İstikrar ve uzlaşı arasında tarihi atılım

Fotoğraf: Evan Vucci/AP 

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ile Hamas arasındaki anlaşmanın imza törenine katılmak üzere Mısır ve İsrail'de bulunuyor.

Trump, anlaşmayı "tarihi bir atılım" olarak nitelendirdi.

ABD Başkanı, Gazze barış planının, önceki "Yüzyılın Anlaşması" planın dağılışını ve İbrahim Anlaşmaları'nı genişletme çabalarının başarısızlığını telafi edecek şekilde bölgede daha kapsamlı bir çözüme ulaşmasını umuyor.

Trump'a göre, İbrahim Anlaşmaları'nın genişletilmesi ile İsrail'in bölgeye entegre olmasını sağlayacak kapsamlı bir bölgesel dönüşüme tanık olabilirdik.

Bu entegrasyon, 6 Ekim 2023 arifesinde yakın görünüyordu, ne var ki İsrail'in 7 Ekim operasyonuna verdiği şiddetli ve acımasız tepki ve bunun sonucunda yaşanan trajedilerin ardından, gerçekleşmesi giderek zorlaştı. Bölgedeki durum kökten değişti.

Gazze savaşı, Aksa Tufanı'na yanıt vermenin ötesine geçerek, operasyonun başındaki beyni hedef aldı, failleri vurdu ve operasyona yardım, kışkırtma veya planlama ile suçlanan direniş ekseni örgütlerini bozguna uğrattı ve hatta bizzat İran'a kadar uzandı.

Yaşadığı askeri yenilgilerin ardından direniş, askeri güvenlikten ziyade söylemsel bir boyut kazandı.

Peki, Trump'ın barış planı tüm bu gelişmeler ışığında başarılı olacak mı?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Savaşta birçok hedefine ulaşan İsrail, özellikle de Binyamin Netanyahu, askeri başarılarını siyasi kazanımlara dönüştüremediği için zafer kazanamadı.

Başarılarına rağmen, eylemleri onu Amerikan ve uluslararası başkentlerde, medyada ve üniversitelerde giderek artan bir düşmanlık "tsunamisi" ortasında izolasyona itti.

Bu güçlü dalgayı durduramadı ve onlarca yıllık kör desteğin ardından Batı kamuoyunda oluşan büyük değişimi engelleyemedi.

Trump'ın planı hem savaştan sonra hem de savaş sırasında, boşlukları doldurabilecek, İsrail'in artan tehdit duygusunu savaşı sona erdirmek, yeni bölgesel ufuklar keşfetmek için gerçekçi bir siyasi süreçle uzlaştırabilecek tek taraf olan ABD ile stratejik ittifakın önemini bir kez daha teyit etti.

Umuyoruz ki Trump yönetimi bununla nasıl başa çıkacağını bilir.


İşler nereye gidiyor?

Washington, Trump'ın savaşı sona erdirme ve belki de daha kapsamlı bir çözüme ulaşma önerisiyle açılan bu fırsat penceresini değerlendirmesi için İsrail'e ne ölçüde baskı yapacak?

Eğer plan bu engelleri aşarsa, İsrail ile Gazze'de geçiş yönetimine katılacak Arap devletleri arasında yakın bir koordinasyon gerekecek, bu da Arap-İsrail iş birliği için alan yaratacak ve iki taraf arasında yeni bir siyasi sürecin kapısını açacaktır.

Gelecek yılki İsrail seçimleri yaklaşırken, sonuçları, bölgesel entegrasyon sürecini canlandırmaya istekli ve muktedir yeni ve daha ılımlı bir hükümet olabilir.
 


Bu, tüm bölgesel meselelerin çözüleceği ve endişelerin giderileceği anlamına mı geliyor?

Kesinlikle hayır.

Körfez ülkeleri yatırım, kalkınma, ekonomik ve sosyal refah, bölgesel barış ve güvenlik özlemleri temelinde umut vadeden yollar seçerken, Mısır ve Ürdün de aynı yolda ilerleyerek önemli adımlar atarken, Suriye, Lübnan, Irak ve Filistin gibi bölgedeki birçok ülke, iç sorunlarının ve çatışmalarının bölgesel koşullar, sorunlar ve savaşlarla iç içe geçmesi sebebiyle sıkıntılar yaşamaya devam ediyor.

Bölge ülkeleri, özellikle de Maşrık (Levant) ve Körfez ülkeleri arasındaki bu farklılıklar, bölgesel düzeyde kapsamlı bir barışa ulaşılmasını kolaylaştırmıyor ama bazı ülkeleri belirsizlik ve kırılgan bir istikrar içinde tutan kısmi anlaşmalara olanak tanıyor.

Suriye'deki yeni rejimin başarılı olması konusundaki önemli uluslararası ve Arap desteğine ve kararlılığına rağmen, Suriye'nin bileşenleri arasında ve bu bileşenlerle otorite arasında iç mutabakat ve uzlaşma ihtiyacı var.

İsrail ile uzlaşılar, istikrara katkıda bulunan ve kilit öneme sahip bir faktör olmalarına rağmen, iç sorunların tek çözümü değil.

Birçok bakımdan Suriye'ye benzeyen, bazı yönlerden ise ondan farklı olan Lübnan ise elli yılı aşkın süredir iç savaş ve iç çatışmalar yaşıyor.

İç veya bölgesel barışa hızlı bir şekilde geçiş yapması zor görünüyor.

Yönetim ve çoğu siyasi güç, 1969'dan Ekim 2023 öncesine kadar uzanan bir yerinde sayma, kurnazlık ve erteleme zihniyetine saplanmış durumda ve bölgedeki barış sürecinden tamamen kopuk.

27 Kasım 2024'te İsrail ile çatışmayı durdurmayı öngören anlaşmayı imzalamasına rağmen, anlaşmanın boyutlarını ve mevcut durumun gerektirdiği yeni politika ve tutumları kavrayamadı.


Filistin'e gelince, Gazze savaşı ve Hamas'ın çöküşünün ardından yeni bir evreye girdi.

Bir yandan Araplara karşı İran'ın ve direnişin elinde bir koz olmaktan çıktı, diğer yandan da kendisi ve diğer ülkeler, onlarca yıldır yolsuzluk, savaş ve huzursuzluk yaratan devlet dışı örgütlerin ve milislerin etkisinden kurtuldu.

Bu örgütlerin çöküşü, tam bir barışa olmasa da yalnızca Filistin'de değil, Lübnan, Suriye ve belki de Irak'ta da istikrara yol açacak uzlaşı ve anlaşmalara kapıyı aralıyor.

İsrail'in Hamas'ın bıraktığı boşluğu dolduracağı iddiası ise yanlış, çünkü bunu yapabilecek kapasitede değil ve Filistin Araplara geri döndü.

Trump'ın planı başarıya ulaşabilir, ancak önündeki yol pürüzsüz olmayacak, çünkü karmaşık ve çeşitli bir bölgesel gerçekliğe tosluyor.

İstikrar, Trump'ın birincil hedefi ve bölgenin ihtiyaç duyduğu şey olmaya devam ediyor.

Yatırım, ticaret ve gelecek vaat eden projeler konusundaki umutlarını gerçekleştirmesine olanak tanıyor.

Bölge ülkelerine kalkınma imkânı sağlıyor, refah içinde yaşayanlara ise ümit verici yeni ufuklar sunuyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU