İran'da seçim çatlağı

İran’da iktidar müessesesi (Devrim Rehberi’nin çatısı) ülkeyi, istisnai ve hassas bir aşamada, istisnai bir cumhurbaşkanlığı seçimine sürüklüyor

Fotoğraf: AA

İran’da siyasi sınıfın ve özellikle de muhafazakâr bloğun tepkisi, Anayasa Koruma Konseyi'nin yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin düzenlenmesine ilişkin kararlarına uyum sağlamanın zorluklarını ortaya koydu. Bu durum, onlarca yıl reformist muhalifler ve ardından ılımlılar karşısında stratejisini bozmayan ideolojik bir blok içinde yeni bir çatlağa yol açtı.

Bu kararlar, reformist ve muhafazakâr kamplar arasındaki ‘önceki çatışma sayfasını’ kapatmanın yolunu açtı. Ayrıca on yıllardır İran toplumunu iki kampa (devlet ve devrim) bölen dikey bir çatlağa yol açtı ve karar vericiler düzeyinde ise ‘İslam Cumhuriyeti çağrısında bulunanlar’ ile ‘İslami rejime bağlı olanlar’ gibi iki ayrı oluşumda kendini gösterdi. Zaman içinde, muhafazakâr bileşenler arasında başka çatlakların oluştuğu ortaya çıktı.

Seçimlerin erken sahnesi pratikte, sonuçlar açıklanmadan önce bile olacakları, siyasi cepheden dışlanan ve karar alma mercilerinde öncü bir rol oynaması engellenen reformistlerin yıldızının söndüğünü, iktidar tarafından temsil edilen siyasi ve ideolojik tercihlerle uyumlu yeni bir döneme geçişe hazırlık yapıldığını gösteriyor. İktidar, yürütme otoritesinin gücü eline geçirmesinden önce devletin ve devrimin liderliğinde birleşik bir vizyona sahip oluşumun lehine bir iç tasfiye süreci yürütmektedir.

İran’da iktidar müessesesi (Devrim Rehberi’nin çatısı) ülkeyi, istisnai ve hassas bir aşamada, istisnai bir cumhurbaşkanlığı seçimine sürüklüyor. Bu, İran'ın iç ve dış koşullarının yanı sıra kendi kampı içerisinde bile (geçiş aşamasına hazırlık dolayısıyla) durumu daha da zorlaştırıyor. İran’ın iç ve dış şartları, otorite kurumlarının yeniden inşa aşamasında bazı zorlukları ve dikkate alınması gereken koşulları beraberinde getiriyor. Zira rejimin ilk kurumsal biçimine geri dönmesi ve son yirmi yılın deneyimini tekrarlamaması gerekiyor. Bunun sebebi, İran’ın iki akım arasında bölünmüş olarak görünmesi halinde, dışardan kendisi ile olan muamelenin de iki başı, kanadı veya iki yönü varmış gibi olmasıdır.

Seçmenlerin gelecekteki tercihlerini belirleyen kurum, çatlağı önceki dikey durumdan yatay bir aşamaya taşıdı. Çünkü İran toplumu, tek bir ideolojik rengin hâkim olduğu yönetici azınlık ile çok yönlü yönelim ve bağlılığa sahip muhalif çoğunluk arasında bölünmüştür ve bu çoğunluğa, tarihsel olarak muhafazakâr eğilimin parçası olan bazı partiler ve yüzler de katılmıştır. Fakat bunların hepsi, yönetici sınıfın herhangi bir zorlukla karşılaşmadan karar alma mercilerini ele geçirebilmesi için uzaklaştırıldı.

İktidarın siyasi mühendisliğince alınan kararların muhaliflerin yüzdesinde bir artışa yol açacağına şüphe yok. Muhalifler, rejimin eylemleri karşısındaki ilk tepkisinde seçimleri boykot edecek ve ona devrimci meşruiyet kazandıran halk meşruiyetinden onu mahrum bırakacaktır. İktidarı, seçimleri bir referandum ya da biat olarak değerlendirmeye iten şey budur. Devrim Rehberi Ali Hamaney, bundan dolayı kitlesel katılımın gerekliliğini vurguladı ve İslami rejimin zayıflamasına yol açması durumunda, her ne sebeple olursa olsun sandığa boş oy pusulası atmanın haram olduğunu söyledi.

Devrim Rehberi Hamaney’in seçimlerin boykot edilmesi konusundaki tutumu, Kum’daki dini çevrenin, rejimin radikal politikalarını protesto etmek için sesini yükseltmesine neden oldu. Bu, toplum ve egemen kurumun yönelimleri üzerindeki kontrolünden mustarip olan dini kurum içinde bir çatlağa neden oldu. Dini otoritelerden Ayetullah Mahmud Emced, Hamaney'in ‘seçimleri boykot ve sandığa boş oy pusulası atma’ karşısındaki tutumuna yanıt olarak İran'daki dini yetkililere bir mesaj göndererek şunu söyledi:

“Hileyle ve paranın gücüyle Allah'ın kullarını kendine köle yapmak istiyorsunuz. Böylece cumhuriyetin içini boşaltıyor ve özgür insanların nefes almasını engelliyorsunuz.”

Siyasi ufkun tıkanması, anayasal kurumların bozulması ve halk arasındaki gerilim, her düzeyde açık bir çatışmanın önünü açacak ve ekonomik çöküş göstergelerinin bir sonucu olarak her an patlak verebilecek derin krizlerin ortaya çıkmasına yol açacak temel meseleler haline gelmiştir. Ekonomik çöküş işaretleri, servetin yanlış yönetilmesi ve adaletsiz dağılımının sonucu olarak sosyal bir patlamanın yakın olduğunu göstermektedir. Ayrıca sosyal ve politik çatlak bu durumu daha içinden çıkılmaz bir hale getirmektedir. Bu durum kaçınılmaz olarak, iktidarın tek taraflılığıyla yaşamayı reddeden yeni dengelerin kurulmasının önünü açacak olan karışıklıklara sebep olacaktır.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

DAHA FAZLA HABER OKU