Yapıcıoğlu: Yeni bir anayasa yapılacaksa, değiştirilemez maddeleri olmamalı

"Yeni anayasa yapmak mümkündür. Türkiye 40 yıldır darbe anayasasıyla yönetilmektedir. Bu ayıptan kurtulmak gerekir"

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu / Fotoğraf: HÜDA PAR

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Bingöl'de ulusal ve yerel basın temsilcileriyle yaptığı basın toplantısında iç ve dış gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

1982 darbe anayasası yerine tamamen sivil ve yeni bir anayasa yapılması yönündeki iradenin  değerli olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis'te temsil edilen siyasi partilerin çalışma yapması yönündeki çağrısını önemli bulduklarını kaydeden Yapıcıoğlu, "Ancak toplumsal bir sözleşme olan anayasa yapım sürecine mecliste temsil edilmeyen siyasi partilerin ve sivil toplumun da dahil olması gerektiğini düşünüyoruz.  Yeni anayasa yapmak mümkündür. Türkiye 40 yıldır darbe anayasasıyla yönetilmektedir. Bu ayıptan kurtulmak gerekir. Bunun için siyasi partiler uzlaşmalı ve ortak bir noktada bir araya gelmeye çaba sarf etmelidir. Partilerin "kırmızı çizgi"leri sürecin tıkanmasına neden olmamalıdır. Bu açıdan yeni anayasa yapım süreci ve fırsatı siyasi partiler için bir samimiyet testidir. Eğer yeni bir anayasa yapılacaksa gelecek nesillerin iradesine ipotek koymamak adına değiştirilemez maddeleri olmamalıdır" diye konuştu.

"Sağlık sistemi normale dönmeli"

Sağlık Bakanlığı'nın Kovid-19 salgınının ilk aylarında devlet hastanelerinde randevu alınabilmesini iptal ettiğini belirten Zekeriya Yapıcıoğlu, bu süreçte vatandaşlara sadece Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) ve ALO 182 üzerinden randevu verilmesinin tercih edildiğini belirterek, "Özellikle büyük şehirlerdeki devlet hastanelerinde randevu almak imkânsız hale gelmiştir. Tedavileri aksayan vatandaşlar haftalar, kimi branşlar için ise ancak aylar sonrasına randevu alabilmektedirler.  Bu uygulama ile vatandaşlar özel hastanelere mecbur bırakılmaktadır. Randevu krizi ve doktor yetersizliği sorununu aşmak için MHRS'deki randevu aralığının 5 dakikaya düşürülmesi de sorunu çözmemiş, sadece polikliniklerin ve doktorların iş yükünü artırmıştır. Eğitim öğretimde normale dönüldüğü gibi sağlıkta da normale dönülmelidir. Hastaneden randevu alabilme uygulaması yeniden başlamalı, eksik branşlar tamamlanmalı, doktor yetersizliği giderilerek sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve ücretleri iyileştirmelidir" diye konuştu.

hp.jpg
Bingöl'de ulusal ve yerel basın temsilcileriyle buluşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, güdeme dair açıklamalarda bulundu / Fotoğraf: HÜDA PAR

 

"Ayşe Özdoğan'ın cezasının infazının bir an önce ertelenmesi insani, vicdani ve yasal bir zorunluluktur"

Yargıtay tarafından 9 yıl 4 ay hapis cezası onanan ve dördüncü evre kanser teşhisi konulan Ayşe Özdoğan'ın ağır hasta olmasına rağmen cezaevine konulduğunu söyleyen HÜDA PAR Genel Başkanı, "Adalet, suçlu bulunan her insanı cezalandırmak ve her durumda cezaevine göndermek değildir. Adalet sistemi, mekanik bir makina gibi işletilirse ortaya adalet çıkmaz. Adalet sisteminin zulme dönüşmemesi için gerektiğinde "af" veya "infazın ertelenmesi" gibi mekanizmalar işletilebilmelidir.  Ayşe Özdoğan'ın cezasının infazının bir an önce ertelenmesi insani, vicdani ve yasal bir zorunluluktur" dedi.

Kağıt toplayıcıların depolarına yapılan baskınlar

Geri dönüşüm işçilerinin depoların yapılan baskınlara değinen Zekeriya Yapıcıoğlu, kâğıt, plastik veya metal atıkların geri dönüşüm yolu ile ülke ekonomisine önemli bir katkısı olduğuna dikkat çekerek, "Soruna daha geniş, daha adil ve daha insani yaklaşılmalıdır. Şaibeli ihalelerle piyasanın yandaş firmalara peşkeş çekildiği ve işin içinde büyük bir çıkar savaşının olduğu yönünde ciddi iddiaları ileri sürülmektedir. Lisans ve ruhsat verme kıstaslarının hiç adil olmadığı da iddialar arasındadır. Polisiye tedbirlerle bu sorunun üstesinden gelmeye çalışmak, bir anda milyonlarca kişinin geçim kapısına kilit vurmak anlamına gelir. Bu iş ile uğraşan ve geçimini bu yolla temin edenleri sektöre dâhil edecek daha genel ve daha makul çözümler üretilmeli, insanların mağdur edilmesinin önüne mutlaka geçilmelidir" diye konuştu.

"Var olan zincir marketlere bir tane daha eklemekle sorunun çözülmesi mümkün değil"

Türkiye'nin gıda üretiminde dünyanın en elverişli şartlarına sahip ülkelerinden biri olduğu halde adeta "bolluk içinde yokluk" yaşandığını ve refah düzeyindeki gerilemenin ciddi boyutlarda olduğunu savunan Yapıcıoğlu, "Daha önceki uyarılara gözünü kulağını kapatan iktidar şimdi sıkıntının farkına varmış ise de yanlışta hâlâ ısrar etmektedir. Var olan zincir marketlere bir tane daha eklemekle sorunun çözülmesi mümkün değildir. Bu yönde düzenleyici tedbirler ve kontrol mekanizması devreye girmelidir. Gıda ve hayvancılık politikalarına; gıda güvenliği ve hayatın sürdürülebilirliğinin gereği olduğu penceresinden bakılmalı, rantçılara ve istismarcılara da fırsat verilmemelidir" dedi.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU