Lübnan: Bir grup ülkenin deneyimleri

Tüm senaryolar kasvetli ve Lübnan'ın kalıntıları da üzüntü verici. Ancak Lübnan'ın alıştığı ithal çözümleri bu sefer kimse teklif etmeye istekli değil gibi görünüyor

Fotoğraf: AA

Lübnan'ın zorlu durumuna dair ardı ardına yaşanan umutsuz sahnelerin yansımaları, bu küçük ülkeyi bugünkü durumuna getiren önceki aşamaları ve çeşitli siyasi gelişmeleri akla getiriyor.

Bu yıl kuruluşundan bu yana 100 yıl geçen Büyük Lübnan projesi, aslında geçici bir devlet projesiydi; çünkü bir fikre dayanıyordu. Ancak bu fikir eksik kaldı...

Ülke yönetici bir anayasanın yokluğunda, mezheplerin ve dini grupların denetiminden, hakimiyetinden, zulmünden, etki ve gücünden kurtarmak için gerekli sivil devlet unsurlarından da yoksun kaldığından eksik kalmaya mahkum oldu.

Ardından Lübnan'da durum, dini grupların liderlerinin, feodalizmin, devletin kurum ve organlarından daha önemli, daha etkin, daha nüfuzlu, güç ve yetki sahibi oldukları kırılgan bir devlete doğru kaydı.

Bu noktada çok tehlikeli, önemli göstergeler ve işaretler ortaya çıktı. Bunların en önemlisi açık, meşru yollardan ve kanallardan geçmeden büyük miktarda bir para ve mal dolaşımının gerçekleştiği resmi sisteme paralel bir ekonomi olmasıydı.

Tüm bu nedenlerden dolayı söz konusu ekonomi, devlet ve en azından vergi ve gümrük tahsilatı kontrolü konusundaki etkinliğe bir tehdit oluşturuyordu.

Resmi sistemin dışında kalan bu büyük miktardaki para ve zenginliğin sağlayacağı etkinin ve yolsuzluğun boyutunu takdir edebilmek için geniş bir hayal gücü gerekmiyor.

Bu olguların olumsuz sonuçları Lübnan sokağında yavaş yavaş genişledi. Öyle ki devlet kurumlarının sembolleri pahasına mezhep ve siyasi liderlerin kanatları altına sığınma tezahürleri yaygınlaştı.

Suç ve sistematik kaçakçılık yayılmaya, ardından altyapı yavaş yavaş çökmeye başladı. Görevleri yerine getirmek, zorluklarla faal ve etkin bir şekilde yüzleşmekte inanılmaz ve büyük bir güce sahip şahsiyetler ortaya çıktı.

Tüm bunlar, ülkenin resmi sisteminin dışında yapıldı ve bu da Lübnan'ı tehlikeli bir aşamaya, yumuşak devlet sürecine soktu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yumuşak devlet, sosyal ve ekonomik politika bilimlerinde kullanılan dahiyane bir terimdir. Kendisini İsveçli ekonomist Karl Gunnar Myrdal'a borçluyuz.

Elbette yumuşak devletin tüm özellikleri Lübnan için de geçerli. Devletin yürütme aygıtının büyük bir bölümüne yolsuzluk sızdı ve yukarıda bahsettiğimiz güçler nüfuz etti.

Dolayısıyla faaliyetsiz, pozitif bir etkisi olmayan bir aygıt haline geldi. Daha sonra bu durum yargı organına ve uygulama kollarına uzandı.

Aynı şey Lübnan tacının incisinin başına da geldi. İnci ile bir zamanlar standartları ve sistemi ile örnek gösterilen bankacılık sistemini kastediyoruz.

Bütün bunlar, Lübnan'ı 20 yıldan fazla süren, ülkeyi mahveden, ışık yılları kadar geriye götüren, henüz şokunu atlatamadığı can ve para kaybına neden olan kanlı bir iç savaşa girmesinin önünü açtı.

En büyük kaybeden de devletin prestiji ya da ondan geriye kalanlar oldu. Böylece haydut devletin varlığı büyüdü.

Bu devlet aygıtında, alenen bir alternatiif olmasına gösterilen rıza ve sessizlik ile kanun dışı bir yapının büyümesi ve meşrulaştırılmasıydı.

Bunun sonucunda terörist bir silahlı milis grubu başkentin merkezinde askeri geçit törenleri düzenleyip, kendisini ülkenin sınırlarının koruyucusu ilan etti.

Çeşitli bölgelerde resmi bankacılık kuruluşlarına alternatif özel finans şubeleri açtı. Aynı durum sağlık, eğitim ve tedarik alanlarında da yaşandı.

Bu grupların havaalanını, limanı ve Suriye ile bazı sınır kapılarını kontrol ettiğini, dolayısıyla ABD doları cinsinden döviz de dahil ülkeye giren ve çıkan her şeyi kontrol ettiğini unutmamak gerekir.

Keza bunun döviz kuruna, ardından genel olarak mal ve hizmet fiyatlarına etkisi de unutulmamalı. Böylece Lübnan bugünkü durumuna geldi.


Lübnan bugün çözünmüş bir devlet olarak tanımlanıyor. Devlet kurumları ve oluşumları giderek kayboluyor.

Ülkede büyük kaos sahneleri yükseliyor ve tüm biçimleriyle tam bir kayıtsızlığın tezahürleri egemen oluyor.

Bu, tehlikeli ve belirleyici bir an ve en az birincisi kadar kanlı ve yıkıcı ikinci bir iç savaşın ilk kıvılcımının patlak vermesine tanık olmak artık çok kolay ve mümkün görünüyor.


Psikolojik yük ve kin ile geniş halk öfkesi, tam değişimden önce yaşanan son sahnedir. Tam değişimin birçok yüzü olabilir.

En önemlisi de Lübnan’ın karşı çıkma ve direniş ekseni milislerinden uzakta, geçmişte olduğu gibi kalmasını isteyenler ile bunu istemeyenler arasında coğrafi olarak bölünmesidir.

Devletten geriye kalanların yetmişli yıllarda olduğu gibi durumu kurtarmak için yeniden Suriye ordusunu çağırmasına yol açabilecek bir gerilimin yaşanması ihtimali de düşük değil.


Tüm senaryolar kasvetli ve Lübnan'ın kalıntıları da üzüntü verici. Ancak Lübnan'ın alıştığı ithal çözümleri bu sefer kimse teklif etmeye istekli değil gibi görünüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU