Sen Genel Başkanı' sıfatıyla meslektaşlarının sorunlarına dair açıklamalarını sürdürüyor.

Sosyal medyanın gelişmesi de kendisine bu konuda alan açmış durumda. Kendi adlarıyla olmasa bile farklı isimlerle hesap açtıkları anlaşılan kimi polisler de Sezer'in paylaşımlarına destek veriyor.

faruksezeranket.PNG
Sezer'in Twitter'da düzenlendiği anket 

 

Yeni atama, yer değiştirme yönetmeliğine dair anketine binlerce kişi katıldı

Sezer, son olarak emniyette atama-yer değiştirme sisteminde değişiklik getiren yönetmeliğe dair sert eleştirilerde bulunarak bu düzenlemenin polisleri adeta göçebe durumuna düşüreceğini öne sürmüştü.

Geçen günlerde ise sosyal medya hesabından, "Yeni çıkartılan polis atama ve yer değiştirme yönetmeliğinin sonuçları polislerimize ve teşkilatımıza fayda sağlar mı?" diye soran Sezer'in başlattığı anketine binlerce kişi katılmıştı. 

egm.jpg
Emniyet Genel Müdürlüğü, Sezer hakkında suç duyurusunda bulundu / Fotoğraf: AA

 

EGM'den suç duyurusu geldi

Bu girişimlerinin ardından önceki gün Emniyet Genel Müdürlüğü'nden (EGM) yapılan açıklamada Sezer hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.

Yapılan açıklamada 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 15. maddesi ile 'Emniyet hizmetleri sınıfı ve emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personelin sendika kuramayacağının ve üye olamayacağının açıkça yasaklanmış olduğu' iddia edilerek, Emniyet-Sen'in kanunsuz bir şekilde kurulmaya çalışıldığı öne sürüldü.

Emniyet Sen'e "yok hükmünde", Sezer'e "sözde genel başkan" denildi

EGM'nin açıklamasında şu iddialara da yer verildi:

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 06 Haziran 2016 tarihli ve 2016/12861 Esas/2016/16434 kararıyla yok hükmünde olduğu tespit edilen Emniyet Sen'in sözde genel başkanı emekli polis memuru Faruk Sezer'in, doğruyu yansıtmayan beyanları, söylemleri ve ileri sürdüğü iddialar üzerine açıklama yapılması gereği duyulmuştur.

geçiş1.jpg
Cumhurbaşkanı ve başbakanların geçeceği güzergahlarda polis önlem alıyor 

 

"Havalimanı yolunda soğukta 12 saatlik nöbette ilk soru işaretleri oluştu"

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bizzat ismini anarak basın açıklaması yaptığı Sezer kim?

İtiraz kültürünün olmadığı bir teşkilatta nasıl oldu da sendika kurmaya karar verdi? 

Bu kararında onu etkileyen nedenler ne oldu?

Soruların cevabını emniyetin "sözde genel başkan" dediği Sezer cevapladı.

Sezer'in verdiği bilgiye göre sendika kurma fikri ilk mesleğe başladığı 1994'e dayanıyor.

Trabzon Polis Okulu'ndan nisanda mezun olarak Ankara Çevik Kuvvet'te göreve başladığında henüz 22 yaşındaydı.

O günlerde Sezer'in aklına kazınan bir olay oldu: 

Cumhurbaşkanı Demirel, helikopterle Esenboğa Havalimanı'na gidip İstanbul'da bir toplantıya katılıp, oradan yine Ankara'ya gelip, Ankara'da bir toplantıyı yapıp oradan tekrar Konya'ya gidecekti. Bizi sabah 07.15'te havalimanına giden güzergaha dizdiler. Aralık ayında Ankara soğuğunu ve 1994'ün Ankara'sında havalimanı güzergahını düşünün. İn cin top oynuyordu. Akşam saat 19.15'te bizi gececilerle değiştirip otobüsle şubeye getirdiler. Gece televizyonda haberlerde Demirel'in etkinlikleriyle ilgili haberi dinlediğimde hiçbir şekilde kara yolunu kullanmadığını öğrendim. Cumhurbaşkanı kara yolunu hiç kullanmadığı halde bizi tam on iki saat kumanya getirilmeden aç, susuz orada tutmuşlardı. İdrarımızı sokağa yapmak zorunda kalmıştık. Büyük tuvaletin varsa zaten mahvolduğunun resmiydi. İşte o gün ben de 'bu işte bir yanlışlık var' dedim. Polisin de bir sendikası olması gerektiğine ilk defa o gün soğukta 12 saat nöbet tutunca karar verdim.

polisönlem.jpg
Polisler zaman zaman yan yana dizilerek "etten duvar" diye tabir edilen önleme başvuruyor / Fotoğraf: AA

 

"Ben kapı olmam diyerek ilk sesimi yükselttim"

Ondan sonra verilen görevlerdeki her yanlışı sorgulamaya başladığını kaydeden Sezer'in ilk kez sesini yükselttiği bir olayın DEP'li milletvekillerinin yargılandığı dava için adliyede alınan önlemler sırasında olduğunu söyledi.

Sezen o güne ilişkin şunları kaydetti:

Eskiden demir bariyer yoktu. Onun yerine polisler kol kola girerek etten duvar örerlerdi. O gün adliye çevresinde de etten duvar örülecekti. Diyelim ki 15 polis var 14'üncü ve 15'inci polislere 'siz kapısınız' denirdi. Sonra yine 1-2-3-4 diye devam eder 14 ve 15'e gelince yine 'siz kapısınız' denirdi. Birileri gelince kapı denilen kişiler açılarak geçiş bırakılardı. Yargılama öncesi bana ve bir arkadaşıma 'siz kapısınız' ifadesi kullanılması ağrıma gitti ve isyan ettim. 'Ben kapı değilim arkadaş' dedim. Başkomiser bana bağırdı, ben itiraz ettim. 'Seninle şubede görüşeceğiz' dedi. Sonuçta o gün kapı olmadım. O ilk sesimi yükseltmemdi.

"'Polis fazla çalışmayı kabul etmek zorunda' türünden cevaplar aldım"

Sezer, sonraki süreçte Mardin'e tayin olmuştu.

Bir keresinde 5 gün ayakkabısını çıkarmadan görev yapmak zorunda kaldı.

Sandalye üstünde uyuduğunu söyleyen Sezer, "İtiraz ettiğimde 'polislerin fazla çalışmayı kabul etmek zorunda' olduğu türünden cevaplar aldım. 20 yıl önce de böyle söylüyorlardı, birkaç ay önce de İçişleri Bakanı 'polis fazla çalışmaktan şikayet edemez' dedi. Yani hiçbir şey değişmiş değil zaten" dedi.

kadınpolis.jpg
Kadın polisler de erkek meslektaşlarıyla aynı koşullarda çalışıyor / Fotoğraf: AA

 

"Hakkını ararken o kadın polisin bana bakışını unutmam"

Sezer, görev aldığı her yerde benzer sorunları gördüğünü bunlara karşı itirazlarını yükselttiğini aktararak sendika kurmaya teşvik eden bir başka anısı da şu sözlerle dile getirdi:

Bir gün bir kadın meslektaşımız karakol amirinden bir hafta izin istediğinde amir onu çok sert bir ifadeyle odadan kovdu. Benim eşim de bir kadın polis. Yani teşkilatın sorunlarını hem erkek hem de kadın olarak bilen yaşayanlarız. Kadın arkadaşımız gözyaşı içinde çıkınca amirin odasına girerek 'Neden işveren gibi davranıyorsun? Personel eksikliği yok, izinde kimse yok. Neden her şey benim iki dudağımın arasında olsun istiyorsun?' diyerek tepki gösterdim. Hakkını ararken o kadın polisin bana bakışını asla unutamam. Sanki birisi beni korusun diyordu.

"Kredi talebinin bile amire imzalatılmasını kabullenemedim"

Sezer'in meslektaşlarını örgütlemeye çalıştığı ilk olaylardan biri de Polis Sandığı'ndan (Pol-San) kredi taleplerine dair oldu.

Üye polislerin aidat ödediği Pol-San'dan kredi talebi için verilecek dilekçede bile birim amirlerinin onayının, imzasının istenmesine içerlenen Sezer, "Üye olup aidat ödeyen herkesin ortak olduğu bir yerden kredi çekmek için neden karakol amirine imzalatmamız gerektiğini kabullenemedim. Milleti örgütlemeye başladım orada. Pol-San'ı arayarak durumu şikayet ettim. 10 - 15 kişi daha ısrar etti. İmza zorunluluğu kalktı" diye konuştu.

faruksezer1.jpg
Faruk Sezer'in meslek yaşamı mücadeleyle geçti / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Anlaşıldı efendim demeye zorlayan bir sistem var"

Emniyette "Peki efendim, anlaşıldı efendim" demeye zorlayan bir sistem olduğunu hatırlatan Sezer, "ÖSYM'nin sınavına görevli gitmiştim. Sınavda görevli olan öğretmen, sürücü, hademe herkese ücret ödendi. O zaman sınavdan sonra para zarfla verilirdi. Ben de yeni polistim. 'Benim zarfım nerede?' diye sorunca görevli hoca gülerek polislere olmadığı söylendi. Görev alan herkese para verildiğini, sadece polislere verilmediğini o gün öğrendim. ÖSYM'ye sunulmak üzere dilekçe yazarak görevlilere verilen ücreti talep ettim. Başkomisere söylediğimde 'Yeni polissin atarlar seni' diyerek imzalamadı. ÖSYM'den gelen cevapta güvenliğin polisin asli görevi olduğu söylenerek para ödenmediği söylendi. Ancak ne oldu benim o tepkimden 20 yıl sonra sınavlarda görev yapan polislere de para ödenmeye başlandı. O gün belki itiraz eden 100 kişi daha olsaydı belki o gün o para alınacaktı" ifadelerini kullandı. 

olayyeri.jpg
Polis intiharları da tartışılan sorunların başında geliyor / Fotoğraf: AA

 

Yakın arkadaşlarının intiharı derinden etkiledi

Sezer'i asıl sarsan olaylar ise yakından tanıdığı bazı meslektaşlarının intiharları oldu.

Onları anlatırken duygusallaşan Sezer'e göre polis intiharların yaygın olmasında sorunlarını dışa vuramamaları veya çözüme ulaştıramamalarının verdiği birikmişlik de etkili oluyor.

"O zamanlar dedim ki sendikamız olsa böyle yapılabilir miydi?" 

Sezer, yapılan kurum içi toplantılarda amirlerin astlarına yönelik çok rahat bir şekilde sert ifadeler kullanabildiğini iddia ederek, "Adam ilk cümleye tehditle başlıyor. Çok kullanılan bir ifade vardı. 'Ekmeğinizi acıtırım, babanızın köyüne geri gönderirim' gibi. Bu tür ifadeler yıllardır vardır. Tehditle başlayıp ondan sonra yumuşayan konuşmalar, toplantılar görürsünüz. O zamanlar dedim ki 'Bizim sendikamız olsaydı böyle yapılabilir miydi?" şeklinde konuştu.

polisler.jpg
Sezer, polislerin de bir sendikasının olması gerektiğini belirtti / Fotoğraf: AA

 

"Sendika 2012'de kuruldu, ilk amaç mobbingle mücadele"

Sendika kurmak fikri iyice olgunlaştırdığını anlatan Sezer, 2012'de bir grup arkadaşı ile Emniyet-Sen'i kurdu.

İlk amaçlarını intihara kadar götüren mobbinglerin bitirilmesi olarak duyurdu.

Sendikalarının yasal prosedürlere uygun olarak kurulduğunu iddia eden Sezer, sonraki süreçlerde kendileriyle aynı konumda olan Yargıçlar Sendikası'nın resmi olarak tanınmasına karşın kendilerine bu noktada bir ayrımcılık gösterildiğini öne sürerek Anayasa Mahkemesi'ne yaptıkları itirazın sonucunu 4 yıl bir aydır beklediklerini kaydetti.

mazbata1.jpg
Çankaya 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'nca Emniyet Sen yönetimine verilen mazbata

 

"Mazbatamda cumhurbaşkanının mazbatasında da imzası olan kurul başkanının mührü var"

Sezer, EGM'nin açıklamasında dile getirdiği sendikanın hukuken olmadığı, kendisinin de sözde başkan olduğu iddialarına da karşı çıkarak, "Ankara Çankaya Seçim Kurulu tarafından 2-3 Mart 2013 tarihinde düzenlenen genel kurulda seçildim. Mazbatamda Çankaya 1 No'lu Seçim Kurulu Başkanı Bahattin Öztaş'ın mührü ve imzası var. Aynı mühür ve imza Sayın Cumhurbaşkanımızın 2014 yılında aldığı Cumhurbaşkanlığı mazbatasında da var. Kendi söyledikleri 4688 sayılı yasaya göre dahi ben yasal bir genel başkanım" şeklinde konuştu. 

aym.jpg
Emniyet-Sen'le ilgili kararı Anayasa Mahkemesi verecek / Fotoğraf: AA

 

"Anayasa Mahkemesi karar verecek"

Yasada sendikalarla ilgili olarak "Kimseden önceden izin almaksızın kurulur, altı ay içinde genel kurulunu yapar ve görevine başlar" dendiğini hatırlatan Sezer, şöyle devam etti:

Ben de bu mevzuata göre görevime başlamışım. Biz derece mahkemesinde davamızı kazandık. Sonra Yargıtay bozdu. Biz de dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne taşıdık. EGM yazısında, 'hukuken var olmayan' denilmiş. Henüz hukuken var olmadığına Anayasa Mahkemesi karar vermedi. Son kararı Anayasa Mahkemesi verecek. Zaten ben de biyografimde kendimi 'Dosyası Anayasa Mahkemesi'nde bekletilen Emniyet Sen'in Genel Başkanı' diye tanıttım.

"Meslektaşlarımın sesi olmayı sürdüreceğim"

Sezer, her şeye karşın artık artan sayıda polisin sesini duyurmaya çalıştığını söyledi.

Faruk Sezer, son olarak bizzat kendisini hedef alan açıklamaların bile çalışmalarından duyulan rahatsızlığın bir göstergesi olduğunu iddia ederek, buna karşın meslektaşlarının sesi olmayı sürdüreceğini, amacının mesleğin daha iyi şartlara kavuşması olduğunu kaydederek sözlerini tamamladı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU