Yağlı beslenmenin kanseri nasıl tetiklediği bulundu

Cold Spring Harbor Laboratuvarı'ndan Dr. Semir Beyaz ve 15 farklı kurumdan 32 meslektaşı ile yaptığı çalışmada, yüksek yağlı beslenmenin bağırsak tümörlerinin gelişimini nasıl etkilediğini araştırıyor

Fotoğraf: CSHL

Yağlı diyetlerin, bağışıklık sistemi hücreleri arasındaki iletişimi nasıl bozduğu bulundu. Araştırma sayesinde kanserin bağışıklık sistemi tarafından tanınmasını sağlayan mekanizma ortaya çıktı

Beslenme şekli ve tümör oluşumu arasındaki ilişkiyi konu alan bu çalışma Cell Stem Cell Dergisi'nde yayımlandı. Makalede, yüksek yağlı beslenmenin, bağışıklık tanıma molekülü olan MHC-II isimli genin azalması nedeniyle tümör oluşumunun tetiklendiği açıklandı.

Fareler üzerinde yapılan çalışmalarda, yüksek oranda yağlı besinlerin tüketilmesinin, çok sayıda sağlık sorununa nasıl ve neden olduğunun mekanizması bulundu. 

Cold Spring Harbor Laboratuvarı'ndan Dr. Semir Beyaz ve 15 farklı kurumdan 32 meslektaşı ile yaptığı çalışmada, yüksek yağlı beslenmenin bağırsak tümörlerinin gelişimini nasıl etkilediğini araştırıyor. 

"Bu çalışma, beslenmenin kanserle nasıl bağlantılı olduğunun anlaşılması açısından önem taşıyor" diyen Dr. Beyaz, "Bu tür disiplinler arası çalışmalar ile beslenme şeklini, hastalıklara bağlayan mekanizmaları anlamayı umuyoruz" şeklinde konuştu. 

Kanser hücrelerinin kimlik kartı olarak görev yapan MHC-II (Majör Histokompatibilite Kompleksi II) proteini, bağışıklık sisteminin uyarılmasında görev yapıyor. Bu proteinlerin salgılanması için ise, yüksek yağlı besinler tüketmemek gerekiyor. 

Kanser hücrelerinin kimliğini belirleyen bu mekanizma sayesinde, bağışıklık sistemi bu hücreleri tanıyor ve kanseri ortadan kaldırabiliyor. Bu mekanizma tanımadığında, kanser hücreleri bağışıklık sisteminden kaçabiliyor. 
 

Cold Spring Harbor Laboratuvarı’ndan Dr. Semir Beyaz .jpg
 Cold Spring Harbor Laboratuvarı'ndan Dr. Semir Beyaz

 

Kanser hücresi MHC-II proteini üretirse, bağışıklık sisteminin bunu tanıyabildiğini söyleyen Dr. Semir Beyaz, "Bazı mikroplar kanser başlatıcı hücrelerin MHC-II proteinini üretmesini sağlıyor. Bu sayede de kendilerini bağışıklık sistemine göstermesine vesile oluyor. Eğer yüksek yağlı besinlerle beslenirseniz, yararlı mikroorganizmaların sayısı azalıyor. MHC-II geni azalıyor ve bağışıklık sistemi kanser başlatıcı hücreleri tanıyamıyor. Kanser başlatıcı hücreler bu mekanizmadan kaçıyor ve kanserleşmeye doğru ilerliyor" şeklinde bilgi verdi. 


"Yağlı beslenme, erken dönem bağırsak kanseri oluşmasına sebep olabilir"

Bu çalışmada da gösterildiği gibi, beslenme ile ilgili faktörlerin bağırsak kanserinin erken dönem başlamasını kolaylaştırabileceğini ortaya koyuyor.

Bu sürecin anlaşılması için çevresel faktörlerle ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirten Beyaz, "Genç erişkinlerde erken dönem bağırsak kanserine neyin neden olduğu ile ilgili çok sınırlı bilgiye sahibiz" diye ekledi. 

Beslenme şeklinin kanser riskini artıran en önemli çevresel faktörlerden biri olduğunu kaydeden Beyaz, "Beslenme tarzı, uyku, sigara ve alkol de diğer faktörleri etkileyebiliyor" dedi. 

Dr. Beyaz, çalışmasındaki farelerin, karbonhidrat oranı yüksek, hayvansal yağlı obezite yanlısı bir diyet tükettiğini söyledi. 
 

 

Bu beslenme ketojenik diyete benzetildi

Beyaz, "Devam eden çalışmalarda ketojenik diyet ve benzeri yüksek yağlı diyetlerde bu mekanizmaları araştırıyoruz" şeklinde bilgi verdi.

Dr. Beyaz'ın devam eden çalışmalarında, bu farklılıkların bazılarını ayırmayı ve beslenmeyi, hastalıkla ilişkilendiren çok sayıdaki başka soruları da ele almayı planlıyor.

Beslenmenin kanser gelişimi üzerindeki etkisine karşı koymak adına mikropları ya da ilaçları kullanarak değişen yolları aktive etmeyi planladıklarını söyleyen Beyaz, "Bu yolları aktive ederek bağışıklık gözetimini desteklersek, kansere karşı önleyici ve tedavi edici stratejiler ortaya çıkarabileceğimize inanıyoruz" şeklinde konuştu.

 
15 farklı kurumdan bilim insanları görev alıyor

Çalışmada ayrıca Cold Spring Harbor Laboratuvar üyesi Hannah Meyer ve Stony Brook Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve İmmünoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Pawan Kumar yer alıyor. 
 

Hannah Meyer. Photo from CSHL.jpg
Hannah Meyer / Fotoğraf: CSHL

 

Hannah Meyer, "Bu önemli projede yer almaktan mutluyum, kanser başlatıcı mekanizmanın beslenme ile ilişkisinde çok büyük adımı belirliyoruz. Bundan sonraki süreçte daha da çok veri elde ederek, kanserin oluşmadan yok olmasına katkı sunabilmeyi umuyorum" dedi.
 

Pawan Kumar. Photo from SBU.jpg
Pawan Kumar / Fotoğraf: SBU

 

Doç. Dr. Pawan Kumar da, "Multidisipliner olarak yürüttüğümüz bu çalışmalarda, birçok veriyi birlikte ele alıp değerlendiriyoruz. Başarılı sonuçlar elde ediyor olmamız ise, geleceğe dair kanserin mekanizmasının çözülmesinde önemli yer tutacak" şeklinde konuştu. 


Kanserin gizli gelişimine neden mi oluyor?

Uzmanlığı kök hücre biyolojisi ve immünoloji olan Dr. Beyaz, yüksek yağlı beslenmenin bazı genetik dizileri açıp kapatarak kanserin gizli gelişimine neden olabileceğini düşünüyor.

Kanser başlatıcı hücrelerin çalışma mekanizmasıyla farklı besinler farklı şekilde sonuçlar doğurabilir. Bu mekanizmanın nasıl işlediği ve nelerin neden olduğu araştırılmaya devam ediliyor. 

Araştırma ekibi, değiştirilmiş bir mikrobiyomun, tümör oluşturma sürecini rayından çıkarabilecek MHC-II genini destekleyip desteklemediğini belirlemek için bu etkinin tersine çevrilebilir olup olmadığını görmek istiyor. 

      
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU