Celali isyanlarından "pasif isyana"… Babacan'ın iddia ettiği gibi Türkiye'de şu an bir "pasif isyan" mı var?

Babacan'ın, "pasif isyan var" iddiasına katıldığını söyleyen Melda Onur, "En tehlikelisi görünmeyen isyandır" derken Gürsel, vatandaşların sandığı beklediğini, Yıldırım ise sessizliğin iktidarın toplumu yıldırmasından kaynaklandığını ileri sürdü

Ali Babacan, pasif isyandaki insanların seçim sandığını beklediğini öne sürdü / Fotoğraf: AFP

İnsan toplulukları, tarih boyunca mevcut durumdan duydukları hoşnutsuzlukları farklı şekillerde dışarı vurdu.

Bu kimi zaman silahların kullanıldığı, kanın döküldüğü ayaklanmalara dönüştü.

Kimi zamanda demokratik kültürün de gelişmesiyle bunun yerini barışçıl gösteriler aldı.

Sivil itaatsizlik olarak adlandırılabilen hakim gücün kurallarına bilerek uymama, tanımama olarak adlandırılacak direniş şekilleri gelişti.

Örneğin Mahatma Gandi'nin öncülük ettiği 1930'lu yıllardaki "pasif direniş" adlı şiddete başvurulmayan eylemler zinciri Hindistan'ın bağımsızlığına kavuşmasında önemli rol oynadı.

Grevler, basın açıklamaları gündelik hayatın bir parçasına dönüştü.

gezi.jpg
Gezi Parkı olayları Türkiye'de "büyük sivil" protestolarından biri olduğu ifade ediliyor 

 

Kimi zaman lanetle anıldılar, kimi zaman isimleri türkülerde yaşatıldı

Türkiye'de tarih boyunca türlü isyanlara sahne oldu. Bu isyanlar, Türkiye'nin kültürel gelişimine de büyük etki etti.

Katılanların bazıları kötü bir şekilde anılırken kimi isyanlar ve katılımcılarının adları türkülerde destanlarda yaşatıldı.

İsimleri halen hafızalarda olan ve birçok türküde geçen Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Dadaloğlu, Şeyh Bedrettin aslında birer isyancıydılar.

17. yüzyılın başındaki "Celali isyanları" resmi tarih kitaplarında eşkıyalık hareketleri olarak adlandırılsa da onbinlerce kişiye dayanan ve sosyal tabanı olan kalkışma olarak değerlendirildi. 

Bu kadar büyük katılım sağlanmasında savaşların etkisiyle bozulan ekonomik ve sosyal düzene tepki de vardı.

Günümüze dönersek her ne kadar uygulanmasında zaman zaman sıkıntılar olsa da şiddet içermeyen her türlü protestonun yasal bir hak olduğu artık anayasa tarafından da kabul ediliyor.

Dolayısıyla "isyan" kelimesi de artık sadece silahlı kalkışmalar için değil, halkın çoğunluğunun şiddet içermeden tepki verdiği durumlar için de kullanılıyor.

babacankılıçdaroğlu.jpg
Ali Babacan, Kemal Kılıçdaroğlu'yla olan buluşmasında pasif isyan kavramını gündeme getirdi / Fotoğraf: CHP Basın Birimi

 

Babacan: Şu anda pasif direniş var

Dün CHP Genel Merkezi'nde Kemal Kılıçdaroğlu ile DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bir araya geldi. 

Buluşmasının ardından yapılan basın açıklamasında Babacan, dikkat çeken şu ifadeleri kullandı: "Şu anda pasif bir isyan var. Bunun pasif olmasının nedeni ise insanların sandıkta oy kullanmasını bekliyor olması."

Bir kesimin halkta olan bitene karşı tepkisizlik olduğu yönündeki iddialarına karşın Babacan'ın pasif bir isyan olduğunu söylemesi dikkat çekti.

Babacan'ın bu iddiasını farklı isimlere sorduk.

meldaonur.jpg
Melda Onur / Fotoğraf: Evrensel

 

"Sandığı belirleyen, sürprizleri yaşatan görünmeyen isyandır"

Eski milletvekili ve iletişimci Melda Onur, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Sokağa inmeyeceğiz" açıklamasını eleştirmiş ve sokak muhalefetinin de demokrasilerdeki önemine dair Kılıçdaroğlu'na hitaben açık bir mektup yazmıştı.

Babacan'ın açıklamasının ardından aradığımız Onur, Türkiye'de şu an hem pasif hem de aktif bir isyanın olduğunu öne sürdü.

"Babacan tarafından bakarsanız dediği doğru" diyen Onur, "Çünkü sağ, muhafazakar kesimin ha deyince sokağa inecek, biri sokağı işaret edince isyan edecek bir haleti ruhiye olmaz. En tehlikelisi de görünmeyen isyandır. Bütün sandığı belirleyen, sürprizleri yaratan görünmeyen isyandır. Onu sandığa yaklaşınca hissedersiniz. Ürkütücü bir sessizlik olur. Şimdi biz muhafazakar kesimden bir serzeniş duyuyorsak Babacan o cenahın içinden çıktığından 10 duyuyordur. Farkındadır bu pasif isyanın" diye konuştu. 

"Türkiye'de sokak isyanı yoktur demek de doğru değil"

Onur, pasif isyan dışında "Türkiye'de sokak isyanı yoktur" demenin de doğru olmadığını söyleyerek, özellikle kadın, işçi hakları başta olmak üzere mağdur edilen kesimlerin bütün baskılara karşı sokakta tepkisini gösterdiğini kaydetti.

Pasif isyandakilerin genelde kararlarını sandıkta verdiğine işaret eden Onur, sözlerini şu şekilde tamamladı:

Pasif isyan, çoğunlukla ekonomik nedenlerle yaşam tarzının etkileneceği gibi kaygıların biriktirdiği isyandır. Artık çorba yapamayan, çocuğunu okula gönderirken cebine harçlık koyamayan kesimler toplum içinde önemli yer kaplıyorlar ve genelde kararlarını sandık başında veriyorlar.

seyfettin gürsel.jpg
Seyfettin Gürsel / Fotoğraf: Tele 1

 

"Enflasyon nedeniyle yoksullaşanlar protesto etmek yerine sandığı bekliyor"

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Başkanı Prof. Dr Seyfettin Gürsel de Babacan'ın tanımına hak verdi.

Düşük ve orta gelirli kitlenin enflasyon altında ezilerek yoksullaştığını, bu nedenle sokağa çıkıp protesto etmek yerine sandığı beklediğini kaydeden Gürsel, "Babacan bunu söylemek istiyor bence. Doğru da yapıyorlar. İktidar sürekli insanları sokağa çıkması için kışkırtıyor. İnsanlar sokağa çıksalar da olay olsun tereddüt eden seçmenim geri dönsün diye umuyor" ifadelerini kullandı. 

Gürsel, pasif isyanın insanların tercihlerini etkisinin görüldüğünü, AK Parti'nin anketlerde görülen oy kaybının da bunun bir işareti olduğunu söyledi.

celalkorkutyıldırım.jpg
Celal Korkut Yıldırım / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Eyleme dökülmeyen ama söze dökülen bir pasif isyan var"

Sivil toplum temsilcisi Celal Korkut Yıldırım da Babacan'ın tanımlamasının doğru olduğunu kaydederek, şu iddiada bulundu:

Aktif isyanda sokağa inilmesi lazım. Ancak şimdi sokağa olmasa bile söze düşünceye dökülen bir isyan var. Yanımdaki çalışanlarımdan biliyorum. Konuşuyorlar çünkü önceden 10 liraya aldıklarını artık 20 liraya aldıklarını söylüyorlar. Dolayısıyla toplumun eyleme dönüşmeyen ama söze dökülen bir pasif isyan var.

"Sessiz kalınmasının neden siyasal iktidarın toplumu yıldırmasından kaynaklanıyor"

Yıldırım, buna karşın pasif isyanın eyleme dökülmemesinin nedeninin de insanların sandığı beklemesinden de kaynaklanmadığını söyleyerek, "Sessiz kalınmasının nedeni siyasal iktidarın toplumu yıldırmasından kaynaklanıyor. Eskiden büyük madenci yürüyüşü gibi onlarca tepki olurdu. Şimdi öyle bir mekanizma kuruldu ki sesini çıkaranlar hukuk dışı yöntemlerle cezalandırılıyor. Demokratik bir ülke olsaydık tablo farklı olurdu" diyerek sözlerini tamamladı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU