17 Ağustos depreminin 22. yıldönümü: Türkiye depreme hazırlıklı mı? Hangi kentler riskli?

1999'da Kocaeli'nin Gölcük merkezli depremde 18 bini aşkın kişi yaşamını yitirdi. Türkiye'nin pek çok kentinin riskli durumda olduğuna dikkat çeken uzmanlar, daha büyük kayıpların yaşanmaması için uyarılarda bulundu

1999'da Kocaeli'nin Gölcük ilçesi ile Düzce'de gerçekleşen depremler, Türkiye için dönüm noktası oldu. Gölcük'ten yükselen "Sesimi duyan var mı?" şeklindeki haykırış, hafızalardan silinmedi / Fotoğraf: AA

16 Ağustos tarihini 17'sine bağlayan gece, 03.02'de başlayıp 45 saniye süren deprem asrın felaketlerinden biri olarak tarihe geçti.

Ankara'dan İzmir'e pek çok ilde hissedilen 7,2 büyüklüğündeki depremde, 18 bin 373 kişi yaşamını yitirirken, 23 binden fazla kişi yaralandı.

Gölcük'te adeta taş üstünde taş kalmazken, geçen 22 yılda Türkiye'nin yeterli dersi almadığı iddiaları sıkça tartışıldı.

Independent Türkçe'nin görüş aldığı uzmanlara göre Türkiye'nin depremin zararlarını azaltıcı eylemleri yeterli değil. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Yıkıcı deprem ve tsunami tehlikesine neden olabilecek bine yakın fay var"

Türkiye'nin deprem açısından riskli yerlerini ve hazırlıkların durumunu konuştuğumuz isimlerden Dokuz Eylül Üniversitesi (DEU) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Sözbilir, ülkenin önemli bir bölümünün deprem tehlikesi ve riski altında olduğunu söyledi.

Sözbilir hem yerleşim yerlerinde hem de denizaltındaki faylarla birlikte yıkıcı deprem ve tsunami tehlikesine neden olabilecek bine yakın fay bulunduğunu belirtti.

Bu faylardan özellikle kırılma zamanı gelmiş olanların (sismik boşluk sınıfından tanımlanıp yerleşim yerlerinden geçenler) büyük risk oluşturduğunu dile getiren Prof. Dr. Sözbilir, "Bu faylar Marmara Denizi'nde. Kuzey Anadolu fayı üzerindeki son 100 yılda kırılmamış fay segmentleri, Yedisu ve Bingol, Karliova tarafları. Doğu Anadolu fayı üzerinde son 200 yılda kırılmamış olan fay segmentleri, Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya ve Hatay gibi illeri etkileyebilir. Orta Anadolu'da Kayseri-Ecemiş fayı gibi faylar. Batıda Fethiye, Datça, Bodrum, Gökova Körfezi, Milas, Aydın, Kuşadası, Denizli. İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Afyon ve Manisa gibi illerin depreme hazırlık açısından yol kat etmesi gerekli" diye konuştu. 

Prof. Dr. Hasan Sözbilir Twitter.jpg
Prof. Dr. Hasan Sözbilir / Fotoğraf: Twitter

 

"2025 sonuna kadar Türkiye'de depreme dayanıksız bina kalmamalı"

Hafızalara 17 Ağustos depremi olarak kazınan Gölcük depreminin son 100 yılın en büyük doğal felaketlerinden biri olarak kabul edildiğini aktaran Hasan Sözbilir, bu olaydan sonra Türkiye'nin yeni bir yapılanmaya girdiğini ve 2011'de Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı oluşturulduğunu anlattı. 

2003'te Bingöl, 2011'de Van, 2017'de ise Bodrum-Kos depremlerinin gerçekleştiğine de değinen Sözbilir, 2019 Aralık ayında Türkiye'nin 81 ilinde İl Afet Risk Azaltma planının çıkartılmasına yönelik çalışmalar başlatıldığını ve bunların bu yıl sonunda tamamlanmasının hedeflendiğini vurguladı. 

Bu planlarda il düzeyindeki afet tehlikelerinin sınıflandırıldığını belirten jeoloji mühendisi Sözbilir, olası tehlikelere karşı alınacak önlemlerin, ana hedefler olarak belirlendiğini ve bu hedeflere ulaşmak için yapılması gereken eylemlerin tek tek çıkartıldığını ifade etti.

Sözbilir, "Bunları kimlerin ve ne zaman yapacağı belirleniyor. Bu çalışmaların 2025 sonunda tamamlanması durumunda Türkiye, doğal afetlere karşı dirençli bir toplum olabilecek. Bu konuda özellikle yerel yönetimlerin doğal afet risklerini azaltmaya yönelik çalışmalar yapması gerekiyor. Deprem kapsamındaki en önemli konu, doğal afet eksenli kentsel dönüşüm çalışmasıdır. 2025 sonuna kadar Türkiye'de depreme dayanıksız bina kalmamalı" yorumunu yaptı.

 

Gölcük depremi 3 AA.jpg
Gölcük depremi sonrası / Fotoğraf: AA

 

"Fay hattı üzerinde 24 kent bulunuyor"

Türkiye'nin depreme hazırlıklı olmadığını ve hangi kentlerin daha riskli olduğunu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aysun Aykan'a da sorduk.

Türkiye'nin her yerinde, her an 7 büyüklüğünde bir depremin yaşanabileceğini öne süren Aykan, Türkiye'nin "diri fay" haritasına bakıldığında 5,5 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip yaklaşık 500 diri fayın bulunduğunu söyledi.

Bu diri fayların "bir örümcek ağı gibi" ülkeyi kapladığını belirten jeoloji mühendisi Aykan, yapılan çalışmalara göre şehir merkezinden fay geçen kent sayısının 24 olduğunu ifade etti.

Aysun Aykan, risk altındaki illerin; Bolu, Sakarya, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Burdur, Kütahya, Eskişehir, Konya, Aksaray, Tokat, Kayseri, Osmaniye, Hatay, Maraş, Erzurum, Hakkari, Erzincan ve Bingöl olduğuna dikkati çekti. 

"24 kentimiz, 80 ilçemiz ve 502 mahallemiz doğrudan fay hatları üzerindedir" diyen Aykan, bu fayların kırılması durumunda ilk önce doğrudan fay zonu üzerindeki yapıların ya yıkılacağını ya da ağır hasar alacağını öne sürdü.

TMMOB Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan Independent Türkçe.jpg
Aysun Aykan / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Marmara Denizi'ndeki deprem 28 milyonu etkileyecek"

Ulusal ve uluslararası bilimsel çalışmalara göre Marmara Denizi'nde 7 ile 7,6 arasındaki büyüklükte deprem riskine değinen Aysun Aykan, böyle bir durumda hem kayıpların hem de ekonomik yıkımın Gölcük depreminden de büyük olacağını öne sürdü. 

Olası depremde Marmara Denizi'ne kıyısı olan tüm illerin, dolayısıyla 28 milyon kişinin etkileneceğini savunan Aykan, eksiklerin bir an önce tamamlanması uyarısı yaptı.

"Kentsel dönüşümün hızlandırılması şart"

Depremlerin birer doğal afete dönüşmemesi ve oluşabilecek zararın en aza indirilmesi adına yapılabilecekleri de sorduğumuz Aykan'a göre öncelikle kentsel dönüşümün hızlandırılması şart.

Güvenli yaşam alanlarının hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Aykan, öncelikli risk grubunda yer alan yapıların belirlenip güçlendirilmesi ya da kentsel dönüşüme tabi tutulması gerektiğini dile getirdi. 

"Yerleşim birimlerinden diri fay geçmeyen kentlerdeki yapılarda hasar olmayacağı düşüncesi hatalı"

Zeminlerin jeolojik yapılarına uygun bina yapılmasının şart olduğunu belirten Aysun Aykan'a göre, yerleşim birimlerinden diri fay geçmeyen kentlerdeki yapıların hasar olmayacağı düşüncesi de hatalı.

Mühendislik hizmeti almayan binaların risk altında bulunduğuna işaret eden Aykan, şunları kaydetti:

"Deprem olduktan sonra deprem dalgaları yayılıyor, kayada hızlı geçiyor, zayıf zeminde yavaş yayılıyor. Zayıf zeminde deprem dalgaları büyüyor ve üzerindeki binalara daha kuvvetli şekilde yansıyor. 80 kilometre uzağında deprem olan İzmir ile 1999 Gölcük depreminde 150 km uzağında Avcılar'da yıkılan binalar, mühendislik hizmeti almayan, kötü zemin üzerindeki binaların riskli olduğunun göstergesidir."

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU