Türkiye, NATO sonrasında Afganistan'da güvenliği sağlayabilir mi? Prof. Han: Destek almadan tek başına kalkması sözkonusu değil; Çetin: Taliban'ın 'oluru' olmadan kalmak risklidir

ABD ve NATO'nun çekilmesi ile Kabil'deki uluslararası havalimanının güvenliğinin nasıl sağlanacağı konusu gündemde. Ankara kalmak istiyor ancak uzmanlar, bunun riskli olduğunu söylüyor

Türkiye Afganistan’da kalmak istiyor / Fotoğraf: AA

Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) 11 Eylül saldırıları nedeniyle Afganistan'a düzenlediği harekat 20 yılı geride bırakmak üzere.

Harekat ile El Kaide lider Usame bin Ladin'in öldürülmesiyle Taliban ve diğer Taliban yanlısı güçlerin ortadan kaldırılması planlanıyordu.

Bir süre sonra NATO gücü de düzenlenen harekata dahil oldu ancak Taliban ortadan kaldırılmadığı gibi saldırılarını artırdı.

Afganistan'da askeri operasyonlarla bir sonuç elde etmeyeceğini anlayan ABD yönetimi, barışın sağlanması için birçok girişimde bulundu.

Barış görüşmelerinin başlatılmasına yönelik ilk girişim Barak Obama döneminde gündeme geldi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

2011-2013 ile 2016'da barış için çabalar oldu ancak girişimlerden herhangi bir sonuç alınmadı.

Taliban, 2018'de sergilediği sert ve uzlaşıdan uzak tutumunu kısıtlı da olsa terk ederek Katar'ın başkenti Doha'da ABD'nin temsilcileriyle bir araya geldi.

ABD ve Taliban'ın anlaşmaya yakınlaştığı açıklansa da olumlu hava kısa sürede dağıldı.

Aralık 2019'da taraflar arasında görüşmeler tekrar başladı ve ABD'nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, taraflar arasında anlaşmanın gerçekleştiğini ve Başkan Donald Trump'ın onayının beklendiğini duyurdu.

Anlaşma görüşmeleri çerçevesinde Taliban'ın "şiddete son vermesi" ve "yabancı güçlerin ülkeden geri çekilmesi" başlıkları altında birtakım yeni kararlar alındı.

Alınan karar gereği ABD askeri güçlerini 1 Mayıs 2021'den itibaren geri çekmeye başladı. 11 Eylül'e kadar ise tüm askerlerini Afganistan'da çekecek. 

ABD ve NATO üyesi ülkelerin askerlerini çekmesiyle birlikte ülkede güvenlik sorunun nasıl sağlanacağı soruları gündeme geldi. 

Özellikle işletmesi ve güvenliğinin Türkiye'nin sorumluluğunda olduğu Kabil'deki Hamit Karzai Uluslararası Havalimanı'nın bundan sonraki durumunun ne olacağı merak konusu oldu.

Yabancı güçlerin terk etmeye başladığı Afganistan'ın güvenliğine Türkiye talip. 

 

Afganistan'da görev yapan Türk askerleri
Afganistan'da görev yapan Türk askerleri / Fotoğraf: Getty Images

 

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby, ABD'nin çekilmesinden sonra havalimanının güvenliği için Türkiye ile ön görüşmeler yaptıklarını söyledi.

Afganistan ile ilgili olarak ABD'li yetkililerle görüştüklerini teyit eden Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da şartlara bağlı olarak Afganistan'da kalma niyetlerinin olduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi:

"Şartlarımız nedir? Siyasi, mali ve lojistik destek. Bunlar yapıldığı takdirde biz Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nda kalabiliriz. Şartlarımızla ilgili cevabı bekliyoruz. Bununla birlikte Afgan halkı bizim kardeşimiz. Hedef Afganistan'da sulhu, sükunu sağlamak. Bizim tarihi kardeşliğimiz var. Afgan halkı istediği müddetçe Afganistan'da kalabilmek, yardımcı olabilmek istiyoruz."

Ancak Taliban Sözcüsü Suhail Shaheen, Türkiye'nin talebini reddederek koruma teklifine karşı çıktı. 

Reuters haber ajansına konuşan Shaheen "Türkiye 20 yıldır NATO kuvvetlerinin bir parçasıydı. O nedenle ABD ile 29 Şubat 2020'de vardığımız anlaşma uyarınca onlar da Afganistan'dan çekilmeli" ifadelerini kullandı.

Peki Türkiye, Afganistan'da kalabilir mi? Bunun Ankara'ya maliyeti ne olur?

Konuya ilişkin Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, gerekli şartlar sağlanmadan Türkiye'nin Afganistan'da kalmasının büyük bir risk oluşturacağı görüşünde.

"Türkiye'nin tek başına kalkması sözkonusu değil"

Stratejist ve uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Türkiye için bunun çok maliyetli bir iş olacağını söyledi.

Ankara'nın ABD'den lojistik, maddi ve diplomatik destek talebinde bulunmasının gayet normal olduğunu kaydeden Prof. Han, "ABD ve NATO birlikte 20 senedir bir operasyon gerçekleştiriyor. Hep beraber altından kalkılamamış bir işin altından Türkiye'nin tek başına kalkması sözkonusu değil" dedi.

 

Ahmet Kasım Han
Ahmet Kasım Han / Fotoğraf: AA

 

İki ülke ilişkilerinin çok derin tarihsel bağlar içerdiğine değinen Han, "Yürütülen NATO operasyonlarında Türk askerinin saldırıya uğramadığını hatta başka ülke askerlerinin saldırıyı önlemek için kollarına Türk bayrağını takarak devriye gezdiğini biliyoruz. Ancak Türkiye tek başına güvenliği sağlayıcı ülke olarak kalma noktasında bir tercihte bulunursa bu iyi niyetin devam edeceğini düşünmek fazla iyimserlik olur" diye konuştu.

Taliban'ın Türkiye'nin kalmasına karşı çıktığını hatırlatan Han, içerisindeki yabancı unsurların katılımı ve teşvikiyle ülke çapında güvenliği sağlama operasyonlarında Türk askeriyle karşı karşıya gelebileceğini belirterek şunları kaydetti:

"Bunun maliyeti olduğu gibi Ankara için ciddi bir güvenlik riski olur. NATO'nun güvenliğini sağlayamadığı Afganistan'da tek başına Türkiye tarafından güvenliğinin sağlanmasına imkan yok. Çok ciddi bir iktisadi pakete ihtiyaç var. Ankara'nın burada yapabileceklerinin bir sınırının olduğu açık. Tek başına veya münhasır kendisi karar alarak Ankara'nın bu işi yürüteceği tartışmalıdır. Havaalanının güvenceye alma meselesinde Türkiye'nin belli bir performansı var ama bunun tek başına güvence altına alınması ülkeye kalıcı bir barış ve huzur getirmez."

"Başarısız bir misyonun içerisine girmesinin bir faydasını görmüyorum"

Birçok ülkeye göre Türkiye'nin avantajlı bir konumda olduğunu ancak buna rağmen tek başına bu yükü yüklenemeyeceğini dile getiren Han, "Pakistan ile olan ilişkiler bir avantaj. Çünkü Pakistan kendi yarattığı canavarı tam kontrol edemese de Taliban üzerinde belli bir etkiye sahip. Görüşmelerin olduğu Katar'la da Ankara'nın ilişkileri oldukça olumlu. Bunların bir artısı var ama bunlar böyle tek başına Türkiye'nin bu yükü yüklenebileceği bir çerçeveyi çizmez" değerlendirmesinde bulundu.

Lojistik, diplomatik ve iktisadi destek sağlanmadan Türkiye'nin görevi üstlenmesinin başarısızlığa mahkum olacağını savunan Han, sözlerini şöyle tamamladı:

"Koşulları çok dikkatli belirlemeden Türkiye'nin Afganistan'da tanımı ve çerçevesi belli olmayan ve muhtemelen başarısızlığa mahkum bir misyonun içerisine girmesinin bir faydasını görmüyorum. Başarısızlık derken şunu kastediyorum; bu görüşmenin taraflarının uzlaşması çok zor. Türkiye'nin yapıcı bir misyonu olmalı. ABD Türkiye'ye cenazeyi kaldırma misyonu biçiyorsa eğer Ankara'nın bu işi daha dikkatli planlaması gerekiyor."

"Taliban'ın 'oluru' olmadan Türkiye'nin orada kalması risklidir"

NATO'nun kıdemli sivil temsilcisi olarak Afganistan'da görev yapan Hikmet Çetin de Taliban'ın "oluru" olmadan Türkiye'nin orada kalmasının çok riskli olduğuna dikkati çekti.

 

Hikmet Çetin
Hikmet Çetin / Fotoğraf: AA

 

Çetin, yıllarca sürse de işin kazananın olmayacağını, ülkede kalıcı barışın sağlanmasının tek yolunun siyasi müzakerelerden geçtiğini belirtti.

Barışın sağlanması için Afgan hükümeti ve Taliban arasında müzakerelerin uzun yıllar sürdüğünü anımsatan Çetin, "Çünkü müzakerelerde yer alan hükümet ve Taliban heyetleri karar alabilecek düzeyde değildi. Sonra ABD'nin müzakerelerde devreye girmesiyle bir anlaşmaya varıldı" dedi.

İstanbul'da Afganistan'a komşu tüm ülkelerin katılımıyla düzenlenecek olan konferansın iptal edilmesine ilişkin Çetin, "Konferans neden düzenlenmedi? Çünkü açık söylenmese de Taliban'ın ön anlaşmadaki şartı yabancı güçlerin 1 Mayıs'a kadar ülkeyi terk etmesiydi. Joe Biden yönetimi ise ‘ben yeni geldim, toparlayamadım' diyerek 11 Eylül için gün verdi. Dolayısıyla Taliban da konferansa sıcak bakmadı" yorumunda bulundu.

Türkiye'nin Afganistan'da kalmasının risklerine değinen Çetin, sözlerine şöyle devam etti:

"Hükümetin özellikle Taliban'ın 'oluru' olmadan Türkiye'nin orada kalması risklidir. Çünkü Taliban şu an bile 'Türkiye çekilsin' diyor. Ankara bu işi çok iyi biliyor ama onay olmadan oraya gitmek bana göre risklidir. Riskli dediğim saldırı olabilir ve bu saldırılarda insanlar ölebilir. Ayrıca bunun bir bedeli var. En azından NATO'nun lojistik ve maddi destek vermesi gerekir. Maalesef bunların hiçbiri şu an yok."

"Türkiye dikkat etmezse Pakistan'ın durumuna düşebilir"

Askeri danışman, Afganistanlı yazar Esedullah Oğuz ise son 200 yıla bakıldığında hiçbir yabancı gücün Afganistan'ı tam olarak kontrol edemediğini ve belli bir süre sonra büyük kayıplarla geri çekilmek zorunda kaldığını hatırlattı. 

Kim olursa olsun yabancıların ülkenin güvenliğini sağlayamayacağını belirten Oğuz, bunun ancak Afganistanlılarla mümkün olabileceğine işaret etti.

 

Esedullah Oğuz
Esedullah Oğuz / Fotoğraf: Twitter

 

İmar işlerini gerçekleştiren ve Afgan siyasetine fazla müdahil olmayan Türkiye'nin Afganistan'da savaşan taraflar dahil herkes tarafından kabul edilen tek ülke olduğunu ifade eden Oğuz, "Amma… Ankara Afganistan'ın iç siyasetine ciddi olarak karışmaya başlarsa ve buna Pakistan'ı da karıştırırsa, her şey bir anda Türkiye'nin aleyhine dönebilir. Dolayısıyla Ankara mümkün olduğunca Afganistan'ın içişlerine karışmaktan uzak durmalıdır" diye konuştu.

Zamanında Pakistan'ın Sovyetlere karşı savaşan mücahitlere silah ve lojistik destek sağladığını, savaştan kaçan milyonlarca Afgan'a kucak açtığını ve tüm bunlara Sovyet sonrası Afganistan'da kendisine yandaş bir yönetimin kurulması için katlandığını aktaran Oğuz, ancak 11 Eylül saldırılarının planlarını alt üst ettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"İslamabat hala hedefinden vazgeçmiş değil. Bu yüzden bugün Pakistan Afganistan'ın en büyük düşmanı. Türkiye de dikkat etmezse, aynı duruma düşebilir. Yani bugün Afganistan'ın en iyi dostu olan Türkiye, yarın gözden düşebilir. Havaalanının güvenliğini üstlenmek başka tüm ülkenin güvenliğini üstlenmek başkadır. Oranın güvenliği sağlanabilir ama başkentin göbeğinde günaşırı bombalar patlarken, havaalanının güvenli olmasının ne anlamı var. Bunu tartışmak gerekir."

"Türkiye komşu ülkeler ile çıkar çatışmasına girebilir"

Kabil hükümetinin her an düşecekmiş gibi bir görüntü verdiğini çünkü son birkaç haftada 20'den fazla ilçenin Taliban'ın eline geçtiğini söyleyen Oğuz, "Ankara'nın böyle bir hükümete güvenerek birtakım görevler üstlenmesi hem tehlikeli hem de itibarını sarsar. Eğer bunu yapacaksa hükümetin yanı sıra Taliban'ın rızasını almalıdır. Türkiye yanlış bir adımla büyük çabalar, maddi ve manevi külfetler sonucu elde ettiği itibar ve güveni heba etmemelidir" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin Afganistan ve Pakistan ile olan dostluklarının duygusal, akıl ve mantık süzgecinden geçmediği gibi henüz test edilmediğini de ileri süren Oğuz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ankara henüz bu ülkelerle çıkar çatışmasına girmemiştir. Türkiye yarın siyasete aktif olarak müdahil olursa, önce Afganistan'da savaşan taraflar ardından da Pakistan başta olmak üzere pek çok komşu ve bölge ülkesiyle çıkar çatışmasına girebilir. Ülkeler arasında daimi dostluk veya düşmanlık yoktur. İlişkileri belirleyen çıkarlardır. Nitekim Türkiye bugün Çin ile ilişkilerini bozmamak, maddi ve manevi kayıp yaşamamak için Uygurlara uygulanan soykırıma ses çıkarmamakta. Oysa tüm Batı, Çin'in uygulamalarını soykırım olarak tanımlamış ve lanetlemiştir. Afganistan yüzünden Türkiye de yarın Pakistan'la bir çıkar çatışmasına girdiği takdirde, 50 yıllık dostunu kaybetmiş olacaktır."
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU